- İzmir
- 27.06.2025 20:14
‘Ulusal ve Uluslararası Perspektiften İnsan Haklarına Erişim’ adlı panelde, Türkiye’de ve dünyada yasaların pratiğe yansımasının suç oranına yaptığı olumlu etkilere dikkat çekildi
AYSELİN UZUN / İzmir Valiliği İl İnsan Hakları Kurulu ve Dokuz Eylül Üniversitesi ve Kamu Denetçiliği Kurumu tarafından İzmir İktisat Kongresi konferans salonunda ‘Ulusal ve Uluslararası Perspektiften İnsan Haklarına Erişim’ konulu panel gerçekleştirdi. Panele, İzmir Valisi Dr. Süleyman Elban başta olmak üzere; Dokuz Eylül Üniversitesi Dekanı Prof. Dr. Mert Ural, Dokuz Eylül Üniversitesi bünyesinden: Prof.Dr. Özlem Çakır, Prof.Dr. Gökhan Teknikler, Doç. Dr. Dilek Eser, Dr. Öğretim Üyesi Emin Koç, Türkiye Kamu Başdenetçisi Mehmet Akarca ve Dr. Öğretim Üyesi Yaşar Metin Özdemir katılım gösterdi.
Gerçekleştirilen panelin insan haklarına dikkat çekmek açısından önemine vurgu yapan Vali Elban, “Bugün çok kıymetli hocalarımızla birlikte gerçekleştirdiğimiz ‘Ulusal ve Uluslararası Perspektiften İnsan Haklarına Erişim’ panelinin iyi şeylere vesile olmasını ve yararlı olmasını temenni ediyorum. Sempozyumda sizlere konuşma yapacak çok değerli hocalarımız var. O nedenle sempozyumdan sonuna kadar yararlanmanızı da temenni ediyorum. Özellikle aramızda bulunan çok değerli hukuk insanı Mehmet Akarca sizlere önemli bilgiler aktaracak. O yüzden sözlerimi çok uzatmadan sözü hocamıza veriyor saygılarımı sunuyorum” dedi.
İnsan hakları olamadan ülkelerin kalkınmasının mümkün olmadığını dile getiren Mehmet Akarca, “İnsan hakları kavramı dünyada en çok kullanılan kavramlardan biridir. Adalet deyince insan, insan deyince de akla insan hakları geliyor. İnsan hakları sadece uluslararası anlaşmalarda ve anayasal metinlerde yazılı olmakla bir hüküm müsaade etmiyor. Önemli olan bunu taşınması. Yaşamınıza, bulunduğunuz şehre ve bulunduğunuz mahalleye, sokağa gelmesi ve hizmetin orada yerine getirmiş olmasıdır. Elbette en üstte adalet, adalet deyince de yargı akla geliyor. İyi işleyen bir yargı mekanizması emin olun insan haklarını, demokrasiyi, hukuk devletinin refahını, kalkınmanın, özgürlüğün ve saygın toplum olmanın en önemli güvencesidir.Onun için biz burada bu toplantıyı gerçekleştirirken, özellikle de temel aldığımız anlayış uluslararası alanda insan haklarıyla ilgili gelişmeler nelerdir? Yerelde de nasıl görmektedir? Bununla ilgili olarak biraz da görüşlerimizi ifade edeceğiz. Daha sonra Kamu Denetçiliği Kurumu’yla ilgili konuşacağız. Hepinizin malum olduğu üzere insan hakları deyince akla evrensel haklar gelir. Bu bireyin onurunu, özgürlüğünü ve güvenliğini koruma altına alır. İnsan Hakları kavramı tarihi farklı dönemlerine farklı şekillerde alınmıştır. Ancak özü değişmemiştir. Bunlar insanın, insan olarak varlığını onurlu bir şekilde sürdürebilmesi için gereken koşullardır. Dünya genelinde insan hakları tarihine baktığımızda bu değerlerin kanla, gözyaşıyla ve mücadeleyle kazanıldığını görmekteyiz. İnsanoğluna saygı göstermeden, barış, refah ve kalkınma mümkün değildir. Ülkemiz bu evrensel idare, anayasal ve kurumsal bir güçlü bir bağlılık göstermiştir. Anayasamızın 2. maddesinde yer alan ‘insan haklarına saygılı devlet’ ile de bu ortaya koyulmuştur” diye konuştu.
Türkiye'de il ve ilçeler bazında hizmet veren İnsan Hakları Kurumları’nın yapılan en önemli reformlardan biri olduğunu söyleyen ve bu konuda yapılan projelere örnek veren Akarca, “Bir toplumun medeniyet ölçüsü anayasasının mükemmelliğiyle değil, bu anayasanın ruhunu sokaktaki insana ne kadar dokunduğuyla ölçülür. Bu dokunuşu sağlamak, devletin olduğu kadar toplumun her bir ferdinin omuzlarındaki ortak ve kutsal bir görevdir. Değerli konuklar 20 yılı aşkın bir süredir geliştirilen ve vizyonel bir model olan İl ve İlçe İnsan Hakları Kurullarına gelince bu kurumların, insan haklarını merkez alan ve bunları bir kavram olmaktan çıkartan kurumlar olduğunu gördük. Bunlar vatandaşın ayağına demokrasi getiren kurumlardır. Malumunuz olduğu üzere insan haklarını yerel düzeyde korumak için Birleşmiş Milletler tarafından da desteklenen küresel bir arayışın parçasıdır. Dünyanın dört bir yanında devletten kendi idari ve kültürel yapılarına uygun olarak bu modelleri geliştiriyor. Son 20 yılda dünya çapında yaygınlaşan bir diğer yaklaşım ise İnsan Hakları Kenti hareketidir. Bu girişim insan hakları konularının çevik düzeyinde somut politikalarla hayata geçirilmesini hedeflemektedir. Bu açıdan insan hakları bakımından bu tarz projeler çok önemlidir” şeklinde konuştu.