- İzmir
- 25.09.2025 23:34
İlk duruşması görülen kooperatif davasına ilişkin konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, hiçbir makama şikayette bulunmadıklarını belirterek konuyla ilgili süreci anlattı.
HAYRİYE GÜLPERİ TİBİN / İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, halk arasında kooperatif davası olarak da bilinen, İzmir Büyükşehir Belediyesi iştiraki İZBETON’a yönelik davaya ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Aralarında İzmir Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Tunç Soyer, CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu ve İZBETON eski Genel Müdürü Heval Savaş Kaya’nın da bulunduğu tutukluların, tutuksuz da yargılanabileceğini belirten Tugay, “Konuşmak istemediğim ve haksız yere suçlanmaktan dolayı çok rahatsız hissettiğim bir diğer konu İBB’nin kentsel dönüşüm projelerinin kooperatif eliyle yaptırılmak istenmesiyle ilgili süreç ve bu sürecin sonunda İBB eski başkanın da arasında olduğu bazı arkadaşların tutuklanması. Kooperatif konusunda biz hiçbir makama savcılığı şikayette bulunmadık. Şu andaki yargılamaların tutuklu olarak yapılmasını doğru bulmuyoruz. Tutuklu olarak yargılanan kişilerin serbest bırakılması bizim de talebimiz” dedi.
Tugay, ifadelerde ve açıklamalarda adının geçmesine de tepki göstererek süreci anlattığı konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “Ancak diğer taraftan suçlanan kooperatifler ve diğer işler ile ilgili kişiler konuşmalarına zaman zaman adımı geçirerek doğrudan ya da dolaylı olarak ima ederek, ‘İBB Başkanı Cemil Tugay göreve geldikten sonra kooperatiflerin inşaatını durdurdu ve bu yüzden süreç ilerlemedi’ diye. İBB uzun yıllar önce Örnekköy’de Karşıyaka’da, Uzundere, Gaziemir’de, Aktepe Emrez’de ve en son da Ege Mahallesi’nde bazı yerleri kentsel dökmüşüm alanı olarak belirledi ve bir model üzerinden buradaki çalışmaları gerçekleştirmenin sorumluluğunu aldı. İzmir Modeli diye bir şey var. Bu model Kocaoğlu döneminde de doğru bulunan işlerdir. Nedir bu, herhangi bir alanda kentsel dönüşüm kararı yapma kararı verdikten sonra İBB olanda mülkiyeti olan insanlarla anlaşma yapıyordu ve tapuları üzerine alıyordu. Aldıktan sonra da burayı 2886 sayılı kanuna uygun olarak kat karşılığı müteahhitlere vermeye ve yapıldıktan sonra daireleri ermeyi taahhüt ediyor. Bu süreçte Uzundere’de ikinci üçüncü etaplar yapıldı, Örnekköy’de 1,2. Etap tamamlandı diğerleri ihale edildi, Gaziemir’de kinci etap ihale edildi ve bitmeye yakın aşamada, Ege Mahallesi'nde de 1. Etap bu şekilde müteahhite verildi ve çalışma devam ediyor. Aynı dönemde biz buraları müteahhite vermekte zorlanıyoruz diye, Soyer döneminde başka bir model uygulanmasına karar verildi. Şu karar alındı, İZBETON’a yapım işi verildin yetki oraya verilsin. Müteahhite ihale etmek yerine İZBETON’a verelim diye yetki verildi. Ancak daha sonra İZBETON burada yüklenici oldu fakat daha sonra bir şekilde kendi yapmak yerine paralarını koyarak bir araya gelecek olan kişilere yaptırmaya karar verdi. Burada kendi sözleşmesini kooperatiflere devretmiş oldu. Fakat yapı kooperatifleriyle ilgili süreç değişik şekillerde itiraza maruz kaldı. Normalde yapı kooperatiflerinde usul şöyledir, yapı kooperatifi arsanın sahibidir aslında. Arsa sahibi olarak kooperatif kurmuştur ya da arsa alarak kooperatif kurarlar. Ancak burada İZBETON’a devredilmiş bir yetki var, arsa sahibi İBB ama gerçek sahip vatandaşlar ve normal kooperatif modeline tam uymayan başka bir model var burada. Kooperatifleri tabii ki doğru buluyoruz ama yapı kooperatiflerinin eskisi kadar popüler olmamasının başka boyutları da var doğru ama bu bildiğimiz anlamda yapı kooperatif değil. Sadece maddi olarak bir araya gelip kurulacak bir kooperatif.”
Tugay, konuşmasının devamında şu ifadeleri kullandı: “Bu duruma o dönem çokça itirazlar yapıldı muhalefet tarafından. Sonrasında bazı süreçler yaşandı. Biri Çevre Bakanlığının uyarıcı bir yazısıydı. Diyor ki burada İZBETON yüklenici olarak kooperatife veremez ve kooperatif de müteahhitlik belgesi olmadığı için bunların yapımını üstlenemez. Bu tespit danıştay tarafından da aynı şekilde yapıldı. Ben göreve geldikten sonra da Çevre Bakanlığının gönderdiği bir yazıyla onun raporuna da yansıdı. İZBETON’un bir alt yüklenici olarak kooperatiflerle bu işlere vermeyeceği, bunları ihalesiz verildiği raporlarda yer alan bir şey. Bugün İBB başkanı olarak ben de diğer görevlerde yer alan arkadaşlarımız da bunlarla ilgili kararlar almak zorundayız. En acımasız iddia şudur, bu kararın kooperatiflerle ilgili ilişkinin asıya alınması kararının keyfi bir karar olduğunu, birilerine karşı bizim husumet beslediğimiz için bizim bu kararı aldığımızın söylenmesi yanlıştır. Bu kararın alınmasını sağlayan bakanlıktır, teftiş kuruludur. Onların bize yazdığı yazıları dikkate almak zorundayız. Aksi takdirde bugün ben de cezaevinde olurdum. İşin iki boyutu var, inşaatlar yapılıyor muydu diye bakmamamız lazım. Eğer ilerlemiyorsa kim mağdur oluyor diye bakmamız lazım. En önemli mağduriyet hak sahiplerinin. Uzundere’de o eylemleri ben de gördüm. Benden önceki dönemde eski genel başkan Kılıçdaroğlu’nun bir açılış için geldiği dönemde Uzundere’deki hak sahipleri eylemler yapmıştı. O hak sahiplerine verilmiş bir söz var. Biz bu insanlara inşaatları yapıp devretmezsek taahhüdümüzü yerine getirmemiş oluyoruz. Dolayısıyla o inşaatlar yapılmıyorsa biz onu alıp yapmak zorundayız. İkinci konu, değişik makamların uyarılarını dikkate almamak gibi bir lüksümüz olamaz. Böyle yaptığımız zaman problem yaşayacağımız çok açık. Bunları dikkate alarak davranmak zorundayız. Sayıştay, bakanlık, müfettişler şu ifadeyi kullandı; ileride kamu zararı oluşmaması adına ivedi şekilde inşaat faaliyetlerinin durdurulması. En son İçişleri Bakanlığı müfettişi bize bunu raporladığında Temmuz 2024’tü, ondan sonra biz bazı kararlar almak zorunda kaldık. Peki fiili olarak inşaatların durumu nedir? Bir kere 5 kooperatif var, Örnekköy 3 4, Uzundere 3,4 ve Gaziemir 1’inci etap. Örnekköy 3 4’le sözleşme yapılmış, Kasım 2024’te bitmesi gerekiyormuş. 210 gün süre uzatımı verilmiş ve bu uzatımın sonunda arkadaşlarımız nisan 2024’te inşaatın durumuyla ilgili çalışma yapınca inşaatı yüzde 20 seviyesinde bulmuşlar. Ben o dönemde hiçbir yorum dahi yapmadım. Temmuz 2024’te biz mahkeme aracılığıyla tespit yaptırdık seviyeyle ilgili çünkü inşaatın durdurulması kararını almak zorundaydık. Bu inşaatlar yapılıyordu dedikleri inşaat sözleşme ve uzatma süresi dolmuş. Dört ayda sadece yüzde 20 yapılmış. Makamlar bu usulsüz bir sözleşme diyor, İZBETON bu inşaatları yapacak çünkü meclis ona yetki vermiş diyor. Hayır diyebilir miyiz? Bu keyfiyet midir? Örnekköy 4’üncü etap için Ocak 2023’te sözleşme imzalanıyor, Aralık 2024’te bitiyor. Gecikme süreci verilmiş. 1 Nisan’da arkadaşların yaptığı ölçümde seviye yüzde 32, sonrasındaki ilerleme de yüzde 35. İnşaat yapıyoruz dedikleri yerde yüzde 3 ilerleme var. 7 aylık ek süre de dolmuş. Tekrar ek süre vermenin kanuni altılığı da yok. Uzundere 3’üncü etapta Ağustos 2022’de sözleşme yapılıyor, Kasım 2025’te teslim edilmesi lazım. Nisan 2024’te arkadaşlarımızın saha tespitinde yüzde 4,9 seviyesinde olduğu görülüyor. Bazı binalarla ilgili belediyeden inşaat ruhsatı da alınmamıştı. Uzundere 4’te Nisan’da ve temmuzda her ikisinde de inşaat seviyesi yüzde sıfır. Hiç inşaat yapılmamış ve ruhsatlar da hiç alınmamış. 2023 Mayıs’ta sözleşme imzalanıyor, o günden sonra herhangi bir inşaat faaliyeti gerçekleşmemiş. Bunu biz seyretmeye devam mı etmeliydik? Üst makamların uyarıları doğrultusunda karar mı vermeliydik. Gaziemir 1’inci etapta ise Haziran 2024’te bitmeli diye süre veriliyor. 6 ay ek süre verilmiş. Mahkemenin tespitine göre yüzde 9,2 oranında inşaat bitiyor. Gaziemir’de de hiçbir inşaat faaliyeti yok. Bunlar olurken orada kooperatifler üyelerinden ne kadar para topladı nasıl harcadı bilmiyoruz.”
Tugay, şunları söyledi: “Kooperatifler, dün ya da evvelsi gün mahkemenin tutanaklarını okurken orada ifade veren bazı inşaat şirketlerinin ya da firmaların temsilcilerin ifadelerini üzülerek okudum. Diyorlar ki 'yaptık, ama paramızı alamadık.' Kimle anlaşma yaptınız? İBB ve İZBETON’un tamamen dışında olan alt taşeron şirketlerle. Biz bunları bilmiyoruz. Ama gördüğümüz şu süreler dolmuş ama inşaatlar yapılmamış. Hak sahipleri evlerini bekliyor. Bunlar bizim dışımızda olan şeyler. Tüm bunlardan sonra biz inşaatları bitirmeye çalışıyoruz. Bunu anlamak bu kadar mı zor? Örnekköy ’De ki iki etabın ihalesini yaptık ve geçen aralık ayından beri yapılıyor. Önümüzdeki Mart Nisan teslim edilmesi gerekiyor, Uzundere’deki inşaatları ihale ettik bir firma aldı ve yakında yapımı başlayacak. Mümkün olan en kısa sürede yapıp hak sahipleri ve kooperatif üyelerine teslim edeceğiz. Biz bunları kanuna dayalı ikmal ihalesi olarak yaptık. Bu hukuk ve üst idarenin zorunlu tuttuğu yöntemdir. Bugüne kadar İBB herhangi bir kooperatifin açtığı bir davayı kaybetmedi. Çünkü biz hak sahipleri haklarını alsın diye uğraşıyoruz. Bu arada yetkili arkadaşlarımızın yoğun çalışmalarıyla Uzundere 3 ve 4’le bir iyi niyet protokolü sağladı. Burada nasıl bir zihniyet diyebilir ki Cemil Tugay Kooperatife karşı. Ben hangi kooperatife karşıyım? Bu kadar kötü bit iftira olabilir mi? Neyi amaçlıyor olabiliriz buradaki insanların haklarına kavuşması dışında neyi amaçlıyor olabiliriz? Bu lafları etmenin ne anlamı var?”
Mahkeme dosyasına sunulan ve Büyükşehir’in herhangi bir kamu zararı bulunmadığı belirtilen yazının, kurumun nihai kararı olmadığını belirten Tugay, şöyle konuştu: “Mahkeme dosyasına bir belge sunuldu, dendi ki 'İBB’nin görüşü bu olayda kamu zararı yoktur' şeklinde. Bu belge belediyenin iç yazışmalarından sadece bir birimden alınan bir yazıdır. Hukuk birimi savcılığın yazısı üzerine ilgili tüm birimlere ‘Sizin görüşünüze göre belediye bir kamu zararına uğramış mıdır?’ diye sordu. Bu yazı kesinlikle kurumun nihai kararı değildir. En acısı şu, hukuka uygun olmayan şekilde elde edilmiş ve bizim onayımız dışında dava dosyasına konmuştur. Bu belge hiçbir şekilde idari teamüllere ve hukuka uygun olmayan şekilde dışarı çıkmış ve dava dosyasına konmuştur. Kamu zararına ilişkin tüm birimlerin değerlendirmelerini yapmalarını takiben müşavirlerimizin yaptığı değerlendirmeyle bütünsel bir şekilde sunulacaktır. Zarar olmadığına ilişkin belge İBB’nin görüşü değildir Herhangi bir şekilde böyle mesnetsiz bir iftiraya maruz bırakılmamayı umuyorum. Biz sorunu çözmeye çalışıyoruz. Biz geldiğimizde kimsenin elini kolunu tutmadık. Bu süreçte inşaatlar ya hiç yapılmadı ya da yüzde 1 2 seviyesindeydi. Müfettişe desem ki seni dinlemiyorum, yine bu inşaatlar bitmeyecekti. Hak sahipleri de kooperatif üyeleri de kapımıza dayanıp bizden hesap soracaktı. Kim hesap verecekti? Anlamsız konuşanlar kendilerine gelsin. Kimse beni de çalışanları da bu şeklide suçlayamaz. İzmir halkına hizmet etmeye, bildiğimiz doğrularla çalışmaya devam edeceğiz. Bakanlıkla da çalışmak, onlarla uyumlu çalışmak zorundayız. Zaman zaman iktidar partisinin İzmirli temsilcileriyle de konuşmak zorundayız. Kapalı kapılar ardından kimseyle görüşme yapmıyoruz biz. Bu olayı yapıcı bir anlayışla çözmek üzere insanlarla konuşuyoruz. İzmir’in atık problemini birileriyle konuşmak kapılar ardından gizli görüşme yapmak değildir. Kimseden ahlaksız bir talebimiz olmadı. Kapalı kapılar ardında bu konuyu konuşuyorsak olayı kamuoyunda siyasileştirmemek. Benim hakkımda AK Parti’ye geçecek diye laf çıkardılar. İzmir’in sorunları siyasete kurban edilsin istemiyoruz.”
Kaynak : HABER MERKEZİ