Sayfa Yükleniyor...
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş Diyarbakır'da iş çevreleriyle buluştu. Gazetecilerin hazırlanmasını bekleyen Demirtaş, "Çokta kendinizi yormayın arkadaşlar, çoğunuzun televizyonu vermiyor zaten" diyerek espri yaptı
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş Diyarbakır'daki iş çevresiyle buluştu. Demirtaş, "Özü itibariyle bir masa etrafında konuşamıyor olmak, müzakere edemiyor olmak. Sorunlarınızı siyasetle çözeceğinize olan inancın zayıflamış olması en temel sorunumuzdur. Mevzu anadilde eğitim, mevzu özerklik, siyasi, kültürel, ekonomik talepler mevzusundan çok önce güven problemidir. Zar zor sağladığımız, binbir güçle yarattığımız kısmi güven ortamında, Dolmabahçe mutabakatı ve sonrasında yaşanan gelişmelerle akabinde genel seçimdeki HDP'nin başarısıyla birlikte tuzla buz olmuştur" dedi.
EN ÖNEMLİ BAŞLIĞIMIZ SAVAŞIN DURMASIDIR
Diyarbakır'ın iş çevreleri ve meslek örgütleriyle buluşmaktan mutluluk duyduğunu belirten Eş Genel Başkan Selahattin Demirtaş, bölgede çok sayıda ölüm, cenaze ve acıyla karşılaşmış bir toplumun bulunduğu belirterek şöyle konuştu: "En önemli başlığımız ve hassasiyetimiz çok doğaldır ki çatışmaların, savaşın durmasıdır. Hani denir ya ateş düştüğü yeri yakar. Bizler ateşin düştüğü yerde halen yangının içerisinde yaşayan, yaşamaya, nefes almaya çalışan insanlarız. Savaş, çatışma, ölüm denildiğinde savaştan kaynaklı acılar ve sonuçları denildiğinde İzmir, Kayseri, Samsun'da yaşayan yurttaşımız, arkadaşlarımız, kardeşlerimiz yeterince bunların sonuçlarını idrak edemiyor olabilir buda normaldir. Çünkü 40 yıldır her günü silah, bomba sesiyle, sokağa çıkma yasaklarıyla, ölümle, morgların, hastaneler önünde ya da mezarlıklarda, taziyelerde görmüş bir topluluğun, bir halkın savaş denildiğinde ne hissettiğini anlayabilmek için. Hiç değilse insanlarımızı biz buraya bir haftasını burada geçirmeye davet ediyoruz. Barış, ateşkes dediğimizde yeniden müzakereler başlasın dediğimizde bunu vatan hainliği, bunu ülkeye ihanet, bunu devletin bölünmesi girişimi olarak tanımlayanları ben bir haftada olsa burada yaşamaya davet ediyorum. Hakkari, Şırnak, Van'da 3-5 gününü hiç olmazsa halkla birlikte geçirmeye davet ediyorum. Biz bu işi daha fazla savaşla çözeriz diyenleri hiç değilse bir gecesini bir polis kulübesinde polis memuruyla nöbet tutmaya davet ediyorum. Daha fazla savaşla biz bu işi hallederiz yeterince operasyon yapılmıyor diyen siyasetçileri hiç değilse bir gece askerle birlikte mevzide sabahlamaya davet ediyoruz. İş verenleri, sanayi odası temsilcileri en azından birkaç gününüz buralardaki gerçekliği yerinde gözlemleye bilme açsısından buradaki esnafla, işverenle paylaşma adına olsa. Ve gerçeği yerinde gözlemleyip, izleyip doğru tahlillere, doğru sonuçlara, doğru çözümlere gitme adına buralarda geçirmelerini tavsiye ediyoruz."
ÇİFT TARAFLI MAĞDURİYETLER VAR
Yaşanan sıkıntıların tek taraflı olmadığını, yaşanan çatışmalar yüzünden çift taraflı mağduriyetlerin olduğunu belirten Demirtaş konuşmasını şöyle sürdürdü: "Buradan lütfen şu anlaşılmasın; yaşanan bütün sorun ve sıkıntılar tek taraflıdır. Hayır ortada bir çatışma, savaş var. Bu çatışmadan kaynaklı yaratılan çift taraflı mağduriyetler var. Biz bunları görmüyor, duymuyoruz değil. Bunların üstünü örtecek görmezlikten gelecekte değiliz. Fakat en nihayetinde bizim siyasi olarak muhatabımız yani bu işin çözümünden hükümet olarak devlet adına sorumlu bir muhatabımız var. Adım atmasını beklediğimiz, parlamentoda 13 yıldır çoğunluğu elinde bulundurmuş, en nihayetinde geçici bir hükümetlerde olsa Türkiye'de halen iktidar olma pozisyonunu koruyan, bir siyasi irade var.
SİLAH DIŞI MİSYON ÜSTLENDİK
Demirtaş, "Eğer müzakere sürecinde yeniden müzakereye başlamak yeniden karşılıklı ateşkesle görüşmeye başlama konusunda bir irade görürsek oy kaybeder miyiz, kaybetmez miyiz buna hiç bakmadan anında müzakereleri destekleriz bakın seçime bir hafta var ve biz bu riski almaya hazır olduğumuzu ifade ediyoruz. Seçime bir hafta kala bu riski alıyorsak seçimi atlatmış veya seçimden çıkmış bir parti olarak hayli hayli bu noktada hazır olacağız. Çünkü yakın dönem deneyimlerimiz, tarihsel mirasımız birikimlerimiz bize şunu defalarca ispatladı ki çatışmayla silahlarla, operasyonla, askeri eylemle, bombayla ve benzeri silahlı faaliyetlerle karşılıklı olarak ne kadar öldürücü davranılırsa davranılsın. Kayıpların tamamı toplumun kayıp hanesine yazılırken maalesef ki çözüm adına ilerleme kat edilemiyor. Silah çözümün önünü açan, çözümü güçlendiren bir realite olarak devreye girmiyor. Tam tersi güven bozucu toplumda özellikle de Türkiye'nin doğusu ve batısı arasında Türkler ve Kürtler arasında duygu kırılmasına algı kılmasına derinlikli olarak yol açan bir olguya dönüşüyor. Bizler sivil siyasette, sivil toplumda görev yapan insanlar olarak silah dışı, şiddet dışı, ölme ve öldürme dışı bir yöntemde ısrarcı olabilmek adına bu rolü ve misyonu üstlendik. Eğer ki başarılı olamayacağımıza inansak, bir adım dahi demokratik siyasette artık ileri gidemeyeceğimize inansak, hiç kimseyi seçimlerle yormayız. Hiç kimseyi bir kez sandığa davet etmeyiz. Ama biz inancımızı yitirmiş değiliz. Çünkü başka bir seçeneğin bu topraklarda kalıcı ve köklü barışa bizi götüremeyeceğine inanıyoruz" diye konuştu. (DHA/DİYARBAKIR)
Haber Merkezi