- Kültür-Sanat
- 17.05.2025 10:02
İki kuzen el ele verdi, yaklaşık 400 yıllık Osmanlı macununa sahip çıkmaya karar verdi. Selanik’ten başlayıp İzmir’e kadar uzanan gelenek, ‘Mübadil Şekercisi’ ismiyle markalaşma yolunda
SULTAN GÜMÜŞ KAYA / ÖZEL HABER
Selanik’ten başlayıp Manisa’ya ardından İzmir’e kadar ulaşan 400 yıllık gelenek, İzmir Enternasyonal Fuarı’nın kapısına dayandı. Kuzeni Arda Tuna ile birlikte atalarının yıllardır süre gelen mesleğine sahip çıkan Cenk Şekerci, rengarenk Osmanlı macunlarıyla önemli bir geleneği sürdürüyor. Atalarının yaklaşık 100 yıl önce yapmaya başladığı Osmanlı macunlarının şu an belki de son temsilcileri olan iki kuzen, ‘Mübadil Şekercisi’ ismiyle markalaşmaya doğru giderken, İzmir’den başlayıp dünyaya açılmak istiyor. Osmanlıya dair etnik detaylar taşıyan kıyafetleriyle özellikle de çocukların ilgi odağı olan iki kuzen, yetişkinlerin de macuna rağbet etmesini istiyor; sağlığa da oldukça yararı dokunan Osmanlı macununun her kesimden bilinmesini arzuluyor.
AİLENİN SON ŞEKERCİLERİ
Bu işi kalplerinde hissederek 4 ay önce yapmaya başladıklarını kaydeden Cenk Şekerci, “Macun işine daha yeni girdik. Ama atalarım Selanik’ten İzmir’e geldiklerinde Manisa’ya yerleşiyorlar. Ve burada bir yaşam kurmaya başlayınca kendilerinden soy isim isteniyor. O zamanlar atalarım gemilerle Lodos’tan Manisa’ya şeker getiriyorlardı. Bu yüzden Şekerci soyadını tercih ediyorlar. Tabi bahsettiğim dönemde akrabalarımız dışında şekerle, macunla alakalı iş yapan kimse yokmuş. Ailenin son şekercisi olarak ben ve kuzenim bu macun geleneğini sürdürmek istiyoruz. Yaklaşık 100 yıllık bir yolculuk bugün fuarın kapısında diyebiliriz. Normalde özel bir uçak firmasında kabin memuruyum. Dünyayı geziyoruz. Ve yeni yerler keşfettikçe aslında kültürlerin ne kadar güzel ve zengin olduğunu fark ettim. Ve bu güzelliklerin soy ismimde olduğunu düşündüm. O yüzden fuarda tanıtım amaçlı yer almaya başladık” ifadelerini kullandı.
ATALARIMIZIN EMANETİNİ SÜRDÜRECEĞİZ
“Daha çok yeniyiz. Ama hedeflerimiz güzel” diyen Şekerci, “Oldukça geniş bağlantılarımız, çevremizde oluştu. Sadece İzmir Fuarı değil, birçok yerde stant kurmayı planlıyoruz. İzmir’de yavaş yavaş her bölgede kendimizi tanıtacağız. Atalarımızın bize bıraktığı emaneti sürdüreceğiz. Günümüzde bu tarz değerlerin pek bir öneminin kalmadığını gördük. Bunu fark ettikten sonra atalarımızın yıllardır süre gelen emanetini devam ettirmek istedik. Güzel bir yolculuğa başladık, umarım başarırız. Kıyafetlerimiz, görsel şovumuz ile inanılmaz dikkat çekiyoruz, rağbet görüyoruz. Özellikle çocukların oldukça hoşuna gidiyor” dedi.
OSMANLI MACUNU MARKALAŞMA YOLUNDA
Cenk Şekerci, sözlerine şöyle devam etti: “Selanik’ten geldiğimiz için marka ismimiz Mübadil Şekercisi olacak. Mübadeleden geliyor. Henüz markalaştırmadık ama yavaş yavaş bu anlamda adım atıyoruz, tamamlanmak üzere. Önce yaşadığım yerde bunu yaygınlaştırmak, bilinirliğini arttırmak istiyorum. Sonrasında tüm Türkiye’ye ardından dünyaya yaymaya çalışacağız. Bende olsun ya da bir başkasında olsun, vatandaşlarımızın mutlaka Osmanlı macununu, bu lezzeti tatmalarını istiyorum. Çocuklar zaten renginden, tadından ötürü ilgili ama biz yetişkinlerin de almasını istiyoruz. Osmanlıdan gelen bir lezzet sonuçta. Sahip çıkmalıyız. Gıda boyalarıyla bu tadı küçülten insanlar var, biz tamamıyla orijinal bir lezzet oluşturmaya çalışıyoruz. Babamın ve ustalarımın tarifiyle çok güzel macunlar yapmaya devam edeceğiz.”
HOŞ KOKULU, İŞTAH AÇICI MACUNLAR…
Hoş kokulu ve lezzetli mesir macununun, halktan, iştah açıcı, kan dolaşımını düzenleyici, yorgunluğu giderici, hormonları çalıştırıcı özellikleriyle talep gördüğünü kaydeden Şekerci, son olarak, “Mesir macununun yapımında zencefil, zulumba, kremtartar, kişniş, kebabiye, havlican, Hindistan cevizi, anason, yeni bahar, hıyarşembe, çam sakızı, zafiran, tarçın, udülkahır, çöpçini, hardal, eskir, karanfil, çivit, meyan balı, tiryak, sarıhelile, raziyane, kimyon, zerdeçal, tarçın çiçeği, karabiber, çörek otu, darıfülfül, ravent, limon tuzu, kakule, şamlı, vanilya, şeker, günbalı, Hindistan çiçeği, limon kabuğu, galanda, tekemercini tohumu, portakal kabuğu kullanılıyor” bilgisini paylaştı.
OSMANLI MACUNUNUN TARİHÇESİ
Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim’in eşi ve Kanuni Sultan Süleyman’ın annesi Hafsa Sultan, Manisa’da hastalanır. Hastalığına çare bulunamayan Sultan’ın yaptırdığı Sultan Camisi Medresesi’nin başına getirilen Merkez Efendi, bitki ve baharat karışımından oluşan macun hazırlar. Baharatın 41 çeşidi karıştırılarak hazırlanan bu macunu yiyerek sağlığına kavuşan Hafsa Sultan, diğer hastalara da macunun verilmesini ister. Halktan gelen isteğin artması üzerine kağıtlara sardırılan macunun Sultan Camisinin kubbe ve minarelerinden saçılmasını buyurur. Halk, her yıl nevruzun kutlandığı 21 Mart’ta Sultan Camisi’nin önünde toplanır ve böylece Manisa Mesir Macunu Festivali doğar. Mesir macununun en ağır hastalıklara şifa verdiğine, bu macundan tüketenleri o sene yılan sokmayacağına, mesir macunu yiyen genç kızların evleneceğine, çocuğu olmayanların ise doğum yapacağına inanılıyor.