Sayfa Yükleniyor...
Asrın felaketi olarak nitelendirilen 6 Şubat 2023 tarihindeki depremlerde, ailesiyle birlikte kaldığı enkazın altından kızlarıyla sağ kurtarılan, eşini ise kaybeden İngilizce Öğretmeni Çiğdem Dağ (41), tayin olduğu İzmir'de kızlarıyla birlikte yaşamını sürdürüyor. Dağ, "Yaşamımız, varlığımız bir mucize. Gidenler için acımızı biz biliyoruz, hepsi içimizde, kalbimizde. Tekrar gökyüzünü görebilmek, nefes alıyor olmak bizim için bir lütuf. Her an bunun için şükrediyorum" dedi.
Adıyaman'da büyük bir yıkıma yol açan depremde, Çiğdem Dağ ve ailesi, Cumhuriyet Mahallesi Çınar Sitesi'ndeki evlerinde felakete yakalandı. Eşi İsmail Dağ (40) ve kızları Ayşe Betül (13) ile Zeynep (11) ile birlikte yaşadıkları 58 dairenin bulunduğu 3 bloktan oluşan site, depremle tamamen yıkıldı. Çiğdem Dağ, 4 saat süren arama-kurtarma çalışmaları sonucunda kızlarıyla birlikte enkaz altından sağ olarak çıkarıldı. Ancak eşi İsmail Dağ, 5 gün sonra hayatını kaybetmiş olarak enkazdan çıkarıldı. Adıyaman'dan ayrılmak isteyen Çiğdem Dağ, İzmir'e, ablasının yanına yerleşti. Dağ, Tire ilçesindeki İstiklal İlkokulu'na atanarak yeni bir başlangıç yaptı.
Biri 8'inci sınıf, diğeri 5'inci sınıf öğrencisi kızlarıyla birlikte Tire'de yaşayan 19 yıllık öğretmen Dağ, üzerinden iki yıl geçen depremin ardından ikinci hayatlarına başladıklarını söyledi. Deprem sırasında yaşadıklarını anlatan Dağ, "Deprem gecesi, önce hafif bir sarsıntıyla başladı. Çevre illerde sürekli olan bir deprem gibi düşündüm. Refleks olarak kendimi hemen çocukların odasında buldum. Evin yıkılacağı aklımın ucundan geçmedi. Odalarına gittiğimde büyük kızım kardeşinin yatağının yanında yere çökmüş vaziyetteydi. Tavandan tozlar dökülmeye başladı. Küçük kızımı kucağıma alıp yatak odasına gidecektim. O an depremin şiddeti arttı, ayakta durmakta zorlandım. Hareket edemediğim için yatağın yanına çöktük. Diğer kızıma da sarıldım. Depremin şiddeti iyice artmıştı, o anda tek yapabildiğim sakinliğimi koruyarak çocuklarımın korkmasını engellemeye çalışmaktı. Şoktaydım. 'Ev yıkılıyor mu?' diye düşündüm. Sımsıkı kızlarıma sarıldım. Balkon penceresinden bahçedeki çam ağaçları görünüyordu, o kadar şiddetli sallanıyordu ki tozdan gözümüzü açamıyorduk. Kızlarıma sadece 'Gözünüzü kapatın, bu bir rüya' diyebildim. Binadan demir sesi geliyordu. Sonrasında apartman çökmeye başladı. O an içimden 'Hikayem bitti' dedim ve bina tamamen yıkıldı. İnsanlar feryat ediyordu. Komşularımın sesini duyuyordum. Çıkmayı başaran bir komşu teyzeyi duydum ve yardım istedim. Kızlarımın bazası bize yaşam alanı olmuştu. Yaklaşık yarım metre alanda üst üsteydik. Hareket alanımız yoktu. Küçük kızımın ayağı sıkışmıştı. Benim başımın bir karış üstünde tavan vardı. Pencerenin köşesi ve baza o tavanı ayakta tutuyordu." diye konuştu.
Pencereden çok az ışık geldiğini ve yardım istediğini anlatan Dağ, "İnsanlar içeriye girmeye korkuyordu. Soğuktu, çok titriyorduk. Eşim yatak odasında kalmıştı. Sesi gelmiyordu. Sakinliğimi korumaya çalışıyordum. Küçük kızım ayağı acıdığı için ağlıyordu. Sarsıntı sürekli devam ediyordu. Üstümdeki tavan beni de ezmek üzereydi. Aradan yaklaşık 4 saat geçtikten sonra dışarıdan Sadi ağabeyimin sesini duydum. Ağabeyim ve annemle evlerimiz yakındı. Sokaklar enkazlardan kapanmıştı ve herkes kendi canının derdindeydi. 4 saat sonra şoku atlatan ağabeyim bize telefonla ulaşamayınca yanımıza geldi. Yandaki blok bizim bloku biçmişti. Mağara girişi gibi bir yer oluştu, ağabeyim oradan içeriye girip, telefonun feneriyle geçebileceğimiz genişlikte bir pencere buldu. Bu noktaya elleriyle kazıp, ulaşarak önce beni sonra kızlarımı çıkardı. Küçük kızımın ayağı çamaşır teline sıkıştığı için teli pense yardımıyla kesip, onu da çıkardı" dedi.
Günlerce arabada kaldıklarını ve 5'inci günde eşinin enkazın altından çıkarıldığını belirten Dağ, kaybettiği tüm yakınlarının acısının hala içinde olduğunu dile getirip, "Üç apartman birbirinin üstüne yatmıştı. İlk iki gün arabalarda, sonra da pazar yerindeki çadırda kaldık. Eşimi defnettik. Çocuklarımla birlikte oradan uzaklaşmak için İzmir Tire'de yaşayan Songül ablamın yanına gelmeye karar verdik. Artçılar devam ediyordu oradan bir an önce uzaklaşmak istedik. Olayın şoku yaklaşık 3 ay üzerimdeydi. 3 ay ablamlarda kaldık. Okullar açılacaktı, önce izin almayı düşündüm sonra görevlendirme olabileceği söylenince Tire'ye görevlendirme istedim. Daha sonra tayin hakkı verildi. Bizim için Adıyaman'a dönülecek durum kalmamıştı Yaşadıklarımız ve şehrin durumu bizi bu seçeneğe yöneltti. Depremde komşularımızın hemen hepsini kaybettik. Yaşamımız, varlığımız bir mucize. Gidenler için acımızı biz biliyoruz, hepsi içimizde kalbimizde. Tekrar gökyüzünü görebilmek, nefes alıyor olmak bizim için bir lütuf. Her an bunun için şükrediyorum" ifadelerini kullandı.
Depremden bir hafta sonra İzmir'de yeni bir yaşama başladıklarını söyleyen Çiğdem Dağ, Tire'de bir ev kiraladıklarını ve yakınlarının desteğiyle eşya temin ettiğini dile getirdi. Tire İstiklal İlkokulu'na atandığını belirten Dağ, "Yaşadığımız bu süreçte Tire halkı, iş arkadaşlarım, amirlerim çok destek oldu. Benim için o süreç, şoktan çıkmak, hayata devam etmek tabii çok kolay olmadı ama Rabb’imin yardımıyla bir şekilde yaralarımız sarıldı. Okulumu, öğrencilerimi, öğretmen arkadaşlarımı seviyorum. Burada olduğum, en önemlisi de yaşadığım için şükürler olsun. Zor günler geçirdiğimiz de oldu, kayıplarımız ve tüm sevdiklerimizi, ailemizi arkamızda bırakıp yepyeni bir hayata başladığımız için. Bu bizim ikinci hayatımız oldu, yeniden doğduk. Tek diyebildiğim; varlığımıza, yaşamımıza şükürler olsun" diye konuştu.
DHA