İzmir Tabip Odası: Sağlık çalışanlarına cezai işlem yapılıyor

İzmir Tabip Odası, İzmir’de bazı kamu hastanelerinde sendikal eylemlere katılan meslektaşlarımıza ve sağlık çalışanlarına yönelik cezai işlemler başlatıldığı anlaşılmaktadır” dedi


  • Oluşturulma Tarihi : 29.05.2024 13:12
  • Güncelleme Tarihi : 29.05.2024 10:12
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
İzmir Tabip Odası: Sağlık çalışanlarına cezai işlem yapılıyor haberinin görseli

SEMİ TEKTAŞ / İzmir Tabip Odası sağlıkta yaşanan sorunlar nedeniyle İzmir Tabip Odası Prof. Dr. Orhan Sümer Konferans Salonunda basın açıklaması gerçekleştirdi. Sağlık çalışanlarının sorunlarının gündeme getirildiği açıklamada 2015 yılında Samsun’daki katledilen Dr. Kâmil Furtun'da anıldı. Sağlıkta Dönüşüm projesi açıklamada eleştirilirken mücadeleye devam çağrısı yapıldı. Basın açıklamasını okuyan İzmir Tabip Odası Başkanı Ceyhun Özyurt, “Ölçüde İzmir Bayraklı Şehir Hastanesi’ne aktarılan Bozyaka Eğitim Araştırma Hastanesi’nde yeterli ve nitelikli bir uzmanlık eğitimi için gereken şartlar ortadan kaldırılmış, buna rağmen asistan hekimlerin işgücünden yararlanmak üzere bazı eğitim klinikleri göstermelik olarak hastanede bırakılmıştır.” dedi.

EĞİTİMDE YETERSİZLİK

Samsun’da 29 Mayıs 2015’te görev başındayken katledilen Dr. Kâmil Furtun anarak konuşmasına başlayan Özyurt sağlıkta şiddetin artık durması gerektiğini ifade etti. Özyurt, “Geçtiğimiz günlerde SGK tarafından emekli hekimlerin aylık kalemlerinden birisine yansıtılması gereken artış oranının “yanlışlıkla fazla yansıtıldığı” gerekçesiyle “1,5 yıllık süre içinde 3.800-5.900 TL fazla ödeme yapıldığı” açıklamasıyla emekli hekim aylıklarından kesinti yapıldığı görülmüştür. Hekimlerin maaşları farklı ödeme kalemleri üzerinden hesaplanmakta, temel maaş kalemi yanında ek ödeme için yıllara göre değişen uygulamalar bulunmaktadır. Hekimler için “aylık tek bir ücret hesabına” dayalı maaş ödemesi yapılması durumunda bu tür karışıklar ve mağduriyetler ortaya çıkmayacaktır. Tüm hekimlere emekliliğe yansıyacak, insanca yaşam olanağı sağlayacak tek, adil bir ücret politikası için yasal düzenleme yapılmalıdır. 16 Mayıs 2024 tarihinde Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliği’nin yapılan değişiklik ile “Tıpta Uzmanlık Eğitimi gören asistan hekimlerin tekrar TUS’a girmesi durumunda mesleki bilgi puanlarının yüzde 25 oranında düşürülmesi” hükmü getirilmiştir. Bu düzenlemeyi asistan hekimlerin eğitim hakkına yönelik ölçüsüz ve ağır bir kısıtlama olarak değerlendiriyoruz. Asistan hekimlerin uzmanlık eğitimi gördükleri branşı ya da kurumu değiştirmelerinin en önemli nedeni uzmanlık eğitiminde yaşanan yetersizlikler ve sorunlardır. Örnek vermek gerekirse, donanım ve insan gücü kaynakları büyük ölçüde İzmir Bayraklı Şehir Hastanesi’ne aktarılan Bozyaka Eğitim Araştırma Hastanesi’nde yeterli ve nitelikli bir uzmanlık eğitimi için gereken şartlar ortadan kaldırılmış, buna rağmen asistan hekimlerin işgücünden yararlanmak üzere bazı eğitim klinikleri göstermelik olarak hastanede bırakılmıştır. Bu koşullar altında uzmanlık eğitimi almaya çalışan asistan hekimler de eğitim verme sorumluluğu yüklenen eğiticiler de mağdur edilmektedir. Sorunun çözümü için asistan hekimlerin koşullarının düzeltilmesi, uzmanlık eğitiminin aynı standartta, nitelikli hale getirilmesi sağlanmalıdır.  Hem tıp eğitiminde hem tıpta uzmanlık eğitiminde nitelik kaybı yaşanırken hafta başında Cumhurbaşkanı Yardımcısının yazılı basında yer bulan konuşmasında 22 olan üniversite sayısını 208’e çıkarmakla övünmesini ise manidar buluyoruz” dedi.

SAĞLIK ÇALIŞANLARINA CEZAİ İŞLEM

İzmir’de bazı kamu hastanelerinde sendikal eylemlere katılan sağlık çalışanlarına yönelik cezai işlemler başlatıldığını söyleyen Özyurt, “Hekimin üyesi bulunduğu meslek kuruluşu veya sendikanın çağrısına uyması, bu amaçla hak arama mücadelesinde bulunması anayasal hakkıdır. Buna karşın idare tarafından uygulanmak istenen yaptırımlar adil değildir, hukuk ilkeleriyle bağdaşmamaktadır. Aile hekimleri on üç haftadır her çarşamba günü yüksek vergi kesintilerine karşı sesini duyurmaya çalışıyor. Yıl sonuna doğru yüzde 35’lere çıkan yüksek vergi kesintileri nedeniyle başlatılan bu eylemde aile hekimleri adaletsizliğe ve eşitsizliğe itirazımızı dile getiriyor. Bu eylemle; aslında gelir dağılımı konusunda adaletsizliğin en ağır şekilde yaşandığı, çalışanların çoğunluğunun açlık sınırının altında ücretlerle hayatını sürdürmek zorunda bırakıldığı ülkemizde ciddi bir toplumsal sorun olan vergi adaletsizliği bir şekilde ifade ediliyor. Enflasyon oranının bu kadar yüksek olduğu bir ortamda hekimler insanca yaşamak için gerekli olan emekliliğe yansıyan tek maaşı talep ederken verginin yüzde 15’i aşmamasını istiyor. Onaylı Randevu Sistemi ülkenin sağlık sorunlarına bir çözüm getirmeyecektir. Sağlık Bakanlığı’nın bu tür uygulamalarının hekimler ve sağlık çalışanlarının sorunlarına çözüm olmayacağına, halkın sağlık hizmetlerine erişimine bir katkı sunmayacağına inanıyoruz. Mevcut durumda hekimler zaten yoğun bir iş yükü altında ezilirken esas sıkıntıları göz ardı edip sorunu basit uygulama değişiklikleriyle çözülecek teknik bir aksaklık gibi göstermek yeni bir kaos yaratacaktır. İş yükünü daha da arttıracak bu tutumdan tüm sağlık çalışanları zarar görecektir” diye konuştu.

OLUMSUZ ETKİLENİYOR

Özyurt, “21.0.2024 tarihinde Sağlık Uygulama Tebliği’nde (SUT) yapılan düzenleme ile uzaktan sağlık hizmetleri geri ödeme kapsamına alınmıştır. Tebliğde, “Uzaktan Hasta Değerlendirmeye Yönelik Sağlık Hizmetlerinde Ödeme” başlığı altında yeni bir düzenleme yapılmıştır. Bu düzenlemeye göre, Sağlık Bakanlığı denetiminde, MHRS’den randevu almak suretiyle, Sağlık Bakanlığına bağlı ikinci ve üçüncü basamak sağlık kurumlarında uzman hekim randevusu almak suretiyle verilen sağlık hizmetlerinin bedelleri SGK tarafından karşılanacaktır.” TTB Etik Kurulu’nun Tele-Tıp Uygulamalarına yönelik değerlendirmesinde hasta mahremiyeti, hasta-hekim güven ilişkisi, özerkliğin korunması, sağlık hizmetlerinin metalaşması, yasal boyut gibi konulara dikkat çekilmiştir.  Hali hazırdaki yönetmelik açısından değerlendirildiğinde, klasik hekim hasta ilişkisinin dışına çıkan bu uygulamanın, hangi kamusal ihtiyacı karşılayacağı; kamuda hekimlerin iş yükünü ne şekilde azaltacağı belli değildir. Uzaktan sağlık hizmetinin uygulanmasından kaynaklı eksiklik veya hata iddialarının hangi esaslara göre değerlendirileceği de belli değildir. Hasta tarafından kabul edilse dahi, hasta ve hekimin sesli ve görüntülü kaydının alınmasının ve bir sisteme kaydedilmesinin kişisel verilerin işlenme esaslarına ve hasta mahremiyetine aykırı bir durum yarattığı düşünülmektedir. TTB tarafından Nisan 2024'de öğretim üyelerine yönelik olarak gerçekleştirilen anket çalışması tıp ve uzmanlık eğitimindeki sorunlara işaret etmektedir. Öğretim üyelerinin üzerindeki siyasal, ekonomik, çalışma yükü gibi baskılar hem eğitim niteliğini düşürmekte hem de sağlık hizmetlerinin etkinliğini olumsuz etkilemektedir” diye konuştu.

SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM ELEŞTRİSİ

Özyurt, “Yukarıda ele aldığımız konular, İzmir Tabip Odası 2024-2026 dönemi Yönetim Kurulu olarak göreve geldiğimiz Mayıs başından bu güne önümüze düşen gündem maddeleridir. Siyasi iktidarın uygulayıcısı olduğu Sağlıkta Dönüşüm Programı ülkemizde halk sağlığının korunması ve geliştirilebilmesi bir yana, sağlık hizmetlerine erişimi zorlaştırmakta, ülke kaynaklarının sağlık alanına egemen sermaye gruplarına aktarılmasına yol açmaktadır. Bu uygulamaların hekimler ve sağlık çalışanları açısından doğurduğu sonuçlar ise çoğalan iş yükü, artan tükenmişlik ve önlenemeyen şiddettir. İzmir Tabip Odası olarak en gencinden en kıdemlisine tüm meslektaşlarımızın yanında olmaya; topluma nitelikli, eşit, erişilebilir bir sağlık hizmeti sunulması için mücadeleye devam edeceğiz” diyerek sözlerini noktaladı.

Yazarımız Kim ?

HABER MERKEZİ