Birbirlerinin öyküsünü arayanlar

Giusi Quarenghi’nin kaleme alarak dünya edebiyatına kazandırdığı ‘Ben ve Sen’, birbirlerinin öyküsünü arayan çocuklara kapı aralıyor

  • Oluşturulma Tarihi : 19.03.2019 06:51
  • Güncelleme Tarihi : 19.03.2019 06:51
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Birbirlerinin öyküsünü arayanlar haberinin görseli

SULTAN GÜMÜŞ
Editörlüğünü Günışığı Kitaplığından Müren Beykan’ın yaptığı, Giuditta Gaviraghi’nin resimlediği, Nilüfer Uğur Dalay’ın Türkçeye çevirdiği ve dünyaca ünlü yazar Giusi Quarenghi’nin edebiyata kazandırdığı ‘Ben ve Sen’ eseri, bireysel okumalara olduğu kadar ortak okumalara da olanak sunuyor. Birbirlerinin öyküsünü arayan çocuklara kapı aralayan kitap, farklı ülkelerden iki çocuk ve bir öykü ödevinin serüvenine yer veriyor.
Ders arası, şimdiye kadar Aziza’yla Beta’nın birbirlerini gördükleri tek zaman aralığıydı, ama bugüne kadar hiç beraber oynamamışlardı. Beta sekiz yaşındaydı ve üçüncü sınıfa gidiyordu. Aziza on yaşındaydı, ama ikinci sınıfa gidiyordu. Birbirleri hakkında tek bildikleri de isimleriydi” cümleleriyle başlayan bir kitap… Farklı ülkelerden iki çocuk ve bir öykü ödevi…
ORTAK OKUMALARA İMKAN
İtalyan çocuk ve gençlik edebiyatının sevilen yazarı Giusi Quarenghi, Türkçe’ye çevrilen bu ilk kitabında, kütüphane projesinde yan yana gelen bir İtalyan ve bir Faslı çocuğun birbirini tanıma ve anlama sürecini öyküleştiriyor. Kütüphaneye düzenli gelen öğrencilerle her yıl yeni bir proje gerçekleştiren bir kütüphaneci sayesinde tanışan Beata ve Aziza, kendilerini keşiflerle dolu bir yolculukta bulurlar. Bambaşka kültürel yapılarda yetişmiş iki çocuk, farklılıklarını ve benzerliklerini gördükçe hem şaşırır hem de yakınlaşırlar. Her insanın bir öykü olduğunu hatırlatan kitap, çocukların önyargıdan uzak kavrayış ve anlayış gücünü yüceltiyor. Saklanan nesnelerin, biriktirilen ve aktarılan öykülerin, gerçek bir kişisel tarih yaratmadaki rolüne değinen kitap, bireysel okumalara olduğu kadar ortak okumalara da olanak sunuyor.
AZİZA VE BEATA…
Kütüphaneci Marina’nın iyi bir fikri vardı. Neden sadece ünlü yetişkinlerin yaşamöyküsü yazılsın? Her yaşam değerli bir öyküdür ve kendi öykülerini yazmak çocukların da hakkıdır. O halde, işe girişme zamanıdır. Kütüphanedeki çocuklar, ikişerli gruplara ayrılır ve birbirlerinin yaşamöyküsünü araştırmaya başlarlar. Peki ya Aziza ve Beata gibi çok farklı ülkelerde büyümüş çocuklar birbirlerinin öyküsüne ulaşabilecekler midir?
DURMAKSIZIN YAZAN BİR YAZAR
1951’de İtalya’nın kuzeyinde, Lombardiya bölgesindeki Alp vadilerinden Val Taleggio’da doğdu, küçük bir dağ köyünde büyüdü. Eğitiminin ardından sinema, çizgi film ve televizyon alanlarında çalıştı; senaryolar yazdı. 1982 yılında yayımlanan Ahi, che male (Ah İşte Bu Acıttı!) adlı ilk kitabının ardından, çocuklar ve gençler için yazmaya başladı. 2006’da, İtalya’nın en önemli çocuk kitapları ödüllerinden Andersen Çocuk Dünyası Ödülleri kapsamında en iyi yazar seçildi. Strega come me (Benim Gibi Bir Cadı, 2007) ve Il mio Pinocchio (Benim Pinokyo’m, 2013) gibi yapıtlarıyla da çok sevilen yazarın son kitabı Sonno gigante, sonno piccino (Uyuyan Dev, Uyuyan Bebek, 2014). Yazar, çocukluğunu geçirdiği Bergamasco’daki dağ köyünde yaşıyor ve çocuklar için durmaksızın yazıyor.