- İzmir
- 23.11.2025 16:49
Emekliler isyan etti: Biz yük değiliz!
Emeklilikte Adalet Derneği İzmir Şubesi temsilcileri, Bornova’da yaptıkları eylemde, “Kademeli Emeklilik, toplum vicdanının çağrısıdır” açıklamasında bulundu.
- Oluşturulma Tarihi :
- Güncelleme Tarihi :
- Kaynak : HABER MERKEZİ
Emeklilikte Adalet Derneği (EMADDER) İzmir İl Temsilciliği, Bornova’da bir araya gelerek eylem düzenledi. Sembolik olarak lokma dökülen eylemde topluluk adına basın açıklamasını EMADDER İzmir İl Temsilcisi Özgür Gürhan okudu. Gürhan, “Kimi için sadece bir kelime, bizim için ise bir ömür mücadelesi: Adalet. Bugün burada, alın terinin, emeğin ve hakkın sesi olmak için toplandık. Çünkü adalet terazisi uzun süredir dengesini kaybetti. Bir kefesinde, 8 Eylül 1999 sonrasında işe başlayan, yıllarca 7.000 – 8.000 – 9.000 – 10.000 prim günü ödeyen milyonlarca emekçi var. Diğer kefesinde ise hâlâ sessizlik…” dedi.
TERAZİYİ DENGEYE GETİRMEK İÇİN BURADAYIZ
Gürhan, konuşmasının devamında şu ifadeleri kullandı: “Biz, o teraziyi yeniden dengeye getirmek için buradayız. Bu ülkenin fabrikalarında, atölyelerinde, sanayilerinde, pazarlarda, masa başlarında ömür veren memurun, staj ve çırağın, BAĞ – KUR’lunun açlık sınırında yaşayan milyonlarca emekçinin kademeli emekliliğin sesi olarak buradayız. Sabahın ayazında, akşamın karanlığında, gecenin sessizliğinde vardiyaya koşan uzman çavuşlarımız, polislerimiz, askerlerimiz… O insanların hakkını savunmak için buradayız. 25 yılını vermiş bir annenin, hâlâ 20 yıl daha çalışmaya mahkûm edilmesini ve doğum borçlanması hakkının olmamasını sorgulamak için buradayız. Çünkü bu insanlar; üretti, büyüttü, öğretti, korudu, iyileştirdi. Bu ülkenin ekonomisini, yollarını, fabrikalarını, geleceğini onlar inşa etti. Ve bugün, sadece bir şey istiyorlar; adil olun. Bir sigorta başlangıcına birkaç gün geç kalındığı için bir ömür daha çalışmak zorunda kalan milyonların sesi artık duyulmalı. Bu bir sistem değil; sistemsizliktir. Bu mesele bir siyasi tartışma değil, bir vicdan meselesidir. Çünkü hakkı teslim etmek, taraf olmak değil; doğruyu onaylamaktır. Artık zamanı geldi. Adalet bir imza kadar yakın. Adil olun, kademeyi verin! 7438 sayılı yasa ile EYT düzenlemesi çıktı; ancak bu düzenleme yeni bir mağduriyetin kapısını araladı. 8 Eylül 1999 öncesi işe girenler 38–43 yaşında emekli olurken, aynı işyerinde, aynı yaştaki, sadece bir gün sonra sigortası başlayan milyonlar, tam 17–20 yıl daha fazla çalışmaya mahkûm edildi. EYT yasasıyla milyonlar 38–43 yaşında, 6000 prim günüyle emekli edildi. Ama aynı yaştaki, daha fazla prim ödemiş milyonlar; yalnızca bir gün farkla 17–20 yıl daha fazla çalışmaya mahkûm edildi! Bir gün farkla 20 yıl kaybetmek hangi hukuka, hangi vicdana sığar? Oysa biz de sabahın köründe işe gittik, biz de evlatlarımızı büyütürken gece vardiyalarına koştuk, biz de bu ülkenin kalkınmasına alın teriyle katkı verdik. Devlete borçlu değiliz; devletten alacaklıyız! Ama siz, 8 Eylül ile 9 Eylül arasına en kalın kırmızı çizgiyi çektiniz. Bir tarafı 43 yaşında emekli ettiniz, diğer tarafın ömründen 17-20 yılı yok saydınız.”
BU TABLODA ADALET VAR MI?
Aynı işi yapıp aynı primi ödeyen 2 kişinin farklı yaşlarda emekli olduğunu belirten Gürhan, açıklamasında şunları söyledi: “Aynı işi yapan, aynı primi ödeyen iki kişi var — biri 43 yaşında emekli, diğeri 60 yaşına kadar çalışmak zorunda. Soruyoruz: Bu tabloda adalet var mı? Vicdan var mı? Matematik, fizik, insanlık, hakkaniyet, eşitlik, adalet var mı? Bu tabloda bir Ülkeye yakışmayacak utanç ve adaletsizlik var Sayın Bakan, size açık çağrımızdır: Randevu verin! Söz veriyorum, tek bir soru bile sormayacağım. Sadece bu tabloyu masanıza koyacağım ve sizden, bu adaleti bana açıklamanızı isteyeceğim. Dünya örnekleriyle bizi oyalamayın; çünkü hiçbir medeni ülkede akranlar arasında böyle bir uçurum yok! Türkiye, ILO, ISSA ve BM Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Komitesi (ESCR) sözleşmelerine taraftır. Bu imzalar bağlayıcı devlet yükümlülüğüdür. Dolayısıyla; sigortasız çalıştırma, kademeli emeklilikteki eşitsizlik, prim gününü doldurmuş emekçinin yaş bahanesiyle cezalandırılması, kayıt dışı istihdam patlaması, iş cinayetleri ve SGK denetimsizliği yalnızca iç hukuk sorunu değil, uluslararası hukuka açık ihlaldir. EMADDER olarak biz, kademeli emeklilikten sigortasız emeğe, iş cinayetlerinden kayıt dışılığa kadar uluslararası başvuruya hazır, rakamlı, örnekli, hukuki dayanaklı kapsamlı teknik dosyamızı tamamladık. Peki bu dosyaları ILO’ya, ISSA’ya, ESCR’ye biz mi sunacağız? Hayır! Bu, uluslararası sözleşmelerin gereği olarak sendikaların görevidir!”
SENDİKAYA TEPKİ
Gürhan, ayrıca sendikalara da tepki gösterdi. Meydanları sendika başkanlarının doldurması gerektiğini ifade eden Gürhan, şöyle konuştu: “Sayın sendika başkanları… Rahat mı koltuklarınız? Bu basın açıklamasını, bu meydanları biz değil, siz doldurmalıydınız! Milyonlarca üyeniz yanıyor, sesiniz çıkmıyor! Bu halk mezarda değil, yaşarken onuruyla emekli olmak istiyor! DİSK destek veriyor ama ILO’ya resmi rapor talebinde bulunmadı. Türk-İş kamuoyunda “destekliyoruz” diyor ama uluslararası adım atmıyor. HAK-İŞ ise 50. yılını kutlarken koltuk siyasetinden dışarı çıkmadı. Veri mi lazım? Hazır. Dosya mı lazım? Hazır. Teknik rapor mu lazım? Hazır. Artık sıra sizde! ILO’dan, ISSA’dan, ESCR’den resmi rapor talep etmek sizin görevinizdir. Emekçinin sesi sendika koltuklarında boğulamaz! Bir anne düşünün: torun sahibi olmuş, 9000 prim günü dolmuş, 53 yaşında… Ama hâlâ önünde 5 yıl var! Bir başka anne 41 yaşında, 12 yaş küçük biri 6000 günle 38 yaşında emekli olmuş! Bu mudur sosyal devlet? Bu mudur eşitlik?”
BİZ BU ÜLKENİN ÇİMENTOSUYUZ
Gürhan, “Biz yük değiliz! Biz bu ülkenin çimentosuyuz, omurgasıyız! 2025’te hâlâ sigortasız işçiler yangınlarda hayatını kaybediyor. Dilovası buzdağının görünen kısmı… Elden maaş, asgari ücretten gösterilenler, eksik gün bildirilen milyonlar sistemde görünmüyor.
Ama 9000 gün prim ödemiş emekçi emekli olmak istediğinde “aktüerya bozulur” deniyor! Hayır!
Aktüeryayı bozan prim ödeyen işçi değil, denetimsizliktir! Kayıt dışılıktır! Prim yükünün adaletsiz dağılımıdır! Çözüm bellidir; anlık dijital denetim, prim yüklerinin makul hale getirilmesi, eksik bildirimin sıfırlanması. Biz devletin yanlış politikalarının faturasını ödemek zorunda değiliz! ‘Kimse bu ülkede yük değildir. Herkes kendi ödediği primin karşılığını istemektedir.’ Evet, biz yük değiliz; bu ülkenin yükünü taşıyanlarız!” dedi.
ÖZÜR DİLERİZ 55’TE ÖLMEDİĞİMİZ İÇİN!
Bakanlara ve milletvekillerine de tepki gösteren Gürhan, şöyle devam etti: “Sayın Bakanlar, Sayın Vekiller; Hatalı bir yasayı savunmak için nasıl olur da sosyal güvenlik gibi hayati bir konuda liyakatsiz açıklamalar yaparsınız? Siz çalışma hayatı üzerine akademik unvan taşıyan insanlarsınız. Sayın SGK Başkanı Raci Kaya diyor ki ‘55 yaşında ölünüyordu, şimdi 78’ diyor. Özür dileriz 55’te ölmediğimiz için(!) Peki bir gün önce sigortaya giren daha az mı yaşıyor? Benim ömrüm bir günle mi uzadı? EYT yasasını çıkarırken insanlar erken mi ölüyordu 2 yılda ömrümüz mü uzadı. Şaka gibi 60-65 yaşında emekli olmamız ama 55 yaşında ölmemizi bekleniyor. Yani ölün maaş vermeyelim diyorlar. Daha ne kadar duymuyor gibi yapacaksınız? veya böyle akıl dışı açıklamalar yapacaksınız? Ne zaman diyeceksiniz ki: ‘Evet, hata yaptık. Çalışma barışını bozduk. Eşitlik ilkesine aykırı davrandık.’ Sayın Nihat Zeybekçi, ‘Çok iddialı konuşacağım emeklilik yaşı çok düşük gelecek nesillere ihanettir’ diyen Sayın Zeybekçi ‘ye bende çok iddialı cevap vereceğim; EYT çıkarırken 9 Eylül ve sonrasının hakkını gasp ettiğinizde ‘gelecek nesillere ihanet’ aklınıza gelmedi mi? Şimdi dönüp ‘emeklilik yaşı düşük, gelecek nesillere ihanet’ diyorsunuz. Asıl ihanet, bir gün farkla ömür çalmaktır! Yasayı çıkaran sizsiniz, şikayet eden sizsiniz. Şimdi dönüp ‘yanlış oldu’ diyorsanız, bilin ki o yanlışın muhatabı da çözümün adresi de sizsiniz! Ve madem ‘ihanet’ diyorsunuz, biz de açıkça söylüyoruz; gelecek nesillere ihanet, adaletsizliğe susmaktır! Gelecek nesillere ihanet, alın terine sırt dönmektir! Gelecek nesillere ihanet, bir gün farkla ömür çalmaktır! Bizim mücadelemiz ihanet değil adaletin mirasını koruma onur mücadelesidir! Kademeli Emeklilik bu ülkenin vicdan borcudur, bu adalet çığlığı asla susturamazsınız. Gün geçmiyor ki Kademeli Emeklilik ile ilgili kriz yaşanmasın. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda verilen önerge ve sabah saatlerinde karşımıza çıkan tutanak… “Önerge kabul edilmiştir” yazısı, 3 saat sonra Kabul edilmemiştir yazısı. İsteyince böylesi bir hatayı 3 saatte düzelten sizler 3 yıldır ayyuka çıkmış aleni ortada olan bu adetsizliği düzeltemiyorsunuz. Pardon deyip tutanak düzeltiyorsunuz. Sorgulamadan inip kalkan eller ile insanların ömürlerini haklarını çalmaya utanmıyorsunuz. Tutanaklar değişir, ama hakikat değişmez.”
BU SES MİLYONLARIN VİCDAN ÇIĞLIĞIDIR
Son olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a seslenen Gürhan, açıklamasını şöyle noktaladı: “Sayın Recep Tayyip Erdoğan, siz ‘Biz milletin ve vicdanın sesini dinleriz’ dediniz. İşte bu ses, milyonların vicdan çığlığıdır! 8 Eylül öncesi bu ülkenin evladı, 9 Eylül sonrası neden üvey evlat sayılıyor? Aynı primi ödeyen iki insan arasında bir günle 17–20 yıl fark bırakmak hangi adalet anlayışına sığar? Sayın Cumhurbaşkanım, tek isteğimiz açık ve nettir: Kademeli Emeklilik Yasası çıkarılsın, adalet yerini bulsun. Kademeli emeklilik yasası derhal çıkarılmalıdır. Bir gün farkla yıllar kaybeden milyonların hakkı iade edilmelidir. Bu mücadele siyaset veya ideoloji meselesi değildir; bu, insanlığın, vicdanın ve hakkın mücadelesidir. Bu mücadele annenin 58’ine kadar geçim derdiyle çalışmak zorunda kalmasına isyandır. 43’te emekli olanın maaşını ödeyebilmek için 50 yaşındaki annenin 8 yıl daha bekletilmesine isyandır. Adaletin gecikmesine isyandır!
Biz kimsenin hakkını almıyoruz, gasp edilen hakkımızı istiyoruz. Adalet gecikebilir, ama durmaz.
Bir gün kademeli emeklilik bu ülkenin gerçeği olacak. Alın teri bu kez karşılıksız kalmayacak! Ne fazlasını isteriz ne eksiğini veririz. Sadece adalet istiyoruz. Kademeli Emeklilik, toplum vicdanının çağrısıdır. Yediğimiz ayazları da işittiğimiz azarları da yüzümüze kapattığınız kapıları da haksızlığa kaldırdığınız parmaklarınızı da bize yaşattığınız bu haksızlığı da asla unutmayacağız. Ya Adalet! Ya Adalet! Yoksa Adalet Kopsun Kıyamet!”
Kaynak : HABER MERKEZİ