- İzmir
- 29.04.2025 21:05
Temeli, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun katıldığı törenle atılan Bayındır Süt Fabrikası’nın açılışı bugün düzenlenen büyük törenle gerçekleştirildi. Törende konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Cumhuriyetin 100. Yılında ekonomik bağımsızlık yolunda yerli üretim vurgusu yaparak “Bu toprakları rant çetelerine ve tohum tekellerine teslim etmeyeceğiz. Bayındır Süt Fabrikası İzmir’deki en yeni Cumhuriyet eserimizdir” dedi
Temeli, 2021 yılında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun katıldığı törenle atılan İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin İzmir Tarımı stratejisinin en önemli parçalarından biri olan ve 2022’de açılışı yapılması planan Bayındır Süt Fabrikası’nın açılışı düzenlenen törenle atıldı.
350 milyon lira yatırım maliyetle kurulan fabrikanın açılış törenine İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in yanı sıra; CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu, CHP İzmir Milletvekilleri Murat Bakan ile Rıfat Nalbantoğlu, Bayındır Kaymakamı Emin Kaymak, AK Parti yönetiminde olan Bayındır Belediye Başkanı Uğur Demirezen, Bayraklı Belediye Başkanı Serdar Sandal, Seferihisar Belediye Başkanı İsmail Yetişkin, Tire Belediye Başkanı Salih Atakan Duran, Narlıdere Belediye Başkanı Ali Engin, Kemalpaşa Belediye Başkanı Rıdvan Karakayalı, Torbalı Belediye Başkanı Mithat Tekin, Balçova Belediye Başkanı Fatma Çalkaya, Beydağ Belediye Başkanı Feridun Yılmaz, Ödemiş Belediye Başkanı Mehmet Eriş ve İzmir Köy-Koop Birlik Başkanı Neptün Soyer katıldı.
Günlük 100 ton süt işleme kapasitesine sahip fabrika ile yılda 44 milyonu keçi, koyun ve manda sütü olmak üzere toplam 110 milyon lira ürün alınarak üreticiye destek olunacak.
Törende konuşan Başkan Soyer, “yerli ve milli üretim ile ekonomik bağımsızlık” üzerinden Cumhuriyetin 100. Yılına özel mesajlar verdi.
Fabrikanın belediyenin değil emekçilerin olduğunu vurgulayarak konuşmasına başlayan Başkan Soyer, “Burası sadece bir fabrika değil. Burası bir kale ve burayı İzmir Büyükşehir Belediyesi kurmadı. Bu kaleyi alın terinizle siz kurdunuz. Burayı, gün ağarmadan uyanıp ak memeden süt sağan o nasırlı eller ve cefakâr Anadolu kadınları kurdu. Bu fabrika, İzmir’in dağlarını gece gündüz arşınlayan yiğit çobanlarımızın eseri. Atalarımız Cumhuriyeti nasıl kurduysa biz de bu fabrikayı işte öyle kurduk. Şunu bilin ki, sizler ürettikçe, bu kale bu ülkenin topraklarını korumaya devam edecek. Bu fabrika sizindir. İzmir’in Bayındır Süt Fabrikası, vatanımıza ve milletimize hayırlı uğurlu olsun” dedi.
Cumhuriyetin ilk yıllarında yapılan ekonomik bağımsızlık adımlarını hatırlatarak bugün gelinen noktayı eleştiren Soyer, ellerini taşın altına koyduklarını ifade ederek “100 yaşındaki Cumhuriyetimiz bizler için üç büyük anlam taşıyor. Cumhuriyet, hakimiyetin kayıtsız şartsız milletimize ait olması demek. Cumhuriyet, ekonomik bağımsızlığımız demek. Atalarımız ekonominin bağımsızlığı için İzmir’de düzenlenen İktisat Kongresi’nden başlamak üzere dev adımlar atıyor. Az zamanda çok işler başarıyor. Fabrikalar kuruyor, tarımı büyütüyor, ülkeyi demir ağlarla örüyor, köy enstitüleri kuruyor. Halkın gücüne güç katarak, ülkenin gücünü büyütüyor. Bir müjdeyi daha vereyim. Köy Enstitüleri’nin yeni nesil Tarım Okulunun temelini bu yıl içerisinde atacağız. İkinci yüzyılı köy enstitüleriyle başlatacağız. Yazık ki bugün, 100 yıl sonra... Köylünün, doğduğu ata topraklarını terk etmek zorunda kaldığı, çiftçilerimizin elindeki ürünleri yollara döktüğü, kırsaldaki gençlerimizin, şehirlerde karın tokluğuna iş aradığı yani milletin efendilerinin yerinden yurdundan edildiği hazin bir döneme tanıklık ediyoruz. Biz, böyle bir dönemde toprağımızın, insanımızın sesine kayıtsız kalamazdık. Kalmadık! Çiftçimizin, çobanımızın alın terine sahip çıktık. Giderek artan maliyetlerin altında ezilen küçük üreticimizin yanında durduk. Bu fabrika, bir İzmir imecesidir. Küçük üreticimizi ve topraklarını muhafaza edecek bir kaledir” diye konuştu.
Fabrikaya ilişkin bilgi de veren Soyer, “Bu Cumhuriyet kalesi, 17 bin metrekare alanda yükselen 7 bin metrekareye inşa ettiğimiz Ege’nin en büyük fabrikalarından biri. Bu devasa tesiste Küçük Menderes Havzası ve diğer bölgelerden 117 vatandaşımızı istihdam ediyoruz. 350 milyon liralık rekor bir yatırımla hayat bulan fabrikamız, günde 100 ton yılda 36 milyon litreden fazla süt işleyebiliyor. Bu, bir sende 250 milyon liralık süt işleme kapasitesi demek. Burası, Avrupa Hijyen Belgesi’ne sahip Türkiye’deki sayılı tesislerden biri. Enerji ihtiyacını güneş enerjisi panelleriyle karşılayacak fabrikamızda atık suyu tarımsal sulamada kullanılacak standartlarda arıtıyoruz. Doğamızla yüzde yüz uyumlu bir üretim modelini hayata geçiriyoruz. Bu fabrika, Mera İzmir projemizle belirlediğimiz 5 bin 117 çobanımızın ürettiği küçükbaş sütünün buluşma noktası. Burası, İzmir’in Çoban Haritası’nın başkenti. Belediye şirketimiz İzTarım, ‘Başka Bir Tarım’ kriterlerine uygun üretim yapan çobanlarımızdan piyasanın iki katına aldığı sütleri bu fabrikada işliyor. Kooperatiflerimiz aracılığıyla toplanan sütler burada, Bayındır’da, İzmirli markasına sahip çok sayıda ürüne dönüşüyor. Satın aldığımız sütleri İzmir tulumundan gravyer peynirine, dondurmadan yoğurda kadar birçok ürüne dönüştürerek İzmir’in öz değerine katma değer kazandırıyoruz. İzmirli markamız, daha şimdiden Amerika ve Kanada’ya ulaştı. Süt Kuzusu Projemizle 30 ilçemizde çocuklarımıza armağan ettiğimiz sütleri de artık Bayındır Süt Fabrikamızda üreteceğiz. Çocuklarımız mis gibi süt içmeye devam edecek. Bayındır Sit Fabrikamız derken... Şunu sizin takdirinize sunmak istiyorum. Bu fabrikanın ismini 100. Yıl Bayındır Süt İşleme Fabrikası olarak burada hep beraber koyuyoruz” ifadelerini kullandı.
“İZMİRLİ BU OYUNLARA GELMEZ”
İktidarın üretim politikalarını da eleştiren Soyer, yeni bir üretim anlayışının İzmir’den başladığı mesajını vererek şunları söyledi; “Silajlık mısırdan kurtulmamız lazım. Et fiyatları ucuzlasın istiyorsak GDO’lu silajlık mısırdan bu ülkeyi kurtarmamız lazım. Çocuklar yatağa aç girmesin istiyorsak silajlık mısırı bırakmamız lazım. Küçük Menderes Havzası çöl olmasın istiyorsak, mısır silajını terk etmemiz lazım. Bir tanesi 85 beş litre su tüketen bu ürün iliğimizi kemiğimizi kuruttu. Ülke topraklarımızı, vatanımızı seviyorsak silajlık mısıra savaş açmamız lazım. Çünkü bu ürün yüzünden dağlarımızda yerli hayvan ırklarının otladığı meraları terk ettik. Onun yerine ovalara taşındık. Buğday, meyve, sebze üretilen bereketli ovalarımızda artık sadece mısır tarlaları var. Hükümetin ısrarla desteklediği bu üretimin arkasında kimlerin olduğunu çok iyi biliyoruz. Kirli postallarıyla işgal edemedikleri topraklarımızı, şimdi tohumlarıyla gasp etmek istiyorlar. Fakat iyi bilsinler. İzmirli bu oyuna gelmez! Artık İzmir Bayındır’da yükselen bir Cumhuriyet kalesi var. Bu kale, topraklarımız yeniden özgürlüğüne kavuşsun diye var! Bu kale, yerli ve milli tohumlarımızı yeniden toprakla buluşturacak. Başka bir tarımının mümkün olduğunu İzmir’den tüm dünyaya gösterecek. Ne mutlu bize ki İzmir’de ‘Başka bir tarım mümkün’ diyerek başlattığımız devrim, bu Cumhuriyet kalesinde ölümsüzleşti. Artık İzmir’de geçim derdi yaşayan tek bir çoban, umut ışığının söndüğü tek bir ağıl, bereketin eksik olduğu tek bir tarla kalmayacak.”
“BU FABRİKA EN YENİ CUMHURİYET ESERİMİZDİR”
‘Halka hizmet’ üzerinden Cumhuriyetin 100. Yılında milliyetçilik vurgusu yaparak “Milliyetçilik hamasetle olmaz. Bu vatanı sevmek demek, onun dağlarını, ağaçlarını, derelerini korumak demektir. Yerli ve milli olana, bu ülkenin öz değerlerine sahip çıkmak demektir. Bizim için vatanperverlik budur. Bu kalede İzmir’de yaşayan milyonların gıda güvenliğini teminat altına alıyoruz. Çocuklarımız için sağlıklı süt, peynir, yoğurt üretiyoruz. İzmir’in refahını büyüterek, hakça, kardeşçe paylaşıyoruz. Ve ülkemizin topraklarını koruyoruz. Bu şehrin Belediye Başkanı olma görevini bir onur madalyası olarak göğsüme taktınız. Yaklaşık beş yıldır birlikte, omuz omuza İzmir aşkıyla çalışıyoruz. Bu yolda hiçbir zaman mazeret üretmedik. Asla yorulmadık. Çünkü aşkla çalışan yorulmaz, gücünü doğrudan halktan alır. Tıpkı Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk gibi. İşte bu yüzden bizim yolumuz Mustafa Kemal’in yoludur. Bizim tek rehberimiz halkımızdır. İzmir’dir. Karış karış, adım adım bu toprakların bereketini büyüteceğiz. Size söz. Atamızın anısını unutturmayacağız. Atam… Asla vazgeçmeyeceğiz. Size söz. İzmir’de tek bir gencimiz hayallerinden vazgeçmeyecek. Çiftçinin, çobanın, üretenin yüzü daima gülecek. Bu toprakları rant çetelerine ve tohum tekellerine teslim etmeyeceğiz. Bayındır Süt Fabrikası İzmir’deki en yeni Cumhuriyet eserimizdir. Bu Cumhuriyet kalesi sizindir. İzmir’indir. Türkiye’nindir. Bayındır Süt Fabrikası, Cumhuriyetimizin 100. yaşına armağan olsun” ifadelerini kullandı.
KAYMAK: KIYMETLİ VARLIKLARIMIZDAN BİRİ ÇİFTÇİLERİMİZ
Bayındır Kaymakamı Emin Kaymak, Bayındır’ın tarım ve hayvancılıkta önemli bir yeri olduğuna vurgu yaparak “Hem coşkulu hem de hüzünlü günler geçiriyoruz. Filistin’deki kardeşlerimizin yaşadıkları nedeniyle üzüntülü olsak da cumhuriyetimizin kuruluşunun 100.yılının mutluluğunu yaşıyoruz. .gazi Mustafa Kemal Atatürk, Kurtuluş Savaşı’ndan sonra ilk hamlesini İzmir’de İktisat Kongresi’yle başlatmıştı. Savaştan sonra ekonomik bağımsızlık demişti. Burada İzmir’in Küçük Menderes Havzası önemli bir özellik taşıyor. Topraklarının özellikleriyle dünyanın en özel alanlarından biri. Burada yerel anlamda en kıymetli varlıklarımızdan biri çiftçilerimiz. Türkiye’de tarımsal faaliyetlerde ilkleri gerçekleştirmiş, her zaman yenilikçi ve deneyimci bir çiftçi yapımız var. Burada profesyonel anlamda hayvancılık faaliyetine katkı sağlayacak olan bu güzel projenin hayata geçmesine katkı saplayacak bu fabrika için Sayın Tunç Soyer’e teşekkür ediyorum. Çok değerli bir proje. Umarım ki işletmesinde de sıkıntı yaşanmadan giderek büyür” diye konuştu.
DEMİREZEN: HEM İSTİHDAMA HEM ÜRETİME AÇIYORUZ
Bayındır Belediye Başkanı Uğur Demirezen ise ‘hizmette partiler üstü’ bir konuşma yaparak “Burası, Bayındır’ın 1984 yılından beri kurulan tek sanayi imarlı arsasıydı. 48 bin 0 metrekareydi. Önceki dönemlerdeki belediye başkanları 961 ortaklı Baysan A.Ş.’yi kurup bir kısım hissesini de Bayındır Belediyesi’ne veriyorlar. Ben bugün buranın küçük bir hissedarı olarak konuşuyorum. İlerleyen yıllarda Büyükşehir’e geçiyor. Teşekkür ediyoruz. Bugün hem istihdama hem üretime açıyoruz. Allah bereketini artırsın. Günlük 100 ton diyelim ama inşallah 350 tonlara kadar işlediğimizi görürüz. Ben hem ilçem adına hem de burada yaşayan bir fert olarak teşekkür ediyorum” dedi.