- İzmir
- 10.05.2025 12:55
Aliağa’daki çevre kirliliğinin önüne geçmek için geç kalındığını belirten ASUD Başkanı Ensari, “İlgili belediyelere ve bakanlıklara defalarca çağrı yapmamıza rağmen cevap verilmemiştir. Bundan sonrasını kurtarmak artık zararın neresinden dönülürse kar felsefesinde olacaktır” dedi
KEMAL ÖZKURT – ÖZEL RÖPORTAJ / Aliağa’da deniz kenarında yıllardır çevre ve insan sağlığını tehdit eden gemi söküm tesisleri, bir kez daha gündemde. Asbest, ağır metaller ve radyoaktif maddelerle dolu gemilerin burada parçalara ayrıldığı alanda, 15 bin ton tehlikeli atığın üstünün toprakla örtüldüğü tespit edildi. Aliağa Belediyesi’nin TOKİ’den devraldığı alanda yapılan incelemeler, bölgenin yıllarca göz ardı edilen çevre sorunlarını ortaya koydu. Geçmişte de benzer sorunlar yaşanmış, Fransız bandıralı asbest yüklü ‘Raymond Croze’ gemisi, kamuoyunun tepkisi üzerine Aliağa açıklarında bekletildikten sonra söküm tesislerine alınmıştı. Sivil toplum kuruluşları ve uzmanların uyarılarına rağmen, Ege’nin mavi sularına karışan zehirler ve rüzgarla sahillere taşınan toksik maddeler büyük bir çevre riskine oluşturuyor. Bölgede atılması gereken adımlar konusunda geç kalındığını ifade eden Asbest Söküm Uzmanları Derneği (ASUD) ve İş Sağlığı ve Güvenliği Federasyonu (İSAF) Başkanı Mehmet Şeyhmus Ensari, Aliağa’daki durumun yıllardır süregelen bir sorun olduğunu belirterek, “Bölgede 15 bin ton tehlikeli atıktan çok daha fazlası Ege Denizi’ne karışmıştır. Bundan sonrasını kurtarmak artık zararın neresinden dönülürse kar felsefesinde olacaktır” diye konuşu.
Siz yıllardır buralarda tehlikeli atıkların depolandığından ve işlendiğinden söz ediyordunuz. Bu durumun şimdi gün yüzüne çıkmasının sebebi nedir?
Bölgede 15 bin ton tehlikeli atıktan çok daha fazlası Ege Denizine karışmıştır, bu tehlikeli atıklar rüzgarla birlikte çevreye, dalgalarla birlikte Kuzey Ege başta olmak üzere, Aliağa, Çandarlı, Dikili, Ayvalık sahillerine yayılmıştır. Aliağa Belediyesi, İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı defalarca çağrılarımıza cevap vermemiştir. Bu konuda Aliağa için dönemin İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’e özel brifing bizzat tarafım ve Sivil toplum Kuruluşları İzmir sorumlumuz ile birlikte verilmiştir. Ne yazık ki çok geç kalınmıştır. Bundan sonrasını kurtarmak artık zararın neresinden dönülürse kar felsefesinde olacaktır.
Asbest tehlikesi hep gündemdeydi fakat asbest dışında bu bölgede hangi tehlikeli maddeler var? Gündeme gelmediğini düşündüğünüz, asbest kadar veya daha tehlikeli atıklar bölgede mevcut mu?
Gemi söküm tesislerinde eski gemilerin sökülmesi sırasında ortaya çıkan tehlikeli maddeler, gemilerin üretim yıllarına, kullanım amaçlarına ve bakım süreçlerine bağlı olarak değişebilir. Ancak genel olarak şu tehlikeli maddeler öne çıkar; Asbest, ağır metaller kurşun, cıva, kadmiyum, krom, poliklorlu bifeniller (PCB), yağ ve petrol kalıntıları, organotin bileşikleri (özellikle gemi altlarında kullanılan kirlenme önleyici boyalarda yer alır ve deniz canlıları üzerinde toksik etki yaratır), radyoaktif maddeler, yanıcı ve patlayıcı maddeler (Gaz tankları, basınçlı kaplar, yakıt buharları), freon ve diğer soğutucu gazlar (CFC/Halon)
Tespit edilen atıkların bertarafı mümkün mü? Gerçekten o bölge temizlenebilir mi? Aliağa Belediyesi bu bölgeyi tek başına temizleyebilecek mi?
Mümkün ancak bölgenin temizlenmesi maliyetli olur ve uzun yıllar alabilir. Aliağa Belediyesi’nin tek başına temizlemesi pek mümkün görünmüyor. Mutlaka Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın desteği gerekir. Aslında bu, uluslararası bir kirlenmedir ve AB ile diğer fonlardan destek alınabilir.
Aliağa’da yıllardır haberlere konu olan, kanser hastalarının yoğun olduğu köyler mevcut. Bu durumun gemi söküm faaliyetleriyle bağlantısı nedir? Etkiler nerelere kadar yayılmış olabilir?
Başta Kuzey Ege olmak üzere İzmir ve civarına yayılmıştır. Özellikle Aliağa ve yakın köylerde çok sayıda kanser vakası ihbarı tarafımıza ulaştı.
Aliağa Gemi Söküm Tesisinde iş sağlığı ve güvenliğini yeterli buluyor musunuz?
Daha önce defalarca yaptığımız açıklamalarda olduğu gibi İSG hizmetleri ne yazık ki çoğunlukla kağıt üzerinde kalmış, işçilerin sağlığı dikkate alınmamıştır.
ASUD ve İSAF olarak, bu tür çevresel ve iş sağlığı risklerinin önlenmesi için hangi politika değişikliklerinin yapılması gerektiğini düşünüyorsunuz?
Öncelikle 4-10 Mayıs İSG Haftasında bu röportajı yapmamız çok anlamlı. İş Sağlığı ve Güvenliği’nin, işverenler tarafından bir zorunluluk değil, çalışma verimliliğini artırıcı bir unsur olarak görülmesi gerektiğini düşünüyoruz. İşçilerin sağlık gözetimlerinin yapılması, gerekli ortam ölçümlerinin sağlanması, uygun Kişisel Koruyucu Donanımların (KKD) temin edilmesi ve işçilerin eğitimine önem verilmesi gerekiyor. Bakanlığın da yeterli denetimleri yapması şarttır.