Sayfa Yükleniyor...
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Musul'un Başika bölgesine gerçekleştirilen asker sevkiyatını ilişkin bölge her an DEAŞ tehdidiyle karşı karşıya kalındığı için güvenlik sebebiyle kuvvet kaydırması olduğunu söyledi
Başbakan Ahmet Davutoğlu başkanlığında, Avrupa Birliği (AB) Reform Eylem Grubu toplantısı Çankaya Köşkü'nde yapıldı. Yaklaşık bir saat süren toplantıya Başbakan Yardımcısı Lütfi Elvan, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Avrupa Birliği Bakanı Volkan Bozkır, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve İçişleri Bakanı Efkan Ala ile bazı bürokratlar katıldı.
Toplantının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Başbakan Davutoğlu, AB sürecine ilişkin açıklama yaptı. Başbakan Davutoğlu, bekleyen fasılların açılması konusunda müzakere yaşandığını belirterek, 14 Aralık'ta Brüksel'de 17'nci fasıl üzerinde müzakereler gerçekleştirilecek, bu da 5 sene içinde müzakerede bulunulan ikinci fasıl olacak. Bu hızda gidersek gelecek yüzyıla kalır bu Avrupa Birliği işi. Onun için önümüzdeki 4-5 ayda beş fasıl açmak için gayret sarf edeceğiz dedi.
YILLIK 3 MİLYAR AVRO
AB'nin Türkiye mülteciler için vereceği 3 milyar avroluk desteğin yıllık olacağını belirten Başbakan Davutuğlu, Bu para, önümüzdeki yıl içinde yapılacak çalışmalara ve Suriyeli mültecilere harcanacak son kuruşuna kadar. Dolayısıyla Türkiye fonlarının burada kullanılmasına biz rıza göstermedik. Buraya gelen para da temelde Suriyeli mülteci kardeşlerimize kullanılacaktır. Biz ise bunu Başbakanlıkta oluşacak bir mekanizma kurarak, bu fonun kullanımı için ilgili bakanlıkları nasıl görevlendireceğimizin de tayinini yapacağız ifadelerini kullandı.
EĞİTMENLERİMİZİN GÜVENLİĞİNİ TEMİNİNE YÖNELİK
Başbakan Davutoğlu, bir gazetecinin 'MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu'nun Irak ziyaretinin ardından, Başika Kampı konusunda Başbakanlık'tan yapılan açıklamada 'yeniden tanzim' ifadesi yer aldı. Bu açıklamadan kasıt nedir?' sorusu üzerine şunları söyledi: Keşke Irak hükümeti bütün bu topraklara mutlak egemenliğini kullanabiliyor olsaydı ve DEAŞ ve PKK gibi terör örgütleri keşke Irak sahasında faaliyet gösterip, başta Irak'a olmak üzere çevre ülkelere ve dünyaya tehdit teşkil etmeseydi. Maalesef öyle bir tabloyla karşı karşıyayız ki DEAŞ terör örgütü orada, PKK'da Türkiye sınırları civarında tamamıyla kontrolü olmayan bir faaliyet temposu içinde hepimizin güvenliğini tehdit ediyor. Bu durumda Türkiye ilkesel olarak DEAŞ'a karşı yürütülen mücadelede en başından itibaren Irak'a destek vermiştir. Suriye'den farklı olarak biz Irak merkezi hükümetini hem meşru hem sorumluluklarına müdrik hem de Türkiye ile dost bir ülke olarak görürüz. Olay şudur: Bu bölge Musul'a 15-20 kilometre civarında olduğu için ve her an DEAŞ tehdidiyle karşı karşıya kaldığımız için ve son günlerde böyle bir tehditle ilgili ciddi bir istihbarat bilgisi bize ulaştığı için, orada eğitim veren askerlerimizin, eğitmenlerimizin güvenliğini temine bir kuvvet kaydırması ihtiyacı hasıl oldu. Bu kuvvet ihtiyaç olduğu ölçüde kaydırıldı. Bununla ilgili değişik rakamlar veriliyor. Ben bunları burada zikretmek istemem. Askerimizin güvenliği bağlamında net bir rakam da söylemek istemem.
GEREKLİ GÖRÜLDÜĞÜ ZAMAN TEKRAR DEĞERLENDİRİLİR
Irak yetkililerine karşılıklı güven içinde sorunları konuşmak üzere, kanalları açık tutma çağrısı yapan Başbakan Davutoğlu konuşmasını şöyle tamamladı: Yeni tanzimden kasıt şudur. 10-15 gün önce orada bir güvenlik riski yokken, böyle bir kuvvet kaydırmaya ihtiyaç yoktu. Irak o kadar dinamik bir şarttaki her an yeni ihtiyaçlar tezahür ediyor veya bazı ihtiyaçlar ortadan kalkıyor. O bağlamda Türkiye'nin aldığı tedbir, Irak'ın egemenliğini uzun süre etkileyecek bir tedbir değil. Gerekli görüldüğü zamanda burada aldığımız tedbirin mahiyeti, niceliği sayısal çerçevesi tekrar değerlendirilir, ama o dediğim gibi alandaki şartlara bağlı. (DHA/ANKARA)
Haber Merkezi