- İzmir
- 12.09.2025 11:25
İzmirliler bireysel silahlanmaya ilişkin değerlendirmelerde bulunurken; Av. Erdem Oktar, “Bu durum yalnızca bireysel değil, hukuk devleti açısından yapısal bir sorun olarak değerlendirilmelidir” dedi
Geçtiğimiz günlerde İzmir’de, 16 yaşında olduğu belirlenen E.B. isimli şahıs, Salih İşgören Polis Merkezi’ne pompalı tüfekle saldırı düzenledi. Söz konusu saldırıda 1. Sınıf Emniyet Müdürü Polis Başmüfettişi Muhsin Aydemir ve polis memuru Hasan Akın şehit oldu. Yaralıların da bulunduğu olayda, E.B. de yaralandı. İzmir’deki bu saldırıyla birlikte Türkiye’de son günlerde sıkça yaşanan silahlı şiddet olayları, bireysel silahlanmaya ilişkin tartışmaları yeniden gündeme getirdi.
İzmir Barosu İnsan Hakları Merkezi’nden sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Erdem Oktar, bireysel silahlanmanın hukuki boyutunu değerlendirdi. Konu hakkında İLKSES TV’ye görüşlerini ileten vatandaşların çoğu bireysel silahlanmaya karşı olduğunu aktarırken, bazı vatandaşlar ise silah bulundurmanın suça karşı caydırıcı olabileceğini belirtti.
Bir diğer vatandaş ise bireysel silahlanmaya karşı olmadığını ancak bunun, bireylerin belirli kontrollerden geçerek sağlanması gerektiğini vurguladı. Bu durumun kişilerin kendilerini emniyette hissetmesini de sağlayabileceğini ifade eden vatandaş, şunları aktardı:
“Ben bireysel silahlanmaya karşı değilim. Kişilerin kendilerini emniyette hissetmeleri için taşıma anlamında olmasa da evde bir silah bulunması bence çok anormal bir durum değil. Bu aynı zamanda bunu yaparken belirli sağlık kontrollerinden ve psikolojik testlerden geçtiği için bireyler ruhsata bağlı kontrol anlamında da yasal olmayan silahlanmaya göre çok daha iyi olur diye düşünüyorum. Devlet bu anlamda hem kişilerin belli ölçüde güvenliğini ve silahı kontrol edebilir hem de kişilerin yasal olmayan şekilde silah edinmelerini bir şekilde önleyebilir. Bence bu anormal bir şey değil. Ben bunu normal karşılıyorum. Silahlanmaya bağlı olaylarda ise silahların yasal olarak mı yoksa yasal olmayan yollarla mı edinildiğine de bakmak gerek diye düşünüyorum. Ben bunların çoğunluğunun yasal olmayan şekilde elde edilen silahlarla yapıldığını düşünüyorum. Belki kontrollü şekilde bakıldığında bu işlemleri yapmak çok kolay eğil. Hatta bireysel silahlanmanın suç işlenmesi anlamında caydırıcı olduğunu düşünüyorum.”
Öte yandan İLKSES TV ekranlarına konuşan bir diğer vatandaş da bireysel silahlanma konusuna karşı olduğunu belirtti. Kişilerin kendilerini güvenli hissetmek amacıyla silahlanmaya yönelebilecekleri konusunu da değerlendiren vatandaş, bunun devletin iç politikalarına bağlı olduğunu belirtti. Vatandaş, konuşmasına şu ifadeleri kullandı:
“Kesinlikle karşı olduğum bir konu. Yalnızca bize has değil, bu konunda tüm dünyada çok büyük bir tehlikeye dönüştüğünü görüyoruz. Türkiye’de 29 milyon bireysel silah olduğundan bahsediliyor ki bu neredeyse her 3 kişiden birinin belinde silah olduğunu anlamına geliyor. Bu beni şahsi olarak ürkütüyor ki daha da güçsüz olduğunuzda daha da ürkersiniz. Beline silah koyan herkes kendini çok fazla güçlü hissettiği için olağanüstü daha zararlı. Sadece silah sanayii para kazansın diye insanların silahlandırılması bence olumsuz sonuçlanıyor. Bence olmaması gerekiyor. Bunun için devlet örgütlenmesi diye bir şey var. Silaha külliyen karşı değiliz zaten. Askerde poliste yine kısmen olabilir, Avrupa’nın bazı ülkelerinde o da yok. Eğer devletiniz kendi iç politikalarında yeterince güçlü değilse bireysel olarak silahlanma başlıyor ve bu bir yarışı getiriyor. Ama devletiniz yeterince güçlü refleksler geliştirip yasaları uygulayınca böyle bir şeyin yaşanmayacağını düşünüyorum.”
Bir başka vatandaş ise öldürücü bir aletin sevgi ya da barış getirmeyeceğini vurgulayarak, “Bu konuda pek iyi bir şey düşünmüyorum. Birçok ülkede böyle bir özgürlüğün getirilmesinin sonuçlarını görüyoruz zaten. Mesela Amerika’ da okul ateş açan, insanları öldüren kişileri görüyoruz. Bence insanlara öldürücü aletler vermeden önce insanların akıl sağlığının, eğitiminin yeterli olup olmadığına sağlıklı bir şekilde bakılmalı. Genel olarak belli bir testten geçilmesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü öldürücü bir aletin sevgi ya da barış getirdiğini düşünmüyorum” açıklamasında bulundu.
İzmir Barosu İnsan Haklarından Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Av. Erdem Oktar, Türkiye’deki bireysel silahlanmaya ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Ülke genelinde bireysel silahlanmanın azımsanamayacak bir boyutta olduğunu belirten Oktar, silaha kolay erişimi vurguladı. Oktar, açıklamasında şunları kaydetti:
“Türkiye’de bireysel silahlanma mevcut ruhsatlı silah, adli vakalara yansıyan ruhsatsız silah tespitleri ve silaha erişimin kolay olması gibi nedenlerle azımsanmayacak bir boyuttadır. Birçok ruhsatsız ve her ekonomik güce uygun silaha ulaşmanın mümkün olduğu düşünüldüğünde durumun önemi daha çok ortaya çıkıyor. Bu konuda Emniyet ve adliye verileri çok daha aydınlatıcı olabilir ancak hem yukarıda bahsettiğimiz adli ve toplumsal olgular hem de basına yansıyan araştırma-haberler birlikte değerlendirildiğinde bireysel silahlanmanın bir an önce durdurulması gereken bir sorun olduğu açık. Bireysel silahlanma, son yıllarda artan çeteleşme olayları, kadın cinayetleri, ekonomik anlaşmazlıkların şiddetle çözülmesi ve sokak şiddeti gibi olgularla birleşince, toplumsal güvenliği tehdit eden bir noktaya gelmektedir. Dolayısıyla bu durum yalnızca bireysel değil, toplumsal barış ve hukuk devleti açısından yapısal bir sorun olarak değerlendirilmelidir. Suç ve suçlu üreten zeminin düzeltilmesi de bireysel silahlanma konusundaki düzenlemeler kadar önemli bir husustur.”
Oktar, silahlanmanın önüne geçilmesi yönünde hukuken ne gibi önlemler alınabileceğine ilişkin şöyle konuştu: “Aslında bireysel silahlanmanın önüne geçebilecek hukuki önlemler mevcuttur. Mevcut yasal düzenlemeler kimlerin hangi şartlara göre silah ruhsatı alabileceğini, ruhsatsız silah satışının veya bulundurulması ile kullanılmasının yaptırımlarını çok açık şekilde ortaya koymaktadır. İlgili suçlara dair cezaların daha caydırıcı hale getirilmesi bir çözüm olarak düşünülebilir ancak yasadışı silah ticaretine karşı mücadelenin de önemi büyüktür. Yasadışı silah ticaretine karşı çok daha esaslı mücadele yürütülmek durumundadır. Silaha erişimin bu denli kolay olmasının önü kapatılmalı, bu işin yasadışı ticaretini yürütenlere karşı politika geliştirilmelidir. Altını çizmekte fayda görüyorum; insanların silahlanma isteği ekonomik, sosyal ve politik yönleri de olan bir olgudur. Sadece bu istek değil, silahlanma isteğinin hızla karşılanabilir olmasının da bireysel silahlanmadan arındırılmış bir ülke politikası üretmeden ortadan kaldırılması çok zordur.”
Son olarak 18 yaşından küçük çocukların silaha erişimi ve sonrasındaki hukuki sürece de değinen Oktar, değerlendirmesini, “18 yaşından küçük bir çocuk ruhsatsız silah edindiği taktirde kanundaki usul ve esaslara göre yargılanarak cezalandırılacaktır. Burada esas sorun okuluna gitmesi, gelecek hayalleri kurması, arkadaşlarıyla eğlenmesi, gülüp oynaması gereken gençlerin neden silah sahibi olmak istediği, bu silahları kullandığıdır. Bu çok ciddi sosyo-ekonomik-eğitimsel ve psikolojik araştırma isteyen bir husustur. Tüm bu veriler bireysel silahlanmanın boyutları konusundaki endişeleri haklı çıkarmaktadır” ifadeleriyle tamamladı.
Kaynak : BERKAY ERDEN