- İzmir
- 04.11.2025 19:03
İzmir’deki kent sorunları masaya yatırıldı
‘Kent Jeolojisi: İzmir Kent Sorunları ve Çözüm Önerileri Kolokyumu’nun sonuçlarını değerlendiren Koray Çetin Önalan, “İzmir’i depreme dirençli hale getirebilmek için, Merkezi ve yerel yönetimlerin bu önlemleri acilen alması gerekmektedir” dedi
- Oluşturulma Tarihi :
- Güncelleme Tarihi :
- Kaynak : HABER MERKEZİ
AYSELİN UZUN / TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası İzmir Şubesi ve Mimarlar Odası İzmir Şubesi iş birliğiyle hazırlanan ‘Kent Jeolojisi: İzmir Kent Sorunları ve Çözüm Önerileri Kolokyumu’nun sonuçlarını açıklamak üzere bir basın toplantısı düzenlendi. Açıklamada konuya ilişkin elde edilen değerlendirmeler ve öneriler paylaşıldı. Bu kapsamda konuşan Jeoloji Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Koray Çetin Önalan, “Jeolojik çalışmalar İzmir’de birçok aktif fayın bulunduğunu ve bunların stres biriktirdiğini göstermektedir. İzmir il sınırları içindeki birçok fay deprem üretme potansiyeline sahiptir. İzmir’i depreme hazırlamak için öncelikle ve acil olarak, ‘Deprem Master Planı’ yapılmalıdır” açıklamasında bulundu.

EKOSİSTEM TEMELLİ YÖNETİM PLANI HAZIRLANMALI
İzmir’de su yönetiminde havza bazlı, kapsayıcı ve teknoloji destekli bir dönüşüm planına ihtiyaç olduğunu belirten Önalan, “Kısa vadede pilot uygulamalarla somut tasarruf ve etki gösterilmesi; orta ve uzun vadede ise altyapı, politika ve finansman reformlarına başlanması gerekmektedir. Bilimsel yaklaşımla yürütülen sürdürülebilir bir su politikası, derinleşen su krizinde kaçınılmaz hale gelmiştir. Yerel düzeyde olumlu adımlar atılsa da merkezi ve yerel irade bu sorunu çözmekten bir hayli uzaktır. Suyu korumak amacıyla, bazı ülkelerde uygulanan su kullanım kısıtlamaları ve suyun arıtılmasının maliyetini düşürecek olan enerji dönüşümleri kritik öneme sahiptir. Körfez ve kıyı bölgelerinde bütünleşik bir ekosistem temelli yönetim planı hazırlanmalı, var olan planlar güncellenmelidir. Konuyla ilgili karar alma mekanizmalarında bilim insanlarının katılımı sağlanmalıdır. Arıtma sistemlerinin sadece teknik değil, biyolojik dengeyi gözeten şekilde yeniden düzenlenmesi gerekmektedir. Yeni su depolama alanları ve barajların yapımı, yağmur suyu hasadı, gri su geri kazanım ve diğer yeşil altyapı sistemlerinin yaygınlaştırılması, akıllı su yönetimi sistemlerinin ve katılımcı anlayışının geliştirilmesi su krizinde önem arz etmektedir. Kentimizin su yönetimi aynı zamanda tarihsel su kültürünün tüm yansımalarını bünyesinde barındırmalı, kadim su yapılarımız korunmalıdır” dedi.
YATIRIMLAR ZEMİN VERİLERİNE DAYALI PLANLAMAYLA YAPILMALI
“İzmir, dik yamaç topoğrafyası, ayrışmış jeolojik birimler ve kontrolsüz harfiyat ve benzeri nedenlerden dolayı jeojenik ve antropojenik heyelan risklerinin yüksek olduğu bir kenttir” diyerek sözlerine devam eden Önalan, “Kent genelinde gerek birincil gerekse deprem sonrası ikincil stabilite sorunları ile sık sık karşılaşılmaktadır. Büyüyen kentimizde gerçekleştirilen metro, tünel vb. büyük altyapı ve ulaşım projeleri ile yüksek bina gibi üstyapı yatırımların afet güvenliğinin sağlanması önem kazanmıştır. Bu proje ve yatırımların sıvılaşma, oturma, kayma ve göçme gibi zemin risklerinden korunabilmesi için jeolojik ve jeoteknik araştırmalarına önem verilmesi; bu araştırmalardan elde edilen verilerin uygulama ve imalat süreçlerinde kullanılması gereklidir. Kentimizdeki merkezi ve yerel yönetim yatırımlarında zemin verilerine dayalı planlama, uygulama ve denetim kültürünün yerleşmesi sağlanmalıdır” ifadelerini kullandı.
SORUMLULAR ÖNLEM ALMALI
İzmir’deki tehlike unsuru olan aktif fay hatlarına dikkat çeken Önalan, “Son yıllarda yürütülen jeolojik çalışmalar, İzmir’de birçok aktif fayın bulunduğunu ve bunların stres biriktirdiğini göstermektedir. İzmir il sınırları içindeki birçok fay deprem üretme potansiyeline sahiptir. İzmir’i depreme hazırlamak için öncelikle ve acil olarak, ‘Deprem Master Planı’ yapılmalıdır. İzmir’de şu anda süresini doldurmuş her an deprem üretme potansiyeline sahip 3 fay var. Bunlar Seferihisar, Gülbahçe ve Tuzla fayı. İzmir’de yeni bir deprem master planı hazırlanacaksa senaryo bu 3 fay dikkate alınarak yapılması gereklidir.Bu Plan sadece teknik konulara değil aynı zamanda özelgereksinimli bireyler, kadın ve çocuklar ile kent yoksullarının sorunlarına odaklanmalı; deprem risk yönetiminin teknik, ekonomik, sosyal ve kültürel boyutlarını da içermelidir. İzmir gibi içinden fay geçen illerin depreme hazırlanmasındaki, Teknik, hukuki, idari engellerin aşılması açısından, ‘fay yasası’çıkarılmalı ve buna göre bir kentsel planlama yapılmalıdır.İzmir’in jeolojik-jeoteknik koşullarına uygun, bilimsel temelli bir imar anlayışının geliştirilmelidir. Rant baskısına boyun eğmeden, deprem riskine duyarlı planlama pratikleri uygulanmalıdır. 30 Ekim depreminin de acı bir şekilde hatırlattığı üzere, yapılaşmaya uygun olmayan alanlar yapı stoğu için ayrılmamalıdır. Fay hatları üzerinde ve zemin büyütmesi ve sıvılaşma potansiyeli açısından, uygun olmayan zemin koşullarında yapılaşmanın sonuçları bilinirken, aynı yanlışlarda ısrar etmenin sorumluluğu karar vericilerde olsa da sonuçları tüm kenti etkileyecektir. İzmir’i depreme dirençli hale getirebilmek için, Merkezi ve yerel yönetimlerin bu önlemleri acilen alması gerekmektedir.
İzmir’in sağlıklı ve dirençli hale getirilmesi için tıbbi jeolojik risklerin tespiti ve önlemlerin alınması gereklidir. Bu anlamda İZMİR İRAP kapsamında yürütülen “Jeomedikal Risk” eylemlerin hızla tamamlanarak elde edilecek verilerin mekansal planlama süreçlerine entegresi sağlanmalıdır. Öte yandan jeolojik çevrenin doğru okunması, jeolojik süreçlerin insan sağlığı üzerinde etkisi kentimizdeki yerel yönetimlerin gündemine acilen girmelidir. Kentsel dönüşüm sırasında ya da afet sonrası yıkımlarda, asbestli ve ağır metal içeren toz maruziyeti halk sağlığı riski oluşturmaktadır. Yıkım yönetmeliği kapsamında jeoloji mühendisleri de sürece dahil edilerek denetimler yapılmalıdır. Kentsel jeokimya haritaları ve tıbbi jeoloji bilgi sistemleri oluşturulmalıdır” diye konuştu.
HARMANDALINDA BÜYÜK SORUNLAR VAR
Son olarak “İzmir’in katı atık yönetimi stratejisi tek merkezli değil, bölgesel planlama esasına göre yeniden ele alınmalıdır” diyen ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay’ın Harmandalı Katı Atık Depolama Alanı hakkında kullandığı ifadeleri eleştiren Önalan, “Düzenli depolama tesislerinin seçiminde, yalnız Teknik değil, toplumsal Kabul analizleri de dikkate alınmalıdır. İzmir’in, Kuzey, Orta ve Güney Bölgelerinde, düzenli depolama alanı önerisi Teknik olarak değerlendirilmelidir. Kentin deprem riski ve su yönetimi esaslarını dikkate alan, toplumsal katılımlı bir katı atık yönetimi sağlanmalıdır. Ancak geçtiğimiz günlerde Sayın Cemil Tugay, yaptığı bir açıklamada 'Harmandalı'da teknik bir sorun yoktur' diyor. Ancak Harmandalı’nda çok ciddi sorunlarvar. Bu anlamlandıramıyoruz. Harmandalı’da büyük bir felaket var. Yanlış yer seçiminin sonucunda çöp evlerin üzerine doğru geliyor ve bunu önleme şansı yok. Ne yazık ki ders çıkarılmış değil, hala Harmandalı’yla ilgili bir takım projeler üretilmeye çalışılıyor. İzmir’in birkaç tane katı atık depolama tesislerine ihtiyacı var. Harmandalı mutlaka çevresiyle birlikte kapatılması, afete maruz bölge ilan edilmesi gerekiyor” dedi.
Kaynak : HABER MERKEZİ