Sayfa Yükleniyor...
Basın konseyi liderliğinde Etik Gazetecilik Projesi kapsamında İzmirli gazeteciler bir araya gelerek uğradıkları hak ihlalleri ve çözüm önerileri hakkında konuştu. Basın Konseyi Başkanı Türenç, “Son 20 yılda medyanın dibe çekildiği bir noktadayız. Gazetecilere musallat olan bir anlayış ile karşı karşıyayız. Musallat olanları da dayanışma ile yok edeceğiz. Hep beraber bunu yok edeceğiz” dedi
SEMİ TEKTAŞ / Basın Konseyi liderliğinde yürütülen Etik Gazetecilik Projesi kapsamında “İfade Özgürlüğü ve Gazetecilere Yönelik Ayrımcılıkla Mücadele Eğitimi”, 14-15 Şubat tarihlerinde İzmir Atlas Otel’de gerçekleştirildi. Avrupa Birliği finansal katkıları ile gerçekleştirilen eğitim programı, Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç ve Proje Direktörü Alişan Kuloğlu’nun açılış konuşmalarıyla başladı. Türenç, basın özgürlüğünün önemine vurgu yaparken, Kuloğlu proje kapsamında gazetecilere yönelik ayrımcılıkla mücadele konusunda yapılan çalışmaları aktardı.
İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Dilek Gappi, İzmir Barosu Başkanı Av. Sefa Yılmaz’ın da katıldığı eğitimde koordinatörlüğünü yürüten Basın Konseyi İkinci Başkanı Misket Dikmen ise medyada etik çalışmalarının yaygınlaşması adına sürekli eğitimler düzenlediklerini ifade etti.
Gazetecilerin İzmir’de karşılaştığı sorunlar şöyle sıralandı;
“Tutuklanma, gözaltı, adli taciz, düşük ücret, itibarsızlaştırma, tehdit ve taciz, ayrımcılığa maruz kalma, meslektaş şiddeti, yönetici ve patron şiddeti, dijital şiddet, meslek travmaları, mobing, cam tavan, travma sonrası psikolojik sorunlar, dezenformasyon saldırıları, işten çıkarılma, işveren sömürgesi, cezasızlık”
Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç, “Bu eğitim Avrupa Birliği Projesi. Türkiye’de uygulanması Basın Konseyi seçildi. Basın Konseyi’nin hazırladığı bu proje ile ayrımcılığa uğrayan gazetecilere hukuki destek vermek ve medya etiğinin yerleşmesi açısından yol göstericisi olmak istedik. Basın Konseyi olarak amacımız budur. 7 bölgede toplantılarımız devam edecek ve 2 gün sürecek. İlk eğitimimizi İzmir’de başlattık. Tüm Türkiye’de devam edeceğiz. Buradan sonraki durağımız Karadeniz olacak, devamında Van, Diyarbakır, Adana ve Ankara’ya gideceğiz. Son durağımız ise İstanbul olacak. Bu eğitimler ile gazetecilere hukuki destek sağlayacağız, ayrımcılığa uğradıklarında hangi yollara başvurmaları gerekecek onu öğrettik. Barolardan temsilciler katıldı, onlar da yer yer katkı sundu. Üniversiteden akademisyenler katılacak. Onlar da işin akademik boyutunu anlatacak. Bizler de sahadan destek verdik. İzmir’de katılım gayet iyiydi. Verimli bir toplantı gerçekleştirdik. Kurum temsilcileri katıldı, muhabirler katıldı, Baro Başkanı Sefa Yılmaz, İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Dilek Gappi katıldı. Her şey gayet güzeldi. Türkiye basın özgürlüğü açısından zorlu bir süreç yaşıyor. Son 20 yılda medyanın dibe çekildiği bir noktadayız. Gazetecilere musallat olan bir anlayış ile karşı karşıyayız. Musallat olanları da dayanışma ile yok edeceğiz. Hep beraber bunu yok edeceğiz. Bunu yaparken de iyi gazetecilik yapmak önemli. Medya etiğine ve ilkelere sahip çıkmak bizim görevimiz olacak. Bazı anlayışlar, kaynaklar, siyasi iktidar hakikatin ortaya çıkmasını kabul etmeyecek. Ama biz onun da üstesinden geleceğiz. Mücadeleyi devam diyoruz. Bunu da dayanışma ile mutlaka başaracağız” ifadelerini kullandı.
Basın Konseyi İkinci Başkanı Misket Dikmen, “Son derece verimli bir toplantıydı. 3 yıl sürecek projenin ilk adımı İzmir’di. Biz de bu konudaki ilginin, katılımın nasıl olacağını merak ediyorduk. Gördük ki katılım sadece katılım olarak kalmadı, paylaşım açısından da çok verimli oldu. Gazeteci dostlarımızın birikmiş sorunlarını, mücadele ruhunu, çözüm önerilerini görmüş olmak hepimizi çok sevindirdi. Çünkü hak ihlalleri kapsamında gazetecilerin ülkemizdeki en zor durumda olan gruplardan olduğunu biliyoruz. Bunların türleri, kaynakları, sonuçları, sonuçlar çerçevesindeki verileri bizim projemiz açısından çok önemli. Basın konseyinin 3 yıl boyunca paydaşlarıyla birlikte sürdüreceği Avrupa Birliği Projesi sadece sorunları ortaya koymak, tartışmak üzerine değil, çözüm yolları konusunda hukuki ve psikolojik destek olmak, farklı hibrit çalışmalarla devamlılığını sağlamak, projeyi entegre hale dönüştürüyor. 3 yıl boyunca Türkiye’deki 7 ilde biz bölgelerdeki meslektaşlarımızın sorunlarına parmak basmak, çözüm olmak konusunda önemli bir adım attık. İzmir’deki ilginin 7 ilde devam edeceğine inanıyorum. Sorunumuz, derdimiz çok ve hepsi ortak. Sadece dayanışma, birlikte mücadele ve birbirimize sarılmakla çözer, gücümüzü daim kılarız” dedi.
“GAZETECİLER ARASI YATAY DAYANIŞMA AĞI ÇIKABİLİR”
Yaşar Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sevda Alankuş, programın eğitimciliğini üstlendi. Alankuş, programı değerlendirerek, “Gerek deneyimli katılımcılar gerekse çok genç gazeteciler ve gazeteci adaylarının varlığı iyi bir buluşma oluşturdu. İlk gün yaygın medyada karşılaştığımız hak ihlallerini konuştuk, hak ihlallerinim nedenleri üzerine düşündük, bunun engellemesinin medyadaki çeşitliliğin sağlanmasıyla mümkün olabilir mi diye konuştuk. Bunun yeterli olmadığını biliyoruz ama çeşitlilik farklı seslerin duyulması adına önemli. Gazetecilerin uğradığı hak ihlallerini tespit ettik. Dijital şiddet giderek artıyor, travma sonrası destek birimleri nasıl oluşturulabilir diye konuştuk. Gazeteciler arasında dayanışma için kurumsal ya da yatay ağlar üzerinden destek sağlanması, bununla ilgili zemin oluşturulması açısından deneyim paylaşımı oldu. Ben çok verimli olduğunu düşünüyorum. 6 ilde daha yapılacak. Bu çalışmanın sonucunda gazeteciler arasında yatay dayanışma ağının çıkabileceğini düşünüyorum” açıklamasında bulundu.
HABER MERKEZİ