- Kültür-Sanat
- 19.04.2025 13:25
İzmirli çocuk ve genç edebiyatı yazarı Sevgi Saygı, kitaplarını çocuklarda henüz el değmemiş ve saf haliyle bulunan hayal yeteneğini kaybetmemeleri için yazdığını söyledi
TANER UYANIKER - ÖZEL RÖPORTAJ
İzmir Kitap Fuarında minik okurların ilgi odağında olan yayınevlerinin başında Günışığı Kitaplığı geldi. Çocuk edebiyatında usta kalemleriyle çocukların ilk tercihi konumunda bulunan yayınevinin yazarlarından Sevgi Saygı ile kitapları ve yazın hayatı üzerine söyleşi gerçekleştirdik. Yayınlanan kitaplarıyla kendisine önemli bir okur kitlesi edinen yazar saygı, gerçeküstü öğelerin ve mizahın kendisi için vazgeçilmezler olduğunu söyledi.
Öncelikle, her yaşa edebiyat verimi olan bir yazarsınız, aynı zamanda da senarist. Genç, yetişkin ve çocuk romanlarınızın yanı sıra yaş çizgisi en küçük çalışmanız Yasemin ve Lavanta dizisi raflardaki yerini aldı. Kalemin açısını farklı yaşlara çevirmek nasıl bir deneyim, nasıl hissettiriyor?
Tabii ki harika hissettiriyor. Bir sınavı geçmek gibi. Hayal gücünü besleyen ve aktarma yeteneğini bileyen bir deneyim. Ama editörüm Müren Beykanın da katkılarını göz ardı edemem. İlk kitaplar konusundaki bilgisini paylaşması, dili küçük okuyuculara uygun kullanmamda çok yararlı oldu. Başlarken yaşadığım tedirginliği üstümden atmam için de çok değerli desteğini esirgemedi.
MİZAH VAZGEÇİLMEZİM
Günışığı Kitaplığından yayımlanan Memonun Macerası adlı üç kitaplık dizide, Şimugulada ve son çocuk romanınız Babaannemin İçine Uzaylı Kaçtı!da olmazsa olmazlar; gerçeküstü öğeler, gizemli ve mizah dolu bir kurgunun varlığıydı. Yasemin ve Lavanta dizisi de mizahla karışık bir serüven vadediyor. Sevgi Saygının anlatısında olmazsa olmazlar, diyebilir miyiz?
Gerçeküstü öğeler ve mizah vazgeçilmezlerim elbette. Ama gerçeği de göz ardı etmeden. Herkesin içinde, gerçeğin sert zemininde kırılıp dökülmeden yaşamasını sağlayan gerçeküstü hayalleri ve o sertliği yumuşatan mizahı vardır. Çocuklarda henüz el değmemiş ve saf haliyle bulunan bu yeteneği kaybetmemeleri, geliştirmeleri için yazıyorum kitaplarımı. Çünkü hayal etmeyi bırakan ve mizahtan uzaklaşan yetişkinlerin ne kadar mutsuz olduklarını, diğer insanları da o mutsuzluklarına ortak etmeye çabaladıklarını görüyoruz.
TERK EDEN İNSANLAR ÇOĞALDI
İzmirde yaşamak, İzmirde üretmek, sizi nasıl besliyor?
Üreten insan için mekânın çok önemi yok bence. İstanbulda ya da İzmirde yazmamak için bir bahane bulamadım. Anlatmayı düşlediğiniz öykünüz varsa, ne şehir ne herhangi biri sizi durdurabilir. İzmirin benim için en keyifli yanı kedilerimin ve köpeklerimin daha rahat bir ortamda yaşıyor olması. Tek sıkıntı sayılarının giderek çoğalması. Yaz gelince insanlar artıyor yaşadığım yerde, onlar gidince de hayvanlar Ne yazık ki, sevdiğini terk eden insanlar çoğaldı son yıllarda. Zoru gördüğünde ülkesini bile terk etmeyi düşünen insanlardan sözüm ona sevdiği bir hayvan için sorumluluk duymasını beklemek çok gerçekçi değil. Ama ben hayal kurmayı severim. Gün gelir her şey değişir. Belediyeler barınaklara çok özen gösterir. Sahipli hayvanlara çip takılır, terk eden ceza alır, piknik yapanlar çöplerini kırlara, sahillere bırakmazlar. Beton kafalar, yeşil kafalara dönüşür. Neden olmasın?
FUAR YOĞUNLUĞU HARİKAYDI
Yine İzmir Kitap Fuarındayız ve yine Kültür Parktayız. Fuara dair gözlemleriniz nelerdir. Geçen yıldan bu yıla fuarda, çocuk ve gençlik edebiyatı için neler değişti?
Kültür Park ve Kitap Fuarı birbirine yakışıyor. Ve her ikisi de İzmire Bunu değiştirmeyi düşünenlerin olması çok yazık. Onların da gerçekten, kültürel faaliyetlerin, İzmirlilerin soluk aldığı bu güzelim mekana yakıştığına dair sağduyuya sahip olmalarını diliyorum. Gerçek belediyecilik, var olan değeri, rant adına yok etmek değildir. İnsan odaklı çalışmalarını bekliyoruz CHPli belediyelerinden. İzmirlileri hayal kırıklığına uğratmazlar umarım. Bu yıl kitap fuarının yoğunluğu harikaydı. İzmir, ideolojik bir çabayla yok edilmeye çalışılan bilime, kültüre, sanata, edebiyata sahip çıktığını gösterdi bence. Kitap fuarları cehalete Hayır demenin en güzel meydanlarından biri İzmir bunu en güzel biçimiyle, hem sandıkta hem fuarda gösterdi.
Çocuk ve gençlik edebiyatı için ne değiştiğini ben bilemem gerçekten. Yazar olarak kendimden sorumluyum. Ne anlatacağım öykülerde ne de üslubumda bir değişiklik oldu. Yani benim için demokrasi varmış hayali sürüyor. Genel tabloda değişiklik olduysa bunu ya eleştirmenler ya da sosyologlar saptayabilirler.