İzmirli kadınlar çevre dostu trekking turları düzenliyor

İzmir’de doğa turizmine yenilik getiren Fonte Turizm’in kurucuları Güneş Yapaşan ve Leyla Özer, İzmir’de ilklere imza atarak, trekking turlarıyla çevre bilincini artırıyor


  • Oluşturulma Tarihi : 02.05.2025 09:00
  • Güncelleme Tarihi : 02.05.2025 09:00
  • Kaynak : MERVE AĞRIÇ
İzmirli kadınlar çevre dostu trekking turları düzenliyor haberinin görseli

Doğaya olan tutkularını profesyonel bir kimliğe dönüştüren ve İzmir’de yaşayan iki kadın girişimci, turizm sektörüne yepyeni bir soluk getiriyor. “Trekking bizim hobimizdi, şimdi hem hayalimizi yaşıyoruz hem de sektöre katkı sağlıyoruz” diyen kadın girişimciler 4 yıldır yola çıkmanın gururunu yaşıyor. İzmir merkezli Fonte Turizm’in kurucuları Güneş Yapaşan ve Leyla Özer, doğa yürüyüşlerini yalnızca bir gezi değil, aynı zamanda çevresel farkındalık ve sosyal sorumluluk projesine dönüştürüyor. Yaklaşık 30 yıldır sektörde olan ikili, ekonomik zorluklara rağmen doğa temelli turizmi ayakta tutmaya çalışıyor. Yürüyüşlerin sonunda düzenlenen ‘plogging’ etkinliğiyle doğayı çöplerden arındıran katılımcılar, aynı zamanda sürdürülebilir yaşama da katkı sağlıyor. Gençlerin doğayla daha çok bağ kurabilmesi için okullarda teşvik programlarının artırılması gerektiğini savunan girişimciler, kurumsal firmalarla geliştirdikleri doğa içi projelerle fark yaratmayı sürdürüyor.

LÜKS TÜKETİME GİRİYOR

Türkiye’de gezi turlarına olan talebi değerlendiren Leyla Özer, “Kurumsal firmalar ve kamu kuruluşları için planladığımız organizasyonlar var. Bu tür turları bireysel olarak satmak da biraz daha zorlanıyoruz çünkü lüks tüketime giriyor. Dünyada ve ülkemizde yaşadığımız ekonomik koşulları düşündüğümüz zaman, bireysel satışlarda zorlanmamız normal. Her türlü tedbiri almak adına çok çeşitli ürün geliştirdik ve bunun satışını yapmaya gayret ediyoruz. Bu anlamda kurumsal satışlarımız, bireysel satışlarımıza göre daha fazla. Kurumsal şirketler ve kamu kuruluşları sosyal sorumluluk projeleri adı altında birtakım etkinlikler düzenliyorlar. 2023-2024 yıllarında bireysel satışlarımız daha fazla oluyordu. En çok ‘Likya’ isimli turlarımızın satışı oluyor ama ekonomik nedenlere bağlı olarak sektörde bir daralma yaşanıyor” ifadelerini kullandı. Son 1 buçuk yıldır İzmir’de birçok kamu kuruluşu tarafından desteklenen ‘Efeler Yolu’ isimli projeleri hakkında bilgi veren Özer, “Efeler Yolu projesi, Ege Üniversitesi tarafından hayata geçirilen bir proje. Bizim ülkemiz açısından da çok değerli bir gezi. Çünkü dünyada örnekleri olan ama Türkiye'de olmayan bir pasaport uygulamasına başlandı. Yürüyüşçüler sembolik bir hatıra olarak başlangıç ve bitiş noktalarını bir pasaporta işliyor. Gönüllü işletmelerle görüşüyorsunuz işaretliyorsunuz ve köylerin adı da yazıyor. İlgili işletmeler pasaportu kaşeliyor. Bunu aynı zamanda bir dijital ortamda da kaydetmeniz gerekiyor. Rota Meryem Ana’da bitiyor. Meryem Ana'da da altın kaşe vurduruyorsunuz. Bu altın kaşeyi vurdurabilmeniz için de geziyi dijital olarak kaydetmiş olmanız ve ispatlamanız gerekiyor. Bizi çok heyecanlandıran bir projeydi. Çünkü Avrupa'da bunun örneği vardı ve bunu ilk gördüğümüzde ‘Keşke bizim ülkemizde de olsa’ dedik. Avrupa’da geziye katılanlar pasaportunu doldurmak için yarışa giriyorlar. Orada genellikle kiliseler üzerinden oluyor. Çok hoşumuza gitti ve Türkiye’de de hayata geçirdik. Dolayısıyla bizim için çok değerli ve önemli” dedi. Gençlerin turlara olan taleplerini değerlendiren Güneş Yapaşan, “15 yaş altı çocukları yürüyüşlerimizde kabul etmiyoruz. Çocuklar için ayrı programlar düzenliyoruz. Yaş ortalamamız genellikle 40. Çok fazla genç katılımı olmuyor. Daha çok iş sahibi olan veya artık gezmek, görmek isteyen bireyler katılıyor. Gezmek isteyen ancak nereden başlayacağını bilemeyen ve konforlu bir gezi isteyenler bize başvuruyor. Her türlü ihtiyaçları misafirlerimiz için hazır hale getiriyoruz. Tur paketlerimizde çoğu imkân mevcut. Yani para harcayacak bir yerleri dahi olmayabiliyor. Gençlerin tercih etmemesinin sebebi ise teknolojiyi yeterince aktif kullanarak gitmek istedikleri yerlere bireysel olarak gitmeyi tercih etmeleri. Gençler bu konuda yetişkinlere göre çok daha cesur olabildikleri veya macera ruhlu olabildikleri için bizim gibi organizasyonları tercih etmeyebiliyorlar. İzmir'de ve ülkemizin birçok yerinde dağcılık kulüpleri, üniversitede kulüpleri var. Bu da gençlerin taleplerini etkiliyor” ifadelerini kullandı. 

İZMİR’DE BİR İLK…

Öğrencilerin turlara dahil olamamasının diğer nedenlerini aktaran Yapaşan, “Diğer bir neden ise gençler için ekonomik değil. Ne yazık ki burs ve kredi miktarları gençlerin turlara dahil olması için yeterli olmuyor. Misafirlerimizin konforunu en üst düzeyde tutmaya çalıştığımız için fiyatlandırmayı da buna göre düzenliyoruz. Bu nedenle de genç kesime fazla gelebiliyor. Gençlerin de turlara dahil edilmesi için teşvikler yapılabilir. Doğanın gerçekten iyileştirici bir özelliği var. Bu özellik gençlerin gelişimi için de faydalı olabilir. Neticede okulların, üniversitelerin buna bütçe ayırması gerekiyor. İlkokul, ortaokul, lise ve üniversitelerde gezi turları ile ilgili etkinlikler daha çok arttırılabilir. Örnek verecek olursak Ege Üniversitesi Erasmus öğrencileri ile etkinlik planladık ve Efeler Yolu ile bir etap yürüyerek köy ziyaretleri yaptık ve öğrenciler çok keyif aldı” sözlerine yer verdi. Günümüzde Türkiye’de, 50-60 yaşına gelmiş olmasına rağmen ne ülkesinin güzelliklerini görebilmiş ne de yaşadığı ili gezebilmiş çok sayıda vatandaş bulunuyor. Konu ile ilgili görüşünü aktaran Leyla Özer, “Ülkemizde tren kullanımı artırılmalı. Turlarımızda en büyük maliyetimiz transfer. Yakıt ücretleri oldukça arttı ve sürekli de zam geliyor. 2 ay sonrası için transfer firmamızdan fiyat almamız çok zor. Ancak tren seferleri arttırılsa daha ekonomik turlar satabileceğiz. Tren ile gerçekleştirdiğimiz turlarımızda ise saat sorunu yaşıyoruz. Tren seferlerinin sıklığı çok az. Bu nedenle 2 saate yakın bir boşluk oluşuyor ve katılımcılar o kadar saat beklemek istemiyor. Ciddi bir zaman kaybı yaşanıyor. Bu nedenle tren seferlerinin sıklığı da artırılmalı. Karbon salınımı için de etkili olacaktır. Aynı zamanda İzmir’de Agora Antik Kenti’ni göremeyen İzmirli sayısı yüzde 60-70 civarındadır diye düşünüyorum. Tunç Soyer döneminde haftada 1-2 defa ücretsiz turlar düzenleniyordu. Burada Turizm Bakanlığı ile yerel yönetime de iş düşüyor. Bu noktada adım atılmalı” diye belirtti. Kurumsal firmalarla gerçekleştirdikleri sosyal sorumluluk projelerini artırmayı hedeflediklerini dile getiren Özer, “İzmir’de beraber çalıştığımız firmaların sayısını artırmayı hedefliyoruz. Firmaları toplantı salonundan çıkararak misafirlerini, personellerini ve bayilerini doğada buluşturmak istiyoruz. İzmir’de bunu yapan tek firmayız. İstanbul’da veya başka şehirlerde var benzeri. Ancak İzmir’de yok. Doğada eğitimler düzenleyerek kurumsal alanda da olmayı hedefliyoruz. Bu tür çalışmalar ile firmaların personellerinin de çalışma istekleri artıyor. Firma içinde de olumlu gelişmelere neden oluyor” dedi. Gezilerle beraber birçok sosyal sorumluluk projesi de düzenlediklerini belirten Güneş Yapaşan, “Yürüdüğümüz parkurun bitimine doğru yaklaşık 1 kilometre kala herkese birer çöp torbası ve eldiven dağıtıyoruz. Yerleşim yerine yaklaştıkça çöp sayısı çok artıyor. Hem doğayı çöpten arındırmış oluyoruz hem de bu durum bir yarış haline dönüyor. Bu projenin adı ise ‘plogging’ bu terim, İsveççe ‘plocka upp’ (toplamak) ve İngilizce ‘jogging’ (koşu) kelimelerinin birleşiminden türetilmiş. Bu etkinlik katılımcılara çok iyi geliyor. Gerçekten doğada çok fazla çöple karşılaşıyoruz hem doğayı temizlemek hem de gezmek ve görmek bu noktada çok önemli. Hayvanlar için de mama ve yem taşıyoruz. Katılımcılar bunu görünce çok seviniyorlar” diye aktardı. 

Yazarımız Kim ?

MERVE AĞRIÇ