Sayfa Yükleniyor...
İzmir Adliyesi önünde açıklama yapan BES emekçileri, “İş yükü nedeniyle personel alımına gidilmeyip yargı emekçilerinin üzerinde baskı kurularak sorunun çözümüne çalışılmaktadır. Bu uygulamadan vazgeçilerek yeterli personel istihdamı yapılmalıdır” dedi
Büro Emekçileri Sendikası (BES) ‘Yargıda Adalet İstiyoruz’ istemiyle İzmir Adliyesi önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Büro emekçilerinin taleplerini sıralayan BES İzmir Şube Başkanı Deniz Çetin, mülakat yerine liyakat çağrısında bulundu. 2802 sayılı yasa ile ellerinden alınan hakların geri verilmesi gerektiğinin altını çizen Çetin adliyelerde kreşlerin açılması içinde çağrıda bulundu. Çetin, “İktidarın üst üste açıkladığı yargı reformu maketleri kimsenin derdine deva olmadığı gibi, ağır iş yükü altında ezilen yargı emekçilerinin orunlarında her defasında görmezden gelmektedir” diye konuştu.
‘Yargı yılı açılışlarının saraylarda yapıldığı bu süreçte yargı adaletsizliği derinleşerek devam etmekte, yurttaşlarımızın hak, hukuk, adalet talebi için adına saray denilen adliyelere başvuruları her geçen gün artarak devam ediyor’ diyen Çetin, “Bir yandan yargı hizmetlerine ulaşmanın ekonomik bedelinin artması, bir yandan yıllarca süren dava süreçleri yurttaşlarımızın bu yargı sisteminden beklentilerini zayıflatmaya devam ediyor. Yoksulluğun arttığı ve gelir eşitsizliğinde gelişmiş ülkeler sıralamasında ilk sırayı kimseye kaptırmayan ülkemizde; yaşanan yoksullaşmayla birlikte yargının iş yükü sürekli artmakta ve içinden çıkılamaz hale gelmektedir. Bu süreçte siyasi iktidar bir türlü bitiremediği yargı reformum paketleri açıklamaya devam etmektedir. İktidarın üst üste açıkladığı yargı reformu maketleri kimsenin derdine deva olmadığı gibi, ağır iş yükü altında ezilen yargı emekçilerinin orunlarında her defasında görmezden gelmektedir” açıklamasını yaptı.
Artan iş yüküne dikkat çeken Deniz Çetin, “Yargı sisteminin bağımsızlığını kaybetmesi, periyodik olarak çıkarılan yargı paketleri dav sayılarındaki artış ve yıllarca süren dava süreçleri yargı emekçilerinin çalışma hayatını kâbus çevirmiş durumdadır. Bir yandan iş yükü, bir yandan mobbing, bir yanda keyfi olarak açıla soruşturmalar, bir yandan mesal kavramı gözetmeksizin çalışmaya zorlanan yar emekçilerinin sürekli olarak açıklanan yargı paketlerinde ekonomik, özlük ve sosyal haklarını düzeltilmemesi yetkili olan sendikaların bu durum karşısında sessiz kalmaları yar emekçilerinin üvey evlat muamelesi görmesine neden olmaktadır. Yargı Emekçileri açlık sınırı ile yoksulluk sınırı arasında bir ücret almakta olup, 2009 yılından bu yana ekonomik haklarında hiçbir ilerleme sağlanmamıştır. 23 Temmuz 2009 tarihi itibarıyla yasalaşan 6009 sayılı Yasa kapsamında yer alan 3717 sayılı yasada yapılan değişiklikler yargı emekçilerinin aleyhine sonuç doğurmuş ve emekçilerinin kazanılmış hakkı olan havuz parasının ortadan kaldırılmasına yol açmıştır. Yargı emekçilerinin bu kabustan uyanması, sendikamızca yıllardır gündemde tutula taleplerinin gerçekleşmesinden geçiyor” ifadelerine yer verdi.
Ayrım yapılmaksızın, tüm yargı emekçilerine mesai ücreti ödenmesi gerektiğini dile getiren Çetin, ulaşım ücretleri ayrımsız her ilde verilmesinin önemine vurgu yaptı. Havuz paralarının, yargı emekçilerinin lehine olacak şekilde düzenleme yapılarak ödenmesine başlanması gerektiğinin altını çizen Çetin, “İş yükü nedeniyle personel alımına gidilmeyip yargı emekçilerinin üzerinde baskı kurularak sorunun çözümüne çalışılmaktadır. Bu uygulamadan vazgeçilerek yeterli personel istihdamı yapılmalıdır. Yargı emekçilerinin 2802 sayılı Yasadan çıkarılarak diğer kamu görevlileri gibi 4483 sayılı Memurun Muhakāmatı Kanunu’na tabi olması için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Mobbinge maruz kalan personelin durumunun değerlendirilmesi, mobbingin önlenmesi amacıyla kurumlarda bir kurul oluşturulması, mobbing uygulayan amire yaptırım uygulanması için düzenleme yapılmalıdır. Yargı kurumlarında kreş açılmalıdır. Mülakat değil, liyakat esas alınmalı, görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavlarıyla kurum içinden atamalara devam edilmelidir. Yargı hizmetleri sınıfı oluşturulmalı kadro ve unvanlar yeniden tanımlanmalıdır. İşyerinde hiçbir pozisyon, kadro, unvan ve kademede cinsiyetçi iş bölümü yapılmamalıdır” şeklinde konuştu.
HABER MERKEZİ