Attilâ İlhan ödüllü şair dönercilik yapıyor

Attilâ İlhan Şiir Ödülü dahil onlarca ödül kazanan ve döner işi yapan şair Aslıhan Tüylüoğlu, “bu bir Türkiye gerçeği, sadece şiir yazarak geçimini sürdürmüş bir şair yok” diye konuştu


  • Oluşturulma Tarihi : 01.12.2020 07:34
  • Güncelleme Tarihi : 01.12.2020 07:34
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Attilâ İlhan ödüllü şair dönercilik yapıyor

Vedat ARAZ
Türk edebiyatının önemli şairlerinden Aslıhan Tüylüoğlu ile şiire ve yaşama dair söyleşi gerçekleştirdik. Tüylüoğlu, edebiyatamızın önemli kalemlerinden ve onlarca ödülü var. Bunların arasında 2017’de aldığı “Attilâ İlhan Şiir Ödülü” hemen dikkat çekiyor. Kendisiyle zaman zaman dinletilerde de yer alıyoruz. Şiiri gibi kendisi de kıymetli bir şair. Erciyes Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Elektronik bölümü mezunu. İzmir’de yaşamını sürdürüyor. Şiir, düzyazı ve inceleme alanında kitapları var. Onca ödül almış, başarılı bir şair olmasına rağmen Tüylüoğlu, ne kendi mesleğini yapabiliyor ne de çok sevdiği edebiyat alanında bir işte çalışıyor. “Yaşamın koşulları buraya sürükledi” diyerek bir yıldır dönercilik yapıyor. İşte Aslıhan Tüylüoğlu ile yaptığımız o söyleşinin detayları...

“ŞİİR OKUMA HEYECANIM SÜRÜYOR”

Şiir yazma serüveniniz nasıl başladı? Genelde ilk şiirler aşka ve sevgiliye yazılır, sizin nasıl oldu? Örnek aldığınız ya da etkilendiğiniz şair var mıydı?

Okula başlamadan önceki dönemlerde başlamış olmalı şiir sevgim. Annem bana bazı çocuk şiirleri, tekerlemeler ezberletirdi. Ben de onları eve gelen misafirlere, akrabalara okumaktan büyük mutluluk duyardım. Şiirin büyülü bir şey olduğunu sezmiş olmalıyım ki okumayı söktüğüm ilk gün eve anneme yazdığım bir şiirle döndüm. Okuma yazma öğrenmekle kafamdan geçenleri kağıda dökme şansım olduğunu görmek beni çok heycanlandırmıştı. Sonra ilkokul, ortaokul ve lisede, babamın önerisiyle, yazıldığı tarih ve yeri not ederek bir tür hatıra defteri gibi tuttuğum şiir defterlerim oldu. Ders kitaplarındaki her şiiri o kadar çok okurdum ki ezberlemiş olurdum ve derste mutlaka seslendirmek için parmağımı öğretmenlerimin gözüne sokardım. Şiir yazma ve okuma heyecanım hâlâ o günlerdeki gibidir. İlk okuldayken okuduğum ilk şiir kitabı Cahit Sıtkı’nın “Otuz Beş Yaş”ı olmuştu. Babamın klasiklerden oluşan bir kütüphanesi vardı. Ortaokulda onlara dadandım. O yıllar daha çok roman okuduğumu söyleyebilirim. Yazar ve şairlerin biyografilerinden de çok etkilendiğimi söyleyebilirim o yıllarda, yaşamlarını örnek aldığım çok edebiyatçı oldu bu yüzden. Beni bütünüyle etkileyen tek bir şair söyleyemem. Değişik şairlerin şiirlerinden dağarcığıma aldığım, ezberlediğim ve böylece her yere götürdüğüm şiirler vardı. “Otuz Beş Yaş” “Hayatta Ben En Çok Babamı Sevdim”, “Dünyanın Bütün Çiçekleri”, “Kız Çocuğu” gibi bazı şiirler daha ilkokul sıralarında severek ezberlediğim her fırsatta kalabalıklara okuduğum şiirlerden bazıları. Bugün bu liste çok uzun…

Toplumsal şiirler yazan bir şairsiniz. Şair toplumsal düşünmek zorunda mı?

Yazmak, hele şiir yazmak, şairin bütün bilgisini, tecrübesini, gözlemlerini, düşüncelerini, felsefesini, hayatının tümünü, kısaca varlığına katılan herşeyi yazma anında çağırması demek. Şair de toplumun bir parçası olduğundan daha çok acı verici bir etki de olsa bu toplumsallığın bir parçasıdır. Bazen en bireysel dizede, şairin yaşadığı toplumun parmak izini bulursunuz bu yüzden. İki kişi arasındaki aşk bile toplumsal bir olaydır. Bu kavrayışla yazılan her şiir gerçek dünyanın bir parçasıdır; önce bu gerçekliği anlamaya çalışır, sonra da değiştirmeye. Ben şiire inanıyorum. Şiir insanı değiştirebileceği için toplumsal bir dönüşüm olanağına sahiptir. O yüzden dizelerim insanlara, hayata, hayatın verdiği acılara, insanın kuracağı güzel bir dünyaya, sevgiye, umuda açıktır.

Hem şiir hem de inceleme kitapları yazan birisiniz. En son ‘Her Şiir Bir Tabanca’ adlı inceleme kitabını yazdınız. İnceleme yaparken konuyu ya da kişiyi neye göre seçiyorusunuz?

‘Her Şiir Bir Tabanca’ tek bir şiirin ele alındığı ve o şiirin, öz, biçim, biçem, yapı v.b şiirsel unsurlarından yola çıkarak incelendiği seçilen şiirin estetik tavrını ve etkisini anlamaya ve açıklamaya yönelik, çeşitli zamanlarda ve farklı nedenlerle yazılmış yazılarımdan oluşuyor. Bunların bazılarıyla şiir incelemesi dalında ödüller de almıştım. Behçet Necatigil’in ‘Panik’, Sâlah Birsel’in, ‘Meyhane’, Cemal Süreya’nın ‘Tabanca’ ve ‘Aşk’ adlı şiirleri, Gülten Akın’ın ‘Kestim Kara Saçlarımı’, Eray Canberk’in, ‘Dışta Kalmak’ şiirlerinin incelemeleri ve Didem Madak Şiirleri üstüne bir yazım yer alıyor kitapta. Şiir okurken çok beğendiğim bir dizeyi her zaman sorgularım. Neden bu kadar güzel ona bu güzelliği veren yapısal, anlamsal fark ne? Şiirin seçimi bu sorulardan doğuyor. Bir şair üzerinde çalışırken de beğendiğim bir şiiri ele aldığım ve inceleme yazdığım oluyor. Şiir dışındaki türlerden yazmayı en çok sevdiğim alan bu.

İzmir’de yaşıyorsunuz ve Attilâ ilhan İlhan gibi önemli bir şair adına düzenlenen ödüle değer görüldünüz ama şu an Karşıyaka Nergiz’de dönercilik yapıyorsunuz.Yaptığınız iş, edebiyat ile tezat değil mi? Süreç nasıl gelişti biraz bahseder misiniz?

Ben elektronik mühendisliği okudum. Çeşitli illerde şantiye şefliği yaptım. İnişli çıkışlı bir meslek hayatım oldu. Her proje bitiminde yeni bir iş bulmanız lazım. Mühendisliği severek yaptım ama iş aramaktan nefret ettim. Şiire başladığım yıllarda da mühendislik ve şiiri ilgisiz bulanlar oldu. Tamam dedim mesele okulsa edebiyat da okurum. Böylece yıllar sonra yine üniversite heyecanı, yine çok sevdiğim kalem kağıt ve ders çalışma… Şiir ve edebiyat üzerine çalıştığım için pek çok ders kolay geldi. Bazı dersler de örneğin Genel Dil Bilim dersleri ufkumu açtı. Osmanlıca için belki kendi kendime vakit ayıramayacaktım. Yine kendi kendime ama belli bir disiplin içinde çalışmış oldum. Geçen sene yine şantiye şefliğine döndüm. Artık yirmi beş yaşında olmadığınızı hissediyorsunuz sokaklarda proje koştururken. Eşim de mühendistir. Aynı sınıfta okuduk hele o mesleğini deli gibi sever ve işkoliktir. Onu bile bıktırdılar. Bir iş yeri açsak mı dedik ve kendimizi dönerci olarak bulduk. Yaşanan, öğrenilen hiçbir şeyin boşa gitmediğini düşünüyorum. En alâkasız bir bilgi bile şiire gerekli oluyor. Ne okuduğunuz okul, ne yaptığınız iş, hayır hiçbir şey şiire engel değil yalnızca okumak, yazmak için zaman bırakan işler daha kıymetli. Yazmak bir yaşam biçimi; bunu böyle kurduğum için hep önünde durduğum kasanın bu sefer arkasından ­­insanlara bakmanın farkını keşfediyorum. Dükkanın önündeki tabureyi, günün her saati gözetleme kulesi olarak kullanıyor ve insanlar, yüzler, olaylar, dilenciler, tezgahtar kızlar, evler, evliler, çocuklar, koskoca bir sokağı biriktiriyorum. Bunun şiirinin peşindeyim şu ara…

20 YILDIR HER ŞARTTA YAZIYORUM

‘Ödüllü şair dönercilik yapıyor’ diyebilir miyiz?

Bu bir Türkiye gerçeği, sadece şiir yazarak geçimini sürdürmüş bir şair yok. En şanslısı senin gibi yazmak ile de ilişkili işlerde çalışmış. Ama ne iş yaparsanız yapın okuma ve yazma disiplini içinde kalamazsanız, yazmaya âşık ve inançlı olamazsanız şiir kayıp gider elinizden. Ben yirmi yıldır her şartta yazdım, o evreyi çok önceden geçirdim. Artık şiirden vazgeçemem. Gerisi karın tokluğu…

Pandemi sürecini yaşıyoruz. Bu süreç edebiyatçıları nasıl etkiledi?

Bu süreçte yazmaya, üretmeye devam ediyor musunuz?

Sosyal şartlarına ve psikolojik dirençlerine bağlı olarak değişik tepkiler geldi edebiyatçılardan. Evde kalabilme şansı olanlar bu süreci iyi değerlendirebildiler, ama kısıtlama zamanları zordu. Her bilinmezlik insanı korkutur. Bunun yanında kendimiz kadar hatta daha çok sevdiklerimizden endişe ettik. Elimizdekilerin kıymetini anladığımız bir süreçti. Ben bu süreçte bulduğum her zamanı değerlendirdim. Okudum. Yazdım. Yukarda sözünü ettiğimiz kitabı oluşturdum, gözden geçirdim, yayımladım.

Pandemi süreciyle beraber sanal etkinlikler, dinletiler ortaya çıktı.

Sanal dinletiler hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bir salonun loşluğunda bu etkinlikleri izlemek ve dinlemek, dostları, arkadaşları, edebiyatçıları görüp bir iki çift laf edebilmek gibi değil. Ama hiç yoktan iyidir.

Çıkartmayı düşündüğünüz yeni kitaplarınız olacak mı? Genç şairlere önerileriniz nelerdir?

İki yıldır yayımlanmayı bekleyen bir dosyam var. Adı “Günlerle Bozmak” Yeni dosyamın yarısı hazır bile. Yazmayı istediğim bir çok inceleme var, her ânı, her zamanı kolluyorum yazmak için. Gençlere önerim yok; şiir sevgileri onlara yol gösterecektir.

Son olarak İzmir sizin için ne ifade ediyor?

İzmir ve şiir yayımlama serüveni hayatıma aynı anda girdi. Bu yüzden İzmir şiirdir, şiirse İzmir benim için. Sonunda Salâh Birsel’in verdiği gibi oturduğum evlerin adresini vererek şiir yazmaya da başladım. En son Aslı Ata Döner’in adresi olan Ali Alp Böke No:109’u yazdım, yayımladım. Bakalım bir mektup, bir edebiyat dostu gelecek mi?

Şair ve eleştirmen Çolak’ın kararlılığı ile sürüyor

Şiir atölyesi içinde yer alan bir şairsiniz, atölyelerin edebiyat için önemi nedir?

2003 yılından beri Karşıyaka Belediyesi bünyesinde kurulan atölye çalışmaları içindeyim. Halka açık ve ücretsiz haftalık bir etkinlik bu. Hocamız, Şair ve eleştirmen Veysel Çolak’ın kararlılığı ve büyük çabalarıyla sürüyor. Pandemi sürecinde kesintiye uğrasa da atölyede yapılan çalışmaları daha büyük bir kesime sunmak için aylık etkinlikler de yapılıyor. Atölyeler, etkinlikler, şiir dinletileri her kentte olmalı. Öncelikle şiir okumak için bir disiplin kazanmalı insanlar ve özellikle gençler. Sonrasında şiir şairini has okurları içinden devşiriverir nasılsa.

ASLIHAN TÜYLÜOLĞLU KİMDİR?

2 Nisan 1972’de Aydın’da doğdu. İlköğrenimini, Eskişehir, Aydın ve Trabzon’da, orta ve lise öğrenimini Trabzon ve Çorum’da tamamladı. Üniversiteyi, Erciyes Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Elektronik bölümünde okudu. 1996’da Mezun oldu.Evlendi. Bir süre Ordu-Giresun’da çalıştıktan sonra İzmir’e yerleşti. Daha sonra girdiği AÖF Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden 2013’te mezun oldu.

Şiir ve düzyazıları; Varlık, Türk Dili, Şiirden, Edebiyatist, Yasakmeyve, Hâyâl, Patika, Koridor, Şiiristan, Şiiri Özlüyorum, Dize, Lodos Denizsuyukasesi, Kıyıdili, Andız, Mühür, Yazılıkaya, Eliz, Alaz, Şehir, Kurşunkalem, Temren, Zalifre Yazıları, Papirüs, Akköy, Deliler Teknesi, Silgi, Me’yus, Esinti, Edebiyat Nöbeti, Mavi Yeşil, Kuzgun, Sözgelimi, Nif Sanat gibi dergilerde yayımlandı.

Şiir Kitapları:

“Balkon Yalnızları”, 2008.

“Yokuş Çıkan Su” 2011

“ Bir Kadın Masalı” 2013

“Kuşların Akşamı” 2015

Düzyazı Kitapları:

Ülkü Tamer Şiiri “Gole Giden Panter” 2019

Her Şiir Bir Tabanca, 2020

Ortak Kitapları:

Bir Şiirin İçi (İnceleme, Gökben Derviş, Nilüfer Altunkaya, Nuran Kekeç ile ortak kitap.)

Bir Şiirin Söylediği-3, (İnceleme, Şerif Mehmet Uğurlu, Gamze Akbaş, Seçil Özcan, Onur Akyıl, Melih Elhan ile birlikte ortak kitap)

Şiir Artık Vatanım,(Röportaj, Aslıhan Tüylüoğlu, Atalay Saraç, Dizdar Karaduman, Nalan Şen ile ortak kitap)

Ödülleri:

“Yokuş Çıkan Su” kitabı ile Homeros Ödülleri, 2012 Metin Eloğlu Şiir ödülünü aldı.

“Homeros 2013, Bir Şiiri İnceleme Yarışmasında “Behçet Necatigil’in Manifestosu Bir Şiir:Panik” adlı incelemesi ile ikinci oldu.

2013, Behzat Ay Yazın Ödülü, Şiir İncelemesi Yarışmasında birinci oldu.

2014, Homeros Ödülleri Bir Şairle Söyleşi Birincilik ödülü.

Gölge, Günah ve Kedi ile 2017, Karşıyaka Belediyesi Attilâ

İlhan şiir Ödülü Birinciliği.

Haber Merkezi