Sayfa Yükleniyor...
Nöroloji Uzmanı Dr. Melek Karaçam, “Aşk, üç temel aşamadan oluşan bir süreçtir: arzu, çekim ve bağlılık. Bu aşamalarda farklı kimyasallar yani hormonlar devreye girer ve biyolojik etkiler yaratır” dedi.
İnsan hayatını birçok yönden etkileyen, anlamlandırmanın çok karmaşık göründüğü aşkı, beyindeki hormon fırtınası olarak tanımlamak mümkün. İlişkilerde bir süre sonra aşkın bittiği söylense de bilim, aşkın bitmediğini sadece hormonların değiştiğini savunuyor.
Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Nöroloji Uzmanı Dr. Melek Karaçam, aşkın başlangıçta dopamin, serotonin gibi hormonlar sayesinde tutkulu ve heyecanlı bir duygu yarattığını belirtti.
Zamanla oksitosin ve endorfinlerle daha sakin, güvenli ve bağlı bir şekle dönüştüğünü söyleyen Karaçam, aşkın evrimsel olarak hayatta kalma, üreme ve sosyal bağlanmayı desteklemek için geliştiğini ifade etti. Karaçam, “Aşk, üç temel aşamadan oluşan bir süreçtir: arzu, çekim ve bağlılık. Bu aşamalarda farklı kimyasallar yani hormonlar devreye girer ve biyolojik etkiler yaratır” diye konuştu.
Aşkın ilk aşamada cinsel çekim ve fiziksel olarak yakın olma hissi yarattığını dile getiren Karaçam, konuşmasına şöyle devam etti:
“Kişi aşık olduğunda ilk aşamada testosteron ve östrojen hormonları ön plandadır. İkinci aşaması ise ‘tutkulu aşk ve bağımlılık’tır. Dopamin, norepinefrin ve serotonin seviyeleri yükselir. Kişinin aşık olduğu kişiye karşı yoğun bir bağımlılık ve odaklanma hissi yaşadığı aşamadır. Son aşamasında ise bağlılık, yani uzun süreli aşk ve sadakat duyguları baskındır. Oksitosin ve vazopressin hormonları devreye girer. Uzun süreli ilişkilerde güven, sadakat ve bağlılık hislerini pekiştirir.”
BÜLTEN