- İzmir
- 29.04.2025 10:15
TCMB’nin faiz indirimi yapıp yapmayacağı konusunda tartışmalar sürerken, konuyu değerlendiren Toptaş, mevcut piyasa koşullarında faiz indiriminin riskli olduğunu belirterek faiz indirimi için henüz erken olduğunu vurguladı
KEMAL ÖZKURT – ÖZEL HABER Türkiye ekonomisinde uygulanan sıkı tedbirlerin ardından son günlerde Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB)’nın politika faizinden indirime gideceği konusu gündeme çokça gelmeye başladı. 23 Temmuz tarihinde piyasaların merakla beklediği TCMB’nin, Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısından haziran ayında olduğu gibi politika faizini yüzde 50’de sabit bırakma kararı çıkmıştı. TCMB’den yapılan açıklamada, gerekli görülmesi durumunda ise para politikası duruşunun sıkılaştırılacağı mesajı verildi. Ekonomistler ise son iki ayda sabit kalan faiz oranının ardından ikiye bölündü. Bazıları faizin düşeceği yönünde açıklamalarda bulunurken, bazı ekonomistler ise politika faizinin yılsonuna kadar sabit kalacağı fikrinde. Politika faizindeki belirsizliklere ilişkin açıklamalarda bulunan Ekonomist Dr. Ayhan Bülent Toptaş, Enflasyon yüzde 70’lerde politika faizi ise yüzde 50’lerde olduğunu hatırlatarak baz etkisinin de desteği ile enflasyonun yüzde 50’nin altına düşmesi halinde TCMB’nin üzerinde nasıl bir baskı oluşabileceğini ve böyle bir ortamda da faiz indiriminden söz etmek için henüz erken olduğunu ifade etti.
Enflasyon yüzde 70’lerde politika faizi ise yüzde 50’lerde iken faiz indirimlerinden bahsetmek için daha çok erken olduğuna dikkat çeken Toptaş, “Haziran ayı enflasyonunun yüzde 1,64 olarak açıklanması olumlu bir gelişme olarak görülse de TCMB Başkanı bu rakamların tek başına yeterli olmadığını belirtti ve enflasyon rakamlarındaki dalgalanmalara dikkat çekti. Temmuz ayı enflasyon tahminlerinin yüksek olması da bu uyarıyı doğrular nitelikte. Enflasyon yüzde 70’lerde politika faizi ise yüzde 50’lerde iken faiz indirimlerinden bahsedilebilen bir ülkede baz etkisinin de desteği ile enflasyonun yüzde 50’nin altına düşmesi halinde TCMB’nin üzerinde nasıl bir baskı oluşabileceğini hayal etmek zor değil. İktidar ve düşük faizle çalışmaya alışmış firmalar, Eylül ayından itibaren TCMB’yi faiz indirimine zorlayabilir. Enflasyon yüzde 40 seviyelerine inmeden faiz indirimine gidilmemeli; hatta, enflasyonun altında bir politika faizi uygulanarak enflasyonla mücadelenin başarıya ulaştığından emin olunmalıdır. Aksi takdirde, 2020’li yıllar 1990’ların ekonomik koşullarını yeniden yaşatma riski taşır” dedi.
TCMB’nin politika faizini indirebileceğine dair ortaya çıkan görüşleri 3 maddede açıklayan Toptaş, “Bu çelişkinin başlıca nedenleri şunlardır: İlk olarak, bu görüşler gündeme geldiğinde Türkiye’de enflasyon oranı yüzde 75’in üzerindeydi ve bugün hala yüzde 70’in üzerinde. Bu, ülkenin yüzde 20’lik bir negatif faiz ortamında olduğunu gösteriyor. İkinci olarak, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde enflasyon rakamlarına yönelik bu kadar yüksek şüpheler yaşandığı bir dönem bulunmuyor; rakamların doğruluğu sorgulanıyorsa, bu durum para politikaları dahil tüm ekonomik stratejilerin başarısız olma riskini artırıyor. Üçüncü olarak, piyasa beklentileri yavaş yavaş azalsa da halkın enflasyon beklentileri hala çok yüksek. Koç Üniversitesi ve KONDA Araştırma ve Danışmanlık tarafından yapılan Temmuz ayı Türkiye Hane Halkı Enflasyon Beklenti Anketi, halkın enflasyon tahmininin yaklaşık yüzde 100 olduğunu gösteriyor. Bu yüksek beklentiler, satın alma ve fiyatlama davranışlarında enflasyonist baskılar yaratıyor ve enflasyonla mücadeleyi zorlaştırıyor. Ayrıca, ekonomik büyüme oranları bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 5,7 olarak gerçekleşti ve IMF, Türkiye için 2024 yılı büyüme tahminini yüzde 3,1’den yüzde 3,6’ya yükseltti. Bu yüksek büyüme oranları, enflasyonu aşağı çekecek bir ekonomik yavaşlamanın yaşanmadığını gösteriyor” diye konuştu.