Bayraklı’da gökdelenlerin gölgesinde adalet arayışı

Bayraklı Salhane’de işletme sahipleri, kentsel dönüşüm süreci kapsamında ‘çürük bina’ raporları bahane edilerek haksız tahliye edilmek istendiklerini ve rant amacıyla usulsüzlükler yapıldığını öne sürdü. Kiracılar, mülk sahiplerine karşı yaşam ve adalet mücadelesi verdiklerini belirtti

  • Oluşturulma Tarihi :
  • Güncelleme Tarihi :
  • Kaynak : MERVE AĞRIÇ
Bayraklı’da gökdelenlerin gölgesinde adalet arayışı haberinin görseli

Bayraklı Salhane’de kentsel dönüşüm süreci rant tartışmalarını da beraberinde getirdi. Haydar Aliyev Caddesi üzerinde yer alan iş merkezlerinde faaliyet gösteren kiracılar, mülk sahipleri tarafından ‘bina çürük’ raporları gerekçe gösterilerek tahliye edilmek istendiklerini öne sürdü. Yıllardır aynı bölgede ticari faaliyetini sürdüren işletme sahipleri, alınan raporların kasıtlı olarak yanlış düzenlendiğini, usulsüz işlemlerle mağdur edildiklerini ve yasal süreçlerin adil yürütülmediğini iddia etti. İşletmecilerden Okan Çolak ve Bayraklı Belediyesi Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Meclis Üyesi Erkan Arslan, binanın depreme dayanıklılığına dair hazırlanan raporların gerçeği yansıtmadığını, uzman akademisyenlerin ve bakanlık denetimlerin tam tersi yönde sonuçlar ortaya koyduğunu belirtti. 

iş merkezi

ADALET VE YAŞAM HAKKI MÜCADELESİ

İddialara göre, mülk sahipleri kentsel dönüşüm kararlarını kişisel çıkarlarına göre yönlendiriyor, kiracıları ise ‘çürük bina’ gerekçesiyle tahliye ederek milyonluk rant elde etmeyi hedefliyor. İşletme sahipleri, yaşanan bu süreci ‘adaletsizlik’ olarak nitelendirirken, davaların halen devam ettiğini ve hukuki haklarını sonuna kadar arayacaklarını belirtti. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, kentsel dönüşüm uygulamalarının denetim süreçleri ve mülk sahipleri-kiracılar arasındaki yasal sınırlar açısından da tartışma yarattı. Tüm bu iddialar, kent dönüşümünün yalnızca bir imar meselesi değil; aynı zamanda ekonomik güç, adalet ve yaşam hakkı mücadelesine dönüştüğünü bir kez daha gözler önüne serdi.

erol çolak

BİNANIN ÇÜRÜK OLDUĞUNU SÖYLEDİLER

2003 yılından beridir faaliyet gösterdiklerini dile getiren Başarı Otomotiv işletmesinin sahibi Okan Çolak, “Yılmaz Esen’den ilk olarak kaporta boya bölümünü kiraladım. Daha sonra buradan çıkıp, karşıda Sanko Vakfı’nın, vakfa bağışladığı depoya geçecektim. Ancak Yılmaz amca kalmamı istedi ve bana yan tarafta 2 dükkânı daha kiraya verdi. Ardından Yılmaz amca rahmetli oldu. Torunlarına çok büyük bir mal varlığı bıraktı. 15 Ocak’ta ameliyat olmuştum. Dükkanımda çalışan eleman beni arayıp iş yerinden karot almaya geleceklerini söyledi. Fırat Esen’in müracaat ettiği belirtildi. Binanın sağlamlığını ölçeceklerini söylediler. Sadece bir analiz yapılacağı ifade edildi. Ben de yardımcı oldum, ağırladım. Fer Ay Analiz Firması gelip çalışmasını yaptı. Ardından belediyeden geldiler ve binanın çürük olduğunu söylediler” dedi. 

16 TANE USULSÜZLÜK TESPİT EDİLDİ

Fer Ay Analiz firmasının hazırlamış olduğu raporu alıp, Kâtip Çelebi Üniversitesi’ne gittiğini aktaran Çolak, “Kâtip Çelebi Üniversitesi’nden inşaat fakültesindeki hocalar, inşaat mühendisleri geldi. Burayı yeni baştan değerlendirdi. Raporda 16 tane usulsüzlük tespit edildi. Örneğin; kiriş ölçülerini dar göstermişler. Yer, toprak analizinde orta seviye olmasına rağmen çürük seviyede göstermişler. Bunun gibi kasıtlı yapılmış 16 tane hata var. 2 idare mahkemesine dava açtım. 1 tane Erkan Arslan açtı, 1 tane de hurdacı açtı. İdare mahkemesindeki davalarımız hala devam ediyor. Bilirkişi sürecine henüz gelemedik. İdare mahkemesinde de raporu kimin yaptığına dair bir süreç işlenecek” diye belirtti.

“BAKANLIK RAPORUNDA RİSK TESPİT EDİLMEDİ”

30 Ekim 2020 yılında meydana gelen İzmir depreminde binada sıva çatlağı dahi olmadığının altını çizen Çolak, depremin ardından Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’ndan görevlilerin gelip çevre kontrolü yaptığını aktardı. Yapılan kontrol sonucunda hiçbir hasarın meydana gelmediğinin tespit edildiğini belirten Çolak, “Hasarlar hafif, orta ve ağır olarak sınıflandırılıyor. Kontrol sonucunda binada ‘0 hasar’ görüldü. Bu bina bir metre kalınlığında taş duvarlar ile yapılmış ve çok sağlam. Ardından Ege Üniversitesi’nden Doç. Dr. Sanat Tarihçisi Hasan Uçar, bu binalarla ilgili rapor hazırladı. Uçar, bu binaların yıkılmaması gerektiğini, Alsancak Limanı’ndan kalma olduğunu belirten bir rapor hazırladı. Yapının yıkılmasını istemiyoruz” ifadelerini kullandı. 

“KARARI ALEYHİMİZE GÖSTERDİ”

2 idare mahkemesine müracaat ettiklerini hatırlatan Çolak, mahkemenin yürütmeyi durdurma kararı vermediğini belirtti. Çolak, “Üst mahkemenin vermiş olduğu karar nedeniyle durdurma kararı bozulacaktı. Üst mahkeme gerekçeli kararında, Bölge Üçüncü İdare Dairesinin 225/321 esas No’lu kararını bize emsal gösterdi. Mahkemenin ‘kiracının dava açma ehliyetinin olmadığına’ dair karar gösterildi. Ancak bizim elimizde kiracının dava açma ehliyetinin olduğuna dair danıştay kararları var. Üçüncü dava dairesindeki kararı merak edip aldık. Ancak karar da bizim lehimize verilmiş. Ancak İkinci idaredeki hâkim bizim lehimize verilmiş olan kararı aleyhimize gösterdi. Yürütmenin durdurmasını ret verdi. Biz de hâkimi ve heyeti Hâkimler ve Savcılar Kurulu’na (HSK) şikâyet ettik” diye aktardı. 

evrak

“ÇOK BÜYÜK BİR RANT VAR”

Süreci değerlendiren Çolak, “En fazla elektrik ve suyumuzu kesecekler. Artezyen suyumuz var. Elektriğimiz de kesilirse jeneratör kiralayacağız. Mahkemeler bitmedi, davalar devam ediyor. Belki koruma altına alınacak bu binalar yıkılmayacak. Dava sonuçlanana kadar yıkılmasını istemiyoruz. Çok büyük bir rant var. Mal sahipleri devletin kentsel dönüşüm kararını kendi menfaatine göre yorumluyor. Burada tek katlı binayı yıkıyor, çürük diyor. 40-45 katlı bina yapıyor. Devletin sağladığı olanak kötüye kullanılıyor. Belediye de hesaplattık, kentsel dönüşüme girdiği için burayı yıkacaklar 40 milyon TL’ye yakın harcı eksik yatıracaklar. Rapor aldırmalarının sebebi bu. Devletin sopasını kullanarak kapı dışarı etmek istiyorlar. Amacımız buradan çıkmamak değil. Yaptığımız masrafları ödesinler ya da aynı metrekarede bir yer kiralasınlar. Kentsel dönüşümden faydalanıyorlarsa masraflarımıza yardımcı olsunlar. Kazandığımız tüm geliri binaya harcadık. Kendileri bir bilirkişi göndersinler, yaptığımız masrafı görsünler, geldiğimizde bina nasıldı hesaplasınlar. Gökdelenlerin gölgesinde adalet arıyoruz” dedi. 

evrak

“YIKILMA ISRARINI ANLAMIYORUZ”

Çolak sözlerinin devamında ise şu ifadelere yer verdi: “Ekmek teknelerimiz olan ve tek katlı, kale gibi sağlam, tonozlu, İzmir’de yaşanan tüm afetlerde sıva çatlağı bile olmayan bu iş yerimizin bulunduğu yapının ekstra güçlendirilmesi mümkünken mülk sahipleri tarafından yangından mal kaçırır edasıyla hemen yıkma ve tahliye edilmesi konusundaki ısrarı anlamakta güçlük çekiyoruz. Ekmek teknelerimiz olan tek katlı ve tonozlu bu yapılar 20’nci yüzyıl İzmir Liman arkası mimari depolama yapılarının karakteristik özelliklerini taşıyan ve korunması gereken tarihi eser niteliği bariz olup bu konuda Kültür Bakanlığını ve Sit Bölge Kurullarını görevlerini yapmaya davet ediyoruz. Adalete sığınmaktan başka bir çaremiz kalmamış olup maalesef derdimizi ve mağduriyetimizi adalete de anlatmakta zorlanıyoruz. En azından keşif ve bilirkişi incelemesi yapılıp maddi gerçek ortaya çıkıncaya kadar tedbiren tahliye ve yıkım işlemlerinin durdurulmasını talep etmemize rağmen olumlu cevap alamadık. İşyerimiz yıkıldıktan ve biz tahliye edildikten sonra mahkemelerin bize haklısınız, işlemler hukuksuzmuş demesinin hiçbir yararı ve faydası olmayacaktır.”

evrak

ARSLAN: İZİNSİZ DÜKKANIMA GİRİP

Yaklaşık 4 yıldır kiracı olduklarını ifade eden mağdur işletmelerden birinin sahibi ve aynı zamanda Bayraklı Belediyesi CHP Meclis Üyesi Erkan Arslan, “İşletmeme geldiğimde kapıya ‘90 gün içerisinde tahliye edilmesi gerektiğine’ dair bir yazı asılmıştı. Tahliye kararı çıkmış ancak tahliyeden haberimiz yok. Mülk sahibi bizimle herhangi bir görüşme yapmadı. Depreme dayanıksız olduğuna dair bir rapor çıkartılmış. Bir de dükkanıma girdiler. Kapıyı ne ben ne de çalışan kimse açmadı. İzinsiz bir şekilde dükkanıma girip karot testi yaptılar. Yasa dışı bir şekilde. ‘Siz kiracısınız hiçbir hakka da sahip değilsiniz’ denilerek, hiçbir ücret ödemeden veya yardımcı olmadan kapı dışarı etmeye çalışıyorlar. Biz de Kâtip Çelebi Üniversitesi’nden inceleme talep ettik ve çıkarttıkları kararın, zıttı bir yanıt çıktı” diye aktardı. 

“YASAL OLMAYAN ŞEYLER YAPIYORLAR”

Olayın ardından gerçekleşen yasal sürece değinen Arslan, “Ardından yasal işlem de yapmak istedik ancak her gittiğimiz yerde duyduğumuz iddialara göre; ‘Onlar bizim para gücümüzle savaşamazlar. Benim bağlantılarım ve kanallarımla mücadele edemezler. Kapı dışarı edeceğim’ gibi mülk sahibinin söylemlerini işitiyoruz. Tahrik etmeye çalışıyorlar. Önümüzde set örüyorlar. Yasal olmayan şeyler yapıyorlar. Kendi avukatları, el yazıları ile yazıyor. Örneğin bir belgede avukat kendi imzası ile; Gediz Elektrik’e yazı yazıyor. Yazıda ise ‘numara 2’nin gidin elektriğini kesin’ numara 1’e ise el yazısı ile ‘kesin’ diyor. Gediz Elektrik’tekiler ise avukatların baskısı ile belediyenin müracaatının altına diğer saat numaralarını ekliyor ve buraları da kesin diyor. Avukatları da sürekli üst perdeden konuşarak, ‘Paşa paşa ne diyorsak oraya geleceksiniz. Biz ne desek o olacak. Adli gücümüzle uğraşamazsınız’ diyor. Alenen bir tehdit var ortada. Bayraklı Belediyesi’nde avukat fiili bir saldırı düzenledi bize. Biz orada evrak sunmaya gittiğimizde tahrik edip kendi üzerlerine düşmemiz için hamle yaptı. Ancak sakinliğimizi koruduk” ifadelerini kullandı. Ancak yapılan incelemeler sonucunda ise Bayraklı Belediyesi tarafından Gediz Elektrik’e, elektrik kesintisi ile ilgili bir uyarının yapılmadığı gözlemlendi. 

evrak

Kaynak : MERVE AĞRIÇ

Okumaya Devam Et

Aşağı kaydırmaya devam edebilir veya ilgi alanınıza göre seçim yapabilirsiniz.