Sayfa Yükleniyor...
Türkiye önemli bir gelir alanı yaratan turizm sezonuna girmeye hazırlanıyor. Turizmciler yabancı turistten yerli turistte göre daha umutlu. Yetkililer bu ekonomide dar ve orta gelirlinin tatile gitmesinin zor olduğunu belirtiyor
SEMİ TEKTAŞ-ÖZEL HABER Türkiye’nin turizm geliri 2023’te bir önceki yıla göre yüzde 16,9 artarak 54 milyar 315 milyon 542 bin dolara yükselmiş, bu dönemde ülkede tatil yapan ziyaretçi sayısı ise 57 milyon 77 bin 440 kişi olmuştu. Yeni sezonun ise haziran ayındaki Kurban Bayramı ile başlaması beklenirken turizmciler yeni sezondan beklentiyi çok yükseltmiş durumda. Özellikle yabancı turistin şimdiden ön rezervasyonları bir beklenti yaratmış durumda. Ama yerli turist için aynı şeyleri söylemek mümkün değil. Enflasyonun sürekli yükselmesi, alım gücünün düşmesi özellikle orta ve dar gelirlilerin tatil planlarını suya düşürüyor. Sezonun kısa olmasından dolayı tatil destinasyonlarının yüksek fiyatlar biçilmesi yerli turist tarafından eleştirilirken yabancı turistler için rahat tatil yapacakları bir alan yaratıyor. Türkiye Turizm Yazarları ve Gazeteciler Derneği Başkanı Haluk Özsevim, sezondan umutlu olduklarını belirtirken, “Mevcut duruma baktığınız zaman şu anda dolarda bir artış yok. Benzin fiyatları aşırı derecede oynamıyor. Personel fiyatları oturdu. Ama maalesef fahiş fiyatlar var piyasada” diye konuştu. Alaçatı Turizm Derneği Başkanı Kerem Ünsal ise fiyatların pahalı olduğu iddiasını eleştirerek “Aynı ürünü 100 liraya yiyebileceğiniz yerde var, bin liraya yiyebileceğiniz yerde var” diye konuştu.
Türkiye Turizm Yazarları ve Gazeteciler Derneği Başkanı Haluk Özsevim, haziran ayı itibariyle sezondan umutlu olduklarını belirtirken, artan maliyetlerden dolayı yerli turistin işinin zor olduğunu ifade etti. Sevim, “Sezonun ilk döneminde ön rezervasyonlar gayet olumlu geçti. Rusya’da, Almanya’da, İngiltere’de beklediğimiz ön rezervasyonları Türkiye olarak aldık. Fakat enflasyonun ve fiyatların aşırı derecede artışı turizmcinin çok zorlaştırıyor. Fiyatlar günden güne değişiyor. Bugün alabileceğiniz şeyi yarın alamıyorsunuz. Maliyetlerde de büyük bir artış var. Maliyetlerdeki bu artış otel fiyatlarına, uçak fiyatlarına, transfer fiyatlarına her şeye yansıyor. Yerli turistin de bu ekonomiyle, bu fiyatlarla gerçekten işi zor. Artan maliyetlerle birlikte otel fiyatları da artış gösterdi. Şu anki doluluk oranları bizim açımızdan olumlu seyrediyor. Bir kesimde de para var ve bu kesimde otelleri tercih ediyor. Ben haziran ayı itibariyle yine bütün otellerin veya turistik bölgelerin iyi bir sezon geçireceğine inanıyorum. Çünkü insanlar da şöyle bir durum var. Bu Avrupa içinde geçerli, Türkiye için de artık geçerli. İnsanlar ekonomileri elverişli ise paralarını tatile gidebilecek şekilde toparlıyor ve tatilini yapıyor” diye konuştu.
Tatil destinasyonlarında fiyatların çok yüksek olduğu eleştirisi ne cevap veren Sevim, mevcut durumda dolarda bir artışın olmadığını benzin fiyatlarının aşırı derecede oynamadığını ve personel fiyatlarının oturduğunu ama bu rağmen piyasada fahiş fiyatların oluğunu ifade etti. Sevim, “Özellikle böyle daha popüler destinasyonlarda bu fiyatları görüyoruz, duyuyoruz. Biz bile gittiğimizde bu fiyatlar ne diyoruz? Bu durumu şikâyette edemiyorsunuz. Kimseye de ‘Niye hamburgeri 800 liraya satıyorsun’ diyemiyorsunuz. Bu hususta denetimlerin olması gerekiyor. Fakat işin ilginç bir tarafı daha var. Herkes konuşuyor ama mekanlara da gidiyorsunuz doluluk oranları en üst seviyede. En çok şikâyet edenler yine gidenler. Kendilerini o mekanlarda göstermek için o ücretleri, o paraları da ödüyorlar. Olan burada her zaman olduğu gibi dar maaşlıya oluyor. Ekonomisi daha zayıf olan insanların tatil yapma gibi bir şansı yok. Maalesef üzülerek söylüyorum bunu. Çünkü fiyatlar uçmuş vaziyette. Diğer taraftaki insanlarda ekonomileri iyi gittiği sürece, hamburgeri 600 liradan yemiş, 800 liradan yemiş, pek önemsemiyor gibi bir görüntüsü de var. Anlaşılır bir durum değil yani. Ama dar ve orta kesimin işi gerçekten zor. Bırakın tatil yapmayı, normal geçinme imkanları bile zor. Hepimiz zorlanıyoruz. Hepimiz bu ülkede yaşıyoruz. Globalde de baktığınız zaman bir kriz var. Ama maalesef bizimde pandeminin üstüne bir de deprem eklenince ekonomimiz enkaza döndü” diyerek sözlerini tamamladı.
Alaçatı Turizm Derneği Başkanı Kerem Ünsal, geçtiğimiz sezonda birden fazla faktörün turizmi etkilediğini söylerken bu sezon ekim ayına kadar sezonun hareketli geçeceğini beklediklerini belirtti. Ünsal, “Yaşadığımız Kahramanmaraş merkezli deprem afeti, arkasından genel seçimler ve sonrasında ekonomik çalkantılar her şeyi belirsiz hale getirdi. İlk olarak zaten insanların tatil alışkanlıklarına yansıyor bu durum. Ama bu sene gidişat gayet iyi, sezondan çok ümitliyiz. Hem bunu erken rezervasyonlardan anlayabiliyoruz hem de geçtiğimiz bayramda gördük. Bayramda Alaçatı’da, Çeşme’de yüzde 100 doluydu. Sezon başında yüzde 60-70 doluluk oranı söz konusuydu. Ama sonuna doğru yüzde yüz dolduğu yakaladık. Haziran itibariyle hareketliliğin başlayacağını ve ekim sonuna kadar da yüksek bir ivmeyle devam edeceğini düşünüyorum. Bu seneden çok ümitliyiz” diye konuştu.
Enflasyon oranında otel fiyatlarına zam yapılmadığını belirten Ünsal, Basmane’de bulunan otellerin Alaçatı’dan yer yer daha pahalı olduğunun altını çizdi. Ünsal, “Alaçatı ve Bodrum her sene sezon başlamadan önce basından bazı arkadaşlar mutlaka gidip en pahalı yerlerden birtakım fiyatları seçerek sanki her yerde aynı şekildeymiş gibi lanse ediyor. Otel konaklamalarında tam tersi bir durum mevcut. Enflasyon oranında bile konaklama fiyatlarına artış yapılabilmiş değil ve baktığımızda Alaçatı’daki otel fiyatları hele şu anda Basmane’deki otellerden daha düşük durumda. Mutlaka pahalı yerler var ama bu seçim meselesi. Öyle bir yansıtılıyor ki bir ürün 100 lira olarak lanse edilmiş ama içeride misafir buna bin lira ödemiş gibi. O ürünün kaç para olduğu menüsünde belli zaten. Bu durum kendi içinde konuşulabilir, tartışılabilir. Ürün niye o kadar pahalı diye. Temelinde sezonun kısa olması var ama bu asla kimseyi haklı çıkarmaz. Biz zaten dernek olarak sezonun festivallerle, etkinliklerle 12 aya yayılması için çalışmalar yürütüyoruz. Ama aynı ürünü 100 liraya yiyebileceğiniz yerde var, bin liraya yiyebileceğiniz yerde var. Alaçatı ve Bodrum her zaman daha fazla ön plana çıkıyor. Burada herhangi bir trafik kazası olduğunda basında daha fazla yer buluyor. Bu aslında destinasyonun hala gözde bir yer olduğunu gösteriyor. Esnaf lokantası da var, lüks bir otelde restoran da var. Hepsini birbirinden ayıran bir fiyat politikası var” değerlendirmesinde bulundu.
HABER MERKEZİ