- İzmir
- 22.07.2025 15:20
Sayfa Yükleniyor...
Karabağlar’da yaşayan binlerce vatandaş, tapularını alamadıkları için mülksüzleşme tehlikesiyle karşı karşıya. “Riskli alan” ve “imar planı yok” gerekçeleriyle tapular verilmezken, mahalle sakinleri iki yıl öncesine kadar tapuların alınabildiğini hatırlattı
GÖNÜL MORSÜNBÜL- ÖZEL HABER/ İzmir’in Karabağlar ilçesindeki 16 mahallede devam eden tapu sorunu kördüğüm haline geldi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, 13 Eylül 2012 tarihinde Bakanlar Kurulu Kararı ile Karabağlar’daki 16 mahalleyi “riskli alan” olarak ilan etmişti. Aralarında Cennetçeşme, Yüzbaşı Şerafettin ve Limontepe’nin de bulunduğu 16 mahallede tapu talepleri, geçen 13 yılın ardından belediye ve bakanlık tarafından, “riski alan” ve “imar planı yok” gerekçeleriyle ya reddediliyor ya da süresiz olarak erteleniyor. Mahallelerde yaşayan binlerce vatandaş ise tapu taleplerinin reddedilmesi nedeniyle barınma endişesi taşıyor. Tapularını alamayan vatandaşlar hem Bakanlığın hem de Karabağlar Belediyesi’nin, hukuki bir temele dayanmayan kararlar alarak vatandaşların en temel hakkı olan mülk edinme hakkını ihlal ettiğini öne sürdü. Mevcut riskli alan kararlarına rağmen 2024 yılına kadar tapuların verildiğini aktaran mahalle sakinleri, 2024 yılından sonra tüm başvuruların reddedildiğini belirterek, “Ne oldu da artık tapular verilmiyor?” diye sordu. Tapu krizinin yanı sıra 2026 yılı itibariyle geçerli olacak yüksek emlak rayiç bedelleri, bölgedeki altyapı eksiklikleri ve hukuki belirsizliklerin devam etmesi ise Karabağlar’da süregelen sorunlar yumağını adeta arapsaçına çevirdi.
Yüzbaşı Şerafettin Mahallesi Muhtarı Halil Ecevit, Karabağlar’da 16 mahallede yaklaşık 4 bin 500 hanenin tapu sorunu yaşadığını belirtti. Muhtar Ecevit’e göre, 2024 Yerel Seçimleri sonrası göreve gelen Karabağlar Belediyesi’nin yeni yönetimi, vatandaşların tapu başvurularını Bakanlar Kurulu’nun 31 Aralık 2012 tarihli “riskli alan” kararına dayanarak reddediyor. Belediye ayrıca “İmar planı yok” gerekçesini de öne sürüyor. Ecevit; bölgede planlı, projeli ve ruhsatlı yapıların bulunduğunu hatırlatarak, onaylanmamış imar planı nedeniyle “imar yok” denmesinin gerçeği yansıtmadığını savundu. “Buradaki 50 yıllık planları yok sayamazsınız” diyen muhtar, belediyeyi görevi kötüye kullanmakla eleştirdi.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 35. maddesinin mülkiyet hakkını güvence altına aldığına dikkat çeken Muhtar Halil Ecevit, Karabağlar’da mahalle sakinlerinin mülksüzleşme endişesiyle karşı karşıya kaldığını ifade etti. Ecevit, “Yaşam hakkı gibi mülkiyet hakkı da kutsaldır. Hiçbir yasa, yönetmelik ya da kanun, ‘Riskli alan var, imar planı yok, bu nedenle tapu verilemez’ demez. Ancak Karabağlar Belediyesi ve bazı kurumlar bu gerekçelere dayanarak vatandaşların tapu başvurularını reddediyor. ‘Zaten riskli alan’ diyerek insanları tapusuz bırakmak keyfi bir uygulamadan öteye gitmiyor. Oysa geçmişte aynı bölgelerde tapu devirleri yapıldı. Yaklaşık 2 buçuk yıl önce ablam, aynı koşullar altında tapusunu aldı. Riskli alan içindeyken verilen tapular neye göre verildi? Şimdi verilmiyorsa neden verilmiyor?” diye sordu. Kurumlarda devamlılığın esas olduğunu vurgulayan Ecevit, “2024 Yerel Seçimleri’nden önce belediye yönetimi yine CHP’deydi. O dönem de aynı riskli alan kararı yürürlükteydi, imar durumu da bugünkünden farklı değildi. Hak sahibi vatandaşlar tabu devri yapmak bir lütuf değil. Vatandaşlarımız zorlansa da tapular için yüksek bir satış karşılığında tapu devri yapılıyordu. Şimdi ne değişti?” diyerek uygulamadaki çelişkilere dikkat çekti. Belediyenin tapu işlemlerinin durdurulmasını “kamu zararı” gerekçesiyle açıkladığını söyleyen Ecevit, bu yaklaşımın halkı mağdur ettiğini dile getirdi. “Kamu, halk demektir. Halkın lehine olan bir projeyi ‘zarar’ diye nitelendirmek hangi vicdana sığar?” ifadelerini kullandı. Karabağlar’da mülkiyet hakkının yok sayıldığını belirten Ecevit, tapu başvurularına adeta suçmuş gibi muamele edildiğini kaydederek ilgili kurumlardan açıklama beklediklerini ifade etti.
Karabağlar Belediyesi Takdir Komisyonu tarafından belirlenen 2026 yılı sokak emlak rayiç bedellerinin, TÜİK verilerinin 2 bin 743 katı olduğunu vurgulayan Yüzbaşı Şerafettin Mahallesi Muhtarı Halil Ecevit, söz konusu artışın iptali için İzmir Bölge Adliyesi Vergi Mahkemesi’nde dava açtıklarını açıkladı. Ecevit, “Türkiye İstatistik Kurumu’nun enflasyon verilerine göre yaklaşık yüzde 428’lik bir artış söz konusu. Ancak Takdir Komisyonu’nun 2026-2029 yılları için belirlediği rayiç bedelleri ise dudak uçuklatıyor. Örneğin Eskiizmir Caddesi’nde bir metrekarelik arsa bedeli 6 bin TL’den 70 bin TL’ye yükseltilmiş. Bu da 100 metrekarelik bir tapunun devir işlemi sırasında 4706 Sayılı yasaya göre, sokak emlak rayiç değerinin en az 2 katı bedeli ile satış yapılır maddesi de eklenince yaklaşık 14 milyon TL’ye ulaşması demek. Bu, hayatın olağan akışına tamamen aykırı” dedi. Belediyenin ekonomik sıkıntı yaşayan vatandaşlara fahiş emlak değerleri sunduğunu ve tapulara erişimi fiilen imkansız hale getirdiğini belirten Ecevit, “Şu anda 4 bin 500 hanenin tapusuna el konulmuş durumda. Bu da yaklaşık 50 bin vatandaşı etkiliyor. Bu insanlar tapularını alamayacak ve tasfiye edilecekler. Bu, vatandaş için çok ciddi bir tehlike. Bu memlekette yoksul olmak adeta suç haline geldi. Bu kadar haksızlığa uğramak, bu kadar yok sayılmak, bu kadar görülmemek insanların canını yakıyor” diye konuştu.
Karabağlar’daki riskli alan uygulaması ve fahiş sokak emlak rayiç bedelleri nedeniyle on binlerce vatandaşın mağdur olacağını açıklayan Halil Ecevit, çözüm için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a çağrıda bulundu. Ecevit, “Sayın Cumhurbaşkanımıza İzmir’in Karabağlar ilçesinden on binlerce vatandaşımız adına destek çağrısında bulunuyoruz. Bu insanlar yıllardır vergisini ödüyor, devletine bağlı yaşıyor ama en temel hakkı olan mülkiyetten mahrum bırakılıyor. 14 milyon liralık rayiç bedellerle dar gelirli vatandaş nasıl ev sahibi olacak?” dedi. Bu sorunun artık yerel yönetimlerin veya kurumların çözebileceği bir mesele olmaktan çıktığını vurgulayan Ecevit, “Tek çözüm makamı Sayın Cumhurbaşkanımızdır. Eğer bu durum düzeltilmezse, binlerce insan evinden, mahallesinden kopacak. Bu da büyük bir toplumsal travmaya yol açacak” ifadelerini kullandı. Kamu kurumlarının “riskli alan” gerekçesiyle vatandaşın tapularına el koyduğunu belirten Ecevit, beklentilerini şöyle dile getirdi: “Sayın Cumhurbaşkanımızdan çok net bir isteğimiz var: Karabağlar’daki ‘riskli alan’ ibaresi kaldırılsın. Bu karar nedeniyle mahallelerimize doğal gaz verilmemekte, Telekom altyapısı yetersiz kalmakta, elektrik altyapısı ise neredeyse çökmüş durumdadır. Günlük 5-6 saat süren elektrik kesintileri yaşanmakta, kentsel hizmetler ise verilmemektedir. Bu meseleye bizzat el atın. Vatandaşlarımız artık rahat bir nefes alsın.”
Yüzbaşı Şerafettin Mahallesi sakini Leyla Kılıç, 2019 yılında yaptığı tapu başvurusuna rağmen aradan geçen 6 yılda mülkiyet hakkına kavuşamadı. Tüm resmi işlemleri tamamladığını belirten Kılıç, yaşadığı mağduriyetin nedeninin belediyedeki bürokratik hatalar ve ilgisizlik olduğunu söyledi.
Kılıç, “Belediyede yapılan bir hata sonucu, komşuma ait 40 metrekarelik alan benim ecrimisil cezamın içine eklendi. Komşum yurtdışındaydı, ona ulaşmam 3 ay sürdü. Sonunda durumu dilekçeyle düzelttirdim ama bu süreçte ciddi zaman ve para kaybettim” dedi. Ecrimisil borcunu ödedikten sonra “Tapunuz kısa sürede verilecek” denmesine rağmen uzun süre geri dönüş alamadığını ifade eden Kılıç, dosyasının yıllarca işlem görmeden bekletildiğini öğrendiğini söyledi. Kılıç, “Müdürlükle görüştüm, yılbaşından sonra arayacaklarını söylediler ama kimse aramadı. Tekrar iletişime geçtiğimde bu kez bölgenin ‘riskli alan’ olduğu gerekçesiyle işlemin durdurulduğu aktarıldı. 6 yıl boyunca bekletildim. Sonunda bana, ‘Sizin dosyanızı unuttuk’ dediler. Böyle bir şey nasıl olabilir? Bu mağduriyetin hesabını kim verecek?” diye sordu.
Karabağlar’da tapu sorununun uzun yıllardır çözülemediğini belirten mahalle sakini Mehmet Çelik, yaşanan tutarsızlıklara dikkat çekti. Çelik, “Bizim bulunduğumuz ada parseli normalde belediyeye ait. Buna rağmen karşı komşum ve bazı kişiler birkaç yıl önce tapularını aldı. Aynı başvuruyu yaptığımızda ise bize ‘riskli alan’ gerekçesiyle ret yanıtı verildi” dedi. Belediyeye itiraz ettiklerinde “Bölgede imar planı olmadığı için tapu verilemiyor” yanıtıyla karşılaştıklarını söyleyen Çelik, vergilerini ve tüm faturalarını düzenli ödediğini vurguladı. “Yaklaşık 40 yıldır bu mahallede yaşıyorum. Komşum iki yıl önce tapu aldı, ben neden alamıyorum?” diye sorduğunda ise yetkililerden net bir açıklama alamadığını ifade etti. En büyük endişesinin ileride tapu fiyatlarının katlanarak artması olduğunu belirten Çelik, “Bugün 700 bin liraya verilmeyen tapunun, imar çıktıktan sonra 4 milyon 700 bin liraya yükseleceği söyleniyor. Bu bizi ekonomik olarak ciddi şekilde zora sokar. Bu konuda makul bir çözüm bulunmasını bekliyoruz” dedi.
Tapu tahsis belgesinin tapuya dönüşmediğini söyleyen mahalle sakini Songül Gürsel, yaşadığı mağduriyeti şu sözlerle dile getirdi: “Bundan büyük adaletsizlik olur mu? Yıllar önce ödediğimiz paralar ne olacak? Bu hakkımızı kim verecek? 50 yıllık geçmişimiz var burada. Sadece ‘Mağduruz’ demek yetmez, bu açık bir haksızlık.” Türkiye’de barınma krizinin büyüdüğünü vurgulayan Gürsel, “Biz hakkımızdan fazlasını istemiyoruz. Ama burada göz göre göre hakkımız yeniyor. ‘Hak yiyen zor ölür’ derler. Ne yazık ki birçok mahalle sakini neye hakkı olduğunu bile bilmiyor; okuma yazması olmayan çok insan var. Bu durumda sorumluluk kurumlara düşer. Vatandaşın hakkını korumak onların görevidir. Bu konunun bir an önce kamuoyuna açıklanması ve çözüm önerilerinin somutlaştırılmasını talep ediyoruz” dedi.
Karabağlar’da doğup büyüyen Sevgi Yıldız, 20 yıldır aynı evde yaşadığını ve binasının depreme dayanıklı olduğunu belirtti. Yıldız, “Depremde evim sallanmıyor bile. Altı kayalık. Manzara orman ve deniz olunca hemen ‘riskli alan’ diyorlar, çünkü buranın rantı yüksek” diye konuştu. 2024 Mayıs ayında tapu başvurusu yaptıklarını ifade eden Yıldız, “Tüm evrakları teslim ettik ama sürekli başka kurumlara yönlendirildik. ‘İşlem sürüyor’ diyerek bizi oyaladılar. Madem burası riskli alan, neden başvuru almaya devam ettiniz?” diye sordu. 2018’de İmar Barışı kapsamında ödeme yaptıklarını hatırlatan Yıldız, “Yapı kayıt belgemizi aldık, ama tapuya dönüşmedi. Ev yapmamıza izin verildi, ama evi üzerimize almamıza izin vermiyorlar” dedi. “Biz tapumuzu bedava istemiyoruz” diyen Yıldız, “Sadece ödeyebileceğimiz makul fiyatlarla hakkımız olanı almak istiyoruz. Bu mağduriyet bir an önce giderilmeli” çağrısında bulundu.
Öte yandan Karabağlar Belediye Başkanı Helil Kınay, konuyla ilgili açıklamalarda bulundu. Başkan Kınay, 2026 yılına ait arsa ve arazi metrekare birim değerlerinin tespiti amacıyla takdir işlemlerinin 2025 yılında 2025/1 Seri No’lu İç Genelge doğrultusunda gerçekleştiğini ifade ederek “Bu süreçte Belediyemiz yalnızca komisyonun sekretarya görevini üstlenmiş, kararlar ise yasa gereği belediye, vergi dairesi, esnaf ve ticaret odaları ile mahalle muhtarlarından oluşan Takdir Komisyonu tarafından alınmıştır” açıklamasında bulundu. Tüm değerlendirmelerin, yasal çerçeveye uygun şekilde ve vatandaş yararı gözetilerek yapıldığını belirten Başkan Kınay, “Bir mağduriyet durumu söz konusu değildir; aksine, kamu yararı ve adalet ilkeleri esas alınmıştır. Ancak artan enflasyon, gelir adaletsizliği ve yoksulluğun derinleşmesi vatandaşlarımızı doğrudan etkilemektedir. Belediyemiz, yetki alanı dahilindeki tüm konularda kamudan ve halktan yana tavrını sürdürmekte ve bu duruşunu kararlılıkla devam ettirmektedir” dedi.
Başkan Kınay, Karabağlar Belediyesi yaşanan tapu krizine ilişkin ise iş birliği çağrısında bulunarak şu açıklamada bulundu:
“540 hektarlık alan, 6306 sayılı ‘Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun’ kapsamında ‘Riskli Alan’ ilan edilmiştir. Söz konusu alana ilişkin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından hazırlanan ve onaylanan 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı İzmir 3. İdare Mahkemesi’nin 16.02.2024 tarihli ve K.2024/243 sayılı kararı ile iptal edilmiştir. Bu nedenle, Belediyemiz tarafından bölgede herhangi bir satış işlemi gerçekleştirilememektedir. Belediyemiz, bu sorunların çözümü için tüm kurumlarla iş birliğine açık ve hazırdır. Ancak bugüne dek Bakanlık tarafından tarafımıza herhangi bir randevu ya da görüşme talebi iletilmemiştir. Belediyemiz ne kentsel dönüşüme ne de TOKİ’ye karşıdır. Aksine, vatandaşlarımızın uygun koşullarda, güvenli ve sağlıklı konutlara kavuşmasını desteklemekteyiz. Bu doğrultuda sözümüz hemşehrilerimizedir; çağrımız ise tüm yetkili kurum ve kuruluşlara iş birliği yönündedir. Belediyemiz dışındaki kurumlarca sorumluluk ve yetki çerçevesinde yürütülemeyen çalışmaların bedelini ne yazık ki Karabağlar halkı ve Belediyemiz ödemektedir. Bu nedenle bir kez daha vurguluyoruz ki; Karabağlar için tüm kurumlarla iş birliği içinde çalışmaya hazırız.”
AK Parti Karabağlar Belediye Meclis Grup Başkanvekili Fırat Eroğlu, Karabağlar’da 16 mahallede yaşanan tapu krizine ilişkin, “2012 yılından bu yana Karabağlar Belediyesi’ne ait 16 mahalledeki taşınmazlarla ilgili süreç işlemeye devam ederken, vatandaşlar yasal haklarını kullanarak belediyeye dilekçeyle başvurup bu mülkleri satın alma imkanına sahipti” dedi. Ancak, Helil Kınay’ın belediye başkanlığı görevine gelmesinin ardından bu sürecin durdurulduğunu iddia eden AK Partili Eroğlu, “Vatandaşların başvuruları artık dikkate alınmıyor, dilekçeler değerlendirmeye bile alınmıyor” açıklamasında bulundu. Bu durumu “keyfi ve hukuk dışı” olarak nitelendiren Eroğlu, belediyenin söylemleri ile uygulamalarının çeliştiğini belirterek “‘Karabağlar Ailem’ deniyor ama vatandaşın mülkiyet hakkı yok sayılıyor. Samimiyetle hizmet etmek yerine, vatandaşın emeğini ve hakkını yok sayan bu yönetim anlayışı Karabağlar halkını hayal kırıklığına uğratmıştır” ifadelerini kullandı.
Karabağlar Belediyesi’nin 2026 yılı için belirlediği sokak emlak rayiç bedellerinin halkın alım gücü ve bölgesel gerçekler dikkate alınmadan belirlendiğini ifade eden Eroğlu, sözlerini şöyle tamamladı: “Karabağlar Belediyesi’nin 2026 yılı için belirlediği sokak emlak rayiç bedelleri doğrudan halkın sırtına bindirilmiş haksız bir yüktür. Belirlenen oranlarla vatandaşların büyük çoğunluğunun ödeme yapması imkansızlaştırılırken yaklaşık 50 bin kişinin tapu hakkı fiilen gasp edilme noktasına gelecek. Bu durum, kamuoyunda ciddi bir sosyal mühendislik ve kentsel kıyım şüphesi doğurmaktadır. Görünen o ki; ileride değer kazanacak bu mahallelerden dar gelirli halk sistemli biçimde tasfiye edilecek, yerlerine sermaye gruplarına alan açılacaktır. Eğer bu iddialar doğruysa, ortada sadece bir belediyecilik sorunu yoktur. Bu, Karabağlar’ın geleceğini ipotek altına alan bir kentsel adalet krizidir. Karabağlar halkının toprağını, mülkiyet hakkını ve yaşam alanını elinden almaya çalışan bu dayatmaya karşı, her türlü demokratik ve hukuki mücadele ise meşrudur.”
CHP Karabağlar Belediye Meclis Grup Başkanvekili Ömer Ökten ise tapu problemlerinin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın sorumluluğunda olduğunu belirtti. Ökten, “Karabağlar Belediyesi’nin tapu vermek gibi bir yetkisi ve sorumluluğu yok. Tapu işlemleri Bakanlık ve Tabu idaresi tarafından verilir. Bakanlık Karabağlar’da 16 mahalleyi kendi bünyesine aldı.16 mahallede yaşanan problem Bakanlıkla ilgili. Plan uygulamalarını belediye değil, Bakanlık yapıyor. Dolayısıyla Karabağlar Belediyesi’nin o bölgede tasavvuru yok” açıklamasında bulundu. CHP’li Ökten, sokak emlak rayiç bedellerine ilişkin eleştirilere ise “Bu bedellerin bu kadar yüksek olmasının asıl nedeni ülkedeki ekonomik sıkıntılar ve enflasyon kaynaklı sorunlar. Vatandaşlarımız eleştirilerinde haklı, ama belediyeler de kendi açılarından haklı dedi. Çünkü gider maliyetleri oldukça yüksek. Asıl sorun alım gücünün çok düşük olmasında” yanıtını verdi.