- İzmir
- 28.04.2025 15:31
Çiğli İleri Biyolojik Atıksu Arıtma Tesisi’nin 4. fazının açılışında açıklamalarda bulunan Başkan Tugay, “Konuşan başkaları olacak şovlar yapan başkaları olacak, iş yapan biz olacağız. Bundan şüpheniz olmasın” dedi
SEMİ TEKTAŞ / İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin daha temiz bir Körfez hedefiyle yapımı tamamlanan, 1 milyar TL yatırımla Türkiye’nin en büyüğü haline gelen Çiğli İleri Biyolojik Atıksu Arıtma Tesisi’nin 4. fazının açılışı gerçekleştirildi. “Körfezin nefesi Türkiye’nin lideri” sloganıyla açılışı yapılan tesis ile beraber İzmir’in arıtma yükünün yüzde 96’sını karşılayan Çiğli İleri Biyolojik Atıksu Arıtma Tesisi’nin kapasitesi yüzde 36 artırıldı. Törene İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu, CHP Parti Meclisi (PM) Üyesi Baran Bozoğlu, CHP İzmir Milletvekilleri Ednan Arslan, Ümit Özlale, Rıfat Nalbantoğlu, Yüksel Taşkın, İzmir Büyükşehir Belediyesi eski Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, CHP’li belediye başkanları, CHP’li İlçe Başkanları, Büyükşehir daire başkanları, meclis üyeleri ve oda ve birlik başkanları ile çok sayıda yurttaş katıldı.
Çiğli İleri Biyolojik Atıksu Arıtma Tesisi’nin 4. fazının açılışında konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, “Biraz önce şöyle düşündüm, İzmir’in İzmir’i savunan bir ordusu var. Bugün gerçekten bir onur, gurur yaşıyoruz. Uzun yıllar boyunca İzmir ne yazık ki arıtmasız bir şehirdi. En büyük hayallerden biriydi. Bu yolda çalışmaya başlayan Çiğli Arıtma Tesisi çok büyük emek verdi İzmir’e. En son bir 4. fazın yapılması gerektiği biliniyordu. Değişik nedenlerle epey bir süre aksadı. 2023 yılında temeli atıldı. İzmir için çok önemli olduğunu biliyorduk. Körfez’de sorun çıkmadan önce İZSU Genel Müdürlüğü ile bir an önce bitmesi için konuşmuştuk. O günden bugüne İZSU Genel Müdürlüğümüz bu tesisi bitirdi. Türkiye’nin en büyük tesisi olarak İzmir’imize hizmet edecek” dedi.
Tutuklu İBB Başkanı İmamoğlu’na selam yollayan Tugay, “Böyle güzel anlarda ne yazık ki içimizde burukluk oluyor. İSKİ Genel Müdürümüz buraya gelmişti. İşbirliklerimiz vardı. Ama 2 gün önce gözaltına alındılar. Hüznümüzü daha da katladılar. Böyle anlarda yapılan haksızlıkları unutmadığımı söylemek adına, Ekrem İmamoğlu’na değerli bürokratlarımıza selam söylemek istiyorum” diye konuştu.
İzmir için daha çok çalışacaklarının ifade eden Tugay, “İzmir’e ne olursa olsun sahip çıkacağız. İzmir Büyükşehir Belediyesi ailesiyle, çalışanlarıyla, şirketleriyle ayrı ayrı gurur duyuyorum. Bizler sadece konuşan değil yapan tarafta olacağız. Konuşan başkaları olaca, şovlar yapan başkaları olacak, iş yapan biz olacağız. Bundan şüpheniz olmasın. Ben hayatım boyunca elde ettiğim tüm başarıları emeğimle hak ettim. Böyle bir belediye başkanınız var. Bu şehrin evladı olarak yaptım bunu. Çok çalışanların karşısında hiçbir gücün duramayacağını gördüm ve öğrendim. Bu yüzden İzmir için çalışacağız, kendi evlatlarımızın geleceği için çalışacağız. Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi, bizim yalnızca bir tek şeye ihtiyacımız vardır, çalışmak. Değerli İzmirliler bizim sloganımız bu; bize çok çalışmak yakışır” diyerek sözlerini tamamladı.
“5’NCİ FAZI GECİKTİRMEYELİM”
İzmir’in 5’inci faza ihtiyacı olduğunu belirten Tugay, “Dört faz İzmir’in arıtmasını karşılıyor ama bir tane yedek olması için beşinci faz ihtiyacı var. Bunu geciktirmeyelim, projelendirelim istiyoruz. Benim hayalim görev süremde yapılması. İzmir’e dair her türlü projede İzmir’in desteğini bekliyoruz. Bundan sonra daha yapıcı bir tavır olabilir. Bize gerçekten İzmir’in siyasetçilerin sahip çıkması lazım. Hükümetin temsilcisi olan İzmir’in siyasetçileri, İzmir’in sorunlarını çözmede İzmir Büyükşehir Belediyesine destek olmalı. Pozitif bir şekilde kavgasız gürültüsüz süreç geçirelim istiyoruz” dedi.
“ÇÖZÜM İZMİRLİLER GİBİ MÜCADELE ETMEK”
CHP PM Üyesi Baran Bozoğlu, “Bugün yaşadığımız süreçte sıkıntı ile karşı karşıyayız. Hafta sonu İSKİ’nin değerli genel müdürü ve yardımcılarına, belediye bürokratlarına haksızca gözaltı süreci yaşandı. Bilimden, emekten ve gerçeklikten kopmuş bir süreci hep beraber yaşıyoruz. Bu süreci benzetmek hatalı olmayacak; 600 yıl önce Avrupa’da yaşanan Engizisyon Mahkemeleri ve cadı avının yapıldığı dönemi hatırlatıyor. Bu cadı avı döneminde ne oluyordu? Birileri gerçeklikten kopuk bir şekilde dünyada cadıların olduğunu ve insanları yönettiğini falan anlatıyorlardı. Buna garip bir şekilde birçok insan inandı, inanmayanlar da başlarına bir şey gelmesin diye böyle bir şeyi kabul ettiler. Avrupa’da böyle gerçek olmayan bir durum yüzünden binlerce insan işkence ile öldürüldü, hapse atıldı. Avrupa’da yaşanan bu sürecin şua anda Türkiye’deki süreçten farkı yok. Gerçeklikten öte, ortada kanıtsız iddiaların olduğu süreçte İstanbul ve Türkiye’nin muhafızı olan, iktidarın karşısında en güçlü aday olan Ekrem İmamoğlu’nu Silivri zindanına gönderdiler. Bunun Engizisyon Mahkemeleri’nden ve Avrupa’nın karanlık döneminden farkı yoktur. Totaliter rejimleri engelleyebilecek haklar vardır. Birincisi insan hakkı, ikincisi medeni hukuktur, basın özgürlüğüdür. Bütün bu kanallar tıkandığından bu totaliter rejimler hayatımıza gölge gibi çöker. Kiminin diploması bir anda iptal olur. Örneğin birileri sizin nikahınızı iptal edebilir, lise sınav kağıdını çıkartıp lise, üniversite ve yüksek lisans diplomanızı iptal edebilir. Bunun karşısındaki çözüm çok net; İzmirlilerin yaptığı gibi mücadele etmek” dedi.
“BU ÜLKEYİ TOKİ Mİ YÖNETİYOR?”
Bozoğlu, “Ekrem İmamoğlu’nu sadece cumhurbaşkanı adayı olduğu için değil İstanbul’u ranta teslim etmediği, yanlış projelerin önüne geçtiği için bu süreci yaşadığını görebiliyoruz. Geçtiğimiz gün Sazlıdere Barajı’nın Kanal İstanbul ile yok edileceğini görmüştük. İmamoğlu, hukuki süreçleri yürüttü ve toplumu kucaklayarak İstanbul’u korumak için mücadele etti. İSKİ de havzayı korumak için o projenin olmaması gerektiğini söyledi. Buna rağmen TOKİ, havzanın içinde 700 binden fazla insanın yaşayacağı betonu dökmeye başladı. Bir kurum düşünün Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı. Bu bakanlık içinde Meteoroloji Genel Müdürlüğü var. Bu müdürlük diyor ki; İstanbul, Trakya büyük bir kuraklıkla karşı karşıya. Aynı bakanlık içinde TOKİ adında idare bu riski görmeden oraya binalar yapıyor. Bir tarafta bilim var bir tarafta beton, ölüm, susuzluk var. Buradan sormak gerekiyor. Bu ülkeyi kim yönetiyor, bu kararları kim alıyor? Seçilmişler İstanbul’u korurken öbür taraftan atanmış bir bürokrat kafasına göre karar verebiliyor. Bu ülkeyi seçilmişler mi yönetiyor yoksa TOKİ bürokratları mı? Buna yanıt verilmesi lazım” değerlendirmesinde bulundu.
“YÜREĞİNİZ VARSA AÇIKLAYIN”
Bozoğlu, “Geçtiğimiz yaz CHP olarak Su ve Kanalizasyon İdareleri’nin genel müdürleri ile toplantı yaptık. O toplantıda şöyle bir tespitimiz oldu; büyük kentlerde idareler su sağlamak, doğayı korumak için başvurdukları kredi başvuruları Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi’nin bürokratları önünde bekletildiğini öğrendik. Aynı zamanda istihdamı arttırmak için beklediğimiz norm kadroların yine ofislerde bekletildiğini gördük. Ne yaptılar? Beklediler, izlediler ve sessizce ellerini ovuşturdular. Gediz Havzası’na fabrikalar pisliklerini atarken gözlerini kapattılar, kulaklarını kapattılar. Körfez’de böyle bir problem oluşurken siyasi şovlarını yapmaya devam ettiler. Çünkü onların derdi İzmir değil kendi siyasi rantları. Bir gün daha fazla koltukta oturmak için İzmirliler’in bu problemi yaşamasına sebep oldular. Bakanlıkta çalışmış denetçilik yapan birisi olarak söylüyorum; Gediz Havzası’nı kirleten fabrikalara sürekli atıksu izleme cihazları takın dedik. Yüreğiniz varsa paylaşın, hangi denetimleri yaptınız? Belediye başkanımızın yurtdışı toplantısını bekleyip İzmir’de siyasi şov yaptılar. Biz bu insanları çok iyi tanıyoruz. Ergenekon, Balyoz’dan da tanıyoruz İzmir Körfezi’ne karşı sessiz kaldıklarından da tanıyoruz, onlarla nasıl mücadele edeceğimizi çok iyi biliyoruz. Bu mücadeleyi biz emek, bilim ve halkımızla veriyoruz. O nedenle genel başkanımız her hafta başka kentte mücadeleyi büyütüyor. ASKİ’de en büyüğünü üreten birisiydim, şimdi Türkiye’nin en büyüğünün açılışında olmak beni mutlu etti. Bunun kendi özkaynaklarıyla yapılması çok değerli. Bir kontrol edelim ama bu tesis Avrupa’nın da en büyük ikinci tesisi olabilir. İzmir, kendisini Avrupa ile yarışmaya hedefliyor. Bütün kesintilere, baskılara rağmen bu projeleri hayata geçiren belediye başkanımıza teşekkür ediyorum. Kendisi doktor olarak sakinliği ile siyaset simsarlarına karşı dirayetli durdu. Mücadelesini işiyle ortaya koydu” diyerek sözlerini tamamladı.
“GECE SAATLERİNE KADAR ÇALIŞTIK”
İZSU Genel Müdürü Gürkan Erdoğan, “Bu kampüs 2000’li yılların başında hayata geçti o günden bugüne hep dördüncü faz hayali kuruldu. Bu hayali bugün gerçekleştiriyoruz. Ülke ve belediye olarak zor ekonomik koşullardan geçiyoruz. Bu dönemlerde göreve geldikten sonra sıkı bir tasarruf ve personel politikası uygulayarak, yatırımlarımızı önceleyerek bu zamana geldik. İçinde bulunduğumuz tesis Türkiye’nin bir numaralı arıtma tesisi. Torbalı’da da İzmir’in ikinci tesisini açmıştık, yaklaşık üç ay sonra da İzmir’in üçüncü büyük arıtma tesisini açacağız. İzmir’in tepesinden Körfez’e baktığınız zaman 7 tane gemi görürsünüz. Bu gemilerin amacı çamuru almak ve tesise getirmek. Bu yatırımlarımıza da devam edeceğiz. Sadece bunlar değil sessiz sedasız yağmur suyu ayrıştırma çalışmalarımızı da yürütüyoruz. İZSU ailesi olarak verdiğimiz sözü yerine getirmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Bu tesisi yüklenici firmamız da çok zor şartlarda Nisan ayı için tesisimizi yaptı. Bu tesis yapılırken devlet memuru mantığı ile değil gece saatlerine kadar çalıştık. Bahsederken bile duygulanmamak için kendimi zor tutuyorum. Buradan İSKİ Genel Müdürü Şafak Masa’ya selamlarımı iletiyorum. Bütün kalbimiz kendisiyle” diye konuştu.