- İzmir
- 13.06.2025 23:36
İzmir'de Duygu Bölükbaş’ın şüpheli ölümüyle ilgili davada sanık Emre T. ve halası S.T.’ye verilen beraat kararının gerekçesi yayımlandı. Kararda, sanığın psikolojik ve fiziksel şiddet uyguladığına dair bulgular yer alırken, bu delillerin suçun işlendiğini kanıtlamadığı vurgulandı.
Olay, 3 Kasım 2022 tarihinde Bornova'daki lüks bir sitede yaşandı. Bir firmada pazarlama müdürü olarak çalışan Duygu Bölükbaş, erkek arkadaşı Emre T. ile yaşadığı evin banyosunda havlupana çarşafla asılı halde ölü bulunmuştu. Olayla ilgili başlatılan soruşturma kapsamında Emre T. ile halası S.T., gerek polise gerek de aileye Bölükbaş'ın intihar ettiğini söylemişti. İzmir Adli Tıp Şube Müdürlüğü Biyoloji İhtisas Dairesi'nden temin edilen raporda; Duygu'nun tırnak örneklerinde ve tişörtünde Emre T.'nin DNA'sının bulunduğu belirtilmişti. Bölükbaş'ın ailesi ve yakınları da verdikleri ifadelerde, Duygu Bölükbaş'ın intihara meyilli biri olmadığını söylemişti. Soruşturmada site güvenlik görevlilerinin ifadesinde, Emre T.'nin daha önce elinde bıçakla eve girmeye çalıştığı bilgisi yer almıştı. Soruşturma sonunda elde edilen bilgi ve belgeler ışığında, olayın 'Kasten öldürme' suçu olduğunun değerlendirilmesi üzerine Emre T. hakkında mart ayında gözaltı kararı çıkarılmış, üzerine atılı suçlamaları reddeden Emre T., olaydan yaklaşık 1,5 yıl sonra 22 Mart tarihinde tutuklanmıştı.
Olaya ilişkin hazırlanan iddianame kapsamında; Duygu Bölükbaş'ın çarşafla kendini asmasının mümkün olmadığı, havlupanın bulunduğu duvar ve bu duvara bitişik yaklaşık 1 metre yükseklikte ahşap banyo tezgahı olduğu düşünüldüğünde, maktulün kendini asması için yeterli yüksekliğin olmadığı detayı öne çıkarıldı. Savcı, Emre T. için 'Kadına karşı kasten öldürme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet, sanığın halası S.T. için 'Yalan tanıklık' suçundan 4 yıla kadar hapis cezası isteminde bulundu. İddianame, İzmir 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde kabul edildi. Sanık, yargılama süresince Duygu'yu öldürmediğini ve intihar ettiğini savundu. 28 Mayıs'ta görülen duruşmada savcı, tutuklu sanık için 'Kadına karşı kasten öldürme', S.T. içinse 'Yalan tanıklık' suçundan ceza talebinde bulundu. 30 Mayıs'ta görülen duruşmada karar çıktı. Sanıklara beraat verilirken, karara İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından itiraz edildi.
Sanıklara verilen kararın gerekçesi açıklandı. Kararda; sanık Emre T. ile Bölükbaş arasında öldürmeyi gerektirir bir sebebin bulunmadığı, Emre T.'nin, Bölükbaş'a yönelik yoğun şekilde psikolojik ve fiziksel şiddet uyguladığı; kamera görüntüleri, dosya arasında yer alan yazışmalar ve olay tutanakları ile sabit olsa da bu hususların, 'üzerine atılı suçu işlediği anlamına gelmeyeceği' belirtildi. Bölükbaş'ın otopsi raporunda, herhangi bir künt travmatik lezyon, ateşli silah, kesici delici alet yarası, elle iple boğma, yanıcı, yakıcı madde ve benzeri harici lezyona rastlanılmadığı kararda yer aldı. Aynı evde yaşamalarından dolayı Duygu Bölükbaş'ta sanık Emre T.'ye ait DNA profiline rastlanmasının hayatın olağan akışına uygun olduğu vurgulandı. Kararda Emre T'nin, kilitli olan kapıyı tornavida ile açtığı savunmalarının ve Duygu'yu asıldığı yerden indirmeye çalışırken, kafasını lavabo etrafında bulunan malzemelere çarpmasından dolayı maktulün alnında yara oluştuğu şeklindeki savunmalarının hayatın olağan akışına uygun olduğu değerlendirildi.
Heyet, Duygu'nun asılı bulunduğu havlupan ile zemin arasındaki mesafe ile Duygu'nun boyu ve hemen havlupanın altında banyo tezgahının bulunması dikkate alındığında; Duygu'nun Emre T. tarafından asılarak öldürülmesinin mümkün olmadığına kararda yer verdi. Gerekçeli kararda; Duygu'nun telefonunda yapılan incelemede Emre T. aleyhine somut bir delil bulunmadığı; kamera kayıtları, tanık ifadeleri ve 112 ihbar kayıtları dikkate alındığında sanığın, Duygu'yu banyoda asılı halde gördükten sonra indirdiği, halasından yardım istediği ve 112'yi arayarak intihar bildiriminde bulunup, ilk yardım yaptığının belirlendiği belirtildi. Sanığın suçu işlediğine dair kesin, somut ve inandırıcı bir delil elde edilemediği, savunmalarının tutarlı olduğu, bu nedenle de 'şüpheden sanık yararlanır' ilkesi gereği mahkumiyetine hükmedilemeyeceği kanaatine varıldığı kararda yazıldı. S.T. yönünden ise sanığın bilerek ve isteyerek yalan tanıklık yaptığına ilişkin dosya kapsamında her türlü şüpheden uzak, somut ve kesin bir delil bulunmadığı belirtildi.