Geçmişten gelen lezzet: Sübye

Yahudilerden kültürümüze geçen sübye, kavun çekirdeklerinden yapılan bir içecek. 33 yıldır seyyar sübyeci olan İsmail Kızılay, sübyeciliğin unutulmaya yüz tutmuş meslekler arasında olduğunu söyledi


  • Oluşturulma Tarihi : 07.12.2023 08:41
  • Güncelleme Tarihi : 07.12.2023 06:55
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Geçmişten gelen lezzet: Sübye

YAREN GÜZELKAN-ÖZEL HABER

Afyonkarahisarlı olan İsmail Kızılay, yıllar önce İzmir’e geldiğinde, işsizdi ve evini geçindirmesi gerekiyordu. Abisi seyyar olarak sübye sattığı için ona da bu işe girmesi gerektiğini söyledi. 33 yıl önce her ne kadar bu mesleğe karşı çıkmış olsa da şu anda severek sübye satıyor. Geçimini seyyar arabasında yaz, kış, yağmur, çamur demeden sübye satarak sağlayan Kızılay, zorluklarla karşılaştığını söylese de bu işe gönül vermiş biri. 1490’lı yıllarda Yahudilerden bizim kültürümüze geçen sübye, kavun çekirdeklerinden yapılan bir içecek. Kızılay, sübyenin sokak lezzetleri arasında yer aldığını ve aslında yaz içeceği olmasına rağmen kışın da tercih eden müşterileri olduğundan bahsetti. İsmail Kızılay, İzmir’in değeri haline gelmiş olan sübyenin unutulmaya yüz tutmuş meslek grupları arasında yer aldığını söyleyerek, bu konuda üzüntüsünü dile getirdi. Sübyenin hastalıklara karşı koruyucu özelliği olduğunu ve bu kültürün yok olmaması gerektiğini ifade eden Kızılay, yetkililere çağrıda bulundu.

33 YILDIR BU İŞİ YAPIYORUM

Sübyeciliğe nasıl başladığını anlatan İsmail Kızılay, Afyonkarahisar’dan İzmir’e geldiğinde bu işe başladığını söyleyerek “Abim borçlarını ödemek için kendi işini yapmalısın dedi. Abim sübye yapıyordu bana da bir araba alalım sende yap dedi. İlk başlarda karşı çıksam da bu işe başladım sonradan da gönül verdim. İyi ki de başlamışım. Bu işle evimi geçirdim. 2 tane kızımı üniversiteye gönderip okuttum. Sadece bu arabayla sübye satarak oldu bu işler. Dezavantajları var mı derseniz var. Sigortam olmadı ve ödeyemedim. 33 yıldır bu meslekte devam ediyorum” dedi. Kızılay, sübyenin yapılış sürecini anlattı: “1 yıl önceden kurutulmuş kavun çekirdekleri bir suda 10 dakika ıslatılır. 10 dakika ıslanan kavun çekirdekleri, en az 4 sefer yıkanır en son süzülür. Süzüldükten sonra 4 saat suya konur bekletilir ve 4 sonunda yine yıkanır ve süzülür. Çekirdekler, makinede 3 kez çekilir hamur haline getirilir. Sonra kilogramına göre şeker konur. Hamur yoğurulur, yoğrulan hamura da biz macun deriz. 6 ay ila 1 sene arasında dayanıklılık gösteren bir içecek lakin biz 1 ay içinde tüketilmesi gerektiğini söylüyoruz. Sübye yaz içeceği olduğu için rağbet görüyor fakat müdavimleri kışın da tüketiyor.”

YAHUDİLERDEN KÜLTÜRÜMÜZE GEÇTİ

Yahudilerin içeceği olan sübyenin, bizim mutfağımıza geçiş hikayesinden bahseden Kızılay, “1490’lı yıllarda Engizisyon mahkemelerinden kaçan Yahudi ve Müslümanları Osmanlı kabul ediyor. Osmanlı bu insanları kabul ettiğinde ilk yerleştirdiği yerlerden biri de İzmir’in Tire ilçesidir. Yahudiler ticaret erbabı oldukları için Tire’de de liman olmadığından liman şehri olan İzmir’e daha çok yerleşim sağlıyorlar. Havra Sokağı dediğimiz bölgeye yerleşiyorlar. Her köşe başında bir havra vardır. Havra Sokağı’nın ismi de o havralardan gelmekte. Sübye, Yahudilerden bizim kültürümüze geçti. Yahudiler sübyeyi kutsal bir içecek olarak görüyor. Cumartesi ibadetlerinde içerler, gelin yıkamada kullanırlar, çocukları 13 yaşına geldiğinde 13.yaş kutlamasında tüketirler, senede 1 gün oruç tuttuklarında oruçlarını sübye ile açarlar. Sübyenin bizim kültürümüze geçişi böyledir. Bizim aile olarak ilk en büyük abim sübye satmaya başlamıştı. Şimdi abim ben ve yeğenim satmaya devam ediyoruz. Mesleğe başladığımda 5 tane çırağım oldu 4’ü bıraktı. Sadece bir tanesi devam etti o da Manisa’da satış yapıyor. İzmir’de bizim aile dışında sübye satan kişiler var ama yapan yok. O satan kişilere de sübyeyi yapıp ben veriyorum” diye konuştu.

ZORLUKLARI VAR

Unutulmaya yüz tutmuş meslek grupları arasında olduğunu söyleyen İsmail Kızılay, “Bu işe başladığımda 50 tane sübyeci vardı. Seyyar olarak satış yapıldığından çoğu sübyeci mesleği bıraktı. Bizde çok zorluklar çektik ama bırakmadık. 33 yıllık meslek hayatımda sadece 1 yıl sübyeciliğe ara verip deri fabrikasında çalışmaya başlamıştım. O esnada Yahudi bir müşterim beni aradı. Babasının ölmek üzere olduğunu ve son isteğinin sübye olduğunu söyledi. Bu olaydan epey bir etkilendim ama o adamın son isteğinin yerine getiremedim. Olaydan sonra ben tekrar sübye satmaya başladım ve yaz kış devam ediyorum” şeklinde konuştu.

MESLEĞİMİZ ÖLMESİN…

Kızılay son olarak yetkililere çağrıda bulunarak kültürümüzü yaşatacak bir içecek olduğunu ve değer görmesi gerektiğini söyleyerek “Satışımızı özgürce yapabilmemiz adına yönetim keşke bize izin verse zaten sadece Kemeraltı, Çankaya ve Alsancak’ta satış yapıyoruz. Hem mesleğimiz devam eder hem de sübyeyi herkes tanır. Dükkân açın diyorlar da bizim meslekte dükkan işi zor. Müşterinin ayağına gidince satış oluyor. Bu iş sokak lezzeti. Mesleğimiz ölmesin, belki sizlerin vesilesi ile yetkililer sesimizi duyar” açıklamasında bulundu.

Haber Merkezi