- İzmir
- 23.08.2025 13:20
İzmir’in Urla ilçesinde yer alan Liman Tepe’de su altı kazılarına devam eden dalgıç arkeologlar, yaklaşık 5 bin 300 yıl öncesine ait önemli kalıntılar ortaya çıkardı. Türkiye’de kara ve su altı kazılarının birlikte yürütüldüğü ilk arkeolojik merkezlerden biri olan bölgede çalışmalar tüm hızıyla sürüyor
Kazılar, Ankara Üniversitesi Mustafa V. Koç Deniz Arkeolojisi Araştırma Merkezi (ANKÜSAM) Direktörü Prof. Dr. Vasıf Şahoğlu’nun başkanlığında, farklı ülkelerden uzmanların katılımıyla ve Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın “Geleceğe Miras” projesi kapsamında gerçekleştiriliyor.
Yaklaşık 7 bin yıllık tarihiyle Anadolu’nun Ege’ye açılan en eski liman kentlerinden biri olan Liman Tepe’de kara kazıları 1992’de, su altı kazıları ise 2000 yılında başladı ve o tarihten bu yana kesintisiz devam ediyor.
Antik çağda bugünkü modern İzmir Limanı’nın üstlendiği rolü yerine getiren bu yerleşim, hem karada hem de deniz altında yer alan kalıntılarıyla Anadolu’nun denizcilik geçmişine ışık tutuyor.
Su altında 32 metrekarelik bir alanı kazmaya devam eden dalgıç arkeologlar, yaklaşık 7 metre derinlikte her gün 8 dalış gerçekleştiriyor.
Prof. Dr. Vasıf Şahoğlu, Liman Tepe’nin Türkiye’nin ilk denizaltı liman kazısı olması açısından büyük önem taşıdığını belirtti.
Liman Tepe’nin önemli bir bölümünün deniz altında kaldığını keşfettiklerini ifade eden Şahoğlu, bu yılki çalışmaların, Klazomenai Antik Kenti’nin M.Ö. 6. yüzyıla tarihlenen mendireği ve limanı üzerinde yoğunlaştığını söyledi.
Şahoğlu, "Liman Tepe hem kara hem denizaltında kalan peyzajıyla bütüncül bir şekilde arkeolojik olarak inceleniyor. Burası önemli bir liman kenti, kıyı şeridinin değişmesiyle kentin önemli bir kısmının denizin altında kaldığını bulduk" dedi.
Şahoğlu, su altında 5 bin 300 yıl öncesine ait kalıntılara ulaştıklarını vurgulayarak, "Bu alan 2 bin 600 yıl önceye tarihleniyordu ancak yerleşim süreklilik gösteriyor. Karadaki yerleşim nasıl ki üst üste devam ediyor, limanın içinde de tabakalar bulunuyor. 6. yüzyıla tarihlenen tabana ulaştığımızda 'Acaba burada daha eski kalıntılar da bulabilir miyiz?' diyerek bir sondaj açtık. Yaklaşık 1,5-2 metre derinlikte günümüzden 5300 yıl öncesi kalıntılarla karşılaştık. Bu, değişen kıyı çizgisiyle bağlantılı olayları anlamamızı sağlıyor" ifadelerini kullandı.
Bugün su altında çalışılan alanın zamanında kara olduğunu, tektonik hareketler ve deniz seviyesinin yükselmesiyle denizin altında kaldığını ifade eden Şahoğlu, "Deniz altındaki kazılarımız, karadaki kazılarda elde ettiğimiz sonuçları tamamlayıcı çok farklı bir pencere açabilir" diye konuştu.
Prof. Dr. Şahoğlu, kara kazılarında ise surlarla çevrili yerleşimlerde uzun evlerden oluşan yapı bloklarının öne çıktığını söyledi.
Uzun evlerin hem barınma hem de üretim alanı olarak kullanıldığını belirten Şahoğlu, "Yan yana ortak duvar kullanılan 6 tane evden oluşan bloklar var. Sonra bir sokak onu ayırıyor ve yanında yeni bir yapı bloğu başlıyor. Evlerin içinde ocakları var, kapıları sokaklara açılıyor. Evlerin görselliği ve içindeki malzemeler itibarıyla da çok değerli bilgiler veren bir dönem bu. Bu dönemde evlerin içinde hem yaşanıyor hem de aynı zamanda üretim alanı olarak kullanılıyor. Maden, seramik, tekstil işliği olarak da kullanıldıklarını görüyoruz" diye konuştu.
Kazılarda görev alan Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Doç. Dr. İrfan Tuğcu ise Liman Tepe'de 2000 yılından bu yana su altında çalıştığını dile getirdi.
"Dalgıcı arkeolog yapmaktansa arkeoloğu dalgıç yapmak" prensibiyle çalıştıklarını belirten Tuğcu, şöyle konuştu:
"Su altında 32 metrekarelik bir alanı kazıyoruz. Yaklaşık 7 metre derindeyiz, deniz tabanından 5 metre aşağıya inmiş durumdayız. Her gün 8 dalış gerçekleştiriliyor, her dalışta 2 ya da 3 dalıcı görev alıyor. Sabah başlıyoruz. Su altında kimin nerede nasıl çalışacağını günlük brifinglerle belirliyoruz. Gün içindeki ara toplantılarla da sürecin nasıl ilerlediğini gözlemliyoruz."
Kaynak : AA