- İzmir
- 05.12.2025 10:26
Alaçatı’nın mirası proje kurbanı olabilir
Doğal güzellikleri ve turizm ile ünlü Alaçatı’nın bakir koylarından birine yapılmak istenen otel ve yat limanı projesini eleştiren Ahmet Güler, balıkların yumurta bırakmak için kullandığı bölgeye yapılacak projeyi “katliam” olarak tanımladı
- Oluşturulma Tarihi :
- Güncelleme Tarihi :
- Kaynak : HABER MERKEZİ
BERKAY ERDEN / ÖZEL HABER - Türkiye’nin önde gelen tatil bölgelerinden biri olan Alaçatı’nın doğal dokusuyla bilinen bakir koylarından birinde, hayata geçirilmesi planlanan 49 teknelik yat limanı ve 9 odalı butik otel içeren proje bölge halkının ve çevrecilerin gündemi olmuş durumda. Tatlıcak mevkii, 270 ada 1, 2, 3 numaralı parseller ve 270 ada 3 numaralı parselin önündeki deniz alanını kapsayan “Yat Limanı (Otel Dâhil), Çekek Yeri ve Dip Tarama” adlı proje; marina yapıları, sosyal tesisler, restoran, spa, otopark ve teknik birimleri içeren yaklaşık 21 bin metrekarelik geniş bir yapılaşmayı öngörüyor. İnşaat aşamasının 2 yıl süreceği belirtilen projenin 241 milyon 500 Türk liralık bedelle hayata geçirilmesi planlanırken, çalışmalar kapsamında ayrıca koyun derinliğinin 3 metreden 5 metreye çıkarılması için 45 bin metreküplük dip taraması yapılacağı da belirtiliyor. Bölgede sessiz ve sakin deniz yapısı nedeniyle balıkların yumurtlama alanı olarak bilinen koyda hayata geçirilecek projenin ekolojik etkileri bölge sakinleri ve çevreciler tarafından yakın takibe alınmış durumdayken, proje için Çevresel Etki Değerlendirme Süreci (ÇED) kapsamında 9 Aralık Salı günü saat 11.00’da Çeşme Alaçatı Öğretmenevi ve Akşam Sanat Okulu-Giriş Katı’nda Halkın Katılım Toplantısı düzenlenecek. Söz konusu proje hakkında endişelerini paylaşan ve projeye karşı olduğunu belirten Çeşme Yarımada Çevre Derneği Başkanı Ahmet Güler, projenin bölgede katliam etkisi yaratacağını belirtirken koyda bozulan ekolojinin tüm bölgeyi olumsuz etkileyeceğine dikkat çekti.

ÖZEL KİŞİLER İÇİN YAPILMIŞ GİBİ
Koya yapılması planlanan marinanın 49 teknelik küçük bir kapasiteye sahip olduğuna dikkat çeken Güler, düşük kapasitesi nedeniyle projenin özel kişiler için yapıldığı izlenimine kapıldıklarını söyledi. Küçük bir yat limanı ve 9 odalı bir butik otele kıyasla toplam proje alanının ise çok büyük tutulduğunu söyleyen Güler, “Bizim açımızdan bu, Alaçatı’ya yapılmış bir katliamdır. 49 teknelik bir marina ekonomik değildir. Çok daha büyük bir marina olsa sesimizi çıkarmazdık ama bu sadece özel kişiler için yapılmış bir marina gibi görünüyor. Otelin oda sayısına baktığımız zaman da komik bir rakam; 9 odalı otel olmaz. Tamamen beton ağırlıklı bir yapı olarak oraya bir kulüp planlayacaklar ve biraz da alışveriş merkezi yapacaklar. Tamamen doğayı tahrip edecek, doğayı katledecek bir kent suçudur oraya böyle bir şey yapılması. Bunun için var gücümüzle, hem eylemsel hem hukuksal olarak bu projeye karşı çıkacağız. Bu proje kapsamında toplam alanın 21 bin 743 metrekare olduğunu görüyoruz. Mesele aslında burada; orada başka şeyler yapacaklar. Alışveriş merkezi gibi veya kıyıyı yapılaşmaya açacak başka fonksiyonlar. Kıyıyı yapılaşmaya açan bir proje bu. Orada muhtemelen barlar, kulüpler, kafeler gibi planda olmayan şeyler de yapılacaktır. Zaten yapılar içerisinde ‘sosyal tesis, restoran, spa, açık–kapalı otopark, teknik birimler’ yazıyor. Sosyal tesis zaten çok geniş bir kavram. Dolayısıyla orası tamamen betonlaşacak ve Alaçatı’da az kalan koylardan biri yok edilecek” dedi.

EKOLOJİK DENGE BOZULACAK
Koya yapılacak projenin oradaki ekolojik yaşam üzerinde büyük tahribat yaratacağını dile getiren Güler, koyun sakin yapısı nedeniyle balıklar için yumurtlama alanı olarak kullanıldığı bilgisini aktardı. Yumurtlama dengesine gelecek bir zararın sadece o koyu değil, tüm bölgeyi etkileyeceğine dikkat çeken Güler, “Projede 45 bin metreküplük bir dip taraması yapılması planlanıyor. Derinlik 3 metreden 5 metreye çıkarılacak. Bu korkunç bir durum. Oradaki ekolojik yaşamı, özellikle denizaltı ekolojisini gelecek 20-30 yıl için tamamen bozacak bir hareket. Çünkü orada ters akıntı var. Rüzgâr, kuzeybatıdan geldiği için yılda 300 gün Yunanistan’a doğru esiyor ve o koy çok sakin bir bölge olarak biliniyor. Sakin olduğu için tüm denizaltı canlıları balıklar da dahil orayı yumurta bırakma alanı olarak kullanıyor. Yani orası bir kuluçka alanı. Dalganın az olduğu, temiz ve sakin deniz yapısı nedeniyle deniz canlılarının yumurta ve larva alanı haline gelmiş durumda. En büyük tahribat bu alanda yaşanacak. Bu dip taraması sırasında bu yumurtlama alanlarının tamamı yok olacak. Deniz, bu tarz habitatlara yeniden kavuşmak için 15-20 yıl ister. Bu sadece o koyu değil, tüm bölgeyi etkiler. Çünkü kritik bir alan olduğu için buradaki yumurtlama döngüsü tüm denizi besliyor. Bu balıkçılığı da çok ciddi şekilde etkileyecek. Ekonomik anlamda da büyük bir zarar söz konusu olacak; çünkü balık yumurtlamazsa balık olmaz” şeklinde konuştu.

ÇIKACAK MALZEME SEFERİHİSAR’A
Projede yapılacak dip taramasından çıkan malzemenin nereye döküleceği ve projeye lazım olan taşların nereden temin edileceği konusunda soru işaretleri bulunduğunu belirten Güler, en yakın moloz döküm alanının Seferihisar’da olduğunu söyledi. Doğal mirası korumanın temel görevleri olduğunu da vurgulayan Güler, sözlerini şu şekilde noktaladı: “Dip taramasından çıkacak malzemenin nereye döküleceği belli değil. Şu anda Çeşme’de belediyenin gösterdiği tek bir hafriyat döküm alanı yok. En yakın yer Seferihisar. Buradan çıkacak bu muazzam büyüklükteki hafriyatın Seferihisar’a götürülmesi ekonomik olarak mümkün değil. Kaçak döküm alanlarına dökülecek. Şu anda Ayayorgi’de yaşadığımız gibi milyonlarca ton hafriyat sağa sola, sit alanlarına dökülüyor. Azmak Koyu’na döküldü, dere yataklarına döküldü. Bunlarla ilgili şikayetler yaptık. Burada da aynı durum yaşanacak. Bir diğer konu da 270 metrelik dalgakıran yapılması. Bu hem çirkin bir görüntü oluşturacak hem de doğanın güzelliğini ve denizin görünümünü bozacak. Buraya dökülecek taşların nereden çıkarılacağı da belirsiz. Böyle bir malzeme Çeşme’de yok. Bu nedenle başka yerlerden taş getirilecek ve o koy tamamen yok olacak. Alaçatı’yı marka haline getiren doğal koylar bizim mirasımızdır. Bu dalgakıran o doğal hediyeyi tamamen yok edecek. Alaçatı’ya verilecek en büyük zararlardan biridir.”
Kaynak : HABER MERKEZİ