- İzmir
- 12.05.2025 12:55
Bayraklı’daki tarihi Yahya Hayati Paşa Köşkü, yıllardır sahipsiz bırakılıp işgal edilerek harabeye döndü. Kent Gözlemcisi Hazman, tarihi yapıların ihmal edilmesinin İzmir’in kültürel mirasına büyük zarar vereceğini vurguladı
İzmir’in tarihsel olarak ilk yerleşim bölgesi olan Bayraklı’da bulunan ve 1894-1895 yıllarında İzmir Belediye Başkanlığı yapmış Rizeli Yahya Hayati Paşa’ya ait olduğu bilinen 30 odalı köşk, yıllardır kaderine terk edilmiş durumda. 2010 yılında çıkan yangın sonrası harabeye dönen köşk, bugün ne yazık ki tarihi mirasına yakışmayan bir şekilde kullanılıyor. Metruk durumdaki köşkün odaları, şu anda bir çiçekçi tarafından çiçek deposu olarak kullanılırken, bir diğer bölümde ise bir kokoreççi tezgâh açarak kokoreç pişiriyor. İzinsiz olarak işgal edilen bu tarihi yapı hem görsel hem de kültürel açıdan büyük bir tahribata uğramış durumda. Kent Gözlemcisi ve Araştırmacı Yazar Abdulkadir Hazman, böyle devam ederse eğer İzmir’e turist gelme potansiyelinin azalacağını vurgulayarak, “İzmir’de göz göre göre tarih yok ediliyor. Belediyeler bu işlere ciddi bir şekilde ilgilenmiyor. Kültür varlıkları yok olup gidiyor” dedi. Edinilen bilgilere göre; köşkün sahibi Yahya Hayati Paşa’nın vefatının ardından yapı, mirasçılarına kaldı. Mirasçıların, köşkü kamu malı olarak Bayraklı Belediyesi’ne devretmek üzere teklifte bulundukları ancak belediyenin bütçesinin yetersizliği gerekçesiyle bu teklifin kabul edilmediği öğrenildi. O günden bu yana köşk sahipsiz kaldı ve hızla çürümeye başladı…
İzmir’de pek çok tarihi yapının âtıl durumda olduğunu belirten Hazman, yetkilileri göreve çağırdı. Hazman, “Mirasçılar belediyeye müracaat etti ancak bütçenin yetersiz olduğu söylendi. Bu noktada İzmir Büyükşehir Belediyesi devreye girmeli ve bu köşkü ayağa kaldırmalı. Konumu ve yapısı itibarıyla köşk; konuk evi, müze, etüt merkezi ya da sanat merkezi gibi pek çok amaçla kullanılabilir” dedi. Hazman, belediyelerin sık sık bütçe yetersizliğini öne sürdüğünü ancak bunun gerçeği yansıtmadığını belirtti. “Kaynak var ama başka yerlere aktarılıyor” diyen Hazman, benzer bir durumun Konak’taki Latife Hanım Köşkü’nde de yaşandığını hatırlattı. Konak Belediyesi’nin de bu konuda ihmalkâr davrandığının altını çizen Hazman, “Konak Belediyesi de yıllardır Latife Hanım’ın yaşadığı köşkü kurtaramıyor. Basmane’de, tren garının karşısındaki Latife Hanım Köşkü de âtıl durumda bekliyor” ifadelerini kullandı.
Yahya Hayati Paşa Köşkü’nün çevresinin işgalciler tarafından kullanıldığını belirten Hazman, bu durumun yalnızca Bayraklı ile sınırlı kalmadığını vurguladı. Basmane’de, Anafartalar Caddesi’nde, pek çok tarihi binanın işgal altında olduğunu ifade eden Hazman, “Hurdacılar kapı, pencere, mermer gibi tarihi unsurları söküp satıyorlar. Bitpazarlarında ya da hurdacılarda bu parçalara rastlamak mümkün. Belediyelerin hurdacıları şehir dışına çıkarması ve bu alanları disiplin altına alması şart” dedi. Hazman ayrıca, tarihi yapıların çevresinin çitlerle çevrilmesinin ya da demir korkuluklarla korunmasının da yeterli olmadığını belirterek, “Bunlar çözüm değil. Binalar işlevsel hale getirilmezse yine sahipsiz kalıyorlar” diye aktardı.
Hazman, belediyelerin yalnızca kendi bütçeleriyle değil, valilikten sağlanan desteklerle de restorasyon çalışmalarını gerçekleştirebildiğine dikkat çekti. “Vatandaşlardan faturalardan kesilen bir pay valilik aracılığıyla bu tür projelere aktarılıyor. Yani bütçe tamamen belediyenin cebinden çıkmıyor. Bu destekten yararlanarak köşk gibi tarihi yapıların restore edilip işlevsel hale getirilmesi gerekiyor” diye konuştu. Hazman, “Örneğin bir vatandaşın restore etmek istediği tarihi bir evi varsa, projeyle valiliğe başvurduğunda restorasyon bedelinin bir kısmını devlet karşılıyor. Aynı şey belediyeler için de geçerli. Bu imkân varken bu binaların sahipsiz kalması kabul edilemez” dedi.
Tarihi yapılara sahip çıkılmadığı takdirde İzmir’in turizm kenti olma özelliğini kaybedeceğini savunan Hazman, “Böyle devam ederse İzmir’e gelen turist sayısında ciddi azalma yaşanır. Kültürel mirasa sahip çıkmak sadece bugünü değil, geleceği de korumaktır. Bu köşklerin, sinemaların, köprülerin yitip gitmesine göz yummak, kentin hafızasını yok etmek demektir. İzmir’de göz göre göre tarih yok ediliyor. Belediyeler bu işlere ciddi bir şekilde ilgilenmiyor. Kültür varlıkları yok olup gidiyor” ifadeleriyle sözlerini sonlandırdı.