Sayfa Yükleniyor...
Bu yıl 4’üncüsü düzenlenecek Tarım Şurası’nın çalıştayına katılan İlker Ağın, şuradaki önemli konulardan birinin su meselesi olduğunu vurgulayarak, alınacak kararlardan bağımsız olarak, hükümetin tarıma yaklaşımının en belirleyici faktör olduğunu ifade etti.
Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından düzenlenen Tarım Şurası’nın dördüncüsü için Ocak ayının sonunda Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’nın katılımıyla gerçekleşen şuranın resmi açılışıyla birlikte hazırlık çalıştayı da gerçekleştirildi. Türkiye’deki tarımın geleceğine yön vermek için düzenlenen çalıştaya katılan isimlerden biri olan Türkiye Ziraatçılar Derneği İzmir Şube Başkanı İlker Ağın, hazırlık çalıştayındaki gözlemlerini aktararak Nisan ayı sonunda gerçekleşecek asıl şura hakkında öngörülerini paylaştı. Şurada çalışmak üzere katılımcıların alanlarına göre çalışma gruplarına ayrıldığının bilgisini paylaşan Ağın, grupların yapacağı çalışmalar sonucunda bir sonuç bildirisi yayınlanacağını dile getirdi. Böylesi yüksek bir katılımla bir araya gelerek yapılan bu çalışmanın önemli bir iş olduğunu belirten Ağın, şurada ele alınacak konuları uygulama inisiyatifinin hükümetin elinde olduğuna vurgu yaptı. Tarımdaki sorunların ele alımında bütüncül bir yaklaşım izlenmesi gerektiğini de dile getiren Ağın, bu şurada diğerlerinden farklı olarak öne çıkacak konunun su meselesi olacağını dile getirdi.
Düzenlenecek şura hakkında bilgiler paylaşan Ağın, şurada yapılacak çalışmalar ile tarımın gelecek yıllarının planlamasına ilişkin değerli görüşlerin ortaya çıkacağını aktardı. Şuraya akademisyenlerin, sivil toplum kuruluşlarından (STK), odalardan ve kooperatiflerden temsilcilerin katıldığını aktaran Ağın, “Tarım Orman Bakanlığı tarafından dördüncüsü düzenleniyor. Sonuncusu 2019’da olmak üzere daha önce üç şura yapılmış. Zaman zaman böyle toplantılar bir yol gösterici olması açısından önemli. Hazırlık toplantısına katıldığımız şuraya 1339 katılımcının kaydı yapılmış, 87 farklı üniversiteden 251 akademisyen 229 da STK'lardan, katılım var. 178 katılımcı dışarıdan, 555 kişide de konuda uzman olarak tanınan isimlerden oluşuyor. Asıl şura 28-30 Nisan’da gerçekleşecek. Bu yapılacak olan şuranın hem bir resmi açılışı hem de onun hazırlık çalıştayı. Şuranın amacı Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından ‘katılımcı, kapsayıcı ve gelecek odaklı bakış açısıyla tarım, gıda, orman ve su sektörlerinde gelecek on yılları kapsayan planlamalar yaparak bu sektörün ihtiyaçlarına cevap verebilmek ve ülkemiz kalkınma hedeflerine katkı sunmak’ şeklinde açıklanıyor. Katılımcılar uzmanlıklarına göre 16 çalışma grubuna ayrıldı. Bu gruplar 1 ay daha çalışmalarına devam edecek ve 28-30 Nisan’da yapılacak asıl şurada tekrar bir araya gelerek çıkan sonuçlarla maddeler halinde bir sonuç bildirgesi hazırlanacak. BU bildirge ise 14 Mayıs’ta açıklanacak” ifadelerinde bulundu.
Yapılan şuralarda alınan karaların birer öneri olduğunu söyleyen Ağın, önemli olanın hükümetin bu kararlar üzerinden tarımı kurgulayış şekli olduğunu belirtti. Önceki şuradan kalma bazı konuların bu şurada tekrar gündeme geldiğini aktaran Ağın, “Daha önce 2019'da yapılan şuranın sonuç bildirgesine yer alan 60 maddeden Tarım Bakanlığı 38 maddeyi almış kendine hedef olarak. Bunlardan da kendi söylemlerine göre 35'i gerçekleşmiş ya da önemli ölçüde gerçekleşmek üzere. Benim dikkatimi çeken şeylerden birisi şu; 2019 Şurasında tarım sayımı karar alınmış. Bu şurada da Sayın Bakan bir tarım sayımı hazırlığı yapıldığını söyledi. Yani 2019'da böyle bir karar alınmış ama şu anda biz hala bu işin çalışmalarını yapıyoruz. Biz çıkan sonuçların somut olarak bizim tarımımıza, toplumumuza katkısının ne olduğunu görmek, hissetmek istiyoruz. Bir de bu şuradan çıkan kararlar ne olursa olsun bunlar bir kural, yasa değil. Yani Tarım Bakanlığı’nın bu kararları uygulamak gibi bir zorunluluğu yok. Bunlar deyim yerindeyse bir öneri gibi. Bir ortak akıl kararı oluşuyor burada ama bunları uygulama iradesi Merkez Hükümet veya Tarım Bakanlığı'nın inisiyatifinde. Yani asıl onların tarıma nasıl baktıkları, tarımı nasıl kurguluyor oldukları önemli. Örneğin tarımı bir şirketleşme üzerinden mi görüyorsunuz, kurguluyorsunuz? Yoksa tarımı gelişmiş ülkelerde olduğu gibi; küçük aile çiftçiliği, küçük ve orta işletmelerin desteklenmesi ve kooperatifleşmeler üzerinden mi kurguluyorsunuz? Bunlar önemli” dedi.
İzmir’de kooperatifleşme konusunda başarılı örnekler olmakla birlikte tarımın genelinde en önemli sorunların başında örgütlenme eksikliğinin geldiğini belirten Ağın, kooperatifleşmenin devlet politikası olması gerektiğini söyleyerek; “Tarımın iki ana üretim unsuru var. Bitkisel üretim, hayvansal üretim. Hayvansal üretim de bitkisel üretime bağlı. İkisi birbirini tamamlayan şeyler. Hani bozuk düzende sağlam çark olmaz denir ya. Onun için bu fotoğrafın toptan bütüncül bir bakış açısıyla değerlendiriliyor olması nihayetinde çok önemli. Fakat geçmişte baktığımız zaman AK Parti Hükümetlerinin tarıma yaklaşımı belli. Dolayısıyla asıl mesele biraz burada düğümleniyor. Süt üreticilerinin sorunları Türkiye'nin pek çok yerinde aynı. Ama İzmir'de farklı olarak ilave bir su sıkıntısı çekiyoruz. Ürün deseni çok değişti. Ama benim yine asıl altını çizeceğim şey ve yüksek sesle dile getirdiğim konu tarımda örgütlenme konusu. Eğer gerçekten tarımda planlamadan dışa bağımlılığa kadar sorunları çözmek istiyorsanız bu örgütlü yapıyı kurmaktan başka çareniz yok. Yerel yönetimlerin de İzmir’den başlayan ve ivmelenen tarım konusundaki çalışmaları sayesinde kimi başarılı kooperatif örnekleri ortaya çıksa da genel bir devlet politikası olarak kooperatifleşme yoluyla üretimin desteklenmesi gerekiyor” şeklinde konuştu.
Tarımsal üreticim sürecinde üretim ilişkilerinin birbirine sıkı sıkıya bağlı olduğunun altını çizen Ağın, bu yılki şurada su konusunun öne çıktığını belirtti. Küçük Menderes havzasındaki sorunun bütün Türkiye’nin sorunu olduğunu söyleyen ve maden tehdidine dikkat çeken Ağın açıklamalarını şu şekilde bitirdi: “Tarım alanlarının tarım dışı kullanımı çok önemli bir sorun. Kaçak yapılaşma tarımda çok önemli bir sorun. Hatta su üzerinden gidelim. Suyu miktar üzerinden kontrol altına alamamak çok önemli bir sorun. Su ve planlama konusu ele alınırken bütün bu tehditler üzerinden gitmek daha doğru. Su varlıklarına yönelik tehditlerde Efem Çukuru, Kozak biraz kuzeyimizde Çanakkale, Kaz Dağları, biraz güneyimizde Akbelen buna benzer madenleri de öne çıkarmak, vurgulamak ve bir an önce bu eko kırım faaliyetlerini durdurmak gerekiyor. Bu şurada dikkat çeken konulardan biri kuraklık ve iklim değişikliği sorununun biraz daha öne çıkıyor olması. Bizim su kıtlığımız, gün geçtikçe daha da can yakıcı olarak hissediliyor. Bu toplantılarda dikkatimi çeken biraz daha suyun öne çıkıyor olması. Orada hayvancılık su ilişkisi üzerinden konu açıldığı zaman bizim Küçük Menderes Havzası örneğini verdim. Ama bu sadece Küçük Menderes Havzası ya da İzmir'le ilgili bir şey değil. Bütün üretim ilişkileri her alanda birbirine bağlıdır ama tarımda daha sıkı bir şekilde bağlıdır. Sizin şeker pancarı politikalarınızın süt fiyatlarının artışında etkisi vardır. Dolayısıyla tarım bütüncül bir bakış açısıyla değerlendirilmeli. Tarımda ancak kamucu bir yaklaşımla yol alabilirsiniz. Bu şuradan çıkacak kararlar ne olursa olsun burada merkezi hükümetin bakış açısı belirleyici. Yani kamucu bir yaklaşımla mı değerlendirecek? Yoksa herkes kendi sorununu çözmeye mi çalışacak? Şimdi siz bir konuda bütün sorunları istediğiniz kadar halledin. Sizin sorunlarınız diğerlerine bağlı. Yani hepsinin aynı anda toplam bir bakış açısıyla değerlendirilmesi lazım. Tarımda bu özellikle çok daha önemli. Ne kadar iyi fikirleriniz, önerileriniz olursa olsun sizin bağlantılı alanlarınız çok fazla olduğu için o alanlardaki aksaklılar size yansır. Tabii bu şurada bütün bunlar dile getirilmekle beraber sonuç bildirgesinde hedeflenen maddelerde göreceğiz. Orada çevreci yaklaşımı da planlama anlayışını da görmüş olacağız. Her şeye rağmen umudumu korumak istiyorum.”
BERKAY ERDEN