37 yıla sığan onlarca kitap ve edebiyat

Bu haftaki röportajımızı yazar, şair, eleştirmen ve Kanguru Yayınevi Genel Yayın Yönetmeni Aydın Şimşek ile son kitabı "Kopuk ve Hiç" ve yayınevinin kuruluş hikayesi üzerine gerçekleştirdik


  • Oluşturulma Tarihi : 10.04.2017 07:04
  • Güncelleme Tarihi : 10.04.2017 07:04
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
37 yıla sığan onlarca kitap ve edebiyat

ONURHAN ALPAGUT-ÖZEL RÖPORTAJ

Yazar ve Kanguru Yayınevi Genel Yayın Yönetmeni Aydın Şimşek, 80'li yıllarda başlayan yazın yaşamına 9 şiir, 5 kurumsal kitap ve 1 roman sığdırmış edebi bir isim. Aynı zamanda yazdıkları sayesinde pek çok ödüle layık görülmüş ve kitapları farklı dillere çevrilerek yayınlanmıştır. Yazın hayatını devam ettiren Şimşek, geçtiğimiz günlerde son kitabı "Kopuk ve Hiç"e imza atmıştır.

Bize kısaca kendinizden söz eder misiniz?

Uzun soluklu bir edebiyat yaşamım var. 80'li yıllarda şiir yazmakla başlayan yazın yaşamıma 9 şiir kitabı, 5 kurumsal kitap, 1 roman ve onlarca ortak kitap çalışması sığdırdım. Yine edebiyatımızın önemli ve kurumsal değeri olan edebiyat ödüllerine de layık görüldüm. Yazdıklarım birçok dile çevrildi ve yayımlandı. Birçok edebiyat-sanat dergisinde yayın yönetmenliği yaptım. Yaklaşık 11 yıldır da "Deliler Teknesi" adlı sanat-edebiyat dergisini yönetmekteyim. Yine bu süre içerisinde "Öykü Dergisi" adlı sadece öyküye yer veren bir dergiyi de 5 yıl yayın hayatında tuttum. Uzun süredir üniversitelerde, tüzel ve özel kurum-kuruluşlarda "yaratıcı yazarlık" üzerine dersler verdim, vermeye devam ediyorum. Ayrıca sayısını dillendiremeyeceğim kadar ulusal ve uluslararası düzeyde konferanslar verdim, söyleşilere katıldım.

BİRİKİM VE CESARET YAYIN EVİ AÇTIRDI

Aynı zamanda Kanguru Yayınevi'nin Genel Yayın Yönetmesiniz. Bu yayın evinin kuruluş hikayesini sizden dinleyelim istiyorum.

Bunca deneyim ve birikimden sonra bir cesaret ediniliyor elbette. Bu cesaretle birlikte yaklaşık 11 yıl önce bağımsız bir edebiyat dergisi için karar aldım. Kısa sürede derginin dinamiği bir tür yayıncılığı da zorunlu kıldı. Öncelikle arzum butik bir yayıncılık yayın hayatına girmekti. Öyle de oldu. 10 yıl önce Kanguru Yayınları’nı kurdum. İlk önceliğim ustalardan az, yeni ve genç yazıncılara daha çok yer vermek gibi bir ilkeyle yola çıktım. Kısa sürede büyük ilgi gören bir yayınevi olduk. Ancak çok ilgi görmemize karşın temkinli bir yürüyüş ve büyüme programı çabasında, kuruluş amacımıza uygun olarak yeni seslere yer vererek başladık. Elbette usta yazarları da ihmal etmeden. Genç yazarları, yazar adaylarını önemsememin nedeni ise; yeni bir dünyanın içinden geçiyoruz. Bu dünyanın duygulanma biçimi de düşünme biçimi de oldukça farklı. Daha çok tekno sermayenin oluşturduğu ilişkiler içimde gelişen, var olan ve var olmaya çalışan bir genç toplum var. Buradaki dil geleneksel edebiyatın ve sanatın yanıtlayamayacağı, alışılmadık bir çeşitlilik içinde gözüküyor. İşte bu yeni atmosferi anlamak, anlamlandırmak için genç yazarlara şans vermek gerekiyor. Gençlerin bu aranışlarında gördüğüm o ki daha çok psikolojik zaman öne çıkıyor ve onlara çok odaklı yaklaşmamız gerekli oluyor. Tüm bunlar bir yandan usta yazarlara yer vererek geleneksel dili koruyup değerlerimizi sık sık anımsatırken, yeni yazarlarla da yeni dünyanın dilini anlamamızı kolaylaştırıyor. Kanguru Yayınları böyle çoklu bir yayıncılığı amaç edinmiş durumda. Diğer yandan Kanguru Yayınları’nın çok yakından ilgili olduğu ve çok önem verdiği çocuk edebiyatı da ilgi alanımızda. Bugüne kadar onca çocuk edebiyatı üzerinden ürünler verdik. Bünyemizde önemli çocuk yazarlarının olması da bu dikkatimize ilişkindir. Çünkü geleceğin okurlarını çocuk yazarları yetiştiriyor.

İZMİR KİTAP FUARI'NDA OLACAKLAR

İzmir Kitap Fuarı'nda yer alacak mısınız? Hazırlıklarınız ne aşamada?

Yayınevimizin İstanbul, Ankara ve İzmir’de olmak üzere 3 şubesi var. Yani İzmir Kanguru Yayınları'nın evi de denilebilir. 15 yıldır İzmir TÜYAP Kitap Fuarı'nda yer alıyoruz. Bu yıl da 22 Nisan 2017 tarihinde başlayacak kitap fuarında yerimizi alacağız. Bugüne kadar yayımladığımız yaklaşık 400 kitap ve bu kitapların yazarları fuarda yer alacak. 40 yazarımızın katılacağı imza günlerimiz ve söyleşilerimiz olacak. Ayrıca çocuk okurlarımıza da özel sürprizlerimiz olacaktır. Ayrıca İzmir TÜYAP Kitap Fuarı'nın İzmir'in merkezinde, fuar alanında, Basmane semtinde yapılıyor olması okurlar için çok büyük bir kolaylık. Okurla kitabı kentin tam da merkezinde buluşturan ve büyük kolaylık-heyecan yaratan tek şehirdir İzmir. Kolay, ucuz, yazarlara yüz yüze gelinen bir kitap fuarına ve Kanguru Yayınları standına okurları bekliyoruz.

Bu yola çıkarken amacınız ne oldu?

Yayınevi olarak önümüzde 2017 yılının fuarlarında yer almanın planlarını tamamladık. İzmir'den sonra Kocaeli, Ankara ve İstanbul kitap fuarlarında yer alacağız. Ayrıca yayın programımızda olan yeni kitaplar da var. Diğer yandan İzmir’deki Kanguru Kültür Sanat Merkezi'nde benim yönetimimde sürmekte olan Yaratıcı Yazarlık Atölyesi'ndeki çalışmalar 5 yıldır devam ediyor. Her yıl bu atölyede yer alan yazar adaylarının ve yazarların içinde yer aldığı bir ortak kitap çıkartıyoruz. Bunu bir dönemin yazınsal temalarında öne çıkan sosyal konulara odaklanarak yapıyoruz. Atölye çalışmalarının da ne olduğu neyi amaç edindiğini gösteren bu ortak çalışma 5 yıldır İzmir Kitap Fuarı'nın içinde yayımlanıyor ve bu kitapta yer alan yazar arkadaşlarımız da ortak kitaplarını imzalıyorlar. Bu bir bakıma kolektif çalışmayı ve birlikte iş yapabilme bilgisini canlı tutuyor. Bugünlerde çokça ihtiyaç duyduğumuz bir şey…

Aynı zamanda bir yazarsınız. Bildiğimiz kadarı ile yakın bir zamanda bir kitabınız çıktı. Kitabınızdan söz eder misiniz?

Bugüne kadar birçok türde yazınsal ürün verdim. Şiir, eleştiri, deneme, biyografi vs. Yeni kitabım ise bir roman. "Kopuk ve Hiç" adını taşıyan bu çalışmam Destek Yayınları'ndan çıktı ve ülke genelindeki kitapçılarda yerini aldı. Roman aslında bir kuşak ve dönem romanı gibi görülse de alt metinlerinde günümüzün değer erozyonuna ve geleceğin önümüze koyacağı olasılıklara da vurgu yapıyor. Bir bakıma 1980'li yılların genç insanlarının değerlerini ve bu değerler içindeki kültürel amaçlarıyla birlikte politik amaçlarını da içeriyor. Bir tür tarih bilinci üzerine inşa edilen romanın kahramanı olan Ejder, hemen hemen hepimiz gibi çoklu erk tarafından sıkıştırılmış bir kişilik taşıyor. Erkin şiddetinden kaçma ve uzaklaşma çabasıyla birlikte her kaçısın başka bir erkin gücüne sığınmak olduğunu gösteriyor. Böylelikle mutlak aklın ve iktidarın hemen her yerde karşımıza bin bir şekilde çıkabileceğini gösteriyor. İşte savrulmalar da buradan sonra başlıyor. "Kopuk ve Hiç" geleceğin sorgulanması olduğu kadar, duygu yitiminin giderek mikro düzeyde de olsa yaygınlaşmasını anlatıyor.  Salt politik-avangart bir roman denmese de melez bir tür denilebilir. Romanın çatısında farklı sanat disiplinleri iç içe girmiş durumda. İzmir TÜYAP Kitap Fuarı'nda da bu kitabın imzasını Destek Yayınları standında gerçekleştireceğim.

NEFES ALDIĞI SÜRECE YAZMAYA DEVAM EDECEK

Yazmaya devam edecek misiniz? Hazırlığında bulunduğunuz kitap veya kitaplarınız var mı?

Yazmak yaşamsal bir erim benim için. Elbette yaşadığım sürece yazacağım… Otuz beş yıldır yazdığım gibi… Yazan kişinin yazma serüvenin de bir son yoktur. Dili, hayalleri ve amacı ölmemişse...  O nedenle ironik bir söylemle tezgahta dokunan bazı çalışmalar var. İlki bir şiir dosyası. Yaklaşık 5 yıldır yeni bir şiir kitabı yayımlamadım artık bunun zamanının geldiğini düşünüyorum. Dosya hazır, sanırım 2017'nin sonunda bunu yayımlamış olurum. Diğer yandan bunca yıldır yazdığım eleştiri ve tanıtım yazılarıyla, benle yapılmış söyleşilerin bir araya getirileceği bir çalışmayı da sürdürüyorum. Yani yazarın yazma süreci de yazma tutkusu da sürekli bir arayıştır.

İzmirlinin okumaya olan ilgisini ne şekilde değerlendiriyorsunuz?

İzmir, okumayı seviyor. Okur niteliği açısından da çok renkli bir yelpazede hareket ediyor. Popüler olanla ilişkilendiği kadar politik olanlarla da yakından ilgileniyor. Günceli okumak kadar tarihsel okumayı da seviyor. Fantastik ve bilim kurgu ise vazgeçilmezi gibi gözüküyor. Yine çok güçlü bir çocuk-genç okuru var. Bunda yazın hayatımızın güçlü çocuk yazarlarının olmasının da katkısı gözden kaçırılmamalıdır. Diğer yandan, okurla yazarın ilişkisi de burada etken bir rol gibi gözüküyor. Yazar artık ideal okur olmak zorunda. Yoksa okurun bilgi dünyası genişleyip zenginleşirken, yazarın bilgi dünyası aynı kalıyorsa okur da başka türlü bir arayışa giriyor.

AİLEDE ROL MODEL OKUMAYA TEŞVİK EDİYOR

Okumaya teşvik nasıl artırılabilir?

Okuma algısı ve biçimi de artık değişmiş gözüküyor. Bugüne kadar öğreticilik taşıyan ve iyi kötü bir son olarak düzenlenen edebi yapıtlar okurun ihtiyaçlarını karşılamıyor. Bunda şüphesiz ki, insan zihninin giderek görselleşmesi ve görsel-sembol üzerinden algıya yaklaşmasının etkisi büyük. Artık sanatsal imgeler sadece aklın içeriğine değil sezginin sınırlarına da yakın olmak zorunda. İşte böyle dönemsel sosyo-ekonomik değişimlerde okuma eğrisi de değişkenlik gösteriyor. Özellikle de çocuk ve genç okur açısından görsel ve hareketli özelliği olan yapıtlar teşvik edici olacaktır. Diğer yandan örtük olarak bir tür sosyalleşme çabasını da içinde taşıyan "okuma grupları" da zenginleştirici bir çalışma. Sokak kütüphanesinin ve toplu okuma programları da okumayı çoğaltabilir diye düşünüyorum. Ancak iki önemli özellik hala en geçerli odak olarak duruyor. Ailede rol model okurun olması çocuğun okumasını güçlendirip teşvik ediyor. Okullarda da iyi öğretmenlerin okuma kültürüne yaptığı her vurgu etkili oluyor.

Son olarak eklemek istedikleriniz?

Sanat ve edebiyat hayatına verdiğiniz katkı ve ilgi için çok teşekkür ediyorum. Bu tür soluk almaların sanatçıya da iyi geleceğini duyumsatıyorsunuz.

Haber Merkezi