CHP’li Tanal İzmir’de park açtı: Mücadeleye devam edeceğiz mesajı verdi!

Üç Fidan Parkı’nın açılışında konuşan CHP’li Tanal, “Denizlerin yargılandığı süreç, Türkiye hukuk tarihinin kara lekesidir. Neden mi? Savunma hakkı, tıpkı bugün olduğu gibi sınırlandırıldı. Tutukluluk koşulları insanlık onurunu ayaklar altına aldı” dedi


  • Oluşturulma Tarihi : 05.05.2025 13:27
  • Güncelleme Tarihi : 05.05.2025 13:27
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
CHP’li Tanal İzmir’de park açtı: Mücadeleye devam edeceğiz mesajı verdi! haberinin görseli

SEMİ TEKTAŞ - Karabağlar Belediyesi, Cumhuriyet Halk Partisi Şanlıurfa Milletvekili Av. Mahmut Tanal’ın katılımıyla Üç Fidan Parkı’nın açılışı gerçekleştirildi. Parka 1968 gençlik hareketinin öncülerinden, tam bağımsız Türkiye idealine inanmış devrimci gençler olan Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın adını taşıyan Üç Fidan Parkı adı verildi. 1972 yılında, askeri darbe döneminde adil olmayan bir yargı süreci sonucunda Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan idam edilmişlerdi. Parkın açılışına Tanal’ın yanı sıra, CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu, Karabağlar Belediye Başkanı Helil Kınay, CHP eski Milletvekilleri, dernek ve STK temsilcileri ve çok sayıda yurttaş katıldı.

“HUKUK İNTİKAM ARACI OLARAK KULLANILDI”

Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının başlattığı bağımsızlık mücadelesinin sürdüğünü ifade eden Tanal, şunları söyledi: “Ben bir çobanın, yoksul bir ailenin çocuğuyum. Atatürk Cumhuriyeti'nin sağladığı fırsat eşitliği sayesinde Çoban Mustafa’nın oğlu ilkokulu, ortaokulu ve liseyi okuyabildi. Biz 78 kuşağıyız ama 68 kuşağından ağabeylerimiz de burada. O dönemde ‘Deniz mahkemeye düşmüş, avukatı ben olayım’ şarkısı, iç dünyamda hukuksuzluklara karşı ses çıkarmama neden oldu ve bu yüzden avukatlığı seçtim. Bugün burada, idam sehpasına gönderilen Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ın ardından sadece üzülmek için değil, kararlılıklarını görmek için de toplandık. Onların canına kıyanlar öldükten sonra unutulurken, uğruna can verdikleri mücadele hâlâ yaşıyor. Onlar, tam bağımsız bir Türkiye ve halkçı bir düzen için yaşadılar. Yargılandılar ve infaz edildiler. Ama biz biliyoruz ki onlar bir mahkeme salonunda değil, bir darbe rejiminin yargısında infaz edildiler. 1971 darbesi sonrasında Türkiye’de hukukun yerini sıkıyönetim mahkemeleri aldı. Demokratik haklar askıya alındı, sendikalar bastırıldı, öğrenci ve halk hareketleri düşmanlaştırıldı. Deniz Gezmiş ve arkadaşları, işte bu siyasal zeminde düşman ilan edildiler. Hukuk, intikam aracı olarak kullanıldı. Mahkemeler, anayasal güvenceleri değil, rejimin bekasını önceledi. Sadece düşüncelerinden, savundukları ilkelerden ve halktan yana durdukları için idam cezası verildi.”

“YARGI, YÜRÜTMENİN SOPASINA DÖNÜŞTÜRÜLDÜ”

Tanal, şöyle devam etti: “Denizlerin yargılandığı süreç, Türkiye hukuk tarihinin kara lekesidir. Neden mi? Savunma hakkı, tıpkı bugün olduğu gibi sınırlandırıldı. Tutukluluk koşulları insanlık onurunu ayaklar altına aldı. İfade özgürlüğü yok sayıldı, yasalar çiğnendi. Anayasa Mahkemesi, siyasal baskılarla başvuru yollarını kapattı. O dönemde yürürlükte olan 1961 Anayasası’nın kişi hak ve özgürlüklerini koruyan maddeleri sadece birer metin olarak kaldı. Yargı, yürütmenin sopasına dönüştürüldü. Bugün yaşadıklarımız da aynı. Denizlerin idamı, hukukun değil, siyasetin verdiği bir karardı. Aynı durumu bugün de yaşıyoruz. O günün mahkemeleriyle bugünün mahkemelerine bakalım. O dönemde gençler idamla susturuluyordu. Bugün ise gençler, öğrenciler, kadınlar; tutuklamalarla, disiplin soruşturmalarıyla, açılan yüzlerce davayla susturulmak isteniyor. O zaman sıkıyönetim mahkemeleri vardı, bugün ise siyasallaştırılmış yargı eliyle benzer kararlar dayatılıyor. Boğaziçi direnişi, Gezi davası, emekçi grevleri, gazetecilere yönelik cezalar, baro başkanlarına açılan davalar, belediyelere atanan kayyumlar ve ‘Cumhurbaşkanı adayıyım’ diyen Ekrem İmamoğlu’nu cezaevine göndermeye çalışanlar... Hepsi bugünkü sivil darbe rejiminin operasyonlarının birer parçasıdır. Denizlerin yargılandığı mahkemelerle bugün Çağlayan ve Sincan’da gördüğümüz mahkemeler arasında hiçbir fark yoktur. Bugün yargıçlar, saraydan gelen açıklamalara göre karar veriyor. Anayasa Mahkemesi’nin kararları uygulanmıyor. Hak ihlali kararı verilen gazeteciler ve milletvekilleri hâlâ cezaevinde.”

“TARİH UNUTMAZ”

Tanal, sözlerini şöyle tamamladı:
“Deniz Gezmiş ve arkadaşları için ‘hayalci’ diyenler oldu. Oysa onlar bu halkın alın terine, emeğine, özgürlüğüne sahip çıkanlardı. Onlar ‘Tam bağımsız Türkiye’ diyenlerdi. Bugün hâlâ maden ocaklarında can veren işçilerin mücadelesinde Yusuf’u, mahkemelerde zulüm gören öğrencilerde Deniz’i, halk için konuşan ve yazan, tutuklanan gazetecilerde Hüseyin’i görüyoruz. Onların davası bitmedi. Bu dava her birimiz için hâlâ sürüyor. Sonuç olarak tarih unutmaz, halkımız affetmez. Biz unutmadık, unutmayacağız. Çünkü adalet gecikir ama susmaz. Çünkü tarihte hiçbir zulüm sonsuza kadar sürmedi.”

ASLANOĞLU GEZMİŞ’İN MEKTUBUNU OKUDU

Konuşmasını yapmak üzere kürsüye gelen CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu, "Üç Fidan’ın mücadelesini sürdüreceğiz" dedi. Daha sonra Deniz Gezmiş’in ağabeyi Bora Gezmiş’in açılış için gönderdiği mektubu okudu. Gezmiş, mektubunda şunları ifade etti: “Öncelikle bu anlamlı günde aranızda olamadığım için beni mazur görmenizi rica ediyorum. Ben ve ailem, idamlarının 63. yılında üç fidanın yanında olmak ve görevimizi yerine getirmek adına Ankara’da bulunmak durumundayız. Yanınızda olamasak da yüreğinizdeki sevgiyi görüyor ve hissediyorum.
Mustafa Kemal Atatürk’ün tarif ettiği Türk gençliği her zaman devrimlerin ve aydınlanmanın tarafında olmalıdır. 68 Kuşağı da böyle bir gençliktir. Bu gençler, o günün zor koşullarında Anadolu’nun farklı şehirlerinden gelen, Türkiye’nin en iyi üniversitelerinde okuyan sorumluluk sahibi kişilerdi. Unutmamalıyız ki 68 Kuşağı, gücünü Atatürk’ün kendisine verdiği yetkiden almıştır. En büyük dayanakları da, her fırsatta vurguladıkları Atatürk’ün Bursa Nutku’dur. Bugün 68 kuşağının vatan sevgisini ve Atatürk’e bağlılığını sorgulayanlar, derin bir aymazlık içindedir.
O gençler, Atatürk devrimlerinin bekçiliğini yapmış ve tek idealleri olan ‘Tam bağımsız ve demokratik Türkiye’ uğruna canlarını vermekten asla çekinmemiştir. Deniz, Yusuf, Hüseyin ve aynı yolda hayatını kaybeden tüm arkadaşlarının acısı hâlâ yüreğimizi yakıyor. Bugün yaşasalardı, tecrübe ve birikimleriyle bizlere yol gösterirlerdi. Ülkemiz belki çok daha farklı olurdu. İçinde bulunduğumuz günler, 68 kuşağının ne kadar bilinçli ve ileri görüşlü olduğunu bize gösteriyor. Ne yazık ki geçen sürede ülkemizin sorunları azalmadı. Öğrencilerin, emekçilerin sıkıntıları sürüyor. Üstelik cumhuriyetimizin değerleri de itibarsızlaştırılmaya çalışılıyor.
Bugünün gençliği de tıpkı 68’li ağabeyleri gibi sorumluluk hissedip karşı durmaktan çekinmiyor. Tarih, Deniz ve arkadaşlarını haklı çıkarmıştır. İdamlarının üzerinden geçen 63 yıl, halkın onlara olan sevgi ve saygısını artırmıştır. Bugün onları idama mahkûm edenler değil, o gençler hatırlanıyor. Bedenleri bu dünyadan gitmiş olabilir ama fikirleri hâlâ yaşıyor.
Bilinmesini isterim ki; Üç Fidan’ın adının yaşatıldığı her toplantı ve açılan her tesis, bize büyük bir mutluluk veriyor. Ailece yıllardır içimizde taşıdığımız acımız, sizlerin sayesinde bir nebze olsun hafifliyor. Yıllar önce mezarlıkta onları ziyaret edenleri görünce 'Artık yalnız olmadığımızı hissediyorum' diyordum. Bugün ise ‘Biz çok kalabalığız’ diyebiliyorum. Bu parkın açılışında emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum. Yüreğinde Deniz ve arkadaşlarının sevgisini taşıyan herkese sonsuz şükranlarımı sunuyorum.”

“BU SUÇA ORTAĞIZ”

Karabağlar Belediye Başkanı Helil Kınay ise şöyle konuştu:
“Bazen sözler değil, yapılan işler çok şey anlatır. Burada, 3 Fidan; mücadelesiyle yıllar sonra bize hâlâ aynı şeyleri anlatıyor. Ben de Karabağlar Belediye Başkanı olarak, haktan, emekten, adaletten yana yola çıkmış tüm dostlarımızla birlikte bu mücadeleyi yarına taşıyacağım. Bugün burada, 3 Fidanımızı mahallemize emanet ediyoruz. Tek suçları vatanı sevmekti. Biz bu suça ortağız.”

 

Yazarımız Kim ?

HABER MERKEZİ