- İzmir
- 24.04.2025 23:24
Deri sektörü açısından 2024'ü 'en büyük kayıp yılı' olduğunu belirten EDDMİB Yönetim Kurulu Başkanı Erkan Zandar, sektörü kurtarmak için üretim verimliliği ve katma değeri artırmaya yönelik acil adımlar atılacağını duyurdu
KEMAL ÖZKURT Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği, 2024 yılı olağan mali genel kurul toplantısını Ege İhracatçı Birlikleri binasında gerçekleştirdi. Toplantının ardından düzenlenen “İhracatın Yıldızları Ödül Töreni” ile sektörde öne çıkan firmalar ödüllendirildi. Katılımın yoğun olduğu etkinlikte, sektörün ihracat performansı değerlendiren, EDDMİB Yönetim Kurulu Başkanı Erkan Zandar, 2024 yılının deri sektörü için en büyük kayıp yılı olduğunu belirterek oluşan negatif tablonun 2025'te de pozitife dönmesini beklemedikleri ifade etti. Zandar, daralan pazarlar, azalan ihracatçı sayısı ve düşük katma değerli ürünlerle rekabetin zorlaştığını vurgulayarak, sektörde kalıcı bir iyileşme sağlamak için kapsamlı bir acil eylem planı hazırladıklarını duyurdu. Üretim verimliliği, profesyonel stok yönetimi ve katma değerli üretim olmak üzere üç ana başlıkta toplanan bu plan kapsamında Çin'deki başarılı uygulamaların incelendiğini ifade eden Zandar, hazırlanan planda ilk olarak stok yönetimi ve üretim verimliliği sorunlarına yoğunlaşacaklarını ve yok olmak üzere olan üretim tesislerini kurtarmayı hedeflediklerini aktardı.
2024 yılı ihracat rakamlarını paylaşarak deri sektörü olarak çok büyük bir kayıp yılı yaşadıklarını ifade eden Zandar, "Mart 2025 sonu itibarıyla Türkiye genelinde deri ve deri mamülleri ihracatı 399 milyon 748 bin dolar, Mart 2024’te ise 408 milyon 874 bin dolar seviyesindeydi. Yani yüzde 2,2'lik bir kayıp var. Ege Bölgesi özelinde ise bu rakamlar 2024’te 47 milyon 104 bin dolar, 2025’te ise 45 milyon 260 bin dolar olarak gerçekleşti. Burada da kayıp yüzde 4. İyileşmeye dair net bir işaret göremiyoruz. Şu an ihracat yapan firma sayısı oldukça azaldı. Eskiden Ege Bölgesi'nde 650-700 civarında ihracatçı firma vardı, şu anda bu sayı 300’ün altına düştü" diye konuştu. Zandar, “Eğer 2025'i 2024 ile eşdeğer kapatabilirsek bir başarı sayılır, mucize olabilir çünkü herşeyin yaşanabildiği bir dönemden geçiyoruz. Yarın ne olacağını bilmediğimiz için uzun vadede tahminde bulunmak çok zor ama bu işten en çok etkilenen her zaman dış giyim oluyor" dedi.
2025 yılının geri kalanında da deri sektörünü negatif bir tablo beklediğini belirten Zandar, "Keşke yılın ikinci yarısını pozitif ihracatla kapattık diyerek bitirebilsek ama görünüm ortada. Yıl sonunda tablo yine negatif olacak gibi" dedi. Katma değer düştükçe Türkiye'nin müşteri kaybettiğine de dikkat çeken Zandar, "Ürün gruplarına baktığımızda, deri denince akla gelen en büyük kalem hâlâ ayakkabı. Ayakkabıda 2024’ten 2025’e geçerken yüzde 8’lik bir düşüş var. Ancak 2023’e göre kayıp yüzde 34. O yıl savaşın başlarında ciddi oranda askeri postal ihracatı yapılmıştı. Sonra bir yasak geldi ve ihracat bir anda düştü. Bu, 2024’te büyük bir tersine dönüş yarattı. Bu da 2025’e eksi olarak yansıyor. Ege Bölgesi için önemli bir kalem olan kromlu deride fiyat ve maliyet sıkıntısı var. En düşük katma değerli ürünlerden biri olması da kaybı artırıyor. Düşük katma değerli ürünlerde Hindistan, Bangladeş, Pakistan gibi ülkelere kayış var. Katma değer düştükçe müşterimiz azalıyor. Çünkü biz bu ürünlerde pahalı kalıyoruz. Çıkış yolu için katma değeri ve verimliliği artırmamız gerekiyor. Yoksa gümrük vergileri ya da dış politikalardaki gelişmelerle bu işin üstesinden gelemeyiz" ifadelerini kullandı.
İhracat rakamlarını arttırmak, üretim tesislerini yok olmaktan kurtarmak için acil eylem planı olarak 3 başlık üzerine odaklanılması gereğini belirterek ve başlatılan çalışamalar hakkında da bilgiler veren Zandar, "Türkiye genelinde, deri sektöründe önümüzdeki 20 yıl boyunca yapılacak tüm planların organizasyon işi Ege Birliği’ne verildi. Bu kapsamda bir program hazırladık. Orta vadeli gelişim için ilk sorun, çok yanlış ve profesyonellikten uzak stok yönetimidir. İkinci konu ise üretim verimliliğidir. Kişi başına yaptığımız ürün verimliliği düzgün bir biçimde hesaplanmalı. 20 yıldır eski Alman teknolojisiyle üretim yapan tesislerimiz var, bunu kabul etmek zorundayız. Üçüncüsü ise katma değer ve markalaşmadır. Orta vadede en hızlı şekilde neyi çözebiliriz diye baktık ve ilk olarak stok yönetimi ile üretim verimliliğine odaklanmamız gerektiğine karar verdik. Bu işi dünyada en iyi kim yapıyor diye baktık, Çinliler öne çıktı. Bu kapsamda 10 günlük bir Çin seyahati gerçekleştirdik. Ne kadar tesis, fabrika ve işletme varsa hepsine gittik. Şu anda Çin tarafından bir program bekliyoruz. Amaç şu: Alt sektörler bazında dernekler üzerinden UR-GE çalışmaları başlatıp, Uzak Doğu’da bu işi profesyonelce yapan teknik personelleri buradaki işletmelere getirerek, UR-GE’ye katılan işletmelerin mevcut fiziksel durumlarının raporlanması sağlanacak. İyileştirme için gerekli teknolojik ve altyapı eksiklikleri ile stok yönetimindeki sorunlara ilişkin bir rapor hazırlanacak. Eksik olan tüm teknolojik altyapılarla ilgili de finansman kaynağı yaratacağız. Bu konuyla ilgili de Türk Ticaret Bankası ile görüştük. Bu şekilde, halihazırda var olan üretim tesislerini yok olmaktan kurtarmayı düşünüyoruz" diye belirtti.