Başkan Tugay uyardı: "İzmir'de 360 bin kaçak su kuyusu bulunuyor" 

İzmir Kooperatifçilik Buluşmaları’nda konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, kentte 94 bin ruhsatlı kuyuya karşılık yaklaşık 360 bin kaçak kuyu bulunduğunun tahmin edildiğini belirterek, “Bu son derece ürkütücü bir tablo, kaçak kuyulara göz yumulmaması gerekiyor” dedi

  • Oluşturulma Tarihi :
  • Güncelleme Tarihi :
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Başkan Tugay uyardı: "İzmir'de 360 bin kaçak su kuyusu bulunuyor"  haberinin görseli

KEMAL ÖZKURT - İzmir Büyükşehir Belediyesi, İzmir Ticaret Odası, İzmir Ticaret Borsası ve Ulusal Tarım Gıda Birliği iş birliği ile İzmir'de Dünya Kooperatifçilik Günü kapsamında İzmir'de  ‘Kooperatifçilik Buluşmaları’ etkinliği gerçekleştirildi. İzmir Ticaret Oda’sında düzenlenen etkinliğe İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ercan Korkmaz ve Tire Belediye Başkanı Hayati Okuroğlu katıldı. Gün boyu süren panellerde İzmir’in kooperatifçilik birikimi ve geleceğe yönelik hedefler masaya yatırıldı. Programın açılışında konuşan Başkan Tuygay, iklim kriziyle birlikte kuraklığın kentin ve tarımın en acil sorunu haline geldiğini vurgulayarak, suyun plansız kullanımının sürdürülemez olduğunu söyledi. İzmir’de kişi başına düşen su tüketiminin son 10 yılda iki katına çıktığını belirten Tugay, tarımda sulama tekniklerinin değiştirilmesi, katma değeri yüksek ve daha az su isteyen ürünlere yönelinmesi gerektiğini ifade etti. İzmir’de 360 bine yakın ruhsatsız ve kaçak kuyu olduğu olduğunu ifade eden Tugay, bu kuyuların yeraltı su kaynaklarını tehdit ettiğine ve izin verilmemesi gerektiğini söyledi

cemil

KATMA DEĞERLİ ÜRÜNLERE YÖNELİNMESİ ŞART

Tarım, gıda ve sürdürülebilir yaşam için hayati öneme sahip alanlarda ciddi sorunlar bulunduğunu belirten Başkan Tugay, “Bunların başında iklim krizi kaynaklı kuraklık geliyor. Yağışların yetersizliği ve temiz su rezervlerinin giderek azalması şu anda bizim için bir numaralı öncelikli konu. Bu durum yalnızca şehirlerdeki tüketimi değil, tarımda, hayvancılıkta ve sanayide su kullanımını da doğrudan etkiliyor. Bu konu artık görmezden gelinemeyecek ve plansız şekilde yürütülemeyecek bir noktaya gelmiştir. Bu nedenle temiz su rezervlerinin daha planlı ve verimli kullanılması, suyun yeniden kullanımına yönelik altyapıların oluşturulması için çeşitli çalışmalar yürütülmektedir. Bu çalışmalar hükümet düzeyinde de ele alınmakta, bizler de Devlet Su İşleri, Tarım ve Orman Bakanlığı ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’yla uyum içinde hareket etmeye çalışıyoruz. İzmir’de ve genel olarak şehirlerde kişi başına düşen günlük su tüketimi son 10 yıl içerisinde yaklaşık iki katına çıkmış durumda. Suyun kullanım alanlarına baktığımızda tablo net: Yüzde 70–75’i tarımda, yaklaşık yüzde 18–20’si sanayide, kalan kısmı ise içme suyu ve hijyen amaçlı kullanılıyor. Bu tabloda önceliklerin doğru belirlenmesi ve planlama eksikliklerinden kaynaklanan kayıpların tespit edilmesi gerekiyor. Tarımda su kullanımına ilişkin ciddi hatalar olduğu açık. Sulama tekniklerinin iyileştirilmesi, daha az suyla üretilebilen ancak katma değeri yüksek ürünlere yönelinmesi şart” diye konuştu.

toplu

GRİ SU KULLANIMINDA ÇALIŞMALAR YÜRÜTECEĞİZ

İzmir’e özgü bir diğer durumun büyükbaş hayvancılığın yoğunluğu olduğunu söyleyen Başkan Tugay, “Büyükbaş hayvancılık ciddi bir su tüketimi gerektiriyor. İzmir’de yaklaşık 1 milyon büyükbaş hayvan bulunuyor ve Türkiye genelinde hayvansal üretimde ikinci sıradayız. Bununla bağlantılı olarak, yıllardır konuşulan ancak istenen düzeyde adım atılamayan bir konu da yem üretimi. Özellikle mısır silajı ekimi yaygın ve Tarım Bakanlığı tarafından da teşvik ediliyor. Ancak bu konunun yeniden gözden geçirilmesi gerektiği açık. Önümüzdeki dönemde arıtılmış suların ve gri su olarak adlandırılan lavabo ve duşlardan gelen suların yeniden kullanımı konusunda yoğun bir çalışma yürüteceğiz. Bu amaçla özel bir birim oluşturduk, mevzuatı inceledik ve başvurular yaptık. Arıtılmış ve gri suyun tarımsal sulamada, peyzaj alanlarında ve rezervuar suyu gibi alanlarda kullanılabileceğini biliyoruz. Hedefimiz, kullanılan suyun en az yüzde 30’unu, mümkünse yüzde 40’ını yeniden kullanılabilir hale getirmek” dedi.

KAÇAK KUYULARA GÖZ YUMULMAMALI

İzmir’in yeraltı su rezervlerine ilişkin yeterli ve güncel dokümantasyon bulunmadığına dikkat çeken Başkan Tugay, “Jeolojik ve hidrojeolojik haritalara ihtiyaç var. Mevcut çalışmalar ihtiyacı tam olarak karşılamıyor. Yeraltı suyunu çekiyoruz; hem şebeke suyu için hem de tarımda. Ruhsatlı kuyular olduğu gibi çok sayıda ruhsatsız kuyu da var. Yağış rejimine bağlı bu kaynaklar sonsuz değil. Ne zaman, nerede, hangi rezervden ne kadar su çekildiğini bilmek zorundayız. Bu nedenle İzmir’in tüm havzaları için hidrojeolojik haritaların hazırlanması yönünde çalışma başlatacağız. Devlet Su İşleri verilerine göre İzmir’de yaklaşık 94 bin ruhsatlı kuyu bulunuyor. Ancak bunun yaklaşık dört katı, yani 360 bine yakın ruhsatsız ve kaçak kuyu olduğu tahmin ediliyor. Bu son derece ürkütücü bir tablo. Kaçak kuyulara göz yumulmaması gerekiyor. Bu durum en başta çiftçilerimizi, ardından tüm kenti ciddi sorunlarla karşı karşıya bırakacaktır. Sulama tekniklerini iyileştirmek zor değil, ancak irade gerekiyor. Bu sorunların çözümünde en önemli muhataplarımız kooperatiflerdir. Kooperatiflerin kenti, üyelerini ve tarımı ileriye taşıma konusunda duyarlılığa sahip olduklarını biliyoruz. Onlar üreticiyle kamu arasında önemli bir köprü görevi görüyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak bugüne kadar kooperatifleri pek çok alanda destekledik. Önceki başkanlarımıza da katkıları için teşekkür ediyorum. Ancak artık yalnızca destek değil, bilinçlenme ve doğru uygulamalar konusunda da birlikte çalışmamız gerekiyor” diye belirtti.

Ercan Korkmaz

İZMİR DÖNÜŞÜME ÖRNEK OLABİLİR

Sürdürülebilirlik, iklim değişikliği, kaynak kısıtları, üretim maliyetleri ve susuzluğun öne çıktığı bu dönemde tarım sektörünün en çok ihtiyaç duyduğu yapının kooperatifçilik olduğunu belirten İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ercan Korkmaz, kooperatifçiliğin dayanışma, birlikte hareket etme ve ekonomik avantaj sağlayan bir model olduğunu söyledi. Kooperatifçilik felsefesinin temelinde tarımın yer aldığını vurgulayan Korkmaz, tarımsal üretimin doğal yapısında imece kültürünün bulunduğunu hatırlattı. Tarımsal kooperatifçiliğin, sanayi devrimi sonrası küçük üreticiler üzerindeki baskılara karşı ortaya çıktığını ifade eden Korkmaz, aradan yaklaşık 200 yıl geçmesine rağmen tarım işletmelerinin büyük bölümünün hâlâ küçük ölçekli olduğunu kaydetti. İşletmelerin yüzde 81’inin 100 dekarın altında faaliyet gösterdiğini belirten Korkmaz, bu oranın gelişmiş ülkelerin gerisinde kaldığını dile getirdi. Türkiye’de 84 binin üzerinde kooperatif bulunduğunu, bunların yaklaşık yüzde 10’unun tarım kökenli olduğunu aktaran Korkmaz, 8 milyonu aşan ortak sayısının yarısının tarımsal kooperatiflere üye olmasının önemli bir potansiyele işaret ettiğini söyledi. Üreticinin girdi, ekipman, pazarlama, depolama ve lojistik maliyetlerini azaltacak kooperatiflere ihtiyaç duyulduğunu vurgulayan Korkmaz, İzmir’in bu alanda güçlü örneklere sahip olduğunu, iyi bir yönetişim ve iş birliğiyle daha fazla kooperatifin rol modele dönüştürülebileceğini ifade etti.

mahmut özgener

KOOPERATİFÇİLİĞİN TEMELİ GÜÇLÜ İŞ BİRLİKLERİ

Kooperatiflerin üretimin her aşamasında markalaşmayı mümkün kılan, nitelikli ve sürdürülebilir tedarik zincirleri oluşturan yapılar olduğunu belirten İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, “Kentimizde Tarım ve Orman Bakanlığı’na bağlı olarak faaliyet gösteren 163 Tarımsal Kalkınma Kooperatifi, 81 Sulama Kooperatifi ve 45 Su Ürünleri Kooperatifi olmak üzere toplam 289 tarımsal amaçlı kooperatif bulunuyor. Bu tablo, İzmir’de birlikte üretim kültürü ve ortak akla dayalı çalışma geleneğinin güçlü olduğunu ortaya koyuyor. Kentimiz, geçmişte olduğu gibi bugün de iyi kooperatifçilik örnekleriyle ülkemize ilham veriyor. TARİŞ gibi köklü ve kurumsallaşmış bir yapıdan, Tire Süt gibi üreticinin emeğini markaya dönüştüren başarı hikâyelerine uzanan bir deneyim birikimine sahibiz. Bu nedenle mevcut örnekleri korumanın yanı sıra, başarılı kooperatifçilik modellerinin sayısını artırarak yeni kuşaklara aktarmayı son derece önemli görüyorum. Önem verdiğim bir diğer konu da kadın girişimciliği ve kadın kooperatifleri. Tarım ve gıda ürünlerinden el sanatlarına uzanan bir yelpazede üretilen doğal ve otantik ürünlerin, Odamızın geleneksel ticaret, e-ticaret ve e-ihracat birikimiyle Türkiye ve dünya pazarlarına sunulması için tüm paydaşlarımızla birlikte çalışmaya hazırız. Başarılı bir kooperatifçilik anlayışının temelinde güçlü bir iş birliği yer alıyor” ifadelerini kullandı.

Kaynak : HABER MERKEZİ

Okumaya Devam Et

Aşağı kaydırmaya devam edebilir veya ilgi alanınıza göre seçim yapabilirsiniz.