Sayfa Yükleniyor...
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde ve TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi ve birçok üniversitenin katkılarıyla düzenlenen ‘Deprem ve Yapı Bilimi Günleri’ adlı panelde konuşma gerçekleştiren İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, “Bahanelere sığınmayacağız” dedi
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde düzenlenen ‘Deprem ve Yapı Bilimi Günleri’ panelinde, yapı güvenliği ve afetlere karşı alınması gereken önlemler tartışıldı. Panelde konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, depreme karşı sorumluluğun kamu yönetimlerinde olduğunu vurgulayarak, “Bahanelere sığınmayacağız” dedi. Bayraklı’daki riskli yapıların dönüşümü için süreci başlattıklarını belirten Tugay, güvenli kentler için kararlı adımlar atacaklarını ifade etti.
Bugün 6 Şubat'ın yıldönümü olarak sayılabilecek bir gün olduğunu belirten Tugay, “Yaşanan her şeyin sorumlusu kamu yönetimleri. Bugün kamusal yetkiyi kullanan, o yönetim sorumluluğunu almış olan herkesin bunu idrak etmesi lazım. Yani halkın kendi kendine çözüm üretilmesi beklemek kadar yanlış bir önlem olamaz. Hangi sıkıntılar ne yapacaklarını da bilemiyorlar. Çoğunlukla da zaten güçleri buna yetmeyecek için korkuyla o şeyden uzaklaşıyorlar. İzmir’de 2023’te yaşanan depremi ben de yaşadım. Karşıyaka Belediye Başkanı'ydım. O gün bana ne düşündüğümü sorduklarında ‘hazır değilmişiz’ dedim. Bayraklı’da çöken binalara baktık. Birçok insan hayatını kaybetti. Bu durumu önceden düşünmemiş olmamız, önlem almadığımız gerçeğiyle yüzleştiriyor. Ben ve benim yetkim altında çalışan tüm arkadaşlarımız da bir an önce derhal en hızlı şekilde çözüm üretmek için çalışacağız. Bahanelere sığınmayacağız” Dedi.
Engelli insanların artışındaki nedenlerden birinin doğal afetler olduğunu vurgulayan Tugay, “6 Şubat depreminden sonra kaç kişinin engelli haline geldiğini bilen var mı bilmiyorum. Ben de bilmiyorum. Çünkü böyle bir veriyi anlatan yok. Yaralanan ve bugün engelli olarak ağır sorunlar yaşayan insanların sayısının yine on binlerce olduğunu biliyoruz. 2020 İzmir depreminden sonra bir miktar kentsel dönüşüm çalışmaları oldu. Bizler de mikro bölgelerdeki çalışmaları hızlandırdık. İnsanlığın ve insanlığa dair pek çok değerin yok olduğu anları yaşıyoruz. 6 Şubat deprem bölgesine gittiğimizde baktık. Yani buradaki binaları kendim gördüğüm için söylüyorum ki, o binanın orada yapımına nasıl izin verilmiş? Bunları söylerken, dönüp aynayı kendimize de sorabiliriz. Bazı binaların İzmir'de yapımına nasıl izin verilmiş? Ve bunları hiç mi gören olmadı? Deprem kesin olarak ortadan kaldırılamayacak bir durum. Bile bile bozuk zemin olan yerlere, basit mühendislik bilgisiyle yola çıkan biri o hataları nasıl yaptı? Devlet yapmasına ve o insanları oraya sokmasına nasıl izin vermiş? Türkiye'de aklı başında insan, bu sorunun cevabını bulmak zorunda. Son yangın felaketinde de, ortada ne denetleyen var, ne durduran var. Göz göre göre insanlar yanıyor. Bugün, hemen hemen bütün şehirler özellikle turistik bölgeler ve oteller devlet tarafından denetleniyor. Görüyoruz ki İzmir’de de durum aynı. Mühendislerimizin çalışmasıyla, riski olan binalarla ilgili ne olursa olsun, yapılması gereken adımı atacağız. İnsanların o güvensiz binalarda yaşamasını asla izin vermeyeceğiz. Belediyenin bütçesinden ne ayırmamız gerektiyse ayıracağız. Kimseyi çaresiz bırakmak gibi bir düşüncemiz yok” ifadelerini kullandı.
Ege Denizi'nde deprem fırtınası yaşandığını hatırlatan Tugay, “Acaba faydalardan dolayı bizi de etkileyecek bir durum olur mu diye düşünüyorum. Bu nedenle yapmamız gerekeni bir an önce yapmamız gerekiyor. Ne zaman doğru ve iyi bir şey yapmaya kalksak, birileri yalanlarla, iftiralarla üzerimize geliyor. Yani derdimizi anlatamıyoruz. İnsanlar binaların altında ezilip ölmesin, sakat kalmasın, sevdiklerini kaybetmesin diye bir şeyler yapalım diyoruz. İzmir Büyükşehir Belediyesi ne yapabilirse onu yapacak. Bazı kurumları da görevlerini yapmaya davet ediyorum. Yanımızda olmanız gerekiyor. Ancak bilin ki kamu yöneticilerinin bu işlerden kaçmalarının nedeni, birilerinin üzerinde oluşturduğu baskı. Basında, sosyal medyada, organize şekilde, planlı şekilde, birbirilerini maşa olarak kullanarak baskı altında tutuyorlar. Ben belediye başkanı olarak bu konuda yıkılmaz bir kale gibi durmaya hazırım. Çünkü o ölümleri gördüm, yıkımları gördüm. Ne düşündüm biliyor musunuz? Yani Allah korusun, böyle bir şey benim belediye başkanı olduğum şehirde yaşansa, yani suçluluktan ne yaparım bilmiyorum. Böyle bir vicdani sorunun altına girmek istemiyorum. Hiç kimse girmemeli ama bu sadece benim bireysel sorumluluğum altında değil. Hepimizin sorunu. O yüzden o ağır sorumluluğu hisseden insanların yanımızda olmasını istiyorum” diye aktardı.
Sözlerinin devamında ise Tugay şu sözlere yer verdi: “Bir şeyleri değiştirmek istiyoruz, düzeltmek istiyoruz. Dışarı çıkıp o adımları atmak zorundayız. Çünkü yıllardır konuşuyoruz. Yakın zamanda Bayraklı’da risk altında olan alanlar için gerekli süreci başlatıyoruz. İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin bütün imkanları benim. O imkanların tamamı burada kullanılacak. İmkanlarımızın elvermediği konularla ilgili ve uzun yılların eğitimiyle ilgili bizi eleştirmek kolay. Hadi bu yolu beraber yapalım. Yıllardır sorunlar aynı noktada kalıyor. Cesaretle üzerine gitmemiz bir an önce bir an önce insanlarımızı o riske kurtarmamız gereken büyük sorunumuz. Daha büyük bir sorunumuz yok. O yüzden ben üzerime düşeni yapacağım. Binaların sağlıklı ve doğru inşası içinde yetkimiz içerisinde ne gerekirse yapacağız.”
MERVE AĞRIÇ