- İzmir
- 28.04.2025 17:07
Önemli turizm merkezlerinden biri olan İzmir, son yıllarda plajlarının hijyenik olmaması sebebiyle eleştirilerin odağı oldu. Uzmanlar bu durumun hem turizme hem de halk sağlığına zarar verdiğini belirtti
AYSELİN UZUN-ÖZEL HABER- Türkiye’de yaz turizmi deyince akla gelen ilk yerlerden biri olan İzmir plajları, son yıllarda bakımsızlığıyla anılıyor. Her yıl yerli ve yabacı olmak üzere binlerce turisti bünyesinde ağırlayan İzmir sahilleri, özellikle hijyen eksikliği açısından göze çarpıyor. Bu kapsamda İzmir’de birçok plajda; tuvalet, duş kabini ve yeterli temizlik çalışmalarının olmaması sağlık sorunlarının artmasında da en büyük etken. Plajların kirli olmasının çeşitli sağlık sorunlarına yol açacağına dikkat çeken Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gül Ergör, “Tuvaletin duşun açıkta yapılması her türlü mikrobun ortamda dolanması demek oluyor. Bu da hastalıkları beraberinde getirir” vurguladı.
“Plajlarda özellikle tuvalet olmaması insanların ihtiyacını dışarıya ya da denize gidermesine neden oluyor” diyen Ergör, “Bu da başta çocuklar olmak üzere birçok insanın sağlığının tehlikede olması demek. Ya da tuvalet ve duş kabinlerinin mevcut olup da gerektiği gibi steril olmaması da aynı sonuçları doğurur. Bunlar öncelikle ishalli hastalıklara neden olduğu için dikkat edilmesi gereken bir husustur. Ayrıca yetişkinlerde de el hijyenine dikkat edilmediği ya da açık yaraların olduğu durumda çeşitli mikrop kapmalarına sebebiyet verir. Çünkü tuvaletin duşun açıkta yapılması her türlü mikrobun ortamda dolanması demek oluyor. Bu da hastalıkları beraberinde getirir. Bunun için plajlardaki bu sağlıksız şartların düzeltilmesi gerekir” ifadelerini kullandı.
Güzelbahçe Kültür, Çevre ve Güzelleştirme Derneği (GÜLDER) Başkan Yardımcısı Nuriye Erdoğan, “Son zamanlarda İzmir plajlarında kirlilik ve bakımsızlıkla çok sık karşılaşıldığını belirterek, “Artık İzmir’de insanların güvenle denize girebileceği bir alan neredeyse hiç yok. Bildiğiniz gibi bir kıyı kanunu var ve bu kanuna göre denizin 50 metre içi 50 metre de dışı kamusal alan sayılıyor. Yani bu 100 metre halkın kullanabileceği alan. Devlet bu alanı halka açtı ama orada halkın kullanacağı alanda hiçbir şey kalmadı. Şu an bu 100 metrelik kısımda şezlong, tuvalet kabini, duş kabini ve benzeri birçok ihtiyaç giderilmemiş durumda. Halk denize nasıl girerse girsin dendi. Denizden çıkan vatandaş tuvalet ve duş ihtiyacını nerede giderecek? Bu tür imkanlar sağlanmadan yapılan uygulamanın hiçbir faydası yok. Belediyelerin de bu konuda eksikliği var. Belediyeler de o bölgede yaşayan ve orada bulunan halka hizmet götürmek zorundadır. Ama baktığımız zaman bunu göremiyoruz. değil. Oraya bir tuvalet ve duş kabini koymak çok zor ve maddi anlamda belediyeye yük olacak bir şey değil diye düşünüyorum. Böylece plajların ve koyların bazıları âtıl durumdan çıkar. Öte yandan bu kirlilik ve bakımsızlık İzmir’de turizmi de kötü etkiliyor. Çoğu kişi hem pahalı hem bakımsız olan plajlardan şikâyet ediyor. Buna hem insan sağlığı hem de turizmin gidişatı için dur denmesi gerektiğini düşünüyorum” dedi.
İzmir plajlarının sorunlarını Çeşme özelinde değerlendiren Dünya Kenti İzmir Derneği (DİDER) Başkanı Ahmet Güler ise bu sıkıntıların plajların yeterli denetlenmemesinden kaynaklandığını vurgulayarak “Çeşme’de belediyenin işletmiş olduğu plajlar ve özel işletmelerin plajları var. Bunlara bakıldığında belediyeye ait olan en büyük ve en yoğun plaj Ilıca plajı ve şu anda orada herhangi bir temizlik sorunu ya da duş ve tuvalet kabini eksikliği yok. Özel işletmelerin plajlarına baktığımızda ise eğer çok lüks yerler ise bu tip sorunlarla karşılaşmıyoruz. Ancak diğer küçük özel işletmelerin yani orta halli insanların girebileceği yerlerde çok büyük sorunlar var. Tuvalet ve duşları yetersiz ve olanlar da hijyen kurallarına uygun yapılmamış durumda. Ayrıca yapılan tuvaletlerin kanalizasyonları nereye gidiyor belli değil. Öte yandan bahsi çeken bu işletmelerin bir kısmı işgalci. Oraya gelip bir şekilde zapt etmişler ve mümkün olduğu kadar kısa sürede yüklü miktarda para kazanmak istiyorlar. Onun için de bu tür hijyen yatırımlarına da para ayırmıyorlar. Bu da halk sağlığını hiçe saymak oluyor. Biz Çeşme Çevre Derneği olarak bu tarz işletmeleri sürekli şikâyet ediyoruz, bakanlığa bildiriyoruz. Fakat ne yazık ki henüz bu konuda bir gelişme yaşanmadı. Çünkü bakanlığın Çeşme’deki personeli de yetersiz sayıda. Bakanlığın bu gibi yerleri çok da sıkı denetleme yapması lazım. Öte yandan Çeşme gözde tatil yerlerinden birisi. İstanbul, Ankara gibi yerlerden çok büyük turist akınları oluyor. Bu özellikle bayram zamanları bir milyona ulaşıyor. Bu nedenle bakanlığın ve kuruluşların Çeşmeye pozitif ayrımcılık yapması lazım ve daha fazla personelle daha fazla denetleme gerçekleşmesi gerek” diye konuştu.