- İzmir
- 24.10.2025 21:53
BES’ten bütçe ve TİS tepkisi: 2026’da daha fazla bütçe ayrılmalı
Hükümetin açıkladığı 2026 bütçesinin emekçiye yoksulluk dayattığını belirterek tepki gösteren Büro Emekçileri, “sefalete teslim olmayacağız” dedi.
- Oluşturulma Tarihi :
- Güncelleme Tarihi :
- Kaynak : BERKAY ERDEN
Büro Emekçileri Sendikası (BES) İzmir Şubesi yaptığı açıklama ile ekonomik koşullara ve Toplu İş Sözleşmesi sürecine (TİS) tepki gösterdi. Açıklanan bütçe ile hükümetin emekçiye gerekli payı vermediğini ifade eden Şube adına açıklamayı Şube Sekreteri Ferhat Bayhan yaparken, yüksek seyreden enflasyonun sorumlusu olarak emekçinin gösterilmesine tepki gösterdi.

BÜTÇEDE EMEKÇİYE YER YOK
İktidarın hazırladığı 2026 yılı bütçesinin emekçiler için yeni bir yoksullaşma dönemi anlamına geldiğini vurgulayan Bayhan, “İktidar tarafından hazırlanan 2026 yılı bütçesiyle, 2027 ve 2028 yıllarına ilişkin tahmini bütçe taslakları TBMM’ye sunulmuştur. Bütçe taslağından önce yapılan açıklamalarda iktidar, başta emekçiler olmak üzere toplumun geniş yoksul kesimlerine herhangi bir iyileştirme yapmayacağını açıkça ilan etmiştir. 8 Eylül’de açıklanan Orta Vadeli Program ile birlikte iktidar; ücret gelirlerini düşük tutmaya devam edeceğini, esnek ve kuralsız çalışmayı yaygınlaştıracağını, kamusal emekliliği ortadan kaldıracak Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi’ni devreye sokarak ücretlerden yeni kesintiler yapacağını, yandaşlara ve sermayeye vergi teşvikleri ile kaynak aktarırken dar gelirli kesimlerden daha fazla vergi toplayacağını, kamu kaynaklarını ‘özelleştirme’ adı altında sermaye gruplarına devretmeyi sürdüreceğini ilan etmiştir. Bu program, düşük ücret politikasının devam edeceğini, kamusal hizmetlerde yatırımın kısıtlanacağını ve kamu kaynaklarının üretim yerine rant ve faize aktarılacağını göstermektedir. Dolayısıyla 2026 yılı ve sonrasında emekçilerin daha da yoksullaşacağı, bütçe görüşmeleri başlamadan önce ilan edilmiştir” şeklinde konuştu.
YOKSULLUK SINIRI 90 BİN
TÜİK verileriyle çelişen bağımsız araştırmalara dikkat çekerek yoksulluğun her geçen gün arttığını belirten Bayhan, “İktidar, TÜİK ve yandaş sendikalar aracılığıyla emekçileri yoksulluğa mahkûm ederken, üretimden uzak politikaları nedeniyle yüksek seyreden enflasyonun sorumluluğunu da bizlere yüklemektedir. Merkez Bankası Başkanı’nın ‘enflasyonun sebebi hane halkının yastık altı birikimleri’ açıklaması, vergilerin artacağı ve kamusal hizmetlerin daha da kısıtlanacağı bir sürecin habercisidir. TÜİK verileri dışında yapılan araştırmalar, yoksulluğun her geçen gün arttığını ortaya koymaktadır. Sendikamızın araştırma merkezi BES-AR’ın Ekim 2025 verilerine göre; dört kişilik bir memur ailesinin sağlıklı beslenmesi için aylık harcama 37 bin 287 TL, tek bir çalışanın yaşam maliyeti 60 bin 990 TL, yoksulluk sınırı 92 bin 378 TL, sağlıklı beslenmenin günlük maliyeti ise bin 242 TL olmuştur. Yoksulluğun derinleştiği bu süreçte, iktidar ile yandaş sendikalar arasında orta oyununa dönüşen toplu sözleşme sürecini reddediyoruz. Sarayın arka kapılarında ikna edilen yandaş sendikalar ve Hakem Heyeti aracılığıyla, Merkez Bankası’nın 2026 için yüzde 16, 2027 için yüzde 9 enflasyon hedefleri oranında yapılan zamları kabul eden anlayışı kınıyoruz. Toplu sözleşme süreci başlamadan önce bu oyunun sonucunu kabul etmeyeceğimizi ilan etmiştik. Kamu emekçilerine ve emeklilere dayatılan bu yoksulluk politikalarına karşı bütçe sürecini kapsayan mücadelemizi sürdüreceğiz. Başta kamu emekçileri olmak üzere tüm yoksul kesimlere dayatılan bu politikaları kabul etmiyoruz. İktidarı, toplumun gerçek sorunlarını görmeye ve bu çıkmaz politikaları sonlandırmaya çağırıyoruz. Bu doğrultuda örgütlü bulunduğumuz tüm illerde alanlarda olacağız” dedi.
TALEPLERİNİ SIRALADILAR
Açıklamada, ekonomik kayıpların en temel nedeninin iktidarın yarattığı kaotik ortam olduğu vurgulayan Bayhan, sendikanın taleplerini de aktardığı açıklamayı şu şekilde noktaladı: “Yaşadığımız ekonomik kayıpların en temel nedeni, mevcut iktidar bloğunun iktidarda kalmak için yarattığı kaotik ortamın süreklilik kazanmasıdır. Bugün karşı karşıya olduğumuz yoksulluğun en büyük sebepleri gelir adaletsizliği, yargıdaki adaletsizlik ve süregelen hukuksuzluklardır. Bu nedenle iktidara bir kez daha sesleniyoruz: Sürekli revize edilen hayali ekonomik programlardan önce, hukukun üstünlüğünü esas alan ve demokratik değerleri güvence altına alan adımlar atılmalıdır. Yoksulluğun bu denli derinleştiği bir dönemde bizlere dayatılan sefalet politikalarını teşhir etmeye ve işyerlerinden başlayan bir mücadeleyle karşı koymaya devam edeceğiz. Bu kapsamda taleplerimiz şunlardır: 2026 yılı bütçesinde emekçilere daha fazla kaynak ayrılması, Kalıcı kazanımlar için grev hakkı içeren bir sendika yasasının çıkarılması, Hakem Heyeti’nin kaldırıldığı, tarafların eşit temsil edildiği yeni bir toplu sözleşme masasının kurulması, Mülakat adaletsizliğine son verilmesi, 3600 ek gösterge düzenlemesinin yapılması ve tüm ek ödemelerin temel ücrete yansıtılması, İşyerlerinde kreş ve bebek bakım odalarının açılması, 5510 Sayılı Kanun’un yarattığı mağduriyetlerin giderilmesi ve kamusal emekliliğin esas alınması. Tüm emekçileri, işyerlerinden başlayarak ortak mücadele etrafında birleşmeye çağırıyoruz. Yaşasın örgütlü mücadelemiz, yaşasın BES, yaşasın KESK.”
Kaynak : BERKAY ERDEN