- Kültür-Sanat
- 20.04.2025 11:41
Türk Edebiyatına özellikle de çocuk edebiyatına büyük katkılar sunan yazar Sona Polat Bilgin ile yazarlık öyküsü ve kitaplarını konuştuk. Bilgin, ağırlıklı olarak çocuk olmak üzere 25’in üzerinde kitap yazdı
ONURHAN ALPAGUT-RÖPORTAJ
Kardelen’in Hayali, Çocukluğumun Çalınmış Uykuları, İçimdeki Yaramaz Çocuk gibi öykü kitaplarının yazarı Sona Polat Bilgin ile konuştuk. Ağırlık olarak çocuk olmak üzere yetişkinler için kitaplarda yazan Bilgin 25’in üzerinde eserin altına imzasını koydu. Önemli ödüller aldı. Ardahan’ın çiçekli bahçelerinde büyüdü. Çiçekleri o’nun arkadaşlarıydı. İlerleyen yıllarda da bu durum değişmedi. Öyle ki basın o’nun için “Serhat Şehir Ardahan’ın Çiçekçi Kızı” başlığını attı. 8 yıldır biriktirdiklerini kitaplaştırıyor. Aynı zamanda bir hayırsever 2010 yılında TRT’de düzenlenen “Çeyiz Şov” yarışmasında kazandığı ödülden elde ettiği parayı Ardahan Devlet Hastanesi’nde İstismar edilen çocuklar ve büyükler için kullandı. Bu yıl ise çocukluğundan beri hayalini kurduğu yayınevini hayata geçirerek, büyük bir başarıya imza attı. Yazar Sona Bilgin Polat, öyküsünü gazetemize anlattı.
Bize kısaca kendinizden söz eder misiniz?
Türkiyemizin Serhat şehri Ardahan da dünyaya geldim. Çiçekli yaylalarda koştum oynadım. Çiçeklerin dilini çocuk yaşta öğrendim. Sümbül Nergizle, sohbet ederken bende gelincikle konuşuyordum. Başaklı tarlalarda koşarken, rüzgar ıslık çalıyordu peşimden. En yakın arkadaşımdı parmağıma konan uğur böceğim. Sevginin dilini papatyaların yapraklarını sayarken öğrendim “Seviyor mu, sevmiyor mu?” Şansıma her zaman “Seviyor” çıkardı. Gökkuşağı kadar renkli bir çocukluk yaşadım. Payıma düşen sevgi zenginliğimdi. Kürt, Terekeme, yerli, Azeri halkı ile bir arada kardeşçe yaşamanın sevinciyle büyüdüm. Komşularla birlik olmanın coşkusu çocuk dünyamıza en güzel hediyeydi. İmece geleneği ile büyümek kazancım oldu. Paylaştıkça mutlu oldum, mutlu oldukça paylaştım, yüreklere dokundukça çocukluğumun imece günlerinde hissettim kendimi. Kısacası, büyük hayallerimi hedefe çevirmeye çalışırken, çocukluğumun küçük sevinçlerini kaybetmedim. Türkiye’mizin her şehri özel ve güzelliklerle donatılmış. Mesleğim gereği memleketimin yetmiş beş ilini gezdim gördüm. Gittiğim her yerde bir renk buldum ama çocukluğumun serhat şehri Ardahan’ın çiçekli dağlarında kaldı yüreğim.
Yazar olma yolundaki hikayeniz nedir, şu anda bulunduğunuz düzeye erişmenizde ailenizin ve çevrenizin etkisi ne düzeydeydi?
Kendimi yazar olarak nitelendirmek istemem. Çocukluğumdan beri yazmayı seven biri olarak adlandırılmak bana daha yakın bir duygu. İdolüm annemdi. Annem benim gözümde albenisi olan kadınlardandı. 1928 doğumlu olan ve ilkokul 3’üncü sınıfa kadar okumuş olan annem İlkokul ikinci sınıfta bana günlük tutmayı öğretti. Günlük tutma olayı gurbette memur olan babama özlem dolu duygularımı yazarak başladı. Daha sonra öğretmenim Emine Azeri günlük tutmanın içeriğini anlattı. Böylelikle yazım dünyasına adım atmış oldum.
Yazarken nelerden besleniyorsunuz?
Belki abartılı olacak fakat yazarken çocukluğumun çiçekli bahçesinden besleniyorum. Ayrıca iyi bir gözlemci olduğuma inanıyorum. Her ortamda büyüklerden çok çocuklarla birlikte olmayı tercih ediyorum. Çocukların söyledikleri her sözcük ve davranış yazmam için bir kıvılcım oluşturuyor. Her ortamda büyüklerden çok çocuklarla birlikte olmayı tercih ediyorum. Çocukların söyledikleri her sözcük ve davranış yazmam için bir kıvılcım oluşturuyor.
YARIM KALAN ÖĞRENCİLERE BAĞIŞLADIM
Deneme, öykü gibi farklı türlerde yazılar üretiyorsunuz. Bugüne kadar hangi gazete, dergi sosyal mecralarda eserleriniz yayınlandı. Bu bağlamda aldığınız ödüller nedir?
Çocukluğumdan beri yazdığım yazılarımı sekiz yıldır kitaplaştırmaya başladım. Büyükler için yazdığım dört kitaptan ilki olan “Kardelenin Hayali” adlı kitabım duyguların dilini anlatıyor. Türkiye ‘nin çeşitli dergilerinde yazılarım yayınlandı” Çiçek Kokan Öyküler “ adlı çocuklar için radyo programı hazırlayıp sundum. “Babama Baba Demeden” adlı yazdığım şiir Türkiye çapında yapılan kadınlar yazıyor yarışmasında da jüri özel ödülü aldı. Ödülü, eğitimi benim gibi yarım kalan öğrencilere bağışladım. 2010 yılında TRT’de “Çeyiz Şov” yarışmasında Ardahan’ı tanıttım dört yarışmacı arasında birinci oldum. Aldığım para ödülü ile Ardahan Devlet Hastane ‘sinde İstismar edilen çocuklar ve büyükler için iki oda donattım. Eğitimi yarım kalan bir öğrenci olarak okumak isteyip de zor durumda olan öğrencilere, ömrüm boyunca destek oldukça içimdeki sevinçler kucakladı ruhumu.
Size neden Ardahan’ın “Çiçekçi Kızı” diyorlar bu adı almanızın hikayesi nedir?
Ardahan’ ın dağları çiçeklerle bezenirdi. Bende bu çiçekli şehrin çocuklarından biri olarak, gittiğim her yere bir demet kır çiçeği götürüyordum. Kır çiçeklerinin yeri gönlümde çok özel ve güzeldir. Saflığı ve samimiyeti simgeler. Oğlum, Eskişehir Güzel Sanatlar Lisesinde okurken, altı yıl Eskişehir’de yaşadım. Sanat ve basın çevresinde kıymetli dostluklarım oldu. Anamın nasihatini kulağıma küpe yaptım. Gittiğim yere boş gitmek istemedim. Fakat sevdiklerime baklava yerine çiçek aldım. Basındaki dostlarım 2011 Yılında Gazete manşetlerine “Serhat Şehir Ardahan’ın Çiçekçi Kızı” olarak yazmışlardı.
LABİRENTLERE GİRİP ÇIKIYORUM
Çocuklar için yazarak, çocuk edebiyatına büyük katkı sağlıyorsunuz. Çocuk kitaplarınızdan biraz bahseder misiniz?
Çocuk dünyası hassas bir dünya. Kurulan her cümle çok önemli. Çocuk psikolojisi mekanik duyguyu asla kaldırmaz. Bir çocuk öyküsü kurguladığım zaman içimdeki çocukla buluşuyor. “Ver elini elime” diyorum birlikte yol almaya başlıyoruz. Kimi zaman içimdeki çocuğun dünyasında kayboluyorum. Labirentlere girip çıkıyorum. Zaman denen şeyle alakam kalmıyor. Duvar ustasının sözü çınlatıyor kulaklarımı, “Evin temeli” sağlam olmazsa ufak bir sarsıntıda yıkılır” diyor. Hayal ettiğim kurgunun temelini sağlam atmaya çalışıyorum. Yazıyı bir kaç kez okuyorum içimde ki çocuk olmamış” diyorsa sil baştan bir daha yazıyorum. Emeğin kutsal olduğunu kitap çıkarmaya başladıktan sonra daha çok anladım.
25’in üzerinde eserin altında imzanız var. Her birinden söz etmek elbette zor olacaktır. Yakın zamanda erişkinler için kaleme aldığınız kitaplarınızdan bahsederseniz, neler söylersiniz?
Mektuplarla büyüyen bir gencim. Bizim kuşak duygu yüklü bir kuşak. Teknolojinin esir almadığı dönemde büyüdüğüm için çok şanslıyım. Bu yüzden mektuplara karşı vefa borcumu ödemek adına “ Yüreğimden Göçen Mektuplar” adlı kitabım yakında okuyucu ile buluşacak. Kitaplar çocuklar gibidir hiç birini birbirinden ayıramıyorsunuz fakat mektuplar gönlümde birazcık ağır basıyor. Çocukluk kahramanına yazılan bin bir çeşit duygu yüklü mektupları okuyan herkesin kendinden bir şeyler bulacağına inanıyorum. “Geçmişi olmayanın geleceği olmaz” diye düşünenlerdenim. Mektuplar duygularımızı içinde taşıyan ve saklayan emektarlarımızdır. Masallar, çocuk dünyasının gece süsleridir. Yakında masallarım çıkıyor. Çocukluğumda bayram sabahlarını bekler gibi masallarımın kitaplaşmasını bekliyorum. Ayrıca, birbirleriyle iyi geçinen öykü kitaplarımda kitaplaşmak için sabırsızlanıyorlar. Çocuk romanlarımı her çocuğun okudukça sonucunu merak edeceği bir kurguyla yazmaya çalıştım. Umarım başarabilmişimdir. Bu zorlu yolda bana koşulsuz destek veren kitaplarımı edit eden Yunus Bekir Yurdakul hocama, çocukluk sevincimle en derin saygılarımı sunuyorum.