- İzmir
- 18.04.2025 00:07
Yerel seçimlerin ardından İzmir’de başlayan işçi ve memur eylemlerini değerlendiren Tosun, “Çözüm işten çıkarmak değil; uzun vadeli istihdam planlarıyla seçim odaklı işe alımları önlemek gerekiyor" dedi
KEMAL ÖZKURT – ÖZEL HABER -31 Mart Mahalli İdareler Genel seçimlerinin ardından İzmir Büyükşehir Belediyesi Başta olmak üzere Bayraklı, Çiğli, Menemen ve Dikili belediyelerinde birçok belediye çalışanın görevine son verildi. CHP’nin yönettiği İzmir Büyükşehir Belediyesine bağlı İZDOĞA’da 70’e yakın, İZELMAN’da 25, İZENERJİ’de 21 işçi kadro fazlalığı gerekçesiyle işten atıldı. DİSK’e bağlı Genel-İş’in örgütlü olduğu Dikili Belediyesi Jeotermal AŞ’de çalışan, aralarında sendika yöneticisi ve temsilcilerinin de bulunduğu 16 kişi işten çıkarıldı. Menemen Belediyesinde 375’i tek seferde olmak üzere seçim sonrası 400 işçi işten atıldı. Çiğli Belediyesine bağlı ÇİBEL Temizlik Hizmetleri ve Çiğli Gıda İnşaat Turizm Şirketlerinde çalışan DİSK/Genel-İş İzmir 8 No’lu Şube üyesi 147 işçi işten çıkartıldı. Son olarak ise İzmir Büyükşehir Belediyesi ile Tüm Belediye ve Yerel Yönetim Hizmetleri Emekçileri Sendikası (Tüm Bel-Sen) arasında Sosyal Denge Tazminatını içeren Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerinde uzlaşmaya varılamaması üzerine eylemler başlamıştı. CHP Genel Merkezi’ne kadar varan eylemlerden henüz bir sonuç çıkmadı. İzmir’de yaşanan bu eylemlerin neyden kaynaklandığı hakkında değerlendirmelerde bulunan Siyaset Bilimci Prof. Dr. Tanju Tosun, “Popülist istihdam politikaları herhangi bir parti veya belediye başkanı tarafından uygulansa da doğru değildir. Uzun vadeli stratejik istihdam planları oluşturulmalı ve seçim dönemi odaklı işe alımların önüne geçilmelidir” dedi.
SEÇİM ODAKLI İŞE ALIMLARIN ÖNÜNE GEÇİLMELİ
Yaşanan olaylar dikkate alındığında, işçi çıkarmalarının temel nedeninin yerel yönetimlerde istihdam arzı ve talebi arasında ihtiyaç temelli rasyonel istihdam politikasının oluşturulmamış olmasından kaynaklandığını belirten Tosun, “Parti ayrımı olmaksızın yerel yönetimler özellikle seçim sürecinde seçmen desteği arayışıyla bu dengeyi inşa etme konusunda hassas davranmıyorlar. Sonuçta özellikle bu dönemlerde işe alınanlar açısından bir mağduriyet oluşuyor. İşe alınanların bir süre sonrası arz fazlası var diye kurumla ilişiğinin kesilmesi de çözüm değil. Çözüm istihdam edilecek personellerin işe uygunlukları, liyakatleri ile iş tanımları arasında bir denge, uyumun oluşturulmasıdır. Bunun için de uzun vadeli bir stratejik istihdam planı geliştirilmeli, seçim odaklı işe alımların kapısı aralanmamalıdır. Aksi takdirde fatura ilgili süreçlerde popülist politikalarla işe alınanlara kesilmektedir. Eğer işten çıkarma konusunda başka bir seçenek yoksa, emek barışı konusunda bu çalışanlara yönelik destek programları uygulanarak, yeni iş bulmaları konusunda destek sağlanabilir. Bu destekler niteliğe göre istihdam kurslarından, kariyer danışmanlığına, geçici mali destek programlarına kadar uzanabilir. Bu tür program arayışlarına yönelmeden, çalışanların derhal kurumla ilişkilerinin kesilmesi emekçiler ve aileleri açısından da sorunlar yaratmaktadır” diye konuştu.
POPÜLİST İSTİHDAM POLİTİKALARI DOĞRU DEĞİL
Seçim süreçlerinde seçmeni etkilemek için uygulanan popülist istihdam politikalarının doğru olmadığını belirterek işin sonunda vatandaşların mağdur edildiğini ifade eden Tosun, “Çağdaş istihdam politikaları üretken emeğin fiziki ya da zihni donanımıyla paralel pozisyonlarda istihdamını gerektirir. Yoksa, salt particilerin referansıyla gerçekleşen işe alımlarda arz fazlalığının oluşması bütçesel anlamda da ciddi sorunlar üretir. Burada tutarsızlığın oluşmaması için emekçileri de dışlamadan niteliklerine uygun ve ihtiyaca uygun insan kaynakları politikası üretilmelidir. Seçmen tavlama amaçlı popülist istihdam politikalarını hangi parti ya da belediye başkanı uygularsa uygulasın doğru değildir. Seçimlere kısa bir süre kala yapılan bu tür işe alınmaların ardında iyiniyetli yaklaşım kadar, parti, aday oy maksimizasyonu sağlamaya yönelik stratejiler de olabilir” şeklinde açıklamalarda bulundu.
EYLEMLER KAMUOYUNDA BÖLÜNMEYE YOL AÇIYOR
İşten çıkarmalar sonucunda yaşanan eylemlerin yerel yönetimlere etkisinden çok kamuoyunda bölünme etkisi yarattığına dikkat çeken Prof. Dr. Tosun, “Bir kesim bu tür işten çıkarmalara olumlu bakarken, bir diğer kesim ise belediyeleri bu konuda sorumlu görmekte. Bu anlamda yapılması gereken; belediyenin bu tür kararlarının nedenini çok etkili bir iletişim stratejisiyle kamuoyunu bilgilendirmesi, alınan kararları kamuoyuna çok iyi anlatması gerekir. İşten çıkarılan emekçiler de kamuoyunda kendilerini daha iyi anlatacak, halkı bilgilendirecek, durumlarının net olarak anlaşılmasını sağlayacak yöntemler geliştirmeli. Hatta haklı oldukları noktalarda kentteki sivil toplum örgütlerini yanlarına çekme konusunda çaba sarfetmeliler. Eylemler karşısında Büyükşehir Belediyesinin nispeten hareketsiz kalması, sosyal demokrat, emek, emekçi dostu, taşeronluğu kaldıran bir belediye olmasıyla ilgili. Emekçi tasfiyesinin parti ve belediyecilik algısına negatif etki yapacağının da farkında. Bir tarafta emek, emekçi yanlısı belediyecilik anlayışı, diğer yanda bütçesel anlamda yönetilmek zorunda olan bir belediyecilik. Kanımca çok iyi istihdam politikalarıyla toplumsal barış zedelenmeden süreç yönetilebilir” ifadelerini kullandı.