- İzmir
- 12.11.2025 11:51
Karşıyaka’da isyan büyüyor: Hakkımızı ayaklar altına al diye oy vermedik!
Karşıyaka Belediyesi’nde yaşanan ödeme sorununa SDT sorunu da eklendi. Belediye önünde gerçekleştirilen basın açıklamasına katılan EMEP Milletvekili Sevda Karaca, “Sana işçilerin emekçilerin hakkını ayaklar altına al diye oy vermedik” dedi
- Oluşturulma Tarihi :
- Güncelleme Tarihi :
- Kaynak : HABER MERKEZİ
HAYRİYE GÜLPERİ TİBİN - Yerel seçimlerin ardından ilçe belediyelerde başlayan ekonomik kriz ve maaş sıkıntısı devam ediyor. Son Karşıyaka Belediyesi’nde de krizin yankıları sürüyor. Belediye iştiraklerinde çalışan işçilerin maaşların zamanında ve tam ödenmemesi üzerine eyleme çıkmaları ardından bir isyan sosyal denge tazminatı nedeniyle çıktı. KESK’e bağlı Tüm Bel Sen 2 No’lu Şube tarafından dün yapılan açıklamaya göre, belediye yönetimi sosyal denge tazminatını (SDT) süresiz olarak durdurdu. Duruma tepki gösteren işçiler, Karşıyaka Belediyesi önünde eylem gerçekleştirdi. Eyleme sendikaların yanı sıra Emek Partisi (EMEP) Gaziantep Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı Sevda Karaca da katılım gösterdi. Eylemde ilk olarak söz alan Karaca, Karşıyaka Belediye Başkanı Yıldız Ünsal’a tepki gösterdi. Karaca, “Bugün Karşıyaka Belediyesi emekçileri işçisiyle memuruyla Karşıyaka’nın bütün emekçilerine, halkına her gün bu ilçede yaşanabilir bir şehir yaratmak için etiyle kemiğiyle çalışıyorsa akşam yemeğinde çocuğuna yemeğini götürmek, kirasını zamanında ödemek en doğal hakkıdır. Sana işçilerin emekçilerin hakkını ayaklar altına al diye oy vermedik” ifadelerini kullandı.

BELEN: KRİZİN YÜKÜNÜ REDDEDİYORUZ
Karaca'nın ardından söz alan Tüm Bel-Sen 2 No’lu Şube Yönetim Kurulu Üyesi Fırat Belen, ise “Belediye yine ekonomisini dengeleme sorununu işçilerin maaşını ödememekle, SDT ödememekle çözebileceğini düşünüyor. Şunu unutuyor, bizler zaten içeride çok fazla alacağı olan çalışanlarız. Biz bunu kapatmaya çalışırken belediye bir de belki de SDT’yi ortadan kaldırmaya yönelik hamleler yapmaya çalışıyor” açıklamasında bulundu. Belen, konuşmasına şöyle devam etti: “Bugüne kadar işçiler bu belediyenin önünde yüzlerce kez mücadele etmiştir. Bugüne kadar bir tane meclis üyesi, Belediye idarecisi yanımıza inerek destek vermedi, nasılsınız diye bile sormadı. Bu koca İzmir’i yöneten bir yönetici gelmedi. İlk defa bugün buradan bize destek olan vekilimize de teşekkür etmek istiyorum. Belediye idaresinin en çok çekindiği işlerden biri de işçilerle memurların aynı anda aşağı inmesi. Bunu bize defalarca da ifade ettiler aslında. Ancak öyle bir yönetememezlik hali var ki hayat işçisiyle memuruna herkesi burada birikmesi zorluyor. Daha önce de söyledik, burayı bir direniş meydanına çeviririz dedik. Bugünden tezi yok haklarımızı el uzatanlara karşı mücadeleyi elbette büyüteceğiz. Şundan eminiz, yan yana gelince kazanabileceğimizi tecrübe ettik. Yeter ki yan yana gelme iradesini gösterelim. Bu belediyeyi şimdi ya da eskiden yönetenler krizle ilgili açıklama yapınca sadece belediyede çok çalışan var diyorlar, hükümet bizi sıkıştırıyor diyorlar. Hepsinin gerçeklik payı olabilir ama bu sorunları Yaratanlar biz değiliz. Çalışan fazlaysa belediyeyi plansız yönetenlerin sorunudur, borçlar ödenmediyse yönetenlerin sorunudur. Bu krizin yükünü reddediyoruz. Hakkımızı almak için mücadele edeceğiz. Birlik yerelden tüm yerelden ve Tüm Bel Sen bugün burada. Bundan sonra bu mücadeleyi daha da artırarak sürdüreceğiz.”
BEKAR: SİZLER BUNUN SÖZÜNÜ VERDİNİZ
Son olarak söz alan Tüm Yerel Sen İzmir 2 No’lu Şube Başkanı Murat Bekar ise şunları kaydetti: “9 Eylül 2013 tarihini özellikle seçerek tıpkı milli mücadele gibi sendikal mücadelemizin ateşini yaktığımız İzmir başta olmak üzere yerel yönetim çalışanlarının mücadelesini destekleme vaatleri sıralayanlar, sanki talip olup devraldıkları belediyelerdeki sorunlardan bir habermiş gibi bir tutum ortaya koymaktadırlar. Yönetime her yeni gelen, gideni suçlayıp sorunlara çözüm üretmek yerine bahanelere sığınmaktadır. Biz yerel yönetimlerde çalışan emekçiler olarak uzun yıllar boyu mücadele ederek elde ettiğimiz haklarımızın gasp edilmesi için değil, bu haklarımızın korunması ve güçlendirilmesi için sizlere bu yetkiyi verdik. Çünkü sizler bunun sözünü verdiniz. Gelinen noktada görüyoruz ki bizim için sorunları çözmeye talip olanlar bize daha çok sorun yaşatma niyetlenmişlerdir. Biz emekçiyiz, ekmeğimizin peşindeyiz ve emeklerimizin karşılığını almak için geçmişte nasıl mücadele verdiysek aynısını yine yaparız. Nasıl ki bu meydanlardan daha önce haykırdıysak yine haykırıyor yine söylüyoruz, çünkü sizler bunun sözünü verdiniz. Biz verilen sözler tutuluncaya kadar bu mücadeleden asla vazgeçmeyeceğiz.”
VERDİĞİNİZ SÖZLERİ UNUTMADIK
Bekar, seçim döneminde ve sonrasında işçilere verilen sözleri hatırlatarak konuşmasını şöyle noktaladı: “Seçimlerde ve hemen sonrasında emekçinin alın terine sahip çıkacağını, ne olursa olsun önceliğin emek mücadelesi olduğunu haykıranların şimdi makam odalarından bizlere tepeden baktıklarını görüyoruz. Bu kabul edilebilir bir tutum değildir ve kabul etmeyeceğiz. Verdiğiniz sözleri unutmadık. Siz verdiğiniz sözlerinizi unuttuysanız sıkıntı yok biz hatırlatırız. Yaşanan mali sıkıntılara çözüm üretecek yolları bulmak sizlerin işidir. Ancak bu yollar emekçinin cebinden geçemez. Çalışanların haklarını kısıtlayarak tasarruf yapamazsınız. Bizlerle masaya oturduğunuzda personel ve belediye giderlerinin ağırlığından bahsediyor emekçiye geldiği zaman mali krizden bahsedip gözümüzün içine baka baka etkinlikler düzenliyorsanız, inandırıcılığınız olmayacaktır. Atılan imzalar verilen sözler unutulmamalıdır. Bu meydandan sayın belediye başkanımıza sormak istiyorum personelinize vermiş olduğunuz sözleri tutmayacak iseniz halka hizmet için vermiş olduğunuz sözleri nasıl tutacaksınız çok merak ediyorum. Çünkü bu hizmetler emekçi eli ile olur, emekçi ile yapacaksınız, emekçinin boynu bükük, aklında geçim derdi var iken nasıl çalıştırmayı düşünüyorsunuz. Biz adil, liyakatli ve huzurlu bir ortamda işimizi yaparak evimize ekmek götürmek isteyen emekçileriz. Buradan almış olduğumuz maaşlar ile kiramızı, kredilerimizi ve faturalarımızı ödemeye çalışıyoruz. Tek derdi evini, ailesini geçindirmek olan emekçileri görmezden gelemezsiniz. Şimdi şapkanızı önünüze koyun ve sorun çıkarmak yerine göreviniz olan sorun çözmeye odaklanın. Hakkımızdan fazlasını değil hakkımızı istiyoruz. Eğer sözlerimize kulak tıkamaya devam edecekseniz bizler de üretimden gelen gücümüzü kullanmaktan geri kalmayacağız.”
Kaynak : HABER MERKEZİ