Belgesel sinema ve toplumsal bellek

Yönetmen Özer Kesemen, belgesel sinemanın toplumsal bellek üzerinde etkisine dikkat çekerek, “Kişilerin bireysel öykülerinin zihinlerimize bıraktığı çok küçük parçalar, bir araya gelerek toplumsal belleğimizi oluşturur” diyor


  • Oluşturulma Tarihi : 01.09.2016 08:46
  • Güncelleme Tarihi : 01.09.2016 08:46
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Belgesel sinema ve toplumsal bellek

E. ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER

 İlk ve orta öğrenimimi Iğdır’da tamamlayan Özer Kesemen, 1996 yılında İnönü Üniversitesi Adıyaman Meslek Yüksek Okulu Tekstil Bölümü'nü bitirdikten sonra 1 yıla yakın süre tekstil sektöründe çalıştı. Fakat daha sonra bu işin kendine göre olmadığına karar verdi. Aklında her zaman sinema vardı ama ailesinin onu okutmak için katlandığı sıkıntılar ve maddi imkansızlıklar ona para kazanmak zorunda olduğunu hissettirdi. Gazi Üniversitesi Kastamonu Eğitim Fakültesi’ne girdi. 2000 yılında sosyal bilgiler öğretmeni olarak mezun oldu. Nevşehir, Niğde, Gaziantep’te öğretmen olarak çalıştı.

2004 yılında Niğde Üniversitesinde Yüksek Lisans yaptı ve tam bu dönem bir karar vermesi gerekiyordu. Ya doktoraya başlayıp hayatına akademik eğitimle devam edecekti ya da sinema okuyacaktı. Tercihi sinemadan yana oldu ve Ege Üniversitesi Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümü'ne girdi. Şu anda İzmir/Buca 30 Ağustos Ortaokulu’nda Sosyal Bilgiler öğretmeni olarak çalışmanın yanında Ege üniversitesi Radyo, Televizyon ve Sinema 4. sınıf öğrencisi olarak eğitimini, kısa film ve belgesel çalışmalarını sürdürüyor.

OKULUN BİR PARÇASI OLDUĞUMU BANA HİSSETTİRDİ

Kısa film çekmeye nasıl başladığını anlatan Kesemen, kendisini bu konuda üniversite hocasının cesaretlendirdiğini söylüyor: “Üniversiteye başladığımda sınıfa girmeye çekiniyordum. Sınıftaki genç arkadaşlara baktığımda kendimi çok yaşlı hissederdim. Hoca gelinceye kadar kapıda bekler sonra ön sıraya otururdum. İlk zamanlar hocadan hemen sonra girdiğimde dersin öğretmeni zanneden çok olmuştur. Bu dönmeleri çok değerli hocam Prof.Dr. Alev Parsasayesinde atlattım. O, okulun bir parçası olduğumu bana hissettirdi. Sadece belgesel çekmiyorum ama onun dersleri için çektiğim belgesellerle başladım diyebilirim.”

BELGESELLERİN GÖSTERİM OLANAKLARI SINIRLI

Ülkemizde kısa film yapmanın zorluklarına değinen Kesemen, devletten ya da özel kurum ve kuruluşlardan maddi destek bulmak çok zor olduğuna dikkat çekiyor: “Bunu düşündüğümüzde ilk sıraya bütçeyi koyabiliriz. Bütçe sorunu dışında, belgeselin gösterim olanakları da çok sınırlı. Sadece festivallerde gösterim şansımız var. Ayrıca hiçbir maddi karşılık beklemeden belgesele konu olacak kişileri ikna etmekte maalesef ayrı bir yetenek istiyor.”

Belgeseli koşulsuz ve sansürsüz destekleyen kültür politikaları üretilmesi gerektiğinin altını çizen Kesemen, “Son dönemlerde insanların artık kendilerini kötü hissedecekleri olayları duymak, görmek istemiyor. Bu kaçış duygusu insanları sadece eğlenmeye, oyalanmaya, vakit geçirmeye yönelik, o çok eleştirdiğimiz programlara itiyor. Belgeseli koşulsuz ve sansürsüz destekleyen kültür politikaları üretilmelidir. Bunun için ilgili bakanlık, TRT, özel TV kanalları, ilgili üniversiteler, yerel yönetimler, STK’lar, ajanslar, sinemalar ve daha bir çok kurumun işbirliği içinde olması gerekir” diyor.

SÜHA ARIN BENİM İÇİN İDOLDÜR

Çektiği belgesel filmlerde ne tür konulara eğildiği hakkında bilgi veren Kesemen,“İyi bir çevreciyim diyebilirim, çevre sorunları kadar; yoksulluk, kadınlar, yaşlılar… Konusu insan olan, insana dair, kıyıda köşede kalmış her şey olabilir” diyor. Belgesel sinema türünün Türkiye sineması öznelinde temsilleri hakkında düşüncelerini aktaran Kesemen, yeni sinemacılara karşı da büyük umut besliyor: “Süha Arın benim için en önemli idoldür diyebilirim. Son yıllarda çok kaliteli filmler yapılmaya başlandı. Sinema okulları, büyüyen sinema sektörü ve genç sinemacılarla birlikte, kendi coğrafyamıza kültürümüze özgü bir sinema dili oluşacağı umudunu tabii ki taşıyorum.”

Kesemen, yalnızca belgesel çekmiyor çünkü belgeselle kurmacanın birbirine bu kadar yakınlaştığı bir dönemde, böyle bir ayırıma doğru bulmuyor: “Sinema adına daha öğreneceğim çok şey var. Yine de belgesel filmin ruhunda olması gereken sorgulayıcı gerçekliği, etkileyici duygusallığı ile göstermeye çaba harcıyorum. Kendime özgü sinema dili için çok çalışıyorum. Sonuç ne olur bilinmez ama sinema hep hayatımda olacaktır diye düşünüyorum.”

GELİŞEN TEKNOLOJİ İLE GÖSTERİM ALANLARI ÇOĞALDI

Hızla gelişen teknolojinin, kısa filme, belgesele katkıları üzerine düşüncelerini aktaran Kesemen, “Yaşanılan teknolojik yenilikler kısa filme, belgesele de yansıdı. Makara filmlerin neredeyse kaybolmaya başladığı zamanımızda fotoğraf makinelerinin hem fotoğraf hem de HD formatında video çekmeye başlaması, bizim gibi bütçesi olmayan kısa film yönetmenleri için sevindirici bir durum. Ben filmlerimi DSLR Fotoğraf makinesiyle çekiyorum. Biraz emek, biraz kurgu işçiliği ile iyi çekimler elde edebiliyorum. Farklı objektifler kullanabiliyorum. Ayrıca sesin ve görüntünün dijital olarak kodlanabilir olması verilerin daha kolay depolanması da bizlere çok büyük kolaylık sağlamıştır. Yine gelişen teknoloji ile birlikte, kurgu aşamasında görüntüler üzerinde istediğimiz değişikliği yapabiliyor olmamız, filmlerimize estetik anlamda değer katma imkanı vermesine rağmen sinemada gerçekçilik olgusu adına kaygılandırıcı da olabilir. Özellikle sinema salonlarında gösterim şansı olmayan kısa filmlerin gelişen teknoloji ile gösterim alanları (sosyal medya ortamları, video paylaşım siteleri) çoğalmıştır. Bu kolaylık ileriki dönemlerde sinema salonlarının varlığını tehdit edecek boyuta gider mi? Bunu da zaman gösterecek” diye belirtiyor.

FESTİVALLER KURUMLARIN KEYFİNE BIRAKILMAMALI

Örnek aldığını, sinemasını sevdiği, yerli ve yabancı yönetmenlerden örnekler veren Kesemen, “İlk aklıma gelenler; Abbas Kiyarüstemi, Sergey Ayzenştayn, Andrey Tarkovski, Alfred Hithcock, Ingmar Bergman, Fernando Ezequiel Solanas, David Lynch. Nuri Bilge Ceylan, Ömer Kavur, Reha Erdem, Zeki Demirkubuz. Yine kısa filmlerini beğenerek takip ettiğim Serhat Karaaslan" diyor. Kesemen, Türkiye’deki film festivalleri ve kısa filmcilere yaklaşımlar konusunda ise şunları söylüyor: "Ülkemizde elliye yakın kısa film festivali-yarışması var. Sayıya bakıldığında az denilemez. Bunların içinde gerçekten geleneksel hale gelen, organizasyonu ve sanat anlayışı ile çok kaliteli, işini iyi yapan festivaller var. Bu kaliteli organizasyonların yanında hiçbir taahhüdünü yerine getirmeyen, kısa film yönetmenlerini hor gören, hatta filmleri seyirci ile buluşturmayan, filmin yönetmenini festivale davet etmeyen, ödülleri ilan ettiği tarihlerde vermeyen festivaller de var. Kendi filmimizi sadece ekip olarak bizim seyrettiğimiz festivaller gördük. Festivaller bir şekilde denetlenmeli, kişilerin kurumların keyfine bırakılmamalı, festivallerin tanıtım ya da basın bülteni içinde sundukları maddelere uymaları sağlanmalıdır.”

BELGESEL KİTLELERİ UYKUSUNDAN UYANDIRABİLİR

Belgesel sinemanın toplumsal bellek üzerindeki etkisi üzerine dikkat çeken Kesemen, “Belgesel sinemanın bilgiyi belgeye dönüştürme anlamında böyle de bir görevi var. Filmi oluşturan şartlar, ortaya konulan sorun, belgeselcinin yorumu, bütün bunları besleyen ve şu an var olan dünya kabulü, içinde yaşadığımız toplumsal kültür, hepsini bir arada düşündüğümüzde her belgeseli bir şekilde geleceğe gönderilen mektup olarak görebiliriz. Kişilerin bireysel öykülerinin zihinlerimize bıraktığı çok küçük parçalar, bir araya gelerek toplumsal belleğimizi oluşturur. Ayrıca gerçek olanla ilişkisi hatırlandığında, belgesel film, sistemin uyuttuğu kitleleri, derin uykusundan uyandırabilir. Unutmaya, unutturulmaya karşı bir direnme alanı olarak, belgesel film çekmek çok önemlidir diye düşünüyorum” diyor.

Yönetmenliğini yaptığı belgesel filmler ve aldığı ödüller:

-Lübbey'in Yaşlıları-2015

Bursa Kısa Film Yarışması, Belgesel Dalı, İkincilik Ödülü

65+ Yaşlı Hakları Derneği Kısa Film ve Kamu Spotu Yarışması Üçüncülük Ödülü

-Zen-2013

5. EgeArt Uluslararası Sanat Günleri, Kısa Film Yarışması, Belgesel Dalı, İkincilik Ödülü

10. Kar Film Festivali, Belgesel Dalı, İkincilik Ödülü

1. İzmirli Genç Kısa Film Yarışması, Üniversite Kategorisi, Birincilik Ödülü

6. Montreal Türk Filmleri Festivali, Belgesel Film Dalı, En İyi Film Ödülü

Seattle Türk Film Festivali, Kısa Film Yarışması, Üçüncülük Ödülü

9. Özgür Film Festivali, Belgesel Dalı, Birincilik Ödülü

-Lübbey'i Bekleyenler-2012

13. Safranbolu Altın Safran Belgesel Film Festivali, Belgesel Film Yarışması, ASTAD (Anadolu Sanat Tarihçileri Derneği) Teşvik Amaçlı Teşekkür Belgesi Ödülü

Yönetmenliğini yaptığı kısa filmler ve aldığı ödüller:

-Mor Kelebekler-2015

1. Karşıyaka Soroptimist Kulübü Kısa Film Festivali, İkincilik Ödülü

-Pan-2015

14. İKFD Ulusal Kısa Film Yarışması, Belgesel Dalı, Özendirme Ödülü. 2016

5. Yeşil Kamera Ulusal Üniversiteler Arası Kısa Film Yarışması, İkincilik Ödülü. 2015

-Alamor (Raw Tomatoes)-2014

15. İzmir Kısa Film Festivali, Ulusal Kategori, Kurmaca Dalı, İkincilik Ödülü. 2014

3. SETEM Akademi BAK Ödülleri, Kurmaca Kısa Film Kategorisi, En İyi Kurgu Ödülü. 2015

3. SETEM Akademi BAK Ödülleri, Kurmaca Kısa Film Kategorisi, En İyi Senaryo Ödülü. 2015

-Küçük Kara Balık-2013

Serka Kısa Film Yarışması, Kurmaca Dalı, Üçüncülük Ödülü

-Ada-2012

-Bir Varmış Bir Yokmuş-2012

-Say-2012

-Cefr-2011

 

 

Haber Merkezi