- İzmir
- 18.06.2025 21:09
Eğitim Sen İzmir Şubeleri, yaklaşan toplu sözleşme süreci öncesinde eğitim ve bilim emekçilerinin ekonomik, sosyal ve mesleki taleplerini kamuoyuna duyurarak, insanca yaşam ve güvenceli çalışma koşulları talep etti. KESK Dönem Sözcüsü Bülent Karakaş, yetkili sendikaya “Gerçek taleplerle masaya oturun” çağrısı yaptı
Merve Ağrıç Eğitim Sen İzmir Şubeleri, yaklaşan 8’inci dönem Kamu Toplu Sözleşme süreci öncesinde Karşıyaka Çarşı’da basın açıklaması düzenledi. Açıklamada, eğitim ve bilim emekçilerinin yıllardır görmezden gelinen taleplerine dikkat çekildi. KESK İzmir Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Bülent Karakaş, kamu emekçilerinin insanca yaşam talebinin siyasal iktidar ve yetkili sendika tarafından sistemli şekilde ötelenmesine tepki göstererek, “Bu kez masaya kamu emekçilerinin gerçek talepleriyle oturun” çağrısında bulundu. Eğitim Sen tarafından yapılan açıklamada, yalnızca maaş artışı değil, güvenceli istihdamdan sosyal haklara kadar geniş kapsamlı bir mücadele hattı belirlediklerini vurgulandı.
2026-2027 yıllarını kapsayacak 8’inci dönem kamu toplu sözleşme süreci takviminin ağustos ayında başlayacağını ifade eden Karakaş, “Bugüne kadar yedi dönem boyunca sürdürülen sözleşme görüşmeleri, kamu emekçileri açısından büyük hayal kırıklıklarıyla sonuçlanmış; özellikle eğitim ve bilim emekçilerinin temel talepleri sistemli biçimde görmezden gelinmiştir. Toplu sözleşmeler, maaş zammına indirgenmiş; demokratik, sosyal ve özlük haklarımız sürekli ötelenmiş, eğitim emekçilerinin sesi kesilmeye çalışılmış, susturulmak istenmiştir. OECD ülkeleri arasında en düşük gelir seviyesine sahip eğitim ve bilim emekçileri olarak, mesleğimiz tarihsel itibar kaybı yaşamaktadır. Bir milyonu aşkın öğretmen, akademisyen, hizmetli, memur ve teknik personel borç batağında, ek iş yaparak yaşam mücadelesi verirken; iktidar, kamu emekçilerinin taleplerini mali disiplin kılıfıyla sınırlı bir alana sıkıştırmayı sürdürmektedir. Eğitim hizmetinin sürekliliğini sağlayan bizler, insanca bir yaşam sürmek istiyoruz. Bu yalnızca bizim değil, nitelikli kamusal eğitim hakkının da bir gereğidir. Artan enflasyon, gelir dağılımındaki adaletsizlik ve çalışma yaşamındaki esnekleşme, kamu emekçilerini güvencesizlik, yoksulluk ve gelecek kaygısı içine hapsetmektedir. Bu tablonun sorumlusu, emekçileri masada temsil edemeyen yetkili sendika ve siyasal iktidar ortaklığıdır” dedi.
Yalnızca ekonomik değil; sosyal, özlük, demokratik ve mesleki haklarını da kapsayan bütünlüklü bir mücadele yürüttüklerini dile getiren Karakaş, “Taleplerimiz yalnızca bizim değil; eğitim hizmeti alan milyonlarca öğrenci ve veli adınadır. Çünkü biliyoruz ki, eğitim emekçisinin yaşadığı her sorun, eğitimin niteliğine doğrudan yansımaktadır. Eğitim Sen olarak belirlemiş olduğumuz başlıca toplu sözleşme taleplerimiz şunlardır: En düşük kamu emekçisi maaşı yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmalı, reel enflasyon esas alınarak maaşlardaki alım gücü kaybı telafi edilmeli, refah payı uygulaması hayata geçirilmelidir. Taban aylık yükseltilmeli, tüm ek ödemeler emekliliğe yansıtılmalı, ek ders ücretleri yüzde 50 artırılmalı ve temel maaşa orantılı hale getirilmelidir. Gelir vergisi dilimleri adil hale getirilmeli, az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınmalıdır. Kira, yakacak, çocuk, kreş, ulaşım gibi tüm sosyal yardımlar artırılmalı, kira yardımı dahil temel yaşam giderlerine destek sağlanmalıdır. Eğitim ödeneği, tüm eğitim ve bilim emekçilerine en az bir maaş tutarında verilmelidir. Ücretli, sözleşmeli ve vekil öğretmenlik uygulamaları kaldırılmalı; tüm öğretmenler kadrolu ve güvenceli olarak istihdam edilmelidir. Öğretmen alımında mülakat kaldırılmalı; güvenlik soruşturması, arşiv araştırması gibi antidemokratik uygulamalara son verilmeli, liyakat esas alınmalıdır. KHK ile hukuksuz şekilde ihraç edilen eğitim ve bilim emekçileri görevlerine iade edilmelidir. 3 bin 600 ek gösterge tüm eğitim ve bilim emekçilerine verilmelidir. Geçmişe dönük cezai ve idari sicil kayıtları affa tabi tutulmalı, sicil affı hayata geçirilmelidir. Angarya çalışmaya son verilmeli, mesai saatleri dışı görev tanımlarına son verilmelidir. Kamusal ve parasız kreşler tüm kamu kurumlarında açılmalıdır. Kadınlara yönelik mobbing ve ayrımcılığa karşı etkin yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Eşit işe eşit ücret uygulanmalı, mali ve sosyal haklar tüm kamu kurumlarında standart hale getirilmelidir. MEB bünyesindeki idari ve teknik personelin özlük hakları ve çalışma koşulları iyileştirilmelidir. Akademik ve idari personelin ekonomik, sosyal ve demokratik hakları güvence altına alınmalı; üniversitelerdeki ücret adaletsizlikleri giderilmelidir. Kamusal eğitimin ticarileştirilmesine ve ÇEDES benzeri projelerle dinselleştirilmesine son verilmelidir. Her öğrenciye ücretsiz, sağlıklı bir öğün yemek ve temiz su sağlanmalıdır. Acilen en az 150 bin öğretmen ataması yapılmalı ve idari, teknik, yardımcı personel açıkları kadrolu istihdam yoluyla giderilmelidir” ifadelerini kullandı.
Sözlerinin devamında ise Karakaş, şu ifadelere yer verdi: “Toplu sözleşme süreci, iktidarın belirlediği dar çerçevelere sıkıştırılamaz. Bu süreçte, tüm kamu emekçilerinin örgütlü gücü belirleyici olacaktır. Taleplerimizin karşılanması, hangi sendikaya üye olduğu fark etmeksizin tüm eğitim ve bilim emekçilerinin ortak mücadelesine bağlıdır. Buradan yetkili sendikaya da sesleniyoruz: Bu kez masaya kamu emekçilerinin gerçek talepleriyle oturun. O masada yetki sahibi olabilirsiniz ama meşruiyetin sahibi biziz! Eğitim Sen olarak sadece ağustos ayıyla ya da toplu sözleşme süreciyle sınırlı değil, sürecin öncesi ve sonrası da dahil olmak üzere, grevli toplu sözleşme hakkımız başta olmak üzere tüm taleplerimiz için her alanda mücadeleyi sürdüreceğimizi kamuoyuna ilan ediyoruz.”