- İzmir
- 16.03.2025 20:10
Suriye’de Alevilere yönelik saldırılarla ilgili, Karabağlar Demokrasi Platformu tarafından gerçekleştirilen basın açıklamasında, “Alevilere yönelik saldırıların durdurulması, bölge halklarının güvenliği için ortak mücadele bir zorunluluktur” denildi.
HAYRİYE GÜLPERİ TİBİN / Suriye’nin, Alevi toplumunun çoğunluğu oluşturduğu, Lazkiye ve Tartus bölgelerinde HTŞ’ye bağlı güçler tarafından gerçekleştirilen ve onlarca insanın ölümüyle sonuçlanan saldırılar gündemdeki yerini korumaya devam ediyor. Son olarak Karabağlar Demokrasi Platformu, yaşananlara ilişkin basın açıklaması gerçekleştirdi. Eyleme katılanlar, “Katil ABD Ortadoğu’dan defol” , “Yaşasın halkların kardeşliği”, “Faşizme karşı omuz omuza”, “Alevi halkı yalnız değildir” sloganlarıyla yaşananlara tepki gösterdi. Topluluk adına açıklamayı okuyan Karabağlar Demokrasi Platformu Dönem Sözcüsü Süleyman Tümer, “Türkiye ve dünyanın çoğu ülkesinde 'Terör Örgütü' listesinde yer alan ve IŞİD ile bağlantıları nedeniyle insanlığa karşı işlenen suçlardan sorumlu olduğu bilinen El Kaide’nin içinden çıkmış Cihatçı HTŞ Türkiye ve birçok emperyalist ülkenin açık desteğiyle iktidarı ele geçirmiştir. Cihatçı olmayan topluluklara karşı soykırım uygulamaya başlamıştır” dedi.
Tümer, açıklamasının devamında şunları kaydetti: “Türkiye Devleti başta olmak üzere AB ülkeleri ve ABD yönetimleri HTŞ ile görüşme sırasına girerek HTŞ ve içinden çıktığı IŞİD örgütünün işlediği insanlık suçları görmezden gelinmiştir. HTŞ lideri cani Colani’ye sakalı kısaltıp, kravat taktırarak demokratlaştı diye bir algı yaratmaya çalışmışlardır. HTŞ iktidarı ele geçirdiği daha ilk günlerden başlayarak Alevi inanç merkezleri ile Alevi, Hristiyan ve farklı inançtaki halkları hedef almıştır. Son günlerde Suriye’nin İdlib, Humus, Hama ve Lazkiye kırsalında Alevi inancına mensup sivil insanlara her türlü insanlık dışı, aşağılayıcı muamelenin pervasızca uygulandığını ortaya koyan görüntüler ve haberler insan onurunun korunması konusunda herkesi sorumlu davranmaya çağırmaktadır. Bu katliamlar ülkemizdeki birtakım gerici zihniyetin iştahını kabartıyor. Yaşananlara sessiz kalınması barbarlığı daha fazla cesaretlendirecektir. Bu katliamlar, yalnızca Alevilere değil, emekçilerin, halkların ve azınlıkların ortak yaşamını hedef alan bilinçli bir savaş politikasıdır. HTŞ ve onu destekleyenler, Alevi bölgelerindeki katliamları ‘eski rejimin artıklarına dönük operasyon’ diye HTŞ’yi aklamaya çalışsalar da bölgeden gelen son derece açık ve net görüntüler Alevi sivillere yönelik katliamı ortaya koymaktadır.”
Suriye’ye mevcut HTŞ yönetiminin demokrasi getiremeyeceğini belirten Tümer, şöyle konuştu: “ABD ve batılı emperyalistler ‘böl ve yönet, mezhep çatışmalarını kışkırt ve elde tut’ politikası ile en önemli enerji kaynaklarının ve geçiş yollarının bulunduğu bölgeye hakim olmak istemektedirler. HTŞ’yi bu nedenle yönetime getirdiler. Böylece Batılı emperyalistler ve İsrail bu yönetimi daha rahat kontrol altında tutacaklardır. HTŞ iktidarından Suriye’ye demokrasi gelmez. Bu katliamcı örgütü destekleyen, meşrulaştıran ve Alevilere yönelik yaptıkları katliamlara sessiz kalan herkes bu suçun ortağıdır. Suriye’deki halkların, etnik-dinsel toplulukların bir arada yaşaması ancak demokratik, laik bir yönetimle mümkündür. Suriye’de bölünmeye yol açan bu cihatçı politika karşısında sadece Kürtlerin, Dürzilerin, Türkmenlerin, Arap Alevilerin değil, Sünni Arap çoğunluktan yoksul emekçi halkında barış içinde ve güvenli bir şekilde birlikte yaşayacakları bir geleceği kurabilmeleri ancak demokratik laik bir eksende ortak mücadeleyi ve aralarındaki dayanışmayı büyütmelerinden geçiyor. Alevilere yönelik saldırıların durdurulması, bölge halklarının güvenliği için ortak mücadele bir zorunluluktur.”
Tümer, katliamların bir an önce son bulması gerektiğini vurguladığı açıklamasını şu ifadelerle noktaladı: “Türkiye bu katliamlardan sorumlu olan Cihatçı HTŞ güçlerini desteklemekten vazgeçmelidir. Suriye’deki kardeş halklar için bir tehdit olmamalıdır. Buradan Türkiye İşçi Sınıfına ve Emekçi Halklara çağrımızdır. Suriye’deki HTŞ yönetimi Suriye Halklarının başta canları olmak üzere kimlikleri ve inançları için bir tehdittir. Bu katliamcı gruplara bir çift sözümüz var. Bizler buradayız. Hevesiniz kursağınızda kalacak. Sadece Aleviler değil, demokrasiyi ve laikliği benimsemiş barıştan, özgürlükten, eşitlikten yana büyük bir toplum da vardır. Alevilere ve farklı inançlara karşı yapılan bu katliamların bir an önce son bulmasını istiyoruz. Bizler Suriye’de Alevilerin ve diğer inanç gruplarının Cihatçı Çeteler tarafından katledilmesine sessiz kalmayacağız. Türkiye'de mezhepçi nefretin ve katliam çığırtkanlığının örgütlenmesine izin vermeyeceğiz. Hep birlikte ülkemizde ve bölgemizde barışı, huzuru, adaleti hakim kılmak için mücadelemizi sürdüreceğiz.”