Sayfa Yükleniyor...
21.Yüzyılda Ekonomi, Siyaset ve Teknolojide Asya Rönesansı Sempozyumunda, Asya ülkelerini kültürel, ekonomik ve siyasi açıdan değerlendiren, Emekli bürokrat ve yazar Ferit Apaydın, “Asya rönesansı özellikle Türk dünyası için büyük bir fırsat sunmaktadır” dedi.
AYSELİN UZUN - Günümüzde yaşanan ekonomik siyasi ve ekolojik değişimlerin ele alındığı 21.Yüzyılda Ekonomi, Siyaset ve Teknolojide Asya Rönesansı Sempozyumu 31 Ekim – 1 Kasım 2024 tarihleri arasında Ege Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü’nde gerçekleştirildi. Sempozyuma Ege Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Ens. Öğr. Üyesi Doç. Dr. Hamit Özman, Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Nadim Macit, Buhara İnovasyon Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Dilnoz Ruziyeva, Emekli bürokrat ve yazar Ferit Apaydın gibi isimler katılım gösterdi.
Özman, 21. yüzyılda ekonomi siyaset ve ekoloji açısından yaşanan değişimlere yer verdiği konuşmasında: “Rönesans kelimesi, yeniden doğuş yeniden canlanma anlamına gelmektedir. 19. Yüzyıl İngiltere yüzyılı idi. 20. Yüzyıl ABD. 21. Yüzyıl belki de pasifik yüzyılı olacak. Bunun için Asya ekonomilerini siyasi ve ekonomik ve teknolojik olarak gözlemlemek gerek. Satın alma gücü paritesi ile Asya’nın dünya milli gelirindeki payı yüzde 60’lara vardı. Bu politik bir gücü de beraberinde getiriyor. Rekabeti de getiriyor. Bunu konuşacağız. Sempozyumda toplamda 82 katılımcımız var. Katılımcılarımızın yüzde 47’si yurtiçinden, yüzde 53’ü yurtdışından. Sekiz ülkeden katılımcımız var. Sovyetler sonrasında özellikle 91-97 yılları arasında Türk dünyasındaki devletler ekonomik sıkıntılar yaşadılar ancak bugün güzel ilerlemeler elde ediyorlar” şeklinde konuştu.
Bizim bir hayalimiz vardı: Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü olarak Türk Dünyası, ile Türk Devletleri ile Ortak işler yapmak” diyerek sözlerine başlayan Macit, “Şimdi bu hayalimizi gerçekleştirmenin heyecanını yaşıyorum. Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü 6 anabilim dalında lisansüstü programları olan bir kurumdur. Ayrıca bünyesinde TÖBİR yani Türkçe Öğretim Birimi vardır. Bu Türkçe Öğretim Birimi’nde dünyanın birçok yerinden gelen öğrenciler güzel Türkçemizi İstanbul Türkçesi ile öğrenirler. Dil hem iletişimdir hem diyalogdur. Aynı zamanda bir toplumun nesnel gerçekliğini ortaya koymak için en önemli unsurdur. Onun için dil öğretmek hayat öğretmektir. TÖBİR’i Avrupa standartlarına ulaştırdık. Aynı zamanda son 6 yıl içerisinde 66 geniş tabanlı uluslararası sempozyum yaptık. Bu enstitümüz adına tarihe geçecek bir şeydir. İki konuya dikkat çekmek isterim, ilki: Türk dünyasının ve Türkiye’mizin yeniden varoluşu bilimdir, akıldır. İlmi esaslara dayalı beşeri etkinliklerle ne kadar değer üretirsek, hayata anlam katarsak o kadar çok şu yaşadığımız dünyaya katkımız olur. İkincisi: hakkı ve hukuku üstün tutmaktır. Bizim medeniyetimizin temeli budur” diye konuştu.
Ruziyeva ise gerçekleştirilen sempozyumun önemine dikkat çekerek “Dün bilim Kültür ve ticaretin canlı merkezi olan Buhara buna ek olarak entelektüel ve ekonomik gelişimin merkezi haline gelmiştir. Bu sempozyum vesilesiyle Asya Rönesansının dinamiklerini özellikle Asya ülkelerinin karşılaştığı fırsatları ve zorlukları daha iyi anlayacağız. Özbekistan Cumhurbaşkanımız Şevket Mirziyoyev’in belirttiği gibi “üçüncü Rönesansın eşiğindeyiz”. Ben bilim insanlarının bu dönüşümün gerçekleştirilmesinde ilk adımları attığına inanıyorum. Asya'nın yükselişini karakterize eden işbirliği ve yenilik ruhu bölgemiz için daha refah dolu ve sürdürülebilir bir gelecek inşa edecektir” açıklamasında bulundu.
Asya rönesansı kavramı Asya ülkelerinin kültürel, ekonomik ve siyasi güçlerini yeniden şekillendirme çabalarını ifade ettiğini belirten Emekli bürokrat ve yazar Ferit Apaydın ise yaptığı konuşmada“1980'lerden itibaren Singapur, Güney Kore, Hong Kong ve Tayvan gibi ülkeler etkili hükümet politikaları ve girişimci ruhlarıyla büyümelerini gerçekleştirmiş, sosyal ve ekonomik refah düzeylerini önemli ölçüde artırmışlardır. 21 yüzyılın ilk çeyreği ise Asya'nın giderek artan ve daha da geniş bir coğrafyaya yayılan jeopolitik ve ekonomik öneminin artışına tanıklık etmektedir. Bu bağlamda Asya rönesansı kavramı Asya ülkelerinin kültürel, ekonomik ve siyasi güçlerini yeniden şekillendirme çabalarını ifade etmektedir. Asya'daki politik dinamikler de bu dönüşümün ayrılmaz bir parçasıdır. Bu kavram Asya'nın kültürel ve bilimsel alanlardaki yeniden doğuşunu simgeler. Asya rönesansı özellikle Türk dünyası için büyük bir fırsat sunmaktadır. Türk dünyası Türk tarihi boyunca köklü bir geçmişe sahip olan ve kültürel zenginlikleriyle dikkat çeken bir bölgedir. Türk dünyası 2040 vizyon belgesi Türk devletlerinin gelecekteki hedeflerini belirlemek amacıyla oluşturulmuş bir stratejidir. Bu Vizyon Türk devletlerinin ekonomik işbirliğini güçlendirmek, kültürel etkileşimi artırmak ve siyasi dayanışmayı sağlamak üzerine odaklanmaktadır. Türk dünyası bu vizyon kapsamında, eğitim, bilim, teknoloji, ticaret ve enerji gibi alanlarda ortak projeler geliştirerek güç birliği oluşturmayı hedeflemektedir. Bu sempozyum Ege Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü ve Özbekistan Buhara İnovasyon Üniversitesi işbirliği ile gerçekleştirilmiştir. Türk dünyasının 2040 vizyonunda yer alan eğitim ve bilim alanındaki hedeflerine önemli bir katkı sunacağına inanıyorum. Asya rönesansının bir parçası olarak Türk dünyasının uluslararası platformda daha etkin bir rol alması hem bölgesel hem de küresel dinamikler açısından büyük önem taşımaktadır” ifadelerini kullandı.
HABER MERKEZİ