Özgener: Yangına sebep olanlara 'ibretlik' ceza verilsin

Orman yangınlarına sebep olanlara verilen cezaların yetersiz olduğunu belirten Özgener, "Bu felaketlerin sorumlularının en ağır ve caydırıcı, hatta 'ibretlik' bir şekilde cezalandırılmaları, bu ve benzeri felaketlerin insan eliyle oluşmasının önünü kesebilecek en etkin önlem olacaktır" dedi

  • Oluşturulma Tarihi : 30.07.2025 19:23
  • Güncelleme Tarihi : 30.07.2025 19:23
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Özgener: Yangına sebep olanlara 'ibretlik' ceza verilsin haberinin görseli

KEMAL ÖZKURT/ İzmir Ticaret Odası (İZTO) Mayıs Ayı Olağan Meclis Toplantısı, Meclis Başkan Yardımcısı Nevzat Artkıy’ın yönetiminde, Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener ve oda üyelerinin katılımıyla gerçekleştirildi. Toplantıya misafir olarak Foça Belediye Başkanı Saniye Bora Fıçı'da katılım gösterdi. Toplantıdaki konuşmasında ekonomik değerlendirmelerin yanısıra son günlerde meydana gelen yangınlar hakkında da konuşan Özgener, orman yangınlarına sebep olanlara verilen cezaların yetersiz olduğunu vurgulayarak, “u felaketlerin sorumlularının en ağır ve caydırıcı, hatta 'ibretlik' bir şekilde cezalandırılmaları, bu ve benzeri felaketlerin insan eliyle oluşmasının önünü kesebilecek en etkin önlem olacaktır" dedi. Yangınların sadece bireysel dikkatsizlikle değil, altyapı ihmalleriyle de bağlantılı olabileceğini belirten Özgener, elektrik şirketlerinin bakım sorumluluğunu titizlikle yerine getirmesi gerektiğini söyledi.

CEZALAR CAYDIRICI DEĞİL 

Orman yangınlarına sebep olanlara karşı verilen cezaların yetersiz olduğunu belirten Özgener, "6831 sayılı Orman Kanunu’na göre ormanları kasten yakan kişi, on yıldan az olmamak üzere hapis cezası ve on bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılıyor. Eğer bu suç, devletin güvenliğine karşı işlenen bir suç kapsamında ve bir örgüt faaliyeti çerçevesinde gerçekleştirilmişse, müebbet hapis cezası ve yirmi bin güne kadar adli para cezası söz konusu oluyor. Peki bu cezalar yeterli mi? Açık söylemek gerekirse, değil. Yaz aylarında çıkan yangın sayıları ve yanan alanların büyüklüğü bize çok net bir şey söylüyor: Bugünkü cezalar caydırıcı olmaktan uzak. İnsanlar hâlâ ateşi söndürmeden piknik alanını terk ediyor. Hâlâ anız yakılıyor, sigara izmariti atılıyor. Bu felaketlerin sorumlularının en ağır ve caydırıcı, hatta 'ibretlik' bir şekilde cezalandırılmaları, bu ve benzeri felaketlerin insan eliyle oluşmasının önünü kesebilecek en etkin önlem olacaktır. Bununla birlikte, taksirle yangına neden olanlar için cezanın alt sınırı yükseltilmeli; ateş yakmak, sigara atmak gibi hafif gibi görünen ama riskli davranışlara karşılık ise sadece para cezası ile yetinilmemelidir" dedi. Öte yandan, İzmir'de elektrik altyapsının da gözden geçirilmesi gerektiğini söyleyen Özgener, "Bununla birlikte, elektrik şirketlerinin kent genelinde bakım çalışmalarını titizlikle yapması, yapmadığı takdirde gerekli cezaların verilmesi konusu hepimiz için hayati önem taşıyor" diye konuştu. 

RAKİPLERİMİZİN GERİSİNDE KALIYORUZ 

Türkiye’nin ihracatçı imalat sanayi, özellikle ara malı, iş gücü ve finansman maliyetlerinde ciddi bir rekabet kaybı yaşadığına dikkat çeken Özgener, "Bu alanlarda rakip ülkelerle aramızdaki fark giderek açılıyor. Özellikle finansman maliyetleri, en büyük engellerden biri haline geldi. Yakın zaman önce avantajımız olan iş gücü potansiyelimizin, bugün dezavantajımız haline geldiğini, 2017-2018’den sonra avantajımızı yitirdiğimizi görüyoruz. Diğer yandan iş gücü maliyetleri artarken, verimlilikte aynı ivmeyi yakalayamıyoruz. Rakiplerimizin gerisinde kalıyoruz. Bu da birim üretim maliyetlerini daha da yukarı çekiyor. Sorun sadece maliyet değil; üretkenlikteki durağanlık da ciddi bir tehdit oluşturuyor. Tüm bu karşı karşıya olduğumuz ekonomik zorluklar, ülkemiz ekonomisinin belki de en zorlu sorunlarından birinin; “statik verimlilik kaybı” olduğunu bize gösteriyor. Eğer bu tabloyu tersine çeviremezsek, gelişmiş birçok ülkenin yaptığı dinamik verimlilik politikalarını hayata geçirmemizin her geçen gün daha zorlaşacağını düşünüyoruz" diye belirtti. 

RAKAMLAR BEKLENİN ÜZERİNDE KALDI 

Enflasyonu düşürmenin maliyetinin oldukça yüksek olduğunu belirterek yıl sonuna kadar faizlerin beklenen seviyelerin üzerinde olacağını vurgulayan Özgener, "Her ne kadar beklentilerimizde bir farklılaşma ortaya çıkmış olsa da halen doğru yolda ilerlediğimize inanıyoruz. Geldiğimiz bu noktada; 24 Temmuz Para Politikası Kurulu faiz kararı önem taşıyordu. Merkez Bankası politika faizini 300 baz puan indirerek, yüzde 43 seviyesine çekti. Kurul, ayrıca, gecelik vadede borç verme faiz oranını yüzde 49’dan yüzde 46’ya, gecelik vadede borçlanma faiz oranını ise yüzde 44,5’ten yüzde 41,5’e indirdi. Özetle, Merkez Bankası temkinli bir gevşeme stratejisi sinyali verdi. Bu noktada, Merkez Bankası’nın faiz indirim sürecinde ihtiyatlı bir hız izleyeceği anlaşılıyor. Eylül ayında yapılacak bir sonraki Kurul toplantısı öncesinde, Temmuz ve Ağustos aylarına ilişkin enflasyon verilerinin belirleyici olacağını düşünüyoruz" ifadelerini kullandı. 

YÜKSEK FAİZ İZMİR'E YATIRIMI SINIRLIYOR

İzmir ekonomisine ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Özgener, "İzmir’in ekonomik verileri, genel olarak ülke ekonomisine paralel seyrediyor; bazı alanlarda ise ortalamanın üzerinde. Protestolu senet ve karşılıksız çeklerde artış gözleniyor; bu durumun faiz yükselişinden kaynaklandığı düşünülüyor. Konut satışları ve fiyatları İzmir’de ortalamanın üzerinde. Aktif sigortalı sayısında İstanbul kadar olmasa da bir düşüş var; Türkiye ortalamasının ise altında. Firma verileri genel trende uygun. İmalatta kötüleşme yavaşlıyor, inşaatta düşüş sürüyor. Toptan-perakende ticaret artışta, tarım ve balıkçılıkta ise tablo pozitif. Özetle, yüksek faiz dönemi İzmir’de de yatırım eğilimlerini sınırlıyor; özellikle imalat ve inşaatta bu durum net şekilde görülüyor" dedi. 

Kaynak : HABER MERKEZİ