İSG kağıt üzerinde, işçiler tabutun içinde

İş Sağlığı ve Güvenliği Federasyonu Başkanı Mehmet Şeyhmus Ensari, Aliağa’daki gemi söküm sahalarında taşeron işçilerin kağıt üzerindeki önlemlere mahkûm edildiğini, Halil İbrahim Uz’un ölümünün sistemik ihmallerin acı bir göstergesi olduğunu belirtti

  • Oluşturulma Tarihi : 07.10.2025 10:06
  • Güncelleme Tarihi : 07.10.2025 10:06
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
İSG kağıt üzerinde, işçiler tabutun içinde haberinin görseli

KEMAL ÖZKURT – ÖZEL HABER  / Aliağa Gemi Geri Dönüşüm Bölgesi’nde (GSB) faaliyet gösteren İzmir Mavi Denizcilik Geri Dönüşüm (eski adıyla Sugurya Geri Dönüşüm) tesislerinde yaşanan trajik bir olay, sektördeki kronik iş güvenliği ihmallerini ve yaygın taşeronlaştırma sorununu bir kez daha gündeme getirdi. 45 yaşındaki taşeron işçi Halil İbrahim Uz, çalıştığı geminin kaptan köşkünde kereste sökmek üzere tırmandığı sırada dengesini kaybederek yaklaşık 5 metrelik yükseklikten düşerek hayatını kaybetti. Bu ölüm, Aliağa’da ‘çok tehlikeli sektör’ olarak sınıflandırılan gemi söküm endüstrisinin, iş sağlığı ve güvenliği (İSG) mevzuatının en temel gerekliliklerinden olan yüksekten düşme koruma sistemlerinde dahi ne denli başarısız olduğunu gösteren sistemik bir sorunun çarpıcı bir örneği olarak kayıtlara geçti. 

halıl

Aliağa’daki iş güvenliği uygulamalarının büyük oranda kâğıt üzerinde kaldığını belirten İş Sağlığı ve Güvenliği Federasyonu (İSAF) ve Asbest Söküm Uzmanları Derneği (ASUD) Başkanı Mehmet Şeyhmus Ensari, işçi eğitimlerinin çoğunlukla formaliteden ibaret olduğunu ve sahadaki önlemlerin yetersiz olduğunu vurguladı. Ensari, “İş güvenliğinde ortada bir senaryo var ve herkes bu senaryoda bir tiyatro oynuyor. Eğer bu işçiye gerçekten yüksekte çalışma eğitimi verilmiş olsaydı, riskler anlatılmış olsaydı, bu ölüm yaşanmazdı” dedi. 

mehmet

İSG KAĞIT ÜZERİNDE KALIYOR 

Tesiste yaşanan en büyük sorunun iş sağlığı ve güvenliği mevzuatı olmasına rağmen uygulanmamasından kaynaklandığını belirten Ensari, “Biz orayı hem meslek hastalıkları hem de iş kazaları açısından uzun zamandır eleştiriyoruz. Sorun, mevzuatın uygulanamaması. Gerek alt yükleniciler gerekse ana firmalar tarafından yeterli önlem alınmıyor. Hem meslek hastalıklarıyla ilgili sağlık gözetimleri hem de iş güvenliği açısından ciddi eksiklikler var. İşçi eğitimlerinin kağıt üzerinde yapıldığını biliyoruz. İş güvenliği alanında genel durum şu: ortada bir senaryo var ve herkes bu senaryoda bir tiyatro oynuyor. Kâğıt üzerinde her şey tam gibi görünüyor. Fakat gidin bakın, orada bir işçi ölmüş. Ne yazık ki dosyalarda her şey ‘eksiksiz’ gibi gösterilecek. Eğer bu işçiye gerçekten yüksekte çalışma eğitimi verilmiş olsaydı, riskler anlatılmış olsaydı, bu ölüm yaşanmazdı. İşveren, tüm önlemleri almakla sorumludur” diye konuştu. 

gemı

SORUN MÜNFERİT DEĞİL BÖLGESEL 

Aliağa’da yaşanan olayın sadece münferit bir olay olarak değerlendirilmemesi gerektiğini belirterek bölgesel bir sorun olduğunda dikkat çeken Ensari, “Aliağa gerçekten kanayan yara. Bölgede sadece işçi cinayetleri değil, çevre kirliliği ve asbest gibi bir tehlike var. Oradaki asbest sadece işçileri değil, idari personeli ve tüm çevreyi tehdit ediyor. Çünkü düzenli sağlık taramaları yapılmıyor. Yapılmış gibi gösteriliyor. Bu konuda hem Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na hem Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na defalarca çağrıda bulunduk ama sonuç alamadık. Ne yazık ki Aliağa’da sermayeye yenildik. Bakanlık isterse bu işler düzelir ama maalesef denetim yok. Bürokratlarla da görüştük, ‘Yeterli kadromuz yok’ diyorlar. Evet, ‘Denetleyemiyoruz, bize yetki verin, biz denetleyelim’ dedik ama vermediler. Devlet kurumları üç maymunu oynuyor. İş güvenliği sorunları da sümen altı ediliyor. Şikayet eden, dışarıya bilgi veren işçileri ise çıkarmakla tehdit ediyorlar. Tesiste mafyatik bir yapı var” ifadelerini kullandı. 

gemı

KENDİLERİ ÇALIP KENDİLERİ OYNUYOR 

İş güvenliği firmalarının bağımsızlığının tartışmalı olduğunu söyleyen Ensari, “Oradaki iş güvenliği firmaları da problemli. Onlar bakanlıktan yetki alıyor ama aslında sermaye sahiplerinin kurduğu şirketler. Yani kendi çalıp kendi oynuyorlar. Hatta bir keresinde içeriden biri bana, ‘İşçiler ölürse ölürler, biz 21 tesisiz, herkes 50 bin lira atsın, aileye bir ev alınır, konu kapanır’ demişti. Bu kişiler için işçiler sabit gider. Önemli olan kâr” dedi.

gemı

PAKİSTAN VE HİNDİSTAN İLE YARIŞIYORUZ

Gerekli önlemler alınarak ve özellikle iyi niyetle iş kazalarının önlenebileceğini vurgulayan Ensari, “Bu kaza ne ilk ne de son. Ancak önlenebilir. Tek şart, niyet olması. Niyet varsa ölüm olmaz. Bakanlık ve Gemi Söküm Sanayicileri Derneği gerçekten isterse kazalar önlenir. Ama maalesef rant hayatın önüne geçiyor. Onlar için gemiden çıkacak bir kilo demir, bir insanın hayatından değerli. Rant mı, hayat mı? Onlar için hep rant. Ben çağrıda bulunuyorum. Yapamıyorlarsa kabul etsinler, biz yapalım. Gönüllü uzmanlarımızla “Bağımsız olarak gelip denetleyelim, para da istemiyoruz” dedik. Ama kapıları açmıyorlar. Avrupa’da gemi söküm yapılıyor ama ne asbest yayılıyor ne de ölen var. Biz ise maalesef Pakistan ve Hindistan’la yarışıyoruz. Bu bile durumun göstergesi” diye belirtti. 

10 YILDA 27 İŞÇİ 

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi verileri, Aliağa çevresindeki yüksek riskli işkollarında bu sistemin ölümcül sonuçlarını rakamlarla ortaya koyuyor. 2013 ile 2022 yılları arasındaki İSİG Meclisi verilerine göre, Aliağa bölgesindeki gemi, tersane, deniz ve liman sektörlerinde toplamda en az 27 işçi hayatını kaybetmiştir. 2013-2022 yılları arasında ölen inşaat işçilerinin tamamının taşeron işçi olduğu, kimya işkolunda ise ölen işçilerin yüzde 68,75’inin taşeron statüsünde olduğu raporlandı. Yüksekten düşme, ezilme, patlama ve yangın, gemi sökümündeki başlıca yaralanma ve ölüm nedenleri arasında yer alıyor. Halil İbrahim Uz’un hayatını kaybettiği tesis, Aliağa’da Atatürk Mahallesi Aygaz Caddesi üzerinde faaliyet gösteren İzmir Mavi Denizcilik Geri Dönüşüm San. ve Tic. A.Ş.’ye ait. Şirketin önceki ticari ismi ise Sugurya Geri Dönüşüm. Şirketin resmi web sitesi ‘Yapım Aşamasındayız’ notuyla şu anda kapalı bulunuyor. 

MİLYONLARCA CEZA KESİLDİ AMA…

İş güvenliği ihlallerinin yanı sıra, gemi söküm tesislerindeki çevresel uyumsuzluklar da yetkili makamlarca belgelenmiştir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yaptığı ani denetimlerde, atık yönetim planı ve sigortası eksik olan 23 tesis ve işletmeye toplam 3 milyon 565 bin TL tutarında idari para cezası uygulanmıştır. Ayrıca, denize ve toprağa atık sızdırarak kirliliğe yol açan bir firma hakkında hem para cezası kesilmiş hem de Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunulmuştur. Uluslararası alanda, AB Onaylı Tesisler Listesi’nde yer alan Aliağa firmalarının dahi ara dönem AB raporlarında uyumsuzlukları tespit edildi.

 

Kaynak : HABER MERKEZİ