Depreminin üzerinden 5 yıl geçti: Yapı stoku yine sınıfta kaldı

30 Ekim İzmir Depremi’nin yıl dönümü üzerinden çarpıcı açıklamalarda bulunan uzmanlar, körfezden Bayraklı’ya doğru giden yeni bir fay saptandığını ve kentin yapı stokunun hala şiddetli bir depreme hazır olmadığını belirtti

  • Oluşturulma Tarihi :
  • Güncelleme Tarihi :
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Depreminin üzerinden 5 yıl geçti: Yapı stoku yine sınıfta kaldı haberinin görseli

AYSELİN UZUN-ÖZEL HABER - İzmir’de 30 Ekim 2020 tarihinde meydana gelen ve 117 vatandaşımızın hayatını kaybetmesi, 1034’ünün ise yaralanmasıyla sonuçlanan 6,6 büyüklüğündeki yıkıcı depremin üstünden bugün tam 5 yıl geçti. Ancak deprem sonrasında yaşanan panik ve beraberindeki acı hala hafızalarından silinmedi.
Depremin özellikle Bayraklı ve Bornova gibi İzmir’in köklü ve merkezi yerleşim yerlerinde hasara yol açması ise kentin yapı stokunun depreme uygun olamadığını gözler önüne serdi. Uzmanlar, geçen 5 yılın ardından İzmir’de hala afetler için yeterli önlem alınmadığını vurguladı. 

erhan içöz

YENİ BİR FAY’A RASTLADIK

İzmir Körfezi’nden Bayraklı’ya doğru giden aktif bir fay saptandığını dile getiren Jeofizik Yüksek Mühendisi Erhan İçöz, “Yeni Kent Merkezi olarak adlandırılan bölgenin imara esas zemin etütlerini yaparken, alüvyonun altında, Körfezden Bayraklı’ya doğru giden olası bir fay saptadık. Bu fay, raporumuzda sunulmuştur. Aradan geçen yıllarda, fayın varlığının, nerelere uzandığının araştırılması yaptırılmadı. Bayraklı’daki yıkımların çoğunluğunun bu bölgede oluşması bir rastlantı mıdır? Sık sık çıkarılan imar barışlarıyla, depremde oluşacak yıkımın sorumluluğu vatandaşa yüklenmiştir. Devletin görevi, can ve mal kaybını önlemeye çalışmaktır. Türkiye’nin yüzde 92’si deprem kuşağında yer alıyor. Böyle bir coğrafyada, nükleer, termik, biyokütle, hidroelektrik santralleri gibi, bir kaza durumunda geniş alanlara zarar verecek yapılar yapılırken çok daha fazla dikkatli olunmalıdır. İzmir zemininin tamamı, acilen ve çok detaylı olarak incelettirilmeli, zemin- yapı etkileşimi araştırılmalı, uyumlu olmayan binalar kentsel dönüşüme sokulmalıdır. Gelecek depremlere hazırlıklı olmanın anlamı budur” şeklinde konuştu. 

izmir depremi

GÜVENLİ YAPI İÇİN 4 FAKTÖR

Afetlerde asıl önemli olanın afete uygun alınan önlem olduğunu dile getiren İçöz, depremde zemin koşullarının şiddetin artmasına ya da azalmasına neden olabileceğini söyleyerek, “Deprem, yer kabuğunun, çeşitli kuvvetler altında kırılması olayıdır. Kırılan yerin uzunluğu, kırılma miktarı, kırılmanın süresi gibi faktörler, depremin büyüklüğünü belirler, ölçülebilen bir kavramdır. Halkı asıl ilgilendirmesi gereken depremin yıkıcılık etkisi ise şiddet olarak adlandırılır. Yıkıcılık, sadece depremin büyüklüğüne bağlı değildir. Zemin koşulları, depreme uzaklık gibi faktörler şiddetin artıp azalmasına neden olur. Güvenli bir yapı için 4 faktör gereklidir. Öncelikle bilimsel temellere dayalı jeofizik ve jeolojik zemin etüdü yapılmalıdır. Bu zemin etüdünün sonuçlarına uygun bir yapı projelendirilmesi yapılmalıdır. Zemin etüdü ve proje verilerine uygun inşaat yapılmalıdır. Tüm bu aşamalar, kamusal olarak denetlenmelidir. Doğru bir denetim ise mutlaka kamusal olmalıdır. Bunun yolu, belediyelerin ve bir kamu kuruluşu olan TMMOB’ye bağlı ilgili odaların, her aşamada denetim yapabilmesidir. Belediyelerin bu denetimi yapabilmesi için ise mutlaka deneyimli mühendis kadrosuna sahip olması gerekir” diye konuştu. 

izmir depremi

BİNALAR UYGUN YAPILMADI

“Meydana gelen son depremlerden sonra halk arasında çok konuşulan bir konu da ‘neden Türkiye’de depremlerde çok insan ölüyor da başka ülkelerde az ölüyor?’ sorusudur. Bunun yanıtı basit: Çünkü o ülkeler, deprem koşullarına uygun yapı yapıyorlar” diyerek sözlerine devam eden ve İzmir’in yapı stokunun şiddetli bir depreme dayanamayacak düzeyde olduğunu belirten İçöz, “Hepsi aynı yükseklikte binalar olmasına karşın, öndeki bina yıkılmış, diğerleri yıkılmamış, neden? Bunun üç nedeni olabilir. Yıkılan binanın hatalı yapılmış olması, binanın zemin koşullarına uygun yapılmamış olması ya da bazı kolonların yer kazanmak amacıyla kesilmiş olmasıdır. Eğer sadece zemin kötü olduğu için yıkılmışsa, diğerleri de aynı zeminde olduğu halde neden yıkılmadı? Yıkılan binalar da o kötü zemine uygun yapılsaydı, bir miktar hasar görebilirlerdi ama yıkılmazlardı. Yani en azından can kaybı olmazdı. Denetim, TMMOB tarafından yapılmış olsa, bu gibi hatalar önceden görülebilir ve doğru bina yapılması sağlanabilirdi” dedi.

koray önalan

YAPACAK ÇOK İŞ VAR AMA…

Jeoloji Mühendisleri Odası (JMO) İzmir Şube Başkanı Koray Çetin Önalan ise yapılan çalışmaların yetersizliğine dikkat çektiği açıklamasında “30 Ekim Sisam Depremi ve Bayraklı Afeti’nin üzerinden beş yıl geçti. Ancak deprem kaynaklı afetlerin yerel değil, ulusal bir sorun olduğunu artık çok iyi biliyoruz. Ne yazık ki ülkemizde, 6,1 büyüklüğündeki bir depremin bile yıkıma yol açması, gelişmiş ülkeler açısından kabul edilemez bir durum. Yapılan son araştırmalarda İzmir’i doğrudan etkileyebilecek üç fayın Tuzla, Gülbahçe ve Seferihisar faylarının hareket süresini doldurduğunu gösteriyor. Bu faylar, İzmir için ciddi bir tehdit oluşturuyor. Kentte kentsel dönüşüm çalışmaları sürse de mevcut uygulamalara modern anlamda bir dönüşüm demek zor. Deprem olmadan önce yapılması gereken çok önemli adımlar var. Yapılacak çok iş var, ancak ne yazık ki hâlâ çok az şey yapıyoruz” ifadelerine yer verdi. 

Kaynak : HABER MERKEZİ

Okumaya Devam Et

Aşağı kaydırmaya devam edebilir veya ilgi alanınıza göre seçim yapabilirsiniz.