- İzmir
- 22.07.2025 17:06
Sayfa Yükleniyor...
Rodos, İstanköy ve Onikiada Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı, Yunanistan’ı Lozan Antlaşması ve uluslararası hukuk ışığında Türk azınlığın kültürel haklarını tanımaya çağırdı.
Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı, Yunanistan’da yaşayan Türklerin özellikle Batı Trakya, Rodos ve İstanköy bölgelerinde sistematik olarak kültürel, dini ve eğitim haklarından mahrum bırakıldığını belirtti. Kaymakçı, bu durumun Lozan Antlaşması başta olmak üzere birçok uluslararası sözleşmeye aykırı olduğunu vurguladı.
Yunanistan’ın Batı Trakya Türklerine uyguladığı baskıcı politikaların temel amacının, Türkleri göçe zorlamak olduğunu ifade eden Kaymakçı, “Birçok köy boşaldı. Türk kimliği sistematik şekilde yok sayılıyor. Eğitim, ibadet ve örgütlenme özgürlükleri ciddi şekilde kısıtlanıyor” dedi.
Rodos ve İstanköy’de yaşayan Türklerin durumunun Batı Trakya’daki soydaşlardan daha ağır olduğunu belirten Kaymakçı, Yunanistan’ın bu iki bölgede Türklerin kültürel kimliğini tanımadığını ve bu durumun Lozan Antlaşması'nın 45. maddesi ile çeliştiğini söyledi.
Lozan Antlaşması’nın yanı sıra 1913 Atina Antlaşması, 1923 Mübadele Sözleşmesi, 1926 Atina Antlaşması, 1930 ve 1933 Ankara Antlaşmaları ile 1947 Paris Antlaşması’nın da Yunanistan’ın tüm toprakları için geçerli olduğunu hatırlatan Kaymakçı, bu anlaşmalardan doğan yükümlülüklerin Rodos ve İstanköy için de bağlayıcı olduğunu vurguladı.
1978 Viyana Sözleşmesi’nin 15'inci maddesine dikkat çeken Kaymakçı, bu maddenin “Ülke topraklarının statüsünü”, sadece anlaşma tarihindeki topraklarla sınırlı değil, sonradan eklenen topraklar için de geçerli saydığını belirtti. Bu bağlamda, Yunanistan’ın Onikiadalar'daki Türk azınlığa uyguladığı ihlallerin uluslararası hukukla çeliştiğini kaydetti.
Kaymakçı, Rodos ve İstanköy Türklerinin yaşadığı başlıca sorunları şu şekilde sıraladı:
Türk kimliği tanınmıyor, kültürel örgütlenme yasak.
Türkçe eğitim hakkı verilmemekte.
Müslümanlık eğitimi önünde engeller bulunmakta.
Osmanlı dönemine ait kültürel miras tahrip edilmekte.
Vakıf malları ve yönetimi Yunan devleti tarafından baskı altında tutulmakta.
Türk toplumuna karşı zaman zaman nefret ortamı yaratılmakta.
Yunanistan'ın imzalamış olduğu anlaşmaların yanı sıra, Avrupa Konseyi, Avrupa Birliği, AGİT, Birleşmiş Milletler ve Yunan Anayasası gereği, ülkedeki tüm etnik grupların kültürel haklarını koruma ve geliştirme yükümlülüğü bulunduğunu hatırlatan Kaymakçı, Yunanistan’ı bu hakları tanımaya çağırdı.
Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı, çağrısını şu sözlerle noktaladı:
“Yunanistan’ı ülkesinde yaşamakta olan Türklerin kültürel haklarını tanımaya ve geliştirmeye davet ediyoruz. Bu haklar, yalnızca uluslararası anlaşmalarla değil, insan hakları çerçevesinde doğuştan gelen evrensel haklardır.”