- İzmir
- 19.03.2025 16:59
İzmir Barosu tarafından, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun sabah saatlerinde gözaltına alınmasının ardından İzmir Adliyesi önünde bir basın açıklaması gerçekleştirildi. Baro Başkanı Av. Sefa Yılmaz, hukukun üstünlüğünün yok sayıldığını vurgulayarak, mücadelelerini sokaklarda ve alanlarda sürdüreceklerini belirtti
İzmir Barosu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun sabah saatlerinde gözaltına alınmasının ardından İzmir Adliyesi önünde bir basın açıklaması gerçekleştirdi. İzmir Barosu Başkanı Av. Sefa Yılmaz’ın öncülüğünde yapılan açıklamada, İmamoğlu’na yönelik gözaltı işleminin demokrasiye ve halk iradesine darbe niteliğinde olduğu vurgulandı. Yılmaz, ülkede hukukun üstünlüğünün yok sayıldığını belirterek, “Artık bu mücadelenin sadece basın açıklamalarıyla sürdürülemeyeceğinin farkındayız. Sokaklarda ve alanlarda olmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
Sokaklarda ve alanlarda olmaya devam edeceklerini dile getiren İzmir Barosu Başkanı Av. Sefa Yılmaz, “Bugün, dünden itibaren aslında çok uzun zamandan itibaren ülkemiz baskının, zorbalığın, faşizmin egemen olduğu bir ülke haline gelmiştir ve artık faşizmin son noktası dün başlayan ve bugün devam eden baskının ve şiddetin ne yazık ki halkın iradesini yok sayan bir pozisyona taşımıştır. Biliyorsunuz dün İstanbul Üniversitesi yönetim kurulunca İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı'nın diplomasının geri alınmasına karar verildi. Bugün de sabah saat altıda bir şafak operasyonuyla Ekrem İmamoğlu'nun evine yüzlerce polisle gidildi ve gözaltına alındı. Halen Vatan'da gözaltında. Evet bugün neyi söyleyeceğiz? Biz yıllardır söylüyoruz ve söylemeye devam edeceğiz, aslında artık sadece söylemekle getirmeyeceğiz; artık sokaklardayız, artık alanlardayız. Artık bu mücadelenin sadece basın açıklamalarıyla ya da toplantılarda tartışıldığı bir süreçle aşılmayacağının çok farkındayız” dedi.
Gericilere karşı başlatılan savaşın hala devam ettiğini ifade eden Yılmaz, “Her şeyden önce şunu söyleyeyim; 19 Mayıs 1912’da hilafet ve saltanat sevicilerine, yobazlara, gericilere karşı başlatılan kurtuluş savaşı halen devam ediyor. Faşizme karşı savaş halen devam ediyor. Hainlere karşı, yobazlara karşı, bu savaş halen devam ediyor. Ve biz hiçbir zaman korkmadan, biat etmeden, boyun eğmeden bu savaşı devam ettireceğiz. Sözümüzü söylemeye devam edeceğiz. Yurttaşın sesini kısmaya çalışan hukukla kolluğu yan yana koyup adaletsizliklerini, hukuksuzluklarını bugün herkes için kullanan bu iktidara karşı bu mücadele sokaklarda, alanlarda devam edecek. Evet arkadaşlar, demokrasinin artık rafa alındığı, yok sayıldığı, insan haklarının, hukukun üstünlüğünün asla ve asla bugün egemen tarafından tanınmadığı muhalif olan her sesin, sanatçının, yurttaşın, siyasetçinin kimliği, kişiliği, siyasi görüşün ne olursa olsun fark etmeksizin farklı söz söyleyen, eleştiren ve bu konuda fikrini beyan eden herkesin potansiyel bir terörist olarak görüldüğü demokrasi mücadelesi verenlerin hukukun üstünlüğünü savunanların sabaha karşı gözaltına alındığı, tutuklandığı, mahpus edildiği bir ülkede yaşıyoruz” diye aktardı.
Türkiye’deki bireylerin hukuki güvenliğinin olmadığını vurgulayan Yılmaz, “Bugün Türkiye Cumhuriyeti'nin dört bir yanı demir parmaklıklarla çevrilmiş bir cezaevidir. Bu ülkede kimsenin hukuk güvenliği, can güvenliği yoktur. Özgürlüğe dair en ufak bir umut dahi bırakmak istemeyen bir anlayışın bugün hüküm sürdüğünü görüyoruz. Ekrem İmamoğlu'na yapılan sadece bir kişiye yapılmış bir hukuksuzluk değildir. 16 milyon insanın iradesi yok sayılmıştır. Demokrasiye yapılan insanların seçme ve seçilme hakkına darbe niteliğinde siyasi bir darbedir. Bunun başka bir izahı olamaz arkadaşlar. Bu hukuku, anayasayı, kanunları yok saymaktır. Bugün tek adam rejiminin bize dayatmaya çalıştığı hukuksuzluk yıllar önce bakın bugün okumuştum. Yılmaz Güney'in bir söylediği söyleşide şu var; Diyor ki, devrimciler, solcular insanları sever, yobazlar yakar yetmiş sekizde yakmadılar mı? 1993’te yakmadılar mı? Devrimciler solcular çocukları sever, yobazlar istismar eder, etmiyorlar mı? Devrimciler, solcular doğayı sever, yobazlar katliam eder, etmediler mi? Devrimciler, solcular kadına saygı duyar, yobazlar yok sayar, öldürürler demedi mi? Dediler, bugün yaşamıyor muyuz? Evet. Devrimciler, solcular mücadele eder, yobazlar biat eder. Devrimciler, solcular hakkını ister. Yobazlar boyun eğer. Bugün böyle değil mi? Devrimciler haktan yana, milletten yana, adaletten yana güzel olan her şeyi ister. Yobazlar nefret eder. Bugün yaşadığımız bu” ifadelerini kullandı.
Sözlerinin devamında ise Yılmaz, şunları söyledi: “Biz bugün yurttaşlar olarak, avukatlar olarak her zaman söylememiz gereken adaletten yana, insandan yana, kadından yana, çocuktan yana, her sesten yana, doğadan yana sözlerimizi söylemeye, haykırmaya ve sokaklara çıkmaya devam edeceğiz ve bu ülkenin devrimcileri ve bu ülkenin solcuları, yurtseverleri 1912’da başlayan savaşa yeniden devam edeceğiz. Bu akşam saat 18.00’da mimarlık merkezinin önünde gezi direnişini de desteklemek ve bugün yaşananları, dün yaşananları, önceki günlerde yaşananları halka karşı yapılmak istenen dayatmaları ve faşizmi reddetmek ve sesimizi haykırmak için mimarlık odasının merkezine Alsancak’a davet ediyorum.”