- İzmir
- 12.04.2025 23:34
Emek Partisi İzmir İl Başkanı Elif Çuhadar, "Üniversitelerde boykot büyümesin, kent meydanlarına taşan mücadelemiz zayıflasın diye toplam 299 genç tutuklu"dedi.
AYSELİN UZUN/ Emek Partisi, Türkiye İşçi Partisi ve Toplumsal Özgürlük Partisi İzmir İl Örgütleri tarafından İzmir Barosu önünde yapılan basın açıklamasıyla birlikte son dönemlerde yaşanan gözaltı, tutuklama ve kayyumlara tepki gösterildi. Yaptığı konuşmada Türkiye’de adaletin bağımsızlığını tamamen kaybettiğine dikkat çeken Emek Partisi İzmir İl Başkanı Elif Çuhadar, "Hayatın akışına müdahale edecek genel grev genel direnişi örgütlemek de dahil, tüm tutuklu arkadaşlarımız serbest kalana ve tek adam iktidarı gidene kadar mücadelemiz sürecek." diye konuştu.
Türkiye'de her yeni güne bir saldırı dalgasıyla uyanıyoruz" diyerek yaşanan kaosa dikkat çeken Çuhadar, "Sendikacı, gazeteci tutuklamaları, grev yasakları, kolluk güçlerinin demokratik hak ve özgürlüklerin kullanılmasına, gösteri hakkına karşı uyguladıkları baskı ve zorbalıklar, zamlar, Kürt illerinde DEM Parti, İstanbul’da CHP belediyelerini görevden alma, kayyum atama süreçleri devamında, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasına uzandı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talimatı ile milyonlarca İstanbullunun oyunu almış Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile İBB'de çeşitli görevlerde bulunan 105 kişi gözaltına alındı. Ardından 51 kişi tutuklandı. Rahatsızlıklarından kaynaklı ölüm riski altında bulunmasına rağmen İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat cezaevinde tutulmaya devam ediliyor. Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptal edilmesi kararının mürekkebi kurumadan yapılan baskınlarla gerçekleşen gözaltılar ve tutuklamalar yargı sopasının iktidar için ne kadar elverişli bir araç haline getirildiğini bir kez daha gösterdi. Bir belediye başkanı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın karşısına kazanabilecek Cumhurbaşkanı adayı olarak çıkacağı belli olduktan sonra, kendisini saf dışı bırakmak için bütün devlet imkanları iktidar tarafından harekete geçirildi. Rejim; faşist bir devlet yapılanması için yargıdan polise hemen her alanda halkın çıkarına değil tek adamın, sarayın çıkarlarını öne alan politikalarını ve temsil ettiği sermaye sınıfının, uluslararası emperyalist kapitalist devletlerin bölgesel gücü rolünün de gereği olarak adımlarını hızlandırmış durumda. Tüm bunların karşısında bu ülkenin gençleri, kadınları, işçi ve emekçileri, üretici köylüleri adalet talebiyle birlikte, kendilerine reva görülen sefalete, kölece yaşama ve çalışma koşullarına karşı, seçme seçilme hakkı da dahil tüm demokratik haklarına ve ülkenin geleceğine sahip çıkmak için ülkenin dört bir yanında alanları doldurdu. Boykotlarla da desteklenen protestolar karşısında gözaltı ve tutuklama dalgasına girişen iktidar, sokakta halka, gençlere karşı şiddet uyguladı, bunu görüntüleyen basın emekçileri de baskılardan, gözaltılardan, tutuklamalardan nasibini aldı. Halkın, tek adam iktidarının faşist politikalarına karşı alanları doldurmasını iktidar medyası sansürcü bir anlayışla görmezden gelirken, bu eylemlere yer veren az sayıda televizyon kanalına da RTÜK tarafından cezalar yağdırıldı. Tek adam yargı kılıcını savunmaya da salladı. AK Parti iktidarının ülkeyi sürüklediği kuralsızlık, baskı, şiddet dört bir koldan her alana yöneldi. Seçilmişleri güdümlü yargı aracılığıyla yerinden etme hamlelerine, dünyanın en büyük ve köklü barolarından İstanbul Barosu yönetiminin görevine son verilmesi kararı da eklendi. Yargının, iktidara biat etmeyen Avukatları, yargının çürümüşlüğünün en çıplak halinin ortaya serildiği şu günlerde bir kat daha baskılanmak isteniyor. Avukatlar adliyeye-karakola alınmadı, keyfi uygulamalarla görevlerine engel olundu ve hatta İzmir'de, İstanbul'da işkence ve gözaltına maruz kaldılar. İstanbul Büyükşehir Belediyesine 3 bin polisle operasyon yaptırıp gizli tanık ifadeleriyle 16 milyonluk kentin Belediye Başkanını tutuklatıp halkın seçme ve seçilme hakkını, kendi iktidar hırsıyla ortadan kaldırmaya girişenler, daha önce tarihte örnekleri görüldüğü gibi başarılı olamayacaklardır. Halkın herhangi bir direnç göstermeye cesaret edemeyeceğini ya da ortaya çıkan irili ufaklı tepkileri bastırabileceğini zanneden tek adam rejimi son hamlesinin ardından doğrudan doğruya bu iktidarı sorgulayan yaygın kitle eylemleriyle karşılaşmıştır. Saray rejimini köşeye sıkıştırmış olan kendi politikaları; Saraçhane’de başlayan eylemlerin dinamosu olmuş, halk tepkisinin yakıtı haline gelmiştir. Nitekim çok sayıda gözaltı ve tutuklama yapılmasına karşın Saray iktidarının duraksamasına yol açan bir güç ortaya çıkmıştır" dedi.
Toplam 299 gencin hala tutuklu olduğunu vurgulayan Çuhadar, "Tek adam iktidarı, üniversitelerde boykot büyümesin, kent meydanlarına taşan mücadelemiz zayıflasın diye direnişin öncülerine, örgütlü gençlere tek tektutuklama kararı çıkartıyor. Toplam 299 genç tutuklu. İzmir’de ise içlerinde siyasi parti il yöneticilerinin de bulunduğu 19 kişi sarayın talimatlarıyla, uydurma suçlarla cezaevlerinde tutuluyor. Boşuna uğraşıyorsunuz. Ne gözaltı furyanız, ne uydurma gerekçelerle çıkardığınız tutuklama kararları ne baştan aşağı talimatla çalışan yargınız işe yarayacak. Bu direniş büyüyecek. Bu ülkenin işçi ve emekçileri, halkları, tek adam iktidarının bu fütursuzluğuna teslim olmayacaktır. İşçi ve emekçileri, duyarlı tüm kesimleri, bu iktidar darbesine karşı ses yükseltmeye, mücadele etmeye devam edecek. Hayatın akışına müdahale edecek genel grev genel direnişi örgütlemek de dahil, tüm tutuklu arkadaşlarımız serbest kalana ve tek adam iktidarı gidene kadar mücadelemiz sürecek" ifadelerini kullandı.